Geleceğin projeleri sosyalleştirmeye odaklanacak
Mimarlar bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duran projelerde insanların sosyalleşebileceği alanlar meydana getirdiler. Sadece futuristik projeler değil artık sıradan mimari de teras ve bahçelerle insanları iletişim kurmaya yönlendiriyor
Kaynak: Dilek TAŞ/Sabah Emlak
Geleceğin mimarisi insanları hep korkutur. İnsanı daha da yalnızlaştırmaya iten projeler gelecek ile ilgili sosyalleşme kaygılarını artırır. Son dönemde küçülen ev metrekareleri bile bunun habercisi. Ancak mimarlar artık sadece tasarımlara değil insanın sosyalleşme kaygılarına da cevap verebilecek çözümler buluyor. Projelerde bahçe ve terasları mümkün olduğunca fazla yer vererek ev sahiplerinin komşularıyla sosyalleşmesine imkan tanıyor. Sadece konut projelerinde de değil, bilim kurgu filmlerini aratmayan bir metro istasyonunda ışık oyunları ve oturma alanlarıyla sosyalleşme imkânı sağlıyor. Bir moda merkezinde açık hava terası oluşturarak izleyicilerin yorumlarını paylaşmalarına imkân tanıyor.
Gelecekten bir tren yaklaşıyor
Tokyo'da son dönemde yapılan tüm projeler gelecekten izler taşıyor. Bunlardan sonuncusu da Tokyo Tren İstasyonu. Tokyo Reflection adını taşıyan proje, kurgusal bir plandan yola çıkıyor. İç mimari ise seyahat edenleri bir sonraki istasyon konusunda meraklandırıyor. Yolcuların sosyal olarak mimariye katılımını sağlamayı amaçlayan tren istasyonu içinde bazı iç mimari hileleri de yapılacak. Rayların üstüne yerleştirilen ışık ayarlamaları tren yaklaşırken bilim kurgu filmlerinden fırlamışcasına bir görüntü sunacak.
Tokyo'da son dönemde yapılan tüm projeler gelecekten izler taşıyor. Bunlardan sonuncusu da Tokyo Tren İstasyonu. Tokyo Reflection adını taşıyan proje, kurgusal bir plandan yola çıkıyor. İç mimari ise seyahat edenleri bir sonraki istasyon konusunda meraklandırıyor. Yolcuların sosyal olarak mimariye katılımını sağlamayı amaçlayan tren istasyonu içinde bazı iç mimari hileleri de yapılacak. Rayların üstüne yerleştirilen ışık ayarlamaları tren yaklaşırken bilim kurgu filmlerinden fırlamışcasına bir görüntü sunacak.
Toronto sakinlerini balkonda sosyalleştirecek
1969'lardan kalma eski bir apartmanın renove edilerek penthouse dairelerine dönüştürüldüğü Quadrangle projesinin en altta bulunan iki katı ofis alanları kalan bölümleri ise yaşam alanlarından oluşuyor. Mevcut apartmanın dizaynı örnek alınarak yapılan yeni mimari ise ev teknolojileri ile destekleniyor. Teras bahçeler ve balkonların çok geniş bir şekilde kullanıldığı proje ev sahiplerinin dışarısıyla mümkün olduğunca iletişimde olması fikrinden hareket edilerek planlanmış. Proje Kanada mimar Enstitüsü tarafından 2009'da Mükemmellik Ödülü'ne layık görüldü.
1969'lardan kalma eski bir apartmanın renove edilerek penthouse dairelerine dönüştürüldüğü Quadrangle projesinin en altta bulunan iki katı ofis alanları kalan bölümleri ise yaşam alanlarından oluşuyor. Mevcut apartmanın dizaynı örnek alınarak yapılan yeni mimari ise ev teknolojileri ile destekleniyor. Teras bahçeler ve balkonların çok geniş bir şekilde kullanıldığı proje ev sahiplerinin dışarısıyla mümkün olduğunca iletişimde olması fikrinden hareket edilerek planlanmış. Proje Kanada mimar Enstitüsü tarafından 2009'da Mükemmellik Ödülü'ne layık görüldü.
Bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi
İşte futurist projelerden biri daha. Uzay gemisini andıran bu yapı geleceğe gönderme yapan tasarımı ile bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duruyor. Mekanların köşeleri ve yüzeylerinde esneklik sağlayan ve bilgisayar grafikleri kullanılarak tasarlanan proje NURBS isimli matematik modellemeleri ile oluşturuldu. Mekanlarda olağan şekillerin dışında formlar oluşturma konusunda uzman bu teknik yeni mimarinin de temelini oluşturacağa benziyor.
İşte futurist projelerden biri daha. Uzay gemisini andıran bu yapı geleceğe gönderme yapan tasarımı ile bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duruyor. Mekanların köşeleri ve yüzeylerinde esneklik sağlayan ve bilgisayar grafikleri kullanılarak tasarlanan proje NURBS isimli matematik modellemeleri ile oluşturuldu. Mekanlarda olağan şekillerin dışında formlar oluşturma konusunda uzman bu teknik yeni mimarinin de temelini oluşturacağa benziyor.
Tokyo'nun dönen 'mod'u
Prop Studio tarafından Moda Müzesi olarak tasarlanan Tokyo Mode, insanlığın 21. yüzyılda modayı nasıl algıladığına iyi bir örnek oluşturuyor. Adeta birbiri üzerine dizili yüzük halkalarından oluşan Tokyo Mode'un bazı katları dönen katlardan oluşuyor. Müze, rezidans, otel gibi farklı alanların yer aldığı her kat ayrı bir tematik mimari anlayışla ele alınıyor. Skybar ise açık hava terası ile alt bölümdeki moda şovlarını tepeden izleme olanağı sunuyor.
Prop Studio tarafından Moda Müzesi olarak tasarlanan Tokyo Mode, insanlığın 21. yüzyılda modayı nasıl algıladığına iyi bir örnek oluşturuyor. Adeta birbiri üzerine dizili yüzük halkalarından oluşan Tokyo Mode'un bazı katları dönen katlardan oluşuyor. Müze, rezidans, otel gibi farklı alanların yer aldığı her kat ayrı bir tematik mimari anlayışla ele alınıyor. Skybar ise açık hava terası ile alt bölümdeki moda şovlarını tepeden izleme olanağı sunuyor.
Danimarka'nın milföy hamuru
Danimarkalı AART Mimarlık ile ZENI Mimarlık'ın biraraya gelerek yaptığı Geleceğin Eğitim Merkezi projesi yetişkinlerin eğitimini üstlenen bir sivil toplum kuruluşunun merkezini oluşturuyor. Toplam 6 bin 500 metrekare alan üzerine kurulu ve 5 kattan oluşan VUC Eğitim Merkezi, adeta bir milföy hamurunun katları gibi üst üste katmanlardan oluşuyor. Düşük enerji tüketimi gibi çevresel faktörler ile Danimarkalı yetişkinlerin bir yandan sosyalleşirken diğer yandan da eğitim alabileceği bir fikirden yola çıkarak tasarlanmış. İçerisinde konser salonları, tiyatro performansları gibi sosyal alanların bulunduğu yapı cam bölmeler ile birbirinden ayrılıyor. Böylece daha ferah yaşam alanı hissi uyandırırken diğer yandan da proje içinde bulunan teraslar ile sosyallik binanın açık alanlarına da taşınıyor.
Danimarkalı AART Mimarlık ile ZENI Mimarlık'ın biraraya gelerek yaptığı Geleceğin Eğitim Merkezi projesi yetişkinlerin eğitimini üstlenen bir sivil toplum kuruluşunun merkezini oluşturuyor. Toplam 6 bin 500 metrekare alan üzerine kurulu ve 5 kattan oluşan VUC Eğitim Merkezi, adeta bir milföy hamurunun katları gibi üst üste katmanlardan oluşuyor. Düşük enerji tüketimi gibi çevresel faktörler ile Danimarkalı yetişkinlerin bir yandan sosyalleşirken diğer yandan da eğitim alabileceği bir fikirden yola çıkarak tasarlanmış. İçerisinde konser salonları, tiyatro performansları gibi sosyal alanların bulunduğu yapı cam bölmeler ile birbirinden ayrılıyor. Böylece daha ferah yaşam alanı hissi uyandırırken diğer yandan da proje içinde bulunan teraslar ile sosyallik binanın açık alanlarına da taşınıyor.
Yorum Yaz