Deprem Haftası’nda kentsel dönüşümü sorduk!
1-7 Mart Deprem Haftası'nda, kentsel dönüşümü sektörün önemli isimleriyle konuştuk.
İnşaat sektörü, Türk ekonomisinin lokomotifi olmaya devam ediyor. Birbiri ardına satışa açılan yeni projeler bunun göstergesi. Ancak, 2011 yılında meydana gelen ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan Van depremi, dönüşümün fitilini ateşlemişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem Başbakan'dı ve kentsel dönüşüm için “Tüm siyasi hayatıma mal olsa da yapacağız” ifadesini kullanmıştı. Bu, dönüşümdeki kararlılığı bir diğer göstergesiydi. Hemen sonrasında çalışmalar başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'yla birlikte belediyeler, şehirlerdeki riskli alanları belirleyip dönüştürmek için startı verdi. 2012 yılında 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu yasalaştı.
Aradan geçen 4 yıllık süreçte önemli dönüşüm projelerine imza atıldı. Deprem Haftası nedeniyle emlaktasondakika.com olarak sektörün önde gelen isimlerine sorduk, çarpıcı cevaplar aldık.
Ömer Faruk Çelik
KONUTDER Başkanı
“İnsan canının öneminden olaylara bakmak gerek. Burada insan kaybının önüne geçmek için bir şeyler yapmak lazım. Tüm telaş ve gayret onun üzerine olmalı. Bir kişinin dahi burnunun kanamaması lazım. Gölcük depreminde gördük ki bir depremde binlerce insanlar ölebiliyor. Beklenen İstanbul depreminin daha büyük bir etki oluşturacağı söyleniyor. Bu nedenle bir an önce depreme dayanıksız binaların yenilenmesi gerek. Toplumun farkındalığını artırmak için her şey yapılabilir. Kentsel dönüşüm konusunda duyarlılığımızın artması gerekli”
İnanç Kabadayı
EgeYapı Yönetim Kurulu Başkanı
"Kentsel dönüşüm konusunu ülkenin tüm politikalarından bağımsız ele almak ve düşünmek gerekiyor. Çünkü bu konu deprem güvenliği ve yaşam kalitesi konusunu direk ilgilendiriyor. Ülkenin dört bir yanında dönüşüm var. Ayrıca dönüşüm, başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye'ye önemli bir istihdam katacak. Özellikle dönüşüm bölgelerindeki hak sahiplerinin detaylıca bilgilendirilmesi gerekiyor. EgeYapı olarak bu konuda ticari kaygılardan daha çok ülke çıkarını düşünüyoruz. 2023 yılına kadar 6-7 milyon konutun yenilenmesi ülkenin geleceğe daha güvenli bakmasını sağlayacak"
?
Kaan Yücel
Piyalepaşa Genel Müdürü
“Mevcuttaki riskli yapılar sadece eski değil aynı zamanda yaşam kalitesi açısından da kötü. Kentsel Dönüşüm Yasası kapsamında ülkemizde tespit edilen 178 riskli alan, 190 bin adet yapı ve 408 bin adet bağımsız birim bulunuyor. Elbette bu sayı bunların çok daha üstünde. Ancak bunların belirlenmesi için de bir zamana ihtiyaç var. Yasanın çıkmasından itibaren 408 bin riskli bağımsız birimden şimdiye kadar yaklaşık 40 bini yani yaklaşık yüzde 10'u yıkılmış. Baktığınız zaman bu rakam her an deprem gerçeğiyle karlı karşıya olan Türkiye için gerçekten düşük bir rakam. Yasanın çıktığı tarihten itibaren bu anlamda çok ilerlenemedi ancak olası bir deprem riskine karşı ivedilikle bu sürecin hızlandırılması gerektiğini düşünüyorum. Kentsel dönüşümün hızlanması ve doğru şekilde yapılması için bakanlık, belediyeler ve özel sektörün bir bütün olarak hareket etmesi ve birlikte çalışması gerektiğine inanıyorum. Kentsel dönüşüm sürecinin doğru yönetilmesi ve kamuoyunun bilinçlenmesi de elbette çok önemli. Öte yandan sürdürülebilir bir yenilenmenin sadece bina bazında değil, alan bazında olması gerekiyor ki ancak o zaman birçok şeyi bir arada yaratma imkânına sahip olabiliyorsunuz.”
