Kentsel dönüşüm projelerinin sosyolojik etkileri!
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Orçan, konut üretimi ve kentsel dönüşümün sosyolojik etkilerini değerlendirdi.
Cumhuriyet tarihinde ilk kentsel dönüşümün Ankara'da yapıldığına işaret eden Orçan, 2000'li yıllardan sonra Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ) konut üretimi ve kentsel dönüşüm projelerinin arttığına dikkati çekti.
Kentsel dönüşüm projesi uygulanırken konutların insan odaklı ve onların ihtiyaçlarına dönük yapılması gerektiğini söyleyen Orçan, "Kentsel dönüşümde ilk olarak tek tip konutlar yapıldı. Alt ve orta gelirli insanlar için ihtiyaçtı ve memnuniyetle karşılandı. Ancak insanlar büyük apartmanlarda yaşamaya başlayınca bazı sıkıntılar ortaya çıktı." değerlendirmesinde bulundu.
Orçan, kentsel dönüşümün vatandaşlarla koordineli yapılması gerektiğini, aksi halde özellikle eski evlerine alışmış ev kadınlarını, çocukları ve yaşlıları olumsuz etkileyebileceğini aktararak, "İnsan ve kültür odaklı sosyal mekanlar yapmalı, kültürümüze uygun konutlar inşa etmeliyiz." dedi.
Orçan, 2012 yılında TOKİ ve Stratejik Düşünce Estitüsü'nün (SDE) bir proje hazırladıklarını anımsatarak, şunları belirtti:
"Mersin'de kentsel dönüşüm yapılacağı fakat kentsel dönüşüm yapmadan önce halkla konuşmamız gerektiği söylendi. Türkiye'de ilk defa bir yerde kentsel dönüşüm için halkın fikri alınmıştı. Yaptığımız anket ve görüşmelerde vatandaşlara kaç katlı evler istediklerini sorduğumuzda, daha az katlar çıkmasını beklerken, '8-10 katlı evlerde oturmak isteriz' sonucu çıktı. Nedenini araştırdığımızda ise dar sokaklarda insanların kapısını açarken evlerinin içinin görünmesi, gürültü, yağmur sularının eve girmesi gibi gerekçelerle karşılaştık. Bu bakımdan o insanları anlayabiliyorsunuz. Eğer o insanların ayağına gitmemiş olsaydık onların ne düşündüğünü bilmemiz mümkün olmazdı."
Doğru mimari yapının insanları refaha kavuşturduğunu vurgulayan Orçan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İlk önce insanlar binayı inşa eder, sonra da binalar insanı inşa eder. TOKİ, 2014 yılından itibaren yeni bir politika benimseyerek yerel mimariye, malzemeye önem vermiş ve bölgesel olarak mimariler yapmıştır. Ankara ile New York arasında bir fark olacaksa bu ancak özgün mimari ile sağlanabilir. 50 sene, 100 sene sonrasını düşündüğümüzde insanları farklı ve özgün bir mimari çekecektir ve her şehrin kimliği de özgün mimari yapıyla ilintilidir. Selçuklu ve Osmanlı mimarilerini şehirlerimizden kaldırdığımızda geriye bir şey kalmaz."
Orçan, belediye başkanlarına da bu konuda görevler düştüğünü belirterek, "Belediyeler yeni bir mimari uygulayacaksa bunları tarihi mekanların en az 5-10 kilometre uzağına inşa etmeli ve yüksek binalardan olduğunca uzak durmalıdır. Kentsel dönüşüm, şehir sosyoloğu, çevre bilimci, antropolog ve psikologla işbirliği halinde yapılmalıdır. Ayrıca sosyal alanlara azami önem verilmelidir. Bahçe kültüründen geldiğimiz için insanlar balkonlarını bahçe gibi kullanmak ister, bu bakımdan da balkonlarımız geniş olmalıdır." tavsiyesinde bulundu.
- Etiketler:
- Prof. Dr. Mustafa Orçan
- kentsel dönüşüm
Yorum Yaz