maritbet girişmaritbet
Polat Tower yangını düşündürdü! Binaların akıllı olması yeter mi?

Polat Tower yangını düşündürdü! Binaların akıllı olması yeter mi?

Uğur Tandoğan bugünkü yazısında akıllı binaların doğal afet gibi durumlarda neden kendini kontrol altına alamadığını merak ettiğini dile getiriyor

Bir hikaye

 
Geçen yıllarda bir siyasi partinin merkez binası yenilenmişti. Binanın "akıllı bina" diye çok reklamı yapılmıştı. O sıralarda anlatılan bir hikaye şöyle idi. Dursun ile Temel her konuda birbiri ile çekişen iki tip. Dursun, Temel'le: "Bak, parti yönetimini beğenmiyordun. Ama parti merkezi için akıllı bina yaptılar". demiş .Temel de şöyle cevap vermiş: "Akilli bina mı? Ne akillisı? Akilli olsa, alır mı o parti başkanını içeri???"
 
Bir yorum
 
Geçen hafta İstanbul'da, akıllı denen bir binada yangın çıktı. O binada oturanlar ve çevresindekiler yangın terörünü yaşadılar. Yangın günü ve sonrası televizyonlarda, ertesi günü gazetelerde akıllı bina reklamlarını izledik. "Akıllı bina, felaketi önledi" türünden başlıklarla verildi. Peki felaketin nedeni ne idi? Bir doğal afet? Dışarıdan bir terörist saldırısı? Hayır. Bina o kadar akıllı ki, felaketi de kendi yaratmıştı (!). O zaman insanın aklına Temel tipi sorular sormak geliyor: Madem bu bina bu kadar akıllı idi de, bu yangın neden çıktı? Söylenene göre binada 36 bin kontrol noktası vardı; Peki neden yangın çıktığı an kontrol altına alınamadı? Bina madem akıllı idi, neden yanmaz kaplama malzemesi istemedi (!)
 
Bir hikaye
 
Eski zamanlarda adamın birisi bir bilgeye gidip "Ben sizin öğrenciniz olmak, bu iliminizi öğrenmek istiyorum" demiş. Bilge de "Bu ilim zor iştir. Sana sınav yapacağım. Eğer sınavı geçersen, seni öğrenciliğe kabul edeceğim. Git, hazırlan gel" demiş. Öğrenci adayı bir yıl çalışıp gelmiş. Bilge kişi sorusunu sormuş. "Beyazlar giyinmiş iki kişi bir bacadan düşmüş. Birisi kapkara çıkmış, diğeri tertemiz. Hangisi hemen yıkanmaya koşar?" Öğrenci adayı hemen atılmış "Tabii ki, kirli olan". Bilge "Yanlış" demiş. "Önce temiz olan koşar. Çünkü karşısındakine bakar, kapkara. Ben de öyle kirli olmalıyım der ve hemen yıkanmaya koşar.
Sınavı geçemedin."
 
Sınavı geçemeyen öğrenci adayı yine gidip bir yıl çalışmış ve sınava gelmiş. Bilge yine aynı soruyu sormuş "Beyazlar giyinmiş iki kişi bir bacadan düşmüş. Birisi kapkara çıkmış, diğeri tertemiz. Hangisi hemen yıkanmaya koşar?" Öğrenci aynı soruyu duyunca çok sevinmiş ve düşünmeden cevabı patlatmış. "Tabii ki, temiz çıkan" . Bilge "Yanlış" demiş. "Aynaya bakarlar ve kirli olan yıkanmaya gider. Yine sınavı geçemedin" diye eklemiş. Öğrenci itiraz edecek olmuş "Ama ayna olduğunu söylemediniz". Bilge "Sordun mu ki, söyleyeyim" diye öğrenci adayını susturmuş.
 
