Haliç Metro Köprüsü'nde test sürüşleri başladı, Ocak 2014'te hizmete giriyor
Günde bir milyon insanın geçeceği Haliç Metro Geçiş Köprüsü'nde test sürüşleri başladı, resmi açılış ise Ocak 2014'te gerçekleştirilecek
İstanbul'daki tartışmalı projelerden Haliç Metro Köprüsü'nde test sürüşleri başladı. Köprünün resmi açılışı ocak ayında yapılacak. Köprünün açılmasına sayılı günler kala "Başka bir köprü mümkün" diyen İstanbul SOS ile "Mümkün değil" diyen Haliç Metro Köprüsü mimarı Hakan Kıran Arkitera'nın sorularını yanıtladı. İstanbul SOS, köprünün Haliç'in derinliğine perde çektiğini belirterek, "Başka bir köprü mümkündü" dedi. Köprünün mimarı Hakan Kıran ise köprünün yaklaşık sekiz yıllık çalışma sürecinde ulusal ve uluslararası bilim çevreleri ve kişilerle birlikte yapılan çok yönlü ve yoğun çalışmanın ürünü olduğunu belirterek, "Mimari bir proje beğeni ve eleştiriye açıktır, esas olan iyi niyet ve yeterliliktir" diye konuştu.
Köprünün yapımı bölgeye bir katkı sunma amacı ve heyecanı içinde gerçekleşmiştir
Daha önce reddedilmiş 11 proje de dahil olmak üzere toplam 25 projeyi inceleyerek tüm alternatifleri değerlendirdiklerini söyleyen Hakan Kıran şunları kaydetti: "Haliç, yalnızca İstanbul ölçeğinde değil uluslararası ölçekte öneme sahip bir bölge. Bunun yanında Haliç, birçok insan için bugün görülen ve kartpostallarda yer alan görünür yüzü yanında, bugün var olmayan veya yeraltında yatan yönüyle daha da büyük derin tarihi bir öneme, anlama sahiptir. Bu önem ve anlamı yaratan binlerce yıllık süre içerisinde Haliç'te yaşamış medeniyetlerin bıraktığı izler, eserler olmuştur. Neredeyse dünyada var olan birçok din ve medeniyetin bu topraklarda yaşanmışlığı, eser üretmişliği vardır. Bu eserlerin tamamı, kendi yüzyıllarını anlatmış ve var olanlarla hem kakafonik bir birliktelik kurmuşlar hem de kendini gösterme çabası içinde olmuşlardır. Ama her şekilde dönemsel ihtiyacı, dönemsel tasarım ve teknolojiler kullanarak eser yaratmak ortak felsefe olmuştur. Bu yönüyle, Haliç'e köprü yapmak benim içinde 21. yüzyılı anlatacak tasarım ve teknolojileri kullanarak, benim dışımda ve çok önceden belirlenmiş bugünün ihtiyacı olan köprüyü şimdiye kadar süregelen felsefe ile tasarlamak ve bu bölgeye bir katkıda sunma amacı ve heyecanı içinde gerçekleşmiştir."
Eleştiriler duyulmalı ana hedef kendi felsefeniz kendi imzanız olmalı
Köprünün açılması yaklaşırken hissettiklerine de değinen Kıran: "Hissettiklerim yaptığım tasarımın bittiğini gören tüm mimar-tasarımcı arkadaşlarımın hissettikleriyle aynıdır sanırım. Benim inancıma ve felsefeme göre bir tasarımcı mimar nerede ve ne tasarlıyorsa aynı heyecan, iddia ve sorumlulukla tasarımını gerçekleştirme odaklı çalışmalıdır. Bu çalışmaları yaparken çevre, tarih, gelecek ve teknolojik parametreler tabii ki en üst düzeyde dikkate alınmalı ve tabii ki eleştirinin türü duyulmalı ama sonunda da kendi imzanız ve felsefenizle bir eser yaratmak ana hedef olmalıdır. Mesleğimizi yaratıcı kılan da bu değil midir? Konu vicdana gelince bu soru "vicdanım rahat" şeklinde bir yanıt tümcesiyle yanıtlandırılabilir ama sonlandırılamaz. Eğer bu soru, olmayacak imar şartlarını almış hatta zorlayarak onu da rant sevdasına şişirtilmiş ve olmayacak yere, olmayacak bir yapı yapma işine mimarlık diploma ve ismini kullanarak binaya imza atan, bu bina veya binaları da etrafında olan ama kurallara saygısından üç-beş katlı dokunun sessiz parçası olan binalara insanın üstüne, güneşine çöken, en ileriyi ben göreceğim en ileriden de ben görüleceğim, en çok metrekare, en çok para diyen projelere sorulursa anlamlı olabilir" dedi.
Hiçbir rant unsuru yok
Projenin hiçbir rant unsuru içermediğini de vurgulayan Kıran şöyle devam etti: "Köprünün yapılması kararının 1985 yılında ihtiyaç münasebeti ile karar verilmiş hiçbir rant unsuru olmayan bir yapı. Mimari tasarım tabi ki her görüşe beğeniye veya eleştiriye açıktır. Ancak esas olan yeterlilik ve iyi niyettir. 1989 yılından bu yana mimarlık ofisine sahip mimarlık yapan ve restorasyon ihtisası sonrası uzun yıllar pratik çalışmasını yapmış ve sonrasında "Gelenekten geleceğe cesur adımlar" sloganını 1995'te felsefe olarak benimseyerek geleneksel referanslarla modern tasarımlar yapan ofisimize köprü projesi çalışmasına da bütün birikim ve tasarım gücü ile iyi niyetini sonuna kadar ortaya koymuştur. Ancak benim Haliç'te yaptığım köprü tasarım çalışması hiçbir rant içermediği gibi, yapılmasına yıllar önce mutabakatla karar verilmiş bir ihtiyacın yaklaşık yirmi yıllık sürecinin son halkasında tasarımcı olarak yer almak olmuştur. Bu çalışmada tüm parametreler yaklaşık sekiz yıllık çalışma sürecinde ulusal ve uluslararası bilim çevreleriyle, kişilerle birlikte yapılan çok yönlü ve yoğun çalışmanın ürünüdür."
