İstanbul İl Özel İdaresi Kağıthane’deki Sadabad Camisi’ni restore ettiriyor!
İstanbul İl Özel İdaresi, kültür mirasımıza kazandırdığı eserlere bir yenisini daha ekliyor
İstanbul İl Özel İdaresi, kültür mirasımıza kazandırdığı eserlere bir yenisini daha ekliyor. İdare, Lale Devri'nin önemli eserleri arasında yer alan Sadabad Camii'ni 2 milyon 819 bin TL bedelle yeniliyor.
Kağıthane Deresi'ne hakim bir noktada asil duruşuyla bir mabedi andıran Sadabad Camii diğer adıyla Aziziye, İstanbul İl Özel İdaresi tarafından yenileniyor. İdare, 2012 yılında başlattığı yenileme çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlamayı hedefliyor. 2 milyon 819 bin TL bedelle yenilenecek cami, dönemin önemli eserlerine imza atan Mimar Sarkis Balyan'ın eseri.
Restorasyon kapsamında bugüne kadar cami kısmının dış cephesinin kaba sıvası yapıldı, iç kısmının kaba sıvası ise devam ediyor. Kubbenin kurşunu, toprağı, betonu ve ahşap kaplama tahtası söküldü. Kubbede çekme çemberini sağlamlaştırmak amacıyla çelik imalatı yapıldı. Cephede ve minarede taş temizliği gibi işler tamamlandı.
Mimar Sarkis Balyan'ın eseri olan cami, batı mimari etkileriyle yapılmıştır. Çift sıra pencereli ve muntazam kesme taştan duvarlar üzerinde ahşap kubbe bulunur. Üstü kurşun kaplı kubbenin içi barok tezyinat ile süslüdür. Mihrap ve duvarlarındaki süslemelerden günümüze sadece mihraptakiler kalmıştır.
Kare bir yapıya sahip caminin neogotik üsluba sahip minaresinin içinde her biri 100 taş basamaktan oluşan iki ayrı merdiven bulunmaktadır. Birine caminin içinden diğerine ise bahçeden girilir. Caminin biri Hünkar İskelesi, diğeri Vezir İskelesi olmak üzere iki iskelesi bulunur.
Lale Devri'nde Sadabad Sarayı ile birlikte inşa edilen ilk cami, Patrona Halil Ayaklanması'nda yıkılan bu cami, III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde iki kez onarım görmüş. Zamanla artık kullanılamaz duruma gelerek Sultan Abdülaziz döneminde yeniden inşa edilerek Aziziye Camii olarak adlandırılmış. Zaman içinde ismi yanında bulunan Sadabad Sarayı ile kaynaşmış ve Sadabad Camii ismini almıştır. Caminin kapısının üstünde Sultan Abdülaziz'in 1863 tarihli tuğrası da tarihin izleriyle bezeli caminin yaşadığı serüveni anlatır nitelikte duruyor.
Yorum Yaz