Erden Timur Nef’i anlatıyor!
Timur Gayrimenkul'ün patronu Erden Timur, Nef markasının nasıl oluşturulduğunu, 24 odalı ev konseptini ve projelerdeki diğer ayrıntıları açıkladı
Erden Timur Türkiye'nin genç patronlarından birisi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Erden Timur babası sağlığı nedeniyle zorlanmaya başlayınca işleri devralmak zorunda kalır. Bunun geçici bir süre olacağını düşünmüş olsa da kendini Timur Gayrimenkul'un fiili patronu olarak buluverir. Fiili diyorum çünkü babası halen yönetim kurulu başkanı. Henüz 29 yaşında ama ürettiği projeler ile dünyanın yakından takip ettiği birisi... Dünyada patentinin sadece Nef İnşaat'ta olduğu 'Fold-Home'un yani katlanabilir evlerin fikir babası. Alışık olmadığımız bir konseptte olan bu evler farklı ama bir o kadar da kullanışlı bir yaşam tarzını size sunuyor. Mekan verimliliğine odaklanarak geliştirilen bu evlerde, diyelim ki 1+1 ev satın aldınız ama 24 odanız oluyor. Nasıl oluyor derseniz, buyrun söyleşiye...
Hukuk fakültesini bitirip, 22 yaşında gayrimenkul sektörüne girip patronluk koltuğuna oturmuşsunuz. Nasıl oldu?
Hukuk fakültesinden mezun olup, avukatlık diplomamı aldım. Aslında amacım sosyal işler yapmaktı, o yüzden hukuk okudum. Zaten o zaman bu işler yoktu kafamda. London School of Economics'de ekonomi eğitimi alıyordum, fakat babam kalp rahatsızlığı geçirince üçüncü ayda Mersin'e döndüm. Zaten inşaat sektörüne girmem de tesadüfi oldu. Çünkü babam 1977'den beri arazi geliştirme üzerine çalışıyordu. Hukuku bitirmiştim ama ben girişim sermayesi kurmak istiyordum; iş geliştirme alanında çalışmak istiyordum. Başta altı ay Mersin'deki projenin vizyon kısmıyla ilgileneyim dedim. Benim için geçici olduğunu sanıyordum ama olmadı.
Zor olmadı mı farklı bir sektöre girmek?
İnşaat sektörüne girmeden önce altı tane ülke gezdim. New York, Londra, Milano, Amsterdam, Paris ve Şanghay'ı ziyaret edip konutlarda tasarım konusunda ne gibi değişiklikler yapılabileceğini araştırdım. Dünyada bu işin bir markası olmadığını gördüm. Tüm dünyada konut anlayışını değiştirecek Fold-Home konseptini, memleketim Mersin'de iki konut projesinde denedim.
BİR EV ALIYORSUNUZ 24 ODANIZ OLUYOR
"Fold Home" yani katlanabilir ev projesi nedir?
Nef, nadiren kullanılan misafir yatak odası, sinema odası, davet odası gibi alanları fold-home (katlanır ev) konseptiyle evin dışına çıkarıyor. Temel bir eve, dönemsel kullanılan unsurları katlanmış olarak ekliyorsunuz. Sadece misafir gelince kullanılan misafir yatak odasını ısıtıyor, soğutuyor, temizliyorsunuz. Boşu boşuna gider oluşuyor. Fold-home bu misafir odasını evinizin dışında projenin içinde sunuyor. Gerekli olduğunda bir bedel karşılığında kullanıyorsunuz. Binanızın en üst ve en alt katında katlanabilir ev odaları var. Sinema, Playstation, sanat, müzik, misafir, fitness odaları... Bu 24 odayı uluslararası tasarımcılar yapıyor. Bu projeye başlamadan önce kamuoyu yoklaması yaptık ve şöyle sorduk: 'Sizin kocaman bir eviniz olsaydı içinde ne olsun isterdiniz?' Cevap olarak sinema salonu, oyun odası, basketbol alanı, yüzme havuzu yanıtlarını aldık. Ona göre tasarladık herşeyi... Bizim katlanabilir evlerimizde, kocaman bir evin tüm olanaklarına sahip oluyorsunuz. Diyelim ki 1+1 ev satın aldınız ama 24 odanız oluyor. Misafirleriniz gelecek; hemen o 24 odadan misafir odasını rezerve ediyorsunuz. Ve misafirlerinizi orada ağırlıyorsunuz. Ya da müzik odasını rezerve ediyor, çocuğunuzun piyano derslerini burada almasını sağlıyorsunuz. Kişiye özel kullanılıyor tüm bu odalar. Odaları kullandığınızda para ödüyorsunuz sadece.
