İzmir Kentsel Dönüşüm ve Yeşil Çevre Zirvesi ile dönüşüm başladı
Kentsel Dönüşüm ve Yeşil Çevre Zirvesi’nin İzmir ayağına çok sayıda büyük yatırımcı katıldı
Zirvede dönüşümün yalnız binaların yıkılarak yeniden yapılmasıyla değil, sosyal ve kültürel yönüyle de gerçekleşeceği vurgulandı. Milliyet Gazetesi bir sosyal sorumluluk projesi olarak ele aldığı kentsel dönüşümü tartışmaya Swissotel Büyük Efes'te düzenlediği Kentsel Dönüşüm ve Yeşil Çevre Zirvesi'yle İzmir'den başladı. İzmir'de bir araya gelen yatırımcılar, sektörün önde gelen oyuncuları, uzmanlar ve Milliyet yazarları ART arda yapılan üç farklı oturumda kentsel dönüşümü bir diğer ifadeyle yeni İzmir'i masaya yatırdı. Sorunlar tespit edildi, çözüm yolları önerildi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun açılış ve kapanış konuşmalarını yaptığı zirvede yatırımcıların İzmir'e bakış açıları net bir şekilde ortaya çıkarken, kentsel dönüşümde rantın hak sahiplerine dağıtılması ve uzlaşının şart olduğu üzerinde duruldu.
Devletin, müteahhit veya projeyi uygulayacak kurumlara karşı Vatandaşın kefili olması gerektiği de vurgulandı.
Rönesans Gayrimenkul Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yanıkömeroğlu, Rönesans Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özgümüş, İş GYO Genel Müdürü Turgay Tanes, Ant Yapı'nın Başkanı Mehmet Okay, TAV İnşaat Direktörü Mehmet Ali Türkel, Folkart Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, Soyak Holding CEO'su Dr. M. emre çamlıbel, Vartaş Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Barata, Halefe Türkiye İcra Kurulu Başkanı Hilmi Uytun, Tabanlıoğlu Mimarlık Ortağı Melkan Tabanlıoğlu ile Şehir Plancısı Faruk Göksu etkinlikte sunum yaptı.
Ayrıca Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Kavuklar Gayrimenkul Geliştirme Grup Başkanı Metehan Kavuk, Milliyet-Vatan Ege Bölge Temsilcisi Hamdi Türkmen de kentsel dönüşümle ilgili olarak görüşlerini paylaştı.
İnşaat devinden kente milyar dolarlık yatırım
Zirvenin ana sponsorluğunu üstlenen Rönesans Gayrimenkul Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yanıkömeroğlu, İzmir'in İstanbul'dan sonraki en büyük lokomotif olduğunu, İstanbul'un yükünü paylaşacak güce sahip olduğunu söyledi. 12 milyar liralık aktif büyüklüğü bulunan grubun gelecek hedefleriyle ilgili konuşan Yanıkömeroğlu, İzmir'e bakışlarını şu sözlerle anlattı:
İki yeni proje yolda
“Bizim İzmir'e gelişimiz, Gaziemir Optimum ile oldu. 650 milyon euro yatırım yaptık. Optimum'un ardından çok önemli iki projemizle Gündeme geldik. Biri Turan sahilindeki projemiz. İzmir'e farklı bir kimlik kazandıracak bir proje. Önünden yol geçmeyen bir proje olacak. Muhteşem bir sosyal yaşam alanı planlıyoruz. Diğer projemiz, İzmir'in yeni Kent Merkezi olarak adlandırılan Bayraklı'da yine alışveriş merkezleri, iş merkezleri inşa edeceğiz. Amacımız, İzmir'de kalıcı olmak. Kentsel dönüşüme de önem veriyoruz. Önümüzdeki beş yılda en az iki katına çıkmak istiyoruz. Sadece İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da değil, Türkiye'nin her yerinde yatırımı olan bir firmayız.