Başka bir köprü mümkündü
İstanbul SOS ise kötü yapılaşma nedeniyle şehrin bir çok noktasında ciddi siluet sorunları olduğunu belirterek şöyle devam etti: "2005 yılında yürürlüğe giren 5366 sayılı kanunla birlikte kent hakkına yönelik ihlaller giderek artmaya başladı, bir anlamda kent talanına yasal zemin hazırlandı. Bu yasa ile birlikte birer birer gündeme gelen Tarlabaşı ve Sulukule başta olmak üzere dönüşüm projelerine yönelik artan bir kamuoyu tepkisi oldu. Bu yüzden Haliç Metro Köprüsü'ne yönelik oluşan tepki yeni bir durum değil ama belki biraz farklı olduğu söylenebilir. İstanbul'daki kötü yapılaşma nedeniyle şehrin birçok noktasında ciddi siluet sorunları var. Ancak bu köprü İstanbul'un bir nevi sembolü haline gelmiş, Tarihi Yarımada'nın Süleymaniye'den başlayıp Sarayburnu'na kadar uzanan siluetini bozacağı için çok tepki çekti. Daha az konuşulan bir boyut olarak, Haliç'in derinliğine de perde çekiyor. İstanbullular, Prof. Dr. Cemal Kafadar'ın "İstanbul'un en önemli silueti, Süleymaniye'den başlayarak Topkapı Sarayı'na kadar eğilerek giden yamaçlarda, üç boyutlu, adeta bir yontu lezzeti veren, birbiri ile tenasüp adabı içinde sohbet eden Osmanlı yapılarıdır. Siluet budur, sadece tepe çizgisi de değildir" diye tanımladığı bu eşsiz siluetin bozulmamasını istediler. Köprüye yönelik itirazla ilgili önemli bir konu da, kimse "köprü yapılmasın", "metro Şişhane'de kalsın, Haliç'i geçmesin" demedi. İstanbul için metro önemlidir, bu yüzden "Köprü de yapılmalıdır ama bu mimariyle ve teknolojiyle yapılmamalıdır" dendi ısrarla. Ayrıca, köprüler konusunda uzman gerek Türkiyeli gerek yabancı mühendisler bu genişlikte açıklık için ayaklı bir köprüye gerek olmadığını ısrarla vurguladılar. UNESCO adına rapor hazırlamış olan mühendis Jörg Schlaich köprünün teknoloji seçimi konusunda raporunda şunları yazdı: "Verilmiş açıklık bilgileri ışığında değişik köprü alternatifleri üzerinde çalışılmış ve eğik kablolu köprü alternatifinin diğer birçok alternatiften sadece biri olduğu Hakan Kıran Mimarlık ile müzakere edilmiştir". Köprünün üstünde yer alan bir durak ise mühendislerin sıkça eleştirdiği başka bir konu. Üzerinde durak olan ilk metro köprüsü olacak bu yapı. Bütün bu itiraz ve muhalefet toplum nezdinde ciddi bir bilinçlenme yarattı. Ama maalesef köprünün yapılmasına engel olunamadı."
İmza var cevap yok
Düzenledikleri imza kampanyasına vurgu yapan İstanbul SOS sözlerini şöyle sürdürdü: "Kampanya sonunda ulaşılan imzacı sayısından ziyade katılımcı kitlesinin profili çok önemli idi. Sadece İstanbul ve Türkiye'den değil, bütün dünyadan katılım oldu. İstanbul'un kelimenin tam anlamıyla bir "dünya mirası" olduğunu kanıtlar nitelikte idi katılım. İmzacılar görüşlerini de yazabildiler siteye ve birbirinden değerli görüşler ortaya çıktı. İmzalar Cumhurbaşkanlığı'na, Başbakanlık'a, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne verildi ancak bu kurumların hiçbirinden bir cevap gelmedi."
Üzerindeki durak işlevsiz
Köprünün üzerindeki durak seçiminin de yanlış olduğunu belirten İstanbul SOS "Bu köprüyü kullananlar, üstündeki durakta indiklerinde, Haliç'in herhangi bir tarafına ulaşmak için en az 200 metre civarında yürümek zorunda kalacaklar. Havaların soğuk olduğu, yağmur veya kar yağdığı günlerde bu durumun nasıl bir eziyete dönüşeceğini tahmin etmek zor değil. Sanırız bu köprü, siluete olan kötü etkisi, niteliksiz mimarisi, yanlış teknoloji seçimi kadar, üzerindeki işlevsiz duraktan dolayı da hayırla anılmayacak. Köprü ile ilgili birçok yorum duyduk, okuduk ancak Kadir Topbaş ve Hakan Kıran haricinde kimse bu köprünün nitelikli bir mimarlık örneği olduğunu söylemedi. Bunu söylemek zaten pek mümkün değil. Bu köprüye taraftar olanlar aslında metroya olan katkısı sebebiyle taraftar oldular. Köprünün tarihi çevre ile uyumlu olduğunu veya nitelikli bir mimarlık ve mühendislik eseri olduğunu söyleyenin bir avuç insan olduğunu gayet iyi biliyoruz"dedi.
Serkan Ayazoğlu/Arkitera
Yorum Yaz