Yaşam sürüyor, yıkım kararı devam ediyor. Peki mümkün mü?
Onaltı Dokuz İstanbul projesinin yıkımı mümkün mü? İşte sorunun cevabı
Astay Gayrimenkul tarafından hayata geçirilen ve yaşamın uzun süredir devam ettiği Onaltı Dokuz İstanbul projesiyle ilgili yıkım kararı çıktı. 3 bloktan meydana gelen ve zeminden itibaren tüm daireleri deniz manzaralı olan proje yıkılacak mı? İşte sorunun yanıtı..
"İstanbul'un siluet tartışmalarının en belirgin örneği 16/9 projesi oldu. Proje ile ilgili olarak Başbakan'ın açıklamaları ve açılan idari dava neticesinde silueti bozan kısımlar için yıkım kararı verildi ve bugün itibariyle de Danıştay idare mahkemesinin vermiş olduğu yıkım kararını onadı yani hukuki süreç tamamlanmış oldu. Şimdi karşımıza ciddi sorunlar çıkmış durumda.
Bu binada mevcut silueti bozan bölümler yıkılabilir mi? Yıkılırsa eğer bu durumda bu yıkımın maliyeti kime çıkar ve tazminat süreçleri nasıl işleyecektir?
Öncelikle bu binanın yıkım kararının mevcut olması binanın fiilen yıkılabileceği anlamına her zaman gelmemektedir. Şöyle ki; mevcut binanın teknik yapım şekli dikkate alındığında statiğe bağlı olarak traşlama dediğimiz üst katların eksiltilmesi mümkün değildir. Bu binanın traşlanabilmesi mümkün olmadığı için de binanın sadece siluete uygun olmayan kısımlarının değil tamamının yıkılması mecburidir. Binanın tamamının yıkım ile ilgili de bir karar mevcut olmadığı için hukuken yıkım kararı verilmiş ancak fiilen uygulanamayacak bir yargı kararı oluşmuştur.
Yıkımın fiilen uygulanmasının teknik olarak mümkün olmadığı bu hale rağmen Büyükşehir Belediye Başkanlığı gözünü karartarak tüm binanın yıkımına karar verirse öncelikle
a) Binada oturan diğer hak sahiplerinin bu yıkımı durdurma hakları vardır
b) Büyükşehir'in bu yıkımı yapabilmesi için de tüm bloğun KAMULAŞTIRILMASI KARARINI vermesi gereklidir. 16/9 projesinde mevcut bir bloğun ekonomik değeri dikkate alındığında İBB'nin böylesi bir kamulaştırma kararı almasının çok zor olduğu görüşündeyim. Kaldı ki bir an için böyle bir kamulaştırma kararı alınsa dahi yukarıda belirtmiş olduğumuz diğer maliklerin açacakları bir idari dava ile yıkımın durdurulması büyük bir ihtimaldir.
Tüm bu süreçlerin de hiç mahkeme kararı ile durdurulmadan ilerlediğini varsayarsak yani yıkım kararının uygulamak için tüm bloğun kamulaştırılması ve sonrasında yıkımın sağlanması halinde de karşımıza çok ciddi bir sorun daha çıkacaktır. Yıkım sonrasında maliklerin kamulaştırma bedelleri için açacakları bedel artırım davalarının yanında devlete karşı uğradıkları zararın tazmini davası da açmaları mümkündür. Devletin resmi tüm kurumlarına güvenerek tapu almış malikler binalarını kaybetmekte mülkiyetlerin kaybetmekte ve ciddi zarara uğramaktadırlar. Bunun 16/9 öznelinde düşünüldüğünde kamu maliyesine yaratacağı zarar çok büyüktür.
Elbette devletin bu konuda yapacağı yıkımın maliyeti Türkiye'nin mütekabiliyet ile mal satma sürecine büyük bir darbe indirecektir. Artık bundan böyle hiçbir yabancıya “benim verdiğim tapu güvencelidir, imar durumu güvencelidir bu yapıya birşey olmaz” diyemezsiniz. Mütekabiliyeti sıfıra yakın bir düzeye indirecek bir yıkım olacaktır 16/9'un yıkımı
En başından itibaren hukuki hatalar yapılarak buraya getirilmiş olan 16/9 projesinin başında yapılan hataya dayanılarak bu şekilde hiç yaptırılmaması gerekirken bundan böyle verilen yargı kararı ile de yıkımının neredeyse imkansız olduğuna inanmaktayım. Bu yıkım kararının hem teknik hem sonrasında maddi hem de mütekabiliyet açısından yaratacağı trajedi düşünüldüğünde ülkemizde mevcut birçok yıkım kararında olduğu gibi imar affını bekleyecek bir yapı gibi durduğunu düşünüyorum. Bu sorun ancak çıkarılması muhtemel bir imar affı ile çözülebilir onun dışında siyasi irade tüm maddi tazminatları ve kamulaştırma bedellerini ve mütekabiliyetin Türkiye de sona ermesini göze alırsa ve tabi ki diğer malikler idare mahkemesinden bir tedbir kararı aldırmazsa elbette yıkım kararını uygulatma hakkına sahip olabilir.
- Etiketler:
- Onaltı Dokuz Yıkım
- 16 9 İstanbul Yıkım
Yorum Yaz