'6,5 milyon konut deprem açısından riskli'
Depremin 18'inci yılı dolayısıyla değerlendirmelerde bulunan inşaat sektörü temsilcileri, kentsel dönüşümün önemine değindi.
Marmara depremi inşaat sektörü için bir dönüm noktası oldu. Yaşanan can ve mal kayıpları bu konu üzerinde hassasiyetle durulmasını zorunlu kılarken, özellikle fay hattı üzerindeki şehirlerde, risk taşıyan mevcut yapı stokunun yeniden inşa edilmesi gerekliliği kentsel dönüşüm sürecini başlattı. Söz konusu süreçte yönetmelikler de önemli ölçüde değişikliğe uğradı.
Depremin 18'inci yılı dolayısıyla değerlendirmelerde bulunan inşaat sektörü temsilcileri, yaşanan büyük deprem sonrası getirilen yeni şartnameler, yönetmelikler ve denetim sistemlerinin hem kentin yenilenmesine hem de inşaat sektörünün gelişimine büyük katkı sağladığını ancak bu konuda yeterince yol katedilemediğini, kentsel dönüşüm konusunda yeni bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğini belirtti.
"6,5 milyon konut ise deprem açısından riskli bina statüsünde"
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Feyzullah Yetgin de afetlere karşı güvenli, altyapısı tam, çevre dostu, enerji verimli, yaşam kalitesi sağlanmış, ekonomik ve sosyal gelişme sağlayan, yerinde dönüşümü sağlanmış nitelikli kentlerin hedeflendiğini belirterek, "Bugün Türkiye genelinde yaklaşık 15 milyon konutta halen binaların gücünü zayıflatan en önemli faktörlerden biri olan korozyonun önüne geçen su yalıtımı yok. 6,5 milyon konut ise deprem açısından riskli bina statüsünde. Topraklarının tamamına yakını deprem kuşağında bulunan ve her an deprem riski ile yaşadığımız ülkemizde, hayata geçirilen tüm düzenleme ve yapılanmalara rağmen hala depreme tam anlamıyla hazırlıklı olmadığımızı söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Durbakayım, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tüm gelişmiş ülkelerdeki ve de bizdeki trafik işaretleri, aynı karakter ve aynı büyüklüktedir. Bir Avrupa şehrinde girilmez işareti olan yola kesinlikle girmiyoruz. Ancak yurdumuzda ise aynı girilmez levhası olan yola civarda trafik polisi yoksa giriyoruz. Şayet tüm şartnameler ve kanunlar, yazıldığı şekli ile uygulansaydı bugün çok farklı bir konumda olurduk. Deprem riskini ve çarpık yapılaşmayı ortadan kaldırmak için hazırlanan yönetmelik ve yasalar, maalesef hem bireylerin hem de firmaların kişisel çıkarları nedeniyle istenildiği şekilde ve ölçüde kullanılamıyor."
Yorum Yaz