İzmir çok önem verdiğimiz bir kent. Hedefleri tutturmak pek kolay olmuyor ama İzmir'de mutluyuz. İzmir'de ‘bürokratik engeller var' dediler. Sonradan gördük ki, bunun adı bürokratik engel değilmiş. İzmir'in, İzmirlilerin ruhunda olan sorgulayıcı kimliğinden kaynaklanıyormuş. Biz de aynı düşüncede olduğumuz için bu hareketi takdir ediyoruz. İyi ki İzmir sorgulayıcı kimliğe sahip. Böyle olmasaydı, İzmir bugünkü halinde bile olamazdı.”
Türkiye'ye ışık tutacak proje
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, Milliyet'in bu çalışmayı, bir sosyal proje olarak gördüğünü, projenin toplumda ciddiye alınmasını amaçladıklarını anlattı. Bila, bu çalışmanın ilkini İzmir'de yaptıklarını belirterek, “Kentsel dönüşüm, ülkenin gündeminde önemli yer tutan, sosyal boyutu çok önemli olan bir proje. Kentsel dönüşümün sadece yapı ortaya çıkarmak olmadığını, aynı zamanda bir sosyal zorunluluk olduğunu da görüyoruz. Sosyal fayda, sosyal maliyet de önemli. Bu bağlamda yaşam kalitesini oluşturmak lazım. Bu çalışmanın Türkiye'ye ışık tutacağını umuyoruz. Biz Milliyet Grubu olarak, sorunun tespitini, çözümünü kamuoyuna yansıtacağız, gündem oluşturması için çalışacağız” dedi.
‘Dönüşümde kamu desteği şart'
Önceki gün düzenlenen zirvede geçmişin izlerini taşıyan, sosyal ve kültürel bir dönüşüme vurgu yapıldı. Halkın kullanımına sunulacak olan sosyal alanlara dikkat çekildi. Özel sektörün ne kadar güçlü olursa olsun, kentsel dönüşümü tek başına yapamayacağını ifade eden İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özel sektör, boş bir arazide en büyük projeleri yapabilir ama kentsel dönüşümü tek başına yapamaz. Çarpık yapı sahibi ile yüklenici firma arasında mutlaka, iki tarafa garanti verecek, o dağılımı dengeyi sağlayacak, gecekondu sahibinin hakkını koruduğu kadar yüklenicinin de hakkını koruyacak ya devlet ya belediyenin yani bir kamu gücünün, erkinin arabuluculuğuna ve düzenleyiciliğine ihtiyaç var.”
Suphi Şahin, İzmir Büyükşehir'in çalışmalarını anlattı
Üç bölgede kentsel dönüşüm tamam
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Suphi Şahin, yaptığı sunumda uygulamaya geçirdikleri kentsel dönüşüm çalışmaları hakkında bilgi aktardı. Şahin, şunları söyledi:
“Hızlı göçler sonucu, kentlerimiz kontrolsüz büyüdü. Bunun sonuncunda ekonomik ve sosyal altyapısı yeterli olmadan kent içinde sağlıksız kent dokuları oluştu. Bu sorun artık tartışılmaya başlandı. İzmir Büyükşehir, altı ayrı bölgede kentsel dönüşüm çalışması başlattı. Kadifekale, Yeşildere bölgelerinde yapılara uygun olmayan zeminlere evler yapılmış. Hazırladığımız üç projeyle Kadifekale, Yeşildere ve Gürçeşme'de kentsel dönüşümü gerçekleştirdik. Buralarda ağaçlandırma çalışmalarına başladık. Kadifekale sırtlarında 1968 yapı vardı. 3 bine yakın da bağımsız bölüm vardı. 7 bin nüfus tahliye edildi. 1100 aile Uzundere konutlarına yerleştirildi. Diğer aileler de paralarını alıp başka yerlere gittiler. Yeşildere heyelan bölgesinde de kentsel dönüşüm gerçekleştirdik ve orada da ağaçlandırma çalışmalarına başladık. Gürçeşme'de de aynısı oldu.
