Murat Yılmaz: Türkiye inşaatta geleceğini planlamalı!
Murat Yılmaz, her geçen gün başarılarına bir yenisini ekleyen, dinamik yapısı ve yükselen kalite beklentisi ile dünyanın dikkatini çeken Türk mimarları arasında yer alıyor
Murat Yılmaz, her geçen gün başarılarına bir yenisini ekleyen, dinamik yapısı ve yükselen kalite beklentisi ile dünyanın dikkatini çeken Türk mimarları arasında yer alıyor. Mimari gibi köklü bir meslekte 15 yıla birbirinden başarılı projeler sığdıran Yılmaz, tarifleriyle Türkiye'yi hareket eden bir treninin son vagonunu yakalamaya çalışan bir adama benzetiyor.
İnşaat ve konut sektörlerinin başarısı, işverenlerin rekabeti, insanların kalite beklentisi, ülke ekonomisindeki nisbî finansal iyileşme ve kanuni engellerin kaldırılması Yılmaz'ın tesbit ettiği sevindirici gelişmeler. Buna birde mimarinin öneminin anlaşılmasını ekleyen Yılmaz, gelecek 20 yıl içinde Türkiye'nin çehresini yenileyeceğini bekliyor. Son kanuni düzenlemelerin önemine vurgu yapan Yılmaz, bu fırsatın ıskalandığı takdirde Türkiye'nin kendini üçüncü dünya ülkesi olmaktan kurtaramayacağını savunuyor. Yılmaz'ın bir başka savunduğu tez ise Türkiye'nin inşaat alanında geleceğini planlamasını gerektiği… Aksi takdirde bu konuda 20 yıl sonra bir Amerika yada Avrupa olmak işten bile değil…
ENGİN DENİZLERE YELKEN BASMAK…
Murat Yılmaz ile çizimini gerçekleştirdiği son projesi Safi Espadon Rezidans'ın tanıtımında konuştuk. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olan Hakan Yılmaz, Tabanlıoğlu Mimarlık'ta önce Hayati Tabanlıoğlu, sonra da oğlu Murat Tabanlıoğlu ile bir müddet görev yaptı. 1997 yılında bürosunu kurarak engin denizlere yelken basan Yılmaz, artık kendi hedefleri için kaptan köşkünde dümen tutuyor.
Türk insanının en az Avrupalı kadar güzel mekanlarda yaşamayı hak ettiğine ve bu konuda mimarlara büyük görevler düştüğüne inanan Yılmaz, bu yüzden güzel mekanlar oluşturarak toplumun gelişimine katkıda bulunmak istiyor. Bunu yaparken tek başına iyi bir mimar olmanın olayların hepsini kapsamaya yetmediğine inanan Yılmaz, “Diğer sektörlerle irtibatta olmak ve global ölçekte hareket etmek gerek. ‘Doğal Mekanlar' üretmek üzere yola çıkan Dome Mimarlık, gelecek 20 ile 50 yıl aralığında global mimarlık ofisi olarak uluslararası ölçekte hizmet sunacak. Bununda bir takım gereklilikleri var; ekip, teknoloji ve vizyon gibi. Bunun için 15 yıldan beri uğraşıyoruz. Yabancıların nasıl çalıştıklarını ve bakış açılarına öğrenmeye de özel bir önem veriyoruz” diyor.
BATILI GÖZÜ ŞART…
Batılılarla çalışmayı ve uluslar arası arenada işler yapmayı, dünya ölçeğinde mimarlık ofisi olmanın olmazsa olmaz şartı olarak gören Yılmaz, “Türkiye'de gidişat bu yönde. Önümüzdeki 20 yılda çok profesyonel ve uluslararası standartlara uygun binaların yapılması gerekiyor. Türkiye'de önceden fizibilite yapılmadan inşaata başlanırken artık binaya başlanmadan maliyeti, fonksiyonu, ne kadar sürede bitirileceği gibi konular hesaplanıyor ve buna uygun hareket ediliyor. Bu da teknik birikim gerektiriyor. Dome Mimarlık, 2 yıl öncesine kadar mimarlık firmasıydı. Şuanda bir proje firması, orkestra gibi çalışıyor. Bu da bizi güçlendiriyor ve hedeflerimize ulaşmayı kolaylaştırıyor” diye konuşuyor.
NİSH İŞLER…
Köşe başı ve köşe taşı niteliğinde projeler yapmış olmayı, meslekte kademe ilerlemesi olarak gören Yılmaz, gerçekleştirdiği onlarca çizimden Basın Ekspres Yolu üzerindeki Altur Ofis Binası, Diamond Of İstanbul, Via Venezia ve Kartal'da yeni satışa çıkan Espadon Residence projelerini diğerlerinden ayırıyor.
