Muş'taki Ermeni evlerine kentsel dönüşüm yapılacak?
Muş’taki tarihi Ermeni evleri hakkında “kentsel dönüşüm var” diye yıkım kararı çıktı. Ayakta kalan 20 evin kurtarılması için kampanya başladı
Muş'taki, 1915 öncesinden kalan eski Ermeni evleri hakkında “kentsel dönüşüm” gerekçesiyle yıkım kararı alınmasından sonra Türkiye ve yurtdışındaki Ermeni toplumundan gelen tepkilere, Muş Belediye Başkanı Necmettin Dede'nin açıklamalarının ardından, yenileri eklendi. Diasporalı Ermenilerin oluşturduğu 2015 Tazmin ve Telafi Kolektifi, konu hakkında bir bildiri yayımlayarak Türkiye'deki Ermeni eserlerinin korunması konusunda AKP hükümetine ve yetkililere çağrıda bulundu. Kolektif, Ermenilere ait kültür varlıklarının yok edilmesinin “Ermeni Soykırımı'nın devamı” olduğunu ifade etti. Muş'taki Ermeni evlerinin önemli bir bölümü belediye tarafından yıkılmış ancak sonra bu durum belediye başkanınca inkâr edilmişti.
“Tapusu olan var mı”
Muş Belediye Başkanı Necmettin Dede, belediyenin resmî sitesinde yayımlanan açıklamasında Muş'ta yıktırılan evlerin Ermenilere ait olmadığını savundu. Necmettin Dede, verdiği röportajda ise, “Bana kanıt gösterin. Ermenilerden tapusu olan varsa, bugüne kadar tapuyu gösteren var mı? Tapuda kayıt var mı?” sorularını yönelterek önemli bir tartışmanın alevini ateşledi. Dede, bu sözleriyle elinde tapusu olan binlerce Ermeni'ye bilmeden de olsa haklarını korumaları konusunda yol göstermiş oldu.
Paris merkezli 2015 Tazmin ve Telafi Kolektifi, yayımladığı bildiriyle, Agos, Taraf ve Radikal gazetelerinde yer alan haberlere de değinerek, Türkiye'deki Ermeni eserlerine yönelik sürdürülen talan ve yağma politikasının son verilmesini istedi. Kolektif, Türkiye halklarına şu sözlerle çağrıda bulundu: “Yüzyıl boyunca süregelen ve Türkiye'yi kültürel yoksullaşmaya sürükleyen imha ve inkâr sürecine karşı tüm baskı olanaklarını kullanarak, bugüne dek ayakta kalan eserleri birlikte koruyabilmek hâlâ mümkün. Türkiye için daha olumlu bir gelecek, bugüne dek ‘iç düşman' olarak lanse edilen ve ortadan kaldırılan tüm unsurların zararlarının tazmin edilmesi ve adalet sağlanmasıyla mümkün olabilir. Ermenilerin, Türkiye halkları arasındaki yerinin iade edilmesi, işlenen büyük cürümün gerektirdiği adaletin sağlanması yolunda el ele ilerlenmesi, Türk ve Ermeni halkları arasında uyumlu bir ilişki için kaçınılmaz bir adım.
Bildirinin satır başları şöyle:
» Ermeni kültürel mirasının yok edilmesine ilişkin yeni eylemler, 20. Yüzyıl'ın başındaki Ermeni Soykırımı'nın devamı niteliğindedir.
»Agos, Taraf ve Radikal gazetelerinde yayımlanan haberlerde yer alan bilgiler, Türkiye'de Ermeni mirasının yok edilmesine yönelik çalışmaların, “kentsel dönüşüm” projesi adı altında sürdüğünü göstermektedir.
» Ermeniler tarafından “Muşeğ'in Kalesi” olarak anılan Muş'taki 150 yıllık evler, 1915 öncesinde Ermenilere aitti ve günümüze kadar işgâl altında kaldı.
Muş ile sınırlı kalmayan ağır bilanço
Muş dışında, Ermeni ve Rumlara ait mülklere yönelik sürdürülen talan ve yağmaya dair son birkaç haftanın bilançosu şöyle:
» Tekirdağ Malkara'daki Ermeni mezarlığının üstüne ocakbaşı-restoran yapılacağı ve tahliye çalışmaları yapılan mezarlıktaki kemiklerin ortalığa saçıldığı, bir kısmının çöpe atıldığı haberleri basına yansıdı. Mezarlıktan çalınan mezar taşlarının altyapı çalışmalarında lağım kapağı olarak kullanıldığı, yeni bir altyapı çalışması sırasında kanalizasyonda Ermenilere ait mezar taşlarına rastlandığı ortaya çıktı.
