Ali Güvenç Kiraz ‘Kentsel dönüşüm kat karşılığı sözleşmesinde mülkiyet hakkı korunmuyor’
Kentsel dönüşüm yasası ile beraber uygulamanın maliklerin eli ile yürütüldüğünü biliniyor
Maliklerin riskli yapı ilan edildikten sonra itiraz edilmesi halinde itirazın sonucunda, itiraz edilmemesi halinde de riskli yapının kesinleşmesi sonrasında 15 günlük süre sonunda uygulama toplantılarını yapabilecekleri belirtiliyor. Uygulamada da esas SPK lisanslı değerleme raporunun alınması ve noter vasıtası ile tüm maliklerin toplantıya çağrılması. Toplantıda maliklerin oybirliği ile anlaşamamaları halinde de arsa paylarının 2/3 çoğunluğu ile karar alması gerekiyor. İşte yasa ve yönetmeliği böyle söylerken müteahhitler ve 2/3 arsa payı çoğunluğu süreci riskli yapı ilan edilmeden önce başlatıyor, malikler bir müteahhit tarafından notere götürülüyor kat karşılığı inşaat sözleşmeleri imzalatılıyor ve riskli yapı tespit süreci ve noter toplantısı süreci adeta bir rutinin yerine getirilmesi şeklinde yapılıyor. Bu durumda daha iyi şartlarla daha iyi sözleşme koşulları isteyen müteahhitler konusunda heyet teşkil ederek birden fazla teklif alınmasını isteyen birçok malik adeta komşuları tarafından kara listeye alınıyor ve diğerlerinin haklarını koruyan bu malikler komşuları tarafından afaroz ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise bu sürece hiç müdahil olmuyor ve tüm itirazları biz sürecin sadece usul kısmına bakıyoruz diyerek haksızlığa uğradıysanız mahkemeye başvurun diyor. Mahkemeye giden maliklere mahkemeler 6306 sayılı yasa kapsamında görevleri olmadığını belirterek görevsizlik kararı veriyor ve bu durumda malikler büyük bir mülkiyet hakkı saldırısına hiçbir sonuç alamıyorlar. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkı ihlali en ağır hak ihlallerinden birisi olarak görülmektedir.
2/3 çoğunluk ile karar almak demek gerek 2/3'ün gerekse de bu karar dışında kalan 1/3'ün mülkiyet hakkını ihlal etmek demek değildir. Kentsel dönüşüm yasası çıktığı günden bugüne genellikle müteahhit desteği ile apartman yöneticilerinin yönlendirmeleri ile 2/3 çoğunlukla karar alanların 1/3'ün mülkiyet haklarını adeta hiçe saydıklarını görmekteyiz. Şerefiye farkını hiç ödemeden arka daire sahibiyken ön daire sahibi olanlar, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin içeriklerini hiç bilmeden okumadan diğer malikleri hak kaybına uğratanlar, 2/3 çoğunluğu sağlayarak 1/3'e zorla sözleşme imzalatmak isteyenler için yasanın bir nimet olduğu açıktır. Ancak müteahhit seçimini projelerin yarıştığı ve en iyi projenin hak sahibi kılınacağı yine en iyi şartlarla ve güvencelerle kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalatır bir hale getirmeden, 2/3 çoğunluğu her şeye istediği şekilde karar alabiliyor şekilde organize etmek hem mülkiyet hakkına açık bir tecavüz hem de Türkiye'nin hem Anayasa Mahkemesi nezdinde hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde ciddi tazminatlarla karşı karşıya bırakılmasıdır. Vatandaşlarımızı mülkiyet haklarına sahip olmaya çağırıyoruz.
Av. Ali Güvenç Kiraz/Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı
Yorum Yaz