Ahmet Davutoğlu ‘Kaza olmayan iş yeri ödüllendirilecek’
Başbakan Davutoğlu, "Bundan sonra yaptırımları artıracağız. Ödül de artacak; kaza olmayan işyerinden işveren kesintileri alınmayacak" dedi
Hükümetin güven oylamasından kısa süre sonra asansör kazasının meydana geldiğini hatırlatan Davutoğlu, “O gün ben Konya'daydım güvenoyu sonrasında tabi bütün o mutluluğu dediğim gibi yaşayamadan ve bu acıyı da hissederek hemen konuya müdahil olduk” dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in olay sonrası geceyi kaza mahallinde geçirdiğini kendisinin de konuya müdahil olduğunu söyleyen Davutoğlu, olay sonrası ilk Bakanlar Kurulu gündemlerinin de bu konu olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Çünkü siyasetin, ekonominin, iş hayatının, toplumsal hayatın bütün öznesi ve hedefi insandır. İnsana hizmet etmeyen ve insanı esas almayan hiçbir faaliyet ne kutsal addedilebilir ne de topluma hizmet olarak görülebilir” diye konuştu.
Bakanlar Kurulu'nda yaklaşık 4 saat boyunca konuyu tüm detayıyla ele aldıklarını anlatan Davutoğlu, kendisinin daha önce aldığı bir karar doğrultusunda bakanlıkları gezerek brifing almayı planladığını bu olay nedeniyle de ilk olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına geldiğini dile getirdi.
Bakanlıkta, bakanlık üst yönetimi ile bir araya geldiklerini iş güvenliği ve çalışma hayatıyla ilgili bakanlığa bağlı bütün birimlerden bilgi aldıklarını söyleyen Davutoğlu, “Öğleden sonrada çalışma hayatımızın bütün taraflarıyla ki bu masa biraz önce gördüğüm kadarıyla son derece de üretken bir masa emeğe saygı bakımından da kutsal bir masa burada çok toplantılar yapılmış, bütün arkadaşlarımız değişik toplum kesimlerinin çıkarlarını ve yaklaşımlarını benimsemek ve savunmakla birlikte bu masa etrafında ortak bir anlayışta buluşmuşlar. Ben her şeyden önce burada gördüğüm farklı görüşler, eleştiriler gördüğüm atmosferden duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim” diye konuştu.
Herkesin görüşlerini açık yüreklilikle ifade ettiğini dile getiren Davutoğlu, “Bunları istifade etmek için, iş hayatımızı daha da sağlam bir zeminde inşa edebilmek için yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Sık sık bir araya gelmek istiyorum ben” dedi.
Bakanlar Kurulu'nda aldıkları karar çerçevesinde eylem planı hazırlıkları olduğunu anlatan Davutoğlu, “Tabii bu eylem planı detaylandırılacak, bir daha iş kazalarının olmaması ama kaza her zaman olabilir, en azından bunun minimize edilmesi için alınacak tedbirler çerçevesinde ben dört ana alana dikkatleri çekmek istiyorum. Bu dört ana alan eylem planımızda da yansıyacak ve eylem planımızda bu detaylandırılacak” ifadesini kullandı.
Bütün istişareleri yaptıktan sonra alınacak tedbirlerin ilk olarak kamuyla paylaşılacağını belirten Davutoğlu, “Birincisi iş güvenliği ile ilgili süreç yönetimi, iş güvenliği bir anda başlayan ve bir anda yok olan bir şey değil. Yani bir anda bir kaza ortaya çıkmıyor o vakte kadar giden bir süreçte kazayla karşı karşıya kalınabiliyor ya da bir anda düzeltilemiyor. O açıdan bakıldığında yasal mevzuatınız ne kadar iyi gelişmiş olursa olsun bu unsur ve süreç yönetme etrafında alınacak tedbirler yeterince gözönünde bulundurulmazsa yasal düzenlemeler yeterli olmayabilir" dedi.
Bakanlar Kurulu'nda, iş güvenliği perspektifinden bakanlıklar ve kurumlar arası koordinasyonun yeniden gözden geçirilmesinin ele alındığını söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Birçok bakanlığımızın sorumluluk alanları var bu olay söz konusu olması itibarıyla söylüyorum asansörlerin denetimi bir bakanlığımızda, inşaatın denetimi bir başka bakanlığımızda, iş güvenliği bir başka ama tabii bunlar da doğrudur bu bakanlıklar almıştır çünkü her birinin ihtisas alanıdır. Ayrıca bütün bunların dışında asansörlerin denetimi anlamında belediyeler yani hükümetimizin doğrudan müdahil olmadığı bir alan olarak belediyelerde de sorumluluklar var. Yani yerel yönetimler de bu işin parçası denetimin parçası. Şimdi öncelikle bunları bir sistemik bakışla bu yetki ve sorumluluk paylaşımının netleştirecek bir koordinasyona ihtiyaç var. Bunun için süratle harekete geçeceğiz yasal olarak aldığımız tedbirlerin alandaki uygulaması bu anlamda gözönüne alınacak.”