‘Yeşil alanlar artıyor'
Afet yaşamadan buradaki çalışmalar sonuçlandırıldı. Yeşil alanlar artırıldı. Kale surlarının yüzde 50'si gün yüzüne çıkarıldı. Altı bölgede de dönüşüm yerinde gerçekleşiyor. 306 hektarlık alandan bahsediyoruz. Kentsel dönüşüm süreci, meşakkatli çok zorlu bir süreç. Uzlaşmaların hızlanması için, yapı sektörünün de katkı koyacağını umuyorum. Halkla bütünleşip onların beklentilerini tespit ettik. Bu tespitleri planlara yansıtıyoruz. Ofisler açarak vatandaşı bilgilendiriyoruz.”
Rant paylaşımında denge sağlanmalı
Kentlerin sağladığı rantın vatandaşlarla inşaat firmaları arasında dengeli bir şekilde paylaşılması gerektiğini ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Yasal olmayan hiçbir işte yokuz. Ancak yasal olan her işte yatırımları destekleyeceğiz” dedi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, dönüşüm projeleriyle kentlerin oluşturduğu rantın vatandaş lehine dağıtılmasından yana olduğunu söyledi.
“Olmazsa olmazımız uzlaşıdır” diyen Kocaoğlu, “Bütün problem, rantın paylaşılmasından çıkıyor. Uzlaşı olmazsa başarı olmaz. Biz, inşaat firmasının maliyeti ve kârı dışındaki bütün rantın orada yaşayan insanlara bırakılması taraftarıyız. Yasal olmayan hiçbir işte yokuz. Yasal olan her işte de sonuna kadar varız” sözleriyle yatırım yapmak isteyenlere seslendi.
Bu rantı kim alacak?
İzmir'deki gecekonduların 2-3 katlı olduğuna dikkat çeken Kocaoğlu, şunları söyledi:
“İzmir'in gecekonduları Ankara gibi tek katlı değil. Bu, dönüşümde bizim handikabımız ama bizim çok büyük de bir avantajımız var. Bu alanların hepsi Körfez manzaralı ve İzmir bir çanak kent. Bizim 30 yıllık planlamada öngördüğümüz İzmir'in konut ihtiyacı, çanağın içinde kentsel dönüşümle gerçekleşecek. Kentler rant sağlıyor. Bu rantı kim alacak? Bizim görüşümüze göre, inşaat firmasının, maliyeti artı karı haricinde bütün rantın orada yaşayan insanlara kalması, halledilmesi gerekiyor. Eğer bunu yapıyorsanız kentsel dönüşümü gerçekleştirirsiniz.
Kenti tasarlayacak
Kenti yeniden tasarlamayı ve dönüşümünü de bu şekilde gerçekleştirmeyi hedeflediklerini kaydeden Başkan Aziz Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İzmir'de üç halka var. İlki planlı halka. İkincisi, ilk çarpık yapılaşmanın başladığı çember yani 30-40 yıl önce gerçekleşen, kentin çeperindeki gecekondu bölgeleri. Üçüncü halka ise son 20 sene içinde gelen bir bölge. Eğer dönüşüme son 20 senede gelişen bölgeden başlarsanız burada başarılı olma şansınız çok az. Planlı bölgeden başlayacak kadar da varlıklı ve zengin değiliz. O zaman dönüşüme, kente adaptasyonunu büyük oranda tamamlamış, apartmanda yaşayan, üç kuşaktır bu kentte yaşayan, okuyan, sabit işi olan bu insanların yaşadığı yerlerden başlamak gerekiyor. Eğer dönüşüme sondan başlarsanız, o iş gecekonduyu apartman haline getirmek olur. Bizim yol haritamız böyle.”
‘Yoğunluk artmayacak'
Aziz Kocaoğlu, “Yık binayı, yap binayı mantığı dönüşüm değil” derken, “Yoğunluk artırarak yapacağınız kentsel dönüşüm yine dikeye doğru gecekondulaşmak demektir. Kentte kamu alanlarını, insanların ortak yaşamı paylaşmasını sağlayacak alanları kurmazsanız, bu sadece bina yapıp bina yapmak demektir” dedi.