Ziya Yılmaz
DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı
“17 Ağustos 1999 depremi İstanbul için bir milat oldu. Deprem öncesi ve sonrasında yapılan yapılar arasında çok fark var. Beton ve demir, deprem güvenliğinin iki temel unsuru. 80'li yıllara kadar inşa edilmiş niteliksiz binaların bir an önce yenilenmesi gerekiyor. Biz Dap olarak süreci destekliyor ve projelerimizle şehri güzelleştiriyoruz. İstanbul'da kaçak yapılaşma 1930'larda başladı ve şehrin yüzde 70'i kaçak yapılaşmayla oluştu. Kentsel dönüşüm ihtiyacı nedeniyle inşaat sektörü, uzun yıllar ekonominin lokomotifi olmaya devam edecek”
Sefa Demirbaş
Demirbaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı
"Kentleşme ile birlikte ne yazık ki fay hattının dışında bir yerleşim yeri tercih etme şansımız olmuyor. Türkiye nüfusunun %60'a yakını tehlike arz eden fay hattının üzerinde yerleşmiştir. Geçmiş yıllarda yaşanan, özellikle 1999 yılında yaşanan Kocaeli ve Düzce depremlerinde ne yazık ki çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmıştır ve akabinde başta beton olmak üzere birçok yapı malzemesinde kalite konusu gündeme gelmiştir. 2006 yılında yürürlüğe giren yeni deprem yönetmeliği gereği kullandığımız beton ve malzemeler yapı denetim firması tarafından kontrol ediliyor. Kentsel dönüşüm sürecinde ise deprem öncesi binalar bu yönetmeliğe uygun şekilde inşa ediliyor"
Şemsettin Baş
Baysaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı
"Ülkemiz için deprem gerçeği hep taze tutulmalıdır. 1- 7 Mart tarihleri semboliktir. Bu tarihlerde deprem gerçeğinin üzerinde özellikle durulmalı ve insanları bilinçlendirmeliyiz. Deprem, hayatımızın değişmez bir gerçeğidir. Bu bilinçle hareket etmeliyiz. Biz inşaat firmaları olarak üzerimize düşen görevleri büyük titizlikle yerine getirmeli, büyük acıların yaşanmaması için önlem almalı, gerekli uygulamaları hayata geçirmeliyiz"
Melih Tavukçuoğlu
AYİDER Başkanı
“Her yıl 1-7 Mart haftası “Deprem haftası” olarak kabul ediliyor. İstanbul'da tespit edilen riskli binaların daha yüzde 10'u dahi yıkılmadı. 2014 yılında yaklaşık 120 bin yeni riskli birim sayısı tespit edilmiş olup toplam riskli birim sayısı 566.629'a yükselmiştir. Bu binaların sadece 12.500 adedi yıkılmıştır.2014 yılı sonunda riskli ilan edilen alan sayısı 152, bu alanlardaki toplam bağımsız birim sayısı 392 bin ve bu alanların dışındaki bağımsız riskli birim sayısı 174.629 olmuştur. Bu birimleri ilgilendiren nüfus sayısı şu an için 1 milyon 500 bin kişidir. Kısacası 1 milyon 500 bin kişi, deprem riski taşıyan binalarda oturuyor”
Ahmet Erkurtoğlu
AE Mimarlık Yönetim Kurulu Başkanı
“Afet Yasası sayesinde binalar sağlamlaştırılıyor, depreme dayanıklı hale getiriliyor. Ama İstanbul'a ve özellikle de kentsel dönüşümün en yoğun yaşandığı Kadıköy'e baktığım zaman Kadıköy'ün eski çehresini yitirdiğini görüyorum. Her taraf şantiye alanına döndü. Yeşil alanlar beton yığınlarına dönüşmeye başladı. Aynı parselde bulunan 10 katlı binayı yıkıp yerine 12 katlı yeni bir bina yapmak kentsel dönüşüm değildir. İnsan ve trafik yoğunluğu hesaplandığı zaman kentsel dönüşümde bu yoğunluğu kaldıracak alt yapı, yol, yeşil alanlar ve rekreasyon alanları yaratılmıyor. Dolayısıyla İstanbul'un her tarafı maalesef beton yığını haline gelecek. Yazın camlarımızı açtığımızda bile bir rüzgar esintisi hissedemeyeceğiz. Çocuklarımıza yeni oyun alanları yaratılmamış olacak. Umarım mevcut alanları koruyabiliriz. Bunun için de imar yasasının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor”
İrfan Aydoğan
Aydoğan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı
“6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Yapıların Yenilenmesi” yasasına bağlı olarak ve 2007 yılı onaylı betonarme yönetmeliğine göre yenilenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda Türkiye yapı stoğunun yüzde 25'i, İstanbul'daki yapı stoğunun 2/3'ü, Kadıköy'deki yapı stoğunun ise yüzde 72'si deprem riski taşımaktadır. 550 bin kişilik nüfusu, 25.7 km yüz ölçümü ile Anadolu yakasının en eski ve en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ilçesi Kadıköy, kültür düzeyi yüksek, ulaşım açısından kilit noktadaki bir ilçedir. “Kadıköy'deki yapılaşma oldukça eskiye dayanmaktadır ve Kadıköy, Moda haricinde parselleri büyük olan bir ilçedir. Diğer bir deyişle parsellerde paydaş sayısı fazladır. Aynı zamanda Kadıköy'de parsellerin neredeyse tamamı şahıs parselidir, yerleşik ve oturmuş bir nüfus yapısına sahiptir. Kentsel dönüşümle parsel bazında değil, ada bazında projeler geliştirilirse beton yığınları azalacak, yeşil alanları fazla ve sosyal donatıları, kapalı otoparkları, geniş sokakları olan projeler geliştirilebilecek”
Yorum Yaz