» Siirt Eruh'taki Dih Mahallesi'nde bulunan Surp Hovhannes Ermeni Kilisesi, vali ve kaymakamın işbirliğiyle satıldı.
» Sivas'a gezi düzenleyen Ermeni toplumu üyeleri, Sivas'taki Ermeni mezarlığının yol yapım çalışması gerekçesiyle talan edildiğini, hafriyatla ortaya çıkan insan kemiklerinin yol kenarlarına kadar saçıldığını yerinde gözlemledi. Kabristandaki mezar taşlarının akıbeti ise bilinmiyor.
» 1964'te Menderes döneminde müzeye dönüştürülen Trabzon'daki Aya Sofia Rum Ortodoks Kilisesi, 13. yüzyıldan kalan tarihî mozaik ve freskleri göz göre göre tahrip edilerek camiye çevrildi. Yöre ahalisi tarafından dile getirilen, “Namaz kılacak yer mi kalmadı? Yakında zaten bir cami var” itirazlarına aldırış eden bile olmadı.
» Nevşehir'de “kentsel dönüşüm” bahanesiyle bölgedeki Rum mahallelerinde yer alan ve Rum mimarisinin karakteristik özelliklerini yansıtan tarihî yapılar yerle bir edildi.
Sanasaryan Han sahibine iade edilsin
Sirkeci'deki Sanasaryan Han, bugün ihaleye çıkarılıyor. Han'ın, “yandaş” şirketlerden birine pazarlanacağı düşünülüyor. Üçüncü şahsa devredilmesi hedeflenen mülkün Ermenilere iade süreci, böylelikle daha da meşakkatli bir hâle dönüştürülerek zorlaştırılacak. Yetimlerin eğitim masraflarının karşılanması için Mıgırdiç Sanasaryan tarafından, Türkiye Ermenileri Patrikliği'ne bağışlanarak vakfedilen hana Cumhuriyet döneminde devlet tarafından el konmuştu.
Öte yandan Türkiye Ermenileri Patrikliği Emlak Komisyonu üyesi Şahin Gezer, konu hakkında Taraf 'a yaptığı açıklamada, Sanasaryan Han için bugün yapılacak ihaleye dikkat çekti.
Hükümetin olumlu bir adım atacağına inandıklarını söyleyen Gezer, şöyle devam etti: “İttihat- Terakki zihniyetinin o dönemde yapmış olduğu hukuksuzluğun şimdiki hükümetimiz tarafından reddedilmesini istiyoruz.
Vakıflar Genel Müdürü Adnan Bey'in, vakıflardan sorumlu bakan Bülent Arınç'ın bu konuyu tekrar gözden geçirip, ihaleyi iptal edip mülkiyetimizi geri vereceğine inanmak istiyorum. 1928'e dek Patrikliğimizin tasarrufunda olan Sanasaryan Han, hukuka aykırı bir şekilde el değiştirmişti. Haksızlığın giderilmesi talebimizin sonuna dek ardındayız.”
1915'le yitirilen özneler
Raymond Kevorkian ve Paul Paboudjian'ın kaleme aldığı Dans L'Empire Ottoman Les Armeniens kitabının verilerine göre 1915 öncesinde 299 kilise, 94 manastır, 53 kutsal mekân, 135 Ermeni okulu ve Ermeni mezarlığının bulunduğu Muş dolaylarındaki 339 köyde, 75 bini aşkın Ermeni yaşamaktaydı. Ermeni Soykırımı'nın mimarı Talat Paşa'nın Kara Kaplı Defteri 'nde yer alan verilere göre, o dönem Bitlis vilayetine bağlı olan Muş ve dolaylarındaki 114.704 Ermeni “tehcir” yolculuğuna çıkarılarak ölüme gönderildi. 1917'deki nüfus sayımında ise bölgedeki Ermenilerin yüzde 99'unun “kayıp” olduğu kaydedildi.
Hrant Kasparyan/Taraf
Yorum Yaz