Oda kiralamak daha mu uyguna geliyor? Nasıl ücretlendirme yapıyorsunuz?
Evin içindeki odanın gideri neyse, oda kiralarken de aynı parayı ödüyorsun. Mesela sinemayı kullanmak 3 saat 10 TL. Toplanan paralar bu odaların bakımı için kullanılıyor; artanı da aidata ekleniyor. Dolayısıyla aidat masrafları da azalıyor. Sosyal tesisler işlemiyor bence; çünkü toplu kullanmak ve toplu ödemek zorundasınız. Ahlaki olan da budur zaten. Burada ise kullanmadığınız hiçbir şey için bir para ödemiyorsunuz.
FAZLA TALEP MEMNUNİYETSİZLİK OLUŞTURUYOR
Kiralanan odalarda ev hizmeti veriyor musunuz?
Misafir odaları için nevresim takımından banyoda kullanılan havlulara kadar hizmet veriyoruz ama diğer fasilitelere karışmıyoruz. Çünkü talep arzı doğurur, çok fazla talep de memnuniyetsizliğe sebep olabilir. Ben size su verirsem, sonra çay istersiniz. Sonra çay demli dersiniz. Bu hizmet teknik olarak mümkün değil. Sonuçta evinizin odası burası, evinizde herhangi bir görevliden bunları isteyemezsiniz.
Bu tarz evler bizim kültürümüzde çok yerleşik değildir, pek sıcak bakılmaz bu konseptlere... Size gelen müşteriyi nasıl ikna ediyor sunuz?
Bence dünyadaki herşeyden maksimum yararlanma arzusu doğru birşey değil. Sinema izlemek isteriz ama evimizde bir sinema odası olsa ve çok nadir kullanılsa hoş mu olur? Bence israf olur. Düşünsenize 3 odalı evinize çok nadir yatılı misafir geliyor. Siz o bir odanın normal süreçte temizlik masrafını, doğalgaz ve elektirik giderlerini ödemek zorunda kalıyorsunuz! Bu yerden bakınca aslında ikna etmeye gerek kalmıyor. Malesef insanımız bu güne kadar onlara ne sunulmuşsa, onlara razı gelmişler.
SUNUM YAPMAYA GİDİP EV SATIYORUZ
Müşteri portföyünüz nasıl? Kimler sizden ev alıyor?
En uzun projemizi Nef 163'ü 3 ay 10 günde sattık, son projemiz ise daha reklamını yapmadan 18 günde bitti. Ağızdan ağıza yayıldı. Daha önceden bizden ev satın alanlar, aslında yeni müşteriler için referans oluyor. Bankalara sunum yapmaya gittiğimizde istatiklerle konuşuyoruz. Hatta evlerin büyük bir kısmını bu sunum sonrasında bankada çalışanlara satıyoruz denebilir. Bu yüzden bankacıların da kafasına yattığı için konut kredisinde de sıkıntı çıkarmıyorlar.
Yani reklama ihtiyacımız yok mu diyorsunuz?
Hiç 'Bu ev çok güzel, satın almalısınız' demiyoruz. Yatırım hayallerle konuşulmaz, müşteriyi analitik hesaplarla ikna etmeniz gerekir. Dolasıyla yaptığımız işler müşterinin kafasına zaten yatıyor, reklam için artı bir çaba sarfetmiyoruz.
NEF'İN TASARIM ANLAYIŞI İHTİYAÇTIR
Evlerde aynı zamanda tasarım da ön planda. Size göre tasarım bir gereklilik mi?