"İş güvenliği, bizim ortak değerimiz"
Süreç yönetimindeki bir diğer hususun, işveren ve işçilerin iş güvenliğini ortak bir alan, ortak bir değer olarak görmelerinin önemi olduğunu anlatan Davutoğlu, “Onların da kendi aralarında bir mekanizma kurmaları önemli. 'İş güvenliği' dediğimizde bir çıkar çatışması alanı görülmemeli. Sendika görüşmeleri, toplu sözleşmeler, hepsi ele alındığında tabii herkes kendi temsil ettiği toplum kesimlerinin çıkarlarını gündeme getirir, bu doğrudur ama 'iş güvenliği' dediğimizde, 'can güvenliği' dediğimizde bu bizim ortak değerimiz" diye konuştu.
Toplantıda kendilerinin bir teklifte bulun ve teklifin de kabul gördüğünü anlatan Davutoğlu, "Bir teklifte bulunduk, burada ortak mekanizma kurmak, ne aksıyorsa açık yürekle bunları paylaşmak, bu süreç yönetimi açısından önemli. Denetim yine bir süreç yönetimidir, bunları ve kriz olduğu anda da kriz yönetimi bağlamında bile işçilerimizin ve işverenlerimizin ve işçi sendikalarımızın bir araya gelip konuşabilmeleri lazım. Bir kaza oldu, ortada bir toplumsal sorun var bir araya gelip 'Bunu nasıl çözeriz' onu konuşabilmeleri lazım" dedi.
İkinci önemli alanın eğitilmiş insan faktörü alanı olduğunu söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
“2012 İş Güvenliği ve Sağlığı Yasası çok kapsamlı bir yasa olmakla birlikte o yasayı uygulayacak insan unsurunun, gerek Bakanlar Kurulu'nda gerekse bugün en fazla üzerinde durduğum konu mesleki yeterlilik kurumunun en etkin şekilde güçlendirilerek devreye sokulması. Çünkü eğitim vermiş insan elinize bir asansör kumandası verildiği zaman basmasını geciktirirse kazaya sebebiyet verir, erken bassa yine kazaya sebebiyet verir. O zaman kazaları engelleyecek olan şey performans ve ehliyet.”
Mesleki Yeterlilik Kurumu
Davutoğlu, Bakanlar Kurulu'nda aldıkları karara yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığındaki tüm birimlere talimat verdiklerini hatırlatarak, Mesleki Yeterlilik Kurumu'nun 2016 başı olarak planlanmış olan belgelendirme sürecini 2014 sonuna alacaklarını ve bunu geciktiremeyeceklerini söyledi.
Davutoğlu, “Belki süratle hareket etmemiz gerekecek belki 8 saat yerine 16 saat günde çalışmamız gerekecek ben görevi aldığımda, Dışişleri Bakanıyken Hariciye mensuplarına, Başbakanken bütün çalışanlara söyledim ‘Bu tür konularda mazeretle gelinmez, 24 saat yetmiyorsa 25. saat bulunacak'. 2014 sonu itibarıyla, 1 Ocak 2015 itibarıyla Mesleki Yeterlilik Kurumu bütün hazırlıklarını tamamlayıp sertifikalandırma ve belgelendirme aşamasına gelecek" dedi.
"İş güvenliği dersleri konulacak"
İşlemlerin işin tehlikesine göre kademelendirilerek yapılacağını söyleyen Davutoğlu, "İlk kademe en tehlikeli olanlar, tehlikeli olanlar, bir anda bütün alana girip de enerji dağılmasına yol açmadan kademelendirilecek. Yine eğitim bağlamında Milli Eğitim Bakanımızla da görüşeceğiz ve iş güvenliği dersleri konulacak, meslek okullarına, üniversitelerde ilgili yerlere ve diğer okullarda da hatta gerekli görüldüğünde iş güvenliği dersleri konulacak" diye konuştu.
Şişli'deki asansör kazasında vefat eden işçilerden birinin 1 Eylül'de işe girdiğini ve 7 Eylül'de asansörü idare yetkisinin ona verildiğini hatırlatan Davutoğlu, "Bunun bir sertifikası var mı belgelendirmesi var mı? Bir kere daha söylüyorum: Bundan sonra işçi, emekçi tanımı saygı duyulan bir tanım olarak kalacak ama profesyonel bir kategori olmaktan çıkacak. İşçi yok, inşaat işçisi var, kalıpçı var, betoncu var, asansörcü var her biri hangi mesleği yapacaksa onun belgelendirmesini alacak ve onu değerlendirecek" diye konuştu.