Bu çalışmaları, kendilerini farklı seviyelere taşıyan projeler olarak değerlendiren Yılmaz, çocuklarını birbirinden ayıramayan bir baba edasıyla; “Birçok projemiz var ama bu saydıklarım bize farklı açılar kazandırdı. Venezia ve Espadon'un ise bizi farklı liglere çıkaracağını umuyoruz. Çünkü geleceğin mimarisini ve yaşam tarzını içeren projeler” diyor.
YAŞAM VE BİNALAR İÇ İÇE…
Batıdaki yükselen trendlere değinen Yılmaz, son iki yıldan bu yana dünyada gördüğü eğilimlerin de yaşamla iç içe olan tarzlar olduğuna değiniyor. Kendi projelerinin ve insana bakış açılarının bu doğrultuda olduğunun altını çizen Yılmaz, “Geleceğin mimarisi değişiyor. Bizde bir projede edindiğimiz projeyi tecrübeyi diğerine taşıyoruz. Buradan edindiğimiz en temel faktör, insanların yaşamak istemesi. İnsanlar önceden kapalı ve güvenlikli sitelerde yaşamayı tercih ederken artık çevresi açık, yaşamın içinde yer alan projelerden yana tercihlerini kullanıyorlar. Bir kasabadaki gibi diğer insanlarla tanışmak, beraber olmak ve sosyalleşmek istiyorlar. Oturmak, konuşmak ve birlikte yaşadığı binadaki insanlarla tanışmak istiyorlar. Biz de yaptığımız projelerde kapalı duvarlar yerine insanların caddelerde birbirleri ile karşılaşacağı, cadde ile ilişki kuracağı ve 3. insanların bulunduğu mekanlar tasarlıyoruz. Lokasyonu farklı olmakla beraber Venezia ve Espadon aynı mantık ile kurgulanmış projeler. Venezia'nın altında tematik bir cadde, üzerinde de Nişantaşı ve Bağdat Caddesi gibi bir mekan var. Espadon'un ise gelecekte Kartal'ın Bağdat Caddesi gibi aks olacağına inanıyorum. Ama projenin çevresini duvarlara kapatırsak bu mümkün olmaz. Espadon, o cadde üzerinde spor yapılacak, yemek yenilecek ve günlük hayatın içinde bir mekan olacak. Aslında biz iyi mekan yaparak insanların huzurlu ve mutlu olacağı yerler yapıyoruz. İnsan mutlu ve huzurlu olduğu sürece yaşadıkları alanın 1+0 veya 5+2 olması bir şey değiştirmiyor. Çünkü nerede yaşadıkları farklılık yaratıyor. Birimin büyüklüğünden çok fonksiyonu önemli” diyor.
MURAT YILMAZ'IN ANLATTIKLARINDAN ÇIKARILACAK DİĞER TESBİTLER İSE ŞÖYLE:
Mekan tasarımında mimara önemli bir görev düşüyor. Eğer mimar, mekanı iyi tasarlarsa insanlar mutlu oluyor. İyi mekanla insan iyileşir. Bunu işverenlere anlatmak ve ticari kaygıları da karşılayacak şekilde tasarımlar yapmak gerek.
Dünyadaki trend bu
İnsanlar sosyal olmak istiyor. Güvenlik korkusu ile sosyalitelerini kaybetmek istemiyor. Bundan 10 yıl önce insanlar kentin kenarına kurulan güvenlikli sitelere taşınıyordu, artık şehre dönüyorlar. Mimarlar olarak biz şehirde yaşanacak iyi mekanlar üreterek buna aracılık ediyoruz.
İstanbul dünyanın merkezi. Bunu misafirlerimiz de dile getiriyor. O bakımdan şanslıyız ama burasının farkında da değiliz. Örneğin Haliç batılıların elinde olsa ne olur? Şükür ki bir gelişme var ve Haliç'in kenarında yaşam başladı. Bizde ofisimizi Kağıthane'ye, İstanbul'da kentsel dönüşümün başladığı ve Haliç'in yeniden dirildiği bölgeye taşıdık.
Kentteki binaların mimarlara ihtiyacı, insanların mimara ihtiyaç duyması ile güçleniyor. Çünkü artık insanlar kaliteli yaşamlar istiyor. Rekabet olduğu için işveren de kaliteli binalar bekliyor. O zaman mimarda iyisini yapmaya çalışıyor. Önceden insanlar sadece yaşayacak bir yere sahip olmaya çalışırken artık ötesini istiyor. Bu da mimarlığın mekansal anlamda devrimini getiriyor.
İstanbul'un güzel tarafları olmakla beraber sorunları da var. Kente yapılan hizmetler, büyümenin gerisinde kalıyor. İstanbul'da gecekondulaşma ve kaçak yapılaşma var. Bunun sosyal adalet ve depreme karşı can güvenliği açılarından çözülmesi gerek. Yanlış yapılan alanlar bu çerçevede sorgulanmalı ve kent dönüştürülmeli. Bu anlamda kentsel dönüşüm bir şans aslında. Ya bunu değerlendirir ve çok güzel yaşanacak bir kent oluştururuz yada çarpık yaşama devam ederiz.