Kocaoğlu, 6 bölgenin haricinde, merkezi hükümetin riskli alan ilan ettiği bir bölgede dönüşüm çalışmaları olduğunu anlatarak, “6 tane ofisimiz var. Orada yaşayan insanları ikna ederek bu işi yapıyoruz. Şimdi seçim bitti, herkes yerine oturdu. Bundan sonra daha kolay toparlarız. Olmazsa olmazımız, orada yaşayan insanların, elinde tapusu olanların yaşadığı, doyduğu, akraba ilişkilerini gerçekleştiği yerde dönüşüm yapılmasıdır. Uzlaşma konusu çok hassas bir iştir” şeklinde konuştu.
Geleceği parlak kent
Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç'ın moderatörlüğünü yaptığı “İzmir'in Dönüşümü” başlıklı oturumda panelistler kentin değerine değer katacak adımları anlattılar.
Tabanlıoğlu Mimarlık Ortağı Melkan Tabanlıoğlu, dönüşümün her şeyi yok edip sıfırdan başlamak olmadığını anlattı.
Tabanlıoğlu, “Mevcut alanlar, nasıl dönüştürülmeli? Neye göre karar vereceğiz? Balçova Migros binasını yıkmak yerine, yenileyerek ve modernleştirerek yaptık. Sümerbank arazisinde de çok güzel şeyler yapmak isterdik. Sümerbank arazisi, önemli bir arazi. Burada çok sayıda tarihi bina var. Fakat okullar yapıldı. İstediğimiz gibi bir şey olmadı. Oysa orada çok güzel şeyler yapılabilirdi. İzmir için de şirketimizle yardıma hizmet etmeye hazırız. Bir bölgeyi rant sahibi yapmak, değerini artırmak, her metrekaresinden para kazanmak olmamalı” dedi.
İntibak sorunu yok
Halefe Türkiye İcra Kurulu Başkanı Hilmi Uytun, gecekondularda yaşamış insanların, yüksek yapılı binalara geçişte intibak sorunu yaşadığı düşüncesine katılmadığını söyledi.
Uytun, “Ev hanımı, misafirlerini ağırlayacağı, oturacağı salonun güzel olmasını ister. Halk da sosyal donatı alanlarının bol olduğu yer ister. Yüksek yapılı binalar sayesinde sosyal alanların kazanılacağı muhakkak. Yaşam alanları çoğaldıkça mutlulukları da artacak” diye konuştu.
TAV İnşaat Lojistik Direktörü Mehmet Ali Türkel ise panelde şunları söyledi:
“Adnan Menderes Havalimanı iç hatlar terminalini hizmete açtık. İstanbul'la kıyaslandığında üç kat büyüklükte. İç hatlar terminalini, 20 yıl sonraki ihtiyacı gözönünde tutarak inşa ettik. 15 yıl sonra yolcu sayısı 9 milyar olacak. Uçak sayıları katlanarak artacak. Artan ihtiyaç karşısında yapılacak başka bir şey yok. Oradan çıkan atıkların yüzde 99'unu değerlendirdik. Yüzde 1'ini de belediyenin gösterdiği yerde bertaraf ettik. çevreci bir anlayışla çalıştık. En büyük iç hatlar terminalini yaptık.”
‘İstanbul'a çok fazla benziyor'
Folkart Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, İstanbul kökenli bir firma olan Folkart'ın, bu kente yatırım yapmak isteyenlerin kafalarındaki soru işaretlerini ortadan kaldırdığını söyledi. Sancak, şunları söyledi: “8 yıl önce İzmir'de işe başladık. Yanlış algılar vardı, hepsini yıktık. İzmirliler bizi çok sevdi. Biz de onlar için en iyisini yapmaya çalıştık, çalışıyoruz da. Yeni Kent Merkezi, 12 yıl önce imara açıldı. 450 hektar arazi, 3.5 emsal ile gökdelenlere açıldı. İzmir'e 20 milyon metrekarelik inşaat alanı kazandırılmış oldu. Bölgede 100'e yakın proje yapılabilir. İstanbul'a en çok benzeyen şehir İzmir. Körfez Geçiş Projesi gerçekleştiğinde İzmir'in çok şeyler kazanacağına inanıyorum. Yeni Kent Merkezi, İzmir'in geleceğini yapılandırmak için en uygun yerdi.”