Bana soracak olursanız başka cevap veririm ama genel algı farklı... En çok para harcadığımız, en çok vakit geçirdiğimiz, en uzun süre kullandığımız ürün evimiz. 1-2 sene sonra satmak istemeyiz. Dolayısıyla evinizin konforlu olması, huzurlu ve mutlu olmanızla doğru orantılı. Çay bardağınızı ya da üstünüzde giydiğiniz kıyafetin tasarımına kalitesine ne kadar dikkat ediyorsanız, evinizde kalite aramanız da çok absürd değil. Zaten tasarımı ihtiyacı karşılayacak ve eşyanın kullanım ömrünü uzatacak kadar evin içine sokuyoruz. Birilerine hava atın diye değil! Herşey ihtiyaçlarınızla alakalı...
Tasarım artı bir maliyet getirmiyor mu?
Çok şükür yüzde 30 kar ediyoruz. Daha ne olsun! Nef'in mantığı şu; sizin ihtiyacınız olan bir şeyi üretmesi gerekiyor. Farkında olmadığınız ama ihtiyacınız olan bir şeyi ortaya çıkarması lazım. Tasarım derken biz bunu kastediyoruz. Biz en iyi kalitedeki ürünleri makul fiyata, uzun süre kullanabilecekleri şekilde müşterilerimize sunuyoruz.
AHLAKLI ÇALIŞMAK TEMEL PRENSİBİM
Çalışanlarınızı nasıl motive edersiniz? Kafanızda bir ideal çalışan profili var mı?
İlk önce kalben şirkete ortak olmasını beklerim. Yani kendinden bir parça gibi hissetmesini... Ahlaklı çalışmak temel zorunluluktur. Adil ve düsürt çalışmak iş refahını artırıyor. Nef çalışanının patronuna sevimli gözükme arzusu yoktur. Fikirler uyuşmayabilir, herkes işini iyi yapsın yeter. Dedikoduya sıfır tolerans! Şikayetçiysen ve mutlu değilsen çalışma derim olur biter.
Çalışanlarınız sizden memnun mudur?
İçeriye girdiğinizde ortamdaki pozitif enerjiyi hissettiyseniz, bu sorunun cevabını da almış olursunuz. Çünkü çalışanların enerjisi ortama yansır. Herkesi mutlu etmeye çalışıyorum.
10 yıl içinde neler yapmayı planlıyorsunuz?
Türkiye'de konut projelerine devam edeceğiz. Ayrıca Amerika'da Dallas'ın çok merkezi yerinde 85 bin metrekarelik eski bir bina aldık. Burayı katlanır evler yapacağız. Büyük bir Amerikan fon şirketi ciddi bir destek verecek. Proje onlara çok ilginç geldi çünkü dünyanın hiçbir yerinde olmayan birşey. Patenti de bizde. New York'ta Brooklyn'de bir arsa satın aldık. Tasarımın merkezi sayılan yerde, insanların baktıkça 'vay be' diyecekleri bir bina yapmak istiyorum.
Nef'in açılımı 'nefes'ten geliyor
Nef'in beyin takımı nasıl çalışıyor?
Konseptlerin fikir babası ben olsam da, yaptığımız iş hepimize ait. Bireysel çalışma yoktur. Olsa olsa bireysel çaba vardır. Burada çalışan herkes bu çabayı gösteriyor. Kendi işiymiş gibi titizleniyor.
Prensipli misinizdir?
İş yerinde benim kişisel kültürümün etkin olmasını istemiyorum. Olmaya çalıştığımız şey değil, kendimizi marka yapabilmenin derdine düştük. Nef'in en temel prensibi toplum için bişeyler yapabilmektir.
Nef'in açılımı var mı? Ne anlama geliyor?
Nef, nefes kelimesinden geliyor. Hayatta ilk aldığımız ve son vereceğimiz şey... Ama bu bir pazarlama stratejisi değil. Dediğim gibi sosyal sorumluluk adına yapacağımız işlerin de bir felsefesi diyebiliriz.
Merve Sena Kılıç-Yeni Şafak
Yorum Yaz