Sınavı ikinci kez geçemeyen aday yine gidip bir yıl çalışmış ve bilgenin sınavına gelmiş. Bilge yine aynı soruyu sormuş "Beyazlar giyinmiş iki kişi bir bacadan düşmüş. Birisi kapkara çıkmış, diğeri tertemiz. Hangisi hemen yıkanmaya koşar?". Öğrenci artık cevapları bilen birisinin güveni içinde cevabı vermiş. "Ayna varsa kirli çıkan, ayna yoksa temiz çıkan". Bilge "Bu sınav sondu. Maalesef seni öğrenciliğe kabul edemem."  Öğrenci adayı "Ama sorunuzun cevabını doğru vermedim mi?" Bilge cevap vermiş, "Hayır tabi.
 
Sen meselenin esasını kaçırdın. Bembeyaz giyinmiş iki kişi aynı bacadan düşer. Nasıl olur da birisi temiz, birisi kirli çıkar?"
 
Bir yorum
 
Ülkemizde, yukarıdaki hikayede olduğu gibi, çoğu kez esas meseleye girilmiyor. Esas sorulması gereken sorular sorulmuyor. Her hatadan bile övünülecek bir pay çıkarılıyor. Örneğin, çatı onarımı sırasında az daha tarihi Haydarpaşa Garı yanıyordu. Bunun sorumluluğu altında ezileceği yerde, yetkili bir kişi, televizyonlara çıkıp yangını ne kadar kısa sürede söndürdükleriyle övündü. Kimse bu nasıl iştir sorusunu sormadı.
 
Son yangın ucuz atlatıldı. Hadi diyelim bina akıllı idi. İtfaiye zamanında geldi, çünkü bu kez trafik yoktu. İstanbul'u yeni binalarla, gökdelenlerle o hale getirdik ki, bir dahakine bu kadar şanslı olmayabiliriz. Çünkü yine temel soruyu sormuyoruz. Yolları genişletmeden, yeni yollar açmadan yeni binalara, hem de gökdelenlere ruhsat dağıtıp şehri beton mezarlığı hale getirenlere "bu nasıl iştir?" diye sormuyoruz. Binalar akıllı da, yönetenler öyle mi?
 
Uğur Tandoğan / Dünya

Yorum Yaz

Benzer Haberler

Antalya'da AFAD hizmet binasının temeli atıldı
  • 28.08.2024 16:45

Antalya'da AFAD hizmet binasının temeli atıldı

Antalya'da AFAD Başkanlığı ve Kuveyt Kızılayı işbirliği ile projelendirilen İl A ...

Manavgat'da TOKİ'nin 788 konutu teslim edildi
  • 29.07.2024 11:25

Manavgat'da TOKİ'nin 788 konutu teslim edildi

Türkiye'nin en büyük orman yangını olarak kayıtlara geçen, Antalya Manavgat'ta 2 ...

Manavgat'ta 5 milyondan fazla fidan toprakla buluştu
  • 25.07.2024 13:51

Manavgat'ta 5 milyondan fazla fidan toprakla buluştu

Antalya Orman Bölge Müdürü Zafer Derince Manavgat'ta yanan ve sonrasında yeşille ...

Adana'da yangından hasar görenlere konutları teslim edildi
  • 05.07.2024 09:26

Adana'da yangından hasar görenlere konutları teslim edildi

Adana'nın Kozan ilçesinde 2020 ve 2021 yıllarında meydana gelen orman yangınları ...

OGM Havacılık Dairesi Başkanı Okudan: "Tarihimizdeki en büyük hava gücü kapasitemiz"
  • 12.05.2023 14:13

OGM Havacılık Dairesi Başkanı Okudan: "Tarihimizdeki en büyük hava gücü kapasitemiz"

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) Havacılık Dairesi B ...

Depremden etkilenen 11 ilde yapılacak ilk konutların temeli bugün atılacak
  • 23.03.2023 14:56

Depremden etkilenen 11 ilde yapılacak ilk konutların temeli bugün atılacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen 1 ...