‘Yüksekten korkmayın'
CNBC-e Genel Yayın Yönetmeni Servet Yıldırım'ın moderatörlüğünü yaptığı “Yüksekten Uçanlar” başlıklı oturumda, yüksek binalar tartışmaya açıldı. Rönesans Gayrimenkul Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özgümüş, İzmir'in dönüşümde attığı adımları keyifle izlediğini belirterek, “İzmir'de yapıların güvenli hale getirilmesi, örnek bir çalışma. Bu projeler içindeki sosyal ve altyapı alanları ne derece değerlendirme içine alınmış, ona bakmak lazım. Binaları yüksek yaparak alan kazanmak, çok arzu edilen bir durum değil. En önemli sorunlardan biri, sosyal, kültürel ve ticari alanlar. Bu alanları halka bırakmak mı lazım, yoksa o binaları yapanlara mı? Bu tartışılması gereken bir durum” dedi.
Fikirtepe örneği...
Vartaş Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Barata, İstanbul'da yaklaşık 240 bin metrekare alanda kentsel dönüşüm faaliyetlerinde bulunduklarını anlattı. Fikirtepe'de hak sahiplerinin yüzde 98'iyle uzlaşmayı başardıklarını kaydeden Barata, “Bu işin zorlukları çok büyük. Kentsel dönüşüm kapsamında hak sahipleri için ayda 1 milyon 70 bin lira gibi kira ödüyoruz. 12 bin kişiyle görüştük. Görüşemediğimiz sadece 57 kişi kaldı. Sıkıntılarımız çok büyük. Devletsiz, kamusuz, bu işin gerçekleşme şansı çok az. Önceden planların yapılmış olması, İzmir için şans” diye konuştu.
‘Beş yılda çok değişecek'
İŞ GYO Genel Müdürü Turgay Tanes, İzmir'in İstanbul gibi çok kimlikli olduğunu vurgulayarak, “Ülkemizin lokomotifi İstanbul'dur. Fakat o yükü paylaşabilecek kapasiteye sahip şehir de İzmir'dir. Beş yıl sonra İzmir çok değişecek. Böyle bir fırsat İzmir'e yaklaşırken, kentsel dönüşümü de hızlandıralım. İzmir 8.500 yıllık bir şehir ama Şanghay 10 bin yıllık bir şehir. Sayısız yüksek yapı var bu şehirde. İzmir, daha çok sayıda yüksek yapıyı barındıracak kapasitede.”
Dönüşümde ‘tadilat' önerisi yaptı
SOYAK CEO'su Dr. Emre Çamlıbel, kentsel dönüşümün sadece bir konut projesi olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Kentsel dönüşüm projesi, sanki imar artışı öngörülecek algıyı da beraberinde getiriyor. Kentsel dönüşümde tüm binaları yıkmak gerekir mi? Bu sorunun cevabını bulmak lazım. Tadilat yoluyla da kentsel dönüşüm yapılabilir. ABD'deki dönüşüm, yapıların yüzde 50'den fazlası tadilatla gerçekleştirilmiş. Tabii ki buna karar verirken, zeminin durumuna, yapının durumuna da bakmak lazım. Böylece kültürel değerleri de korumuş oluruz.”
