5 AYRI PROJEDE ÖDÜL ALDI!
Mimar Arif Suyabatmaz ve Mimar Hakan Demirel tarafından yönetilen Suyabatmaz Demirel Mimarlık ofisi , beş ayrı projeyle 2011 Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’ne layık görüldü.
Mimar Arif Suyabatmaz ve Mimar Hakan Demirel tarafından yönetilen Suyabatmaz Demirel Mimarlık ofisi , beş ayrı projeyle 2011 Avrupa Gayrimenkul Ödülleri'ne layık görüldü. Ticaret ve ofis fonksiyonlarında yoğunlaşan, tek ailelik konutlardan yüksek katlı rezidanslara, tek bir dükkân biriminden alışveriş kompleksine dek uzanan geniş bir ölçeğe dağılıyor. Farklı mekânsal kurguları başarılı bir şekilde hayata geçiren mimarlık ofisi, nitelikli ve kişilik sahibi mekân tasarımlarıyla dikkat çekiyor.
1995 yılında Viyana'dan İstanbul'a dönen mimar Arif Suyabatmaz tarafından kurulan mimarlık ofisi, 2008 yılında mimar Hakan Demir ile ortaklığının ardından Suyabatmaz Demirel olarak değişiyor. Suyabatmaz Demirel'in daha çok konut, ticaret ve ofis fonksiyonlarında yoğunlaşan mimari üretimleri, tek ailelik konutlardan yüksek katlı rezidanslara, tek bir dükkân biriminden alışveriş kompleksine dek uzanan geniş bir ölçeğe dağılıyor. Ofisin ortaklarından Arif Suyabatmaz ile farklı mekânsal kurguların başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi ve bu yıl ödül alan projeleri hakkında görüştük.
2011 yılında firmanızın farklı konulardaki, farklı projeleri ödüllerle değerlendirildi. Başarınızın sırrını ve ödül alan projelerinizi biraz anlatır mısınız?
Arif Suyabatmaz: Proje üretim sürecimiz içinde ödüllendirilmek hiçbir zaman temel motivasyonumuz olmadı aslında. Ölçek fark etmeksizin tüm projelerimizin tasarımında kaliteli mekânların olabilecek en iyi şekilde tasarlanması için uğraşıyoruz. Bizim için en büyük ödül, başta hedeflediğimiz kriterlere sahip bir mekânı yaratabilmiş olmak. Bunların farklı platformlarda başkaları tarafından ödüllendirilmesi ise ayrı bir gurur ancak hiçbir zaman bizim için temel motivasyon 'ödüllü proje' tasarımı yapmak olmadı.
Bugüne dek Güneşli'de tasarladığımız Güneşli Tower ofis projesi 2010 yılında MIPIM Architectural Review Future Projects Ödülü'nde ofis kategorisinde birinci oldu. Bundan sonra yine aynı projemiz bu sefer Ekopark ve Güneşli Konutları ile birlikte 2010 Cityscape Dubai'de ödüle layık bulundu. 2011'de ise Avrupa Gayrimenkul Ödülleri'nde beş ayrı projemiz finale kaldı ve en sonunda Ataşehir'deki TAO Tower projesi önerimiz ve Ekopark projesi 2011 Avrupa Gayrimenkul Ödüllerinde kendi kategorilerinde birinci oldu. Yine 2011'de Dünya Mimarlık Festivali'nde Halat Fabrikası Dönüşüm projemiz, ODTÜ Öğrenci Merkezi önerimiz ve GPlus konutları projelerimiz ile finale kaldık.
Bu sene düzenlenen Cityscape Dubai'de ise Bodrum Rezidansları projemiz finale yükselen projelerden oldu. Bizim için bir diğer önemli başarı ise ortağım Hakan Demirel'in bu sene Avrupa'nın en iyi 40 genç mimarının seçildiği Europe 40 Under 40 ödülüne, 40 yaşına daha epey bir süresi olmasına rağmen bu genç yaşında layık görülmesi.
Projelerimiz oldukça geniş bir kullanım ve ölçek yelpazesi çiziyor. Karma kullanımlı konut ağırlıklı projelerden salt ofis fonksiyonuna sahip projelere dek uzanırken, kamusal kullanıma odaklanmış öğrenci merkezi gibi bir proje de üretebiliyoruz. Burada sayamadığımız daha küçük ölçekli ticari fonksiyonlardan tekil ev projelerine dek uzanan başka ölçeklerde de tasarımlarımız var. Tüm projelerin ortak paydası ise ölçek ve fonksiyon ne olursa olsun yerin ve ihtiyacın getirdiği sorulara nitelikli mekanlarla anlamlı cevaplar oluşturabilmemizde yatıyor.
ÖDÜL REFLEKSİYLE PROJE ÜRETMİYORUZ
Avrupa mimarlık ortamında ön sıraya geçmenin zorlukları nelerdi?