Şu anda şansımız insanların iyi binalar istemesi. Kalite beklentisi yüksek. Herkes iyi ve kaliteli ürünler yapmak zorunda, rekabet var. Kentsel dönüşüm ve finansal gücün bir arada bulunduğu dönüşümün gerçekleşmesini bir fırsat olarak görüyorum. Bu konuda kamuya, biz mimarlara, yapımcılara ciddi görevler düşüyor. Benim gördüğüm kadarıyla herkesin fikri pozitif. Çünkü sonuç herkes için iyi olacak. Çözümler buna doğru. Son çıkan yasa ile kanuni engeller aşılıyor. Örneğin değerli bölgelerde deprem riski taşıyan yapıların bir kişinin itirazı yüzünden yenilenememesi engeli kaldırıldı. Yıllarca bir proje gerçekleştirilemedi.
Sorun, arsa üretilmemesi
İstanbul'un temel sorunu arsa üretilmemesi. Buda kaçak yapılaşmayı ve gecekonduları getirdi. İllegal yapılaşma oldu. Eğer o gün arsa üretilseydi bugün bu konuları konuşmuyor olacaktık. Eğer bugün yapmazsak yine sıkıntı olacak. 2B ve kentsel dönüşümün gerçekleşmesi bu açıdan çok önemli. Yasalar, sosyal adaleti sağlayarak binaların can güvenliğini sağlamalı ve beklentilere cevap bulmalı.
Aslında insanlar iyi ürün istiyor ve bu beklentinin önüne hiç kimse geçemiyor. Artık binalar planlı ve kanuna uygun yapılmalı. Kent de planlamaya mecbur. Arkasında politik ve finansal güç olduğu için İstanbul iyi planlanarak yürürlüğe girmek zorunda.
Mütekabiliyet…
Dünyanın yatırım yapılacak bölgesi burası. Avrupa kan kaybederken doğu ülkeleri canlanıyor, Türkiye ise bunların tam ortasında yatırım yapacak güvenli tek ülkesi olarak yer alıyor. Bölgesel anlamda bu gücün bizde olması da Türkiye'ye artı değer katıyor.
Türk mimarları ödülleri topluyor
Türkiye'de artık mimarlık değer görmeye ve toplum da mimariye önem vermeye başladı. Finansal beklentiden dolayı insanlar iyi işler bekleyince mimarlarda iyi binalar üretmek zorunda kalıyor. Örneğin Avrupa'da mimarlık yapılarını yüzde 80'i yenilenme, Türkiye'de ise aynı oranda yeni yapım. Yeni yapımlar ödül alacak tasarımlarla yükseliyor.
Konut sektörünün geleceği
Bu konuda Amerika, Avrupa ve Dubai örneklerinden hareket edebiliriz. Avrupa, nüfus artışı olmadığı için kendini yenileyemedi. Amerika'da hücre yenilendi, konut fiyatı 10 katına çıktı, kriz geldi. Dubai ise enteresan bir örnek. Orada bunu başarmak çok ilginç. Bizim Amerika ve Avrupa'nın yaptığı yanlışları yapmamamız gerek. Türkiye'nin konut büyümesi ile finansal büyümeyi dengede tutmalı. 20 yıl sorun görmüyorum ama 20 yıl sonrasını da bugünden planlanmalı. Kazanılan para sadece betona yatırılmamalı.
DOME Mimarlık'ın imza attığı projeler:
Varyap Meridian, Trump Towers, Automall, Diamond of İstanbul, Spiral Tower, Deepo AVM, Arterium AVM, Almaata AVM, Zonguldak AVM, Biskon AVM, Ataman Karina, Parklife Konutları, Arterium AVC, Elisium Fantastic, Milpark Konutları, Doha Rezidans, Dubai Rezidans, Sirius Konakları, Fenerbahçe Konutları 1. 2. kısımlar, İstanbul Projesi, Topkapı Residance, Yenibosna Oteli ve Complexi, Pearl Of İstanbul, Beşgen Mobilya ve Hema Metal Fabrikası.
Emlaktasondakika Haber Koordinatörü
- Etiketler:
- Murat Yılmaz
- Dome Mimarlık
- Türkiye
- Varyap Meridian
- Trump Towers
- Automall
- Diamond of İstanbul
- Spiral Tower
- Deepo AVM
- Arterium AVM
- Almaata AVM
- Zonguldak AVM
- Biskon AVM
- Ataman Karina
- Parklife Konutları
- Arterium AVC
- Elisium Fantastic
- Milpark Konutları
- Doha Rezidans
- Dubai Rezidans
- Sirius Konakları
- Fenerbahçe Konutları 1. 2. kısımlar
- İstanbul Projesi
- Topkapı Residance
- Yenibosna Oteli ve Complexi
- Pearl Of İstanbul
- Beşgen Mobilya
- Hema Metal Fabrikası
Yorum Yaz