Yeni köprü kurmak lazım
Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, İzmir'in tutuculuğu sayesinde pek çok değerin korunduğunu ifade etti. İzmir'in kentsel dönüşüm açısından çok şanslı olduğunu kaydeden Okay, “İzmir'de yanlış yapma ihtimali yoktur. Biz şirket olarak Port Alaçatı'yı yaptık. Kuşadası gibi olacak kaygısı vardı. Bu algının doğru olmadığını anlatmamız hiç de kolay olmadı. İzmir'e ve diğer büyükşehirlere göçün bir an önce durdurulması gerekiyor. Zamanında birinde gelmişler, yerleşmişler, bir yere sahip olmuşlar. Bu bir haksız kazançtır. Haksızlığın mutlaka giderilmesi lazım. Bu işin içinde mutlaka devlet olmalı, belediye olmalı. Müteahhitlerle vatandaşlar arasında köprü kurulmalı.”
İzmir için tüyolar verdi
Milliyet Ekonomi Yazarı Güngör Uras'ın moderatörlüğünü yaptığı “Yatırım fırsatları” başlıklı üçüncü panelde söz alan Şehir Plancısı Faruk Göksu, İzmir'e tüyo verdi: “Belediye başkanlarına, imar haklarını satmalarını öneriyorum. Bu şekilde kaynak oluşturmak mümkün. Katılımcı olmak lazım. Kentsel dönüşümün gayrimenkul geliştirme olmadığını kabul etmeliyiz.
İzmir, Aydın ve Manisa ile tek yumruk olsa, ortaya çıkacak sinerjiyi düşünebiliyor musunuz? Kıyısal dönüşüm sürecine girilmeli. Maviyle yeşil buluşturulmalı. Kent merkezi, geleneksel ve yeni kent merkezi olarak ikiye ayrılmış. İzmir, bu iki merkezi de dengeli büyütmeli, korumalı. Kültür ve ticaret hattı için Kadifekale, Kemeraltı ve Konak birleştirilmeli. Kuzeyde Bergama, güneyde Efes, batıda Çeşme'si bulunan İzmir, kültür turizmini geliştirmeli.
Denizden planlıyor
Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, deniz kentlerinin planlarının denizden yapılması gerektiğini belirterek, “Deniz kentleri, denizden planlanır. Fakat İzmir, Karşıyaka, karadan planlanmış. Çok ivedi olarak kentsel dönüşümü yapmak lazım. Karşıyaka'da kentsel dönüşüm şart. 2400'ün üstünde evi yıkmamız lazım ama halkı dışlamadan, vatandaşla uzlaşı sağlayarak bunu yapmalıyız. Yerinde dönüşümden yanayım. Binalar arasındaki boşluklar benim için önemlidir. Yeşili bol, sosyal donatıları bol bir Karşıyaka oluşturmak için çalışacağız.”
‘3.5 emsal fazla'
Kavuklar Gayrimenkul Geliştirme Grup Başkanı Metehan Kavuk, kent merkezinde 3.5 emsal yoğunluğun fazla olduğunu öne sürerek, “Yeni kent merkezi, ofis anlamında İzmir'e yeterli imkanları sunacak kapasitede. 25 bin şirkete kapı açtığını düşünüyorum. 3.5 emsal yoğunluk, bana göre çok fazla. 3.5 emsal doğru olabilir ama bu durum, ek teşviklerle emsallerle desteklenmeli.”
‘Mağduriyet olmamalı'
Kentsel dönüşümün en çok ihtiyaç duyulduğu ilçelerden biri olan Karabağlar'ın Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, 480 bin nüfuslu Karabağlar'da konutların yüzde 50'sinin dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirterek şunları söyledi:
“10.500 hektarlık alana sahibiz. Politik hesaplar yüzünden Karabağlar ilçe yapıldı. Yerel yönetimler bu yüzden sorun yaşıyor. Düzensiz yapılaşma yüzünden başımız dertte. Büyükşehir, dönüşüm bölgesinde yaşayanların görüşlerini alıyor. Bu nedenle yüzde 60'ı ile uzlaşma sağladı. Karabağlar, yatırımcılar için çok cazip bir yer. Havaalanına yakınız, serbest bölgenin dibindeyiz. Yatırımcıların önünü açarız. Bakanlık projesine politik yaklaşmayacağız; yeter ki halk mağdur edilmesin.”
Milliyet
Yorum Yaz