A. Suyabatmaz: Mimarlık ortamı olarak tanımlayabileceğimiz alan aslında çok geniş ve homojen olmayan bir platform. Bu ortam farklı birçok kanaldan besleniyor: Mimarlar, mimarlık ofisleri, gerçekleşmiş veya gerçekleşmemiş mimari ürünler, yayınlar, tartışma ortamları, konferanslar, eğitim kurumları gibi. Bu listeyi uzatmak mümkün. Ödüller ise bu ortamın oluşturan mekanizmalardan sadece biri, olumlu ve olumsuz tarafları ile kapitalist sistemin ürettiği ve yararlandığı, beraber yaşamak durumunda olduğumuz mekanizmalardan biri. Hal böyle olunca burada bizim için önemli olan nokta ödül refleksiyle proje üretmiyor olmamız. Nitelikli ve ortalamanın üzerinde projeler üretmek için ödül bizim için motivasyon kaynağı değil. Ele aldığımız konularla ilgili nitelikli ve anlamlı çözümler üretmek zaten yeterince zorluk barındıran bir çaba. Bu durumda işini iyi yapan, çok iş yapmak yerine aldığı işi layığı ile bitiren, tasarımda ve inşaatında özen gösterenlerin önemseneceğini öngörmek zor değil. Elbette bu işlerin tartışılması ve görünür hale getirilmesi için mimarlık ofislerinin ayrıca zaman ve emek harcaması gerekecek. Bunu da nitelikli bir şekilde yapmak, projelerin iletişimini de düşünmek ve tasarlamak da toplam tasarım sürecinin bir parçası olmalı.
BODRUM VE ZÜRİH HATTI
Şu anda üzerinde çalıştığınız projelerin tasarım tarzından bahsedecek olursak neler ön plana çıkıyor?
A. Suyabatmaz: Şu anda büromuzda farklı konu ve ölçekte projeler üzerinde çalışıyoruz. Ressam Ahmet Oran için Bodrum Yalıkavak'ta bir atölye-ev tasarlıyoruz. Merkezden oldukça uzak, yapılaşmanın neredeyse olmadığı bakir bir bölgede yer alan arsa üzerinde yer alacak bu yapıda doğal arazi ve mimarlık arasındaki ilişki tasarımın özünü oluşturuyor. Vernaküler ve avangard kavramları arasında gidip gelen bir süreç yaşıyoruz.
Bodrum'daki duruma taban tabana zıt bir durumla İsviçre'de karşı karşıyayız. Zürih'te yaşayan bir müşterimiz için tasarladığımız villa ise içinde yaşadığımız coğrafyada görmeye alışık olmadığımız kadar tanımlı ve düzenli bir çevrede yer alıyor. Bodrum'un aksine, doğanın insan eliyle tasarlanarak tekrar üretildiği, tesadüfe fırsat tanımayan, ürkütücü derece steril bir ortamda zaten her yerde var olan standart mimari kaliteyi bir basamak daha yukarı çıkarmaya çalışıyoruz. Tekrar Bodrum'a dönersek, Yalıçiftlik mevkiinde deniz kenarında villalardan oluşan bir yerleşke tasarlıyoruz. Doğa ve mimarlık ilişkisi yine üzerinde düşündüğümüz temel konu. Doğal çevreye uyum, siluet gibi konular tasarımın ana başlıklarını oluşturuyor. Bodrum'un geneline hakim olan niteliksiz mimariye kalıpların arkasına sığınmayan ve önyargısız bir tasarımla alternatif olacağını düşündüğümüz bir proje.
Bağcılar'da inşaatı sürmekte olan G-Plus, ağırlıklı olarak rezidans ve ofis olarak kullanılacak olan yapıların arasında kamusal alan yaratabilme olanaklarının araştırıldığı büyük ölçekli bir proje. Emlak geliştirici bir firma için tasarladığımız bu proje bugünün gayrimenkul üretimi için farklı bir dil ve dünya arayışında.
KEYİF ALMAYI SÜRDÜRMEK İSTİYORUZ
Gelecekle ilgili planlarınız ve hedefleriniz neler?
A. Suyabatmaz: Nitelikli proje üretmeye ve yaptığımız işten keyif almaya devam etmek istiyoruz. Bugün Türkiye'deki mimarlık üretimi gerek nitelik gerekse nicelik açısından geçmişe göre çok daha farklı bir konumda. Bunu sadece olumlu anlamda söylemiyorum elbette. Ancak bu ortama olumlu olarak nitelendirilebilecek katkılar yapmak için çalışıyoruz. Kendimize koyduğumuz belirgin hedeflerden biri de şehircilik anlamında Türkiye'nin yaşamakta olduğu dönüşümün aktörlerinden olmak ve kamusal projelerde çalışmak.
Yavuz Karaman
Yorum Yaz