Her işçinin sertifikası olacak
Amele Birlikleri'nin 100 yıl önce Osmanlı meşrutiyetiyle başlayan işçi sendikalaşmasında da "Herkes her işi yapabilir" mantığıyla hareket etmediğini anımsatan Davutoğlu, "Vasıfsız işçi diye bir kavramın kalmaması lazım. Bazen yol kenarlarından, köşelerden işçilerimizin değişik ihtiyaçlar dolayısıyla büyük şehire gelmiş kesimlerin hiçbir eğitimden geçmeden toplanıp bir yerlerde çalıştırılması engellenecektir. Her işyerinde çalışan işçinin sertifikası vesairesi olacak" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, ''Biz sosyal duyarlılığı kaza olduktan sonra fark ediyoruz. Sosyal duyarlılık kaza olmadan önce olur. Bir anda kazayla ilgili şu veya bu taraf birbirini suçlamaya başlıyor. Peki öncesinde ne oldu'' diye sordu.
''İşverenin itibarı esas ise...''
Öncelikle işverenlere olmak üzere bazı toplum kesimlerine çağrıda bulunmak istediğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Şundan emin olunmalıdır ki: İşverenlerimizin iş güvenliğini teminat altına alıcı şekilde yapacakları maliyet, iş güvenliği ortadan kalktıktan sonra bir işçi bile ölse onunla ortaya çıkacak sosyal itibardan daha öncelikli olmalıdır. Öyle bir itibar kaybı yaşanıyor ki onun karşılığı milyonlarca, belki orada Türk lirası ile ifade edilmenin ötesinde bir kayıp oluyor. İşverenin itibarı esas ise bu itibara zarar veren iş kazalarını engellemek için harcama yapmaktan çekinmemek lazım.''
Bundan sonra kamu olarak yaptırımları artıracaklarını bildiren Davutoğlu, ''Ama ödülü de artıracağız. Bazı alanları bugün Çalışma Bakanımız ile ele aldık. Bazı işverenden yapılan kesintileri, işsizlik sigortası ile ilgili, eğer o işverenin işyerinde hiçbir iş kazası olmamışsa onlardan alınan kesintiler alınmayacak. Bir ödül mekanizması kuracağız. Eğer ölümcül bir kaza olmuşsa şimdiki cezalardan çok daha ağır cezalar gündeme gelecek'' diye konuştu.
Ödül, ceza dengesini bir arada tutarak işverenleri teşvik etmek istediklerini vurgulayan Davutoğlu, ''Ta ki işverenimiz, tüm iş dünyası bir itibar kaybına uğramasın'' dedi.
''Yasanın eğitimi yapılmıyor''
Yasa çıkarıldığını ama yasanın eğitiminin yapılmadığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Sendikalarımız kaza olduktan sonra seslerini yükseltmemeliler. Kaza olmadan önce o yasal hakların ne olduğu konusunda işçilerimizi bilinçlendirmeliler. 2012 Haziran'ında çıkan yasa çok ciddi haklar sağlıyor işçilerimize. Acaba işçilerimiz tek tek bu hakları biliyor mu? Bu hakları onlara kim öğretecek sendikalarımız öğretecek. Onları öğretmeden sonra o konuda adım atmadıktan sonra kaza olduktan sonra birbirimizi suçlamanın ne manası var. İnsanımızı kaybettikten sonra suçluyu tespit etsek o insanı geri getirme anlamında bir faydası olur mu? O zaman işçi sendikalarımızın süratle yasal haklar konusunda işçilerimizi bilinçlendirmesi, duyarlılığı artırması lazım.''
''Denetim, toplum vicdanı adına yapılır''
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ve diğer bakanlıkların sosyal duyarlılık anlamında temel alması gereken konunun teftiş olduğunu ifade eden Davutoğlu, ''Denetimlerle kimin bu konuda tedbir aldığını, kimin almadığını ortaya koymamız lazım'' dedi.
Denetim elemanının gittiği yerde çay dahi içemeyeceğini, herhangi bir tarafla bir anlamda yakınlık ilişkisi içine giremeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, ''Denetim, toplum vicdanı adına yapılır. Giderler, tespit ederler'' diye konuştu.
İşçilerin şartlarının orada denetlenmesi gerektiğini anlatan Davutoğlu, ''Bu anlamda üzerimize düşeni yapacağız bu mekanizmayı güçlendireceğiz'' ifadesini kullandı.
''Sosyal duyarlılık içinde yaklaşmalıyız''
Kamuoyunun bilinçlendirilmesi anlamında basına da çağrıda bulanan Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Kaza olduğunda hemen bir suçlu aramak yerine hepimiz önce o kazanın oluş şekliyle ilgili detaylı araştırma, inceleme yapmalıyız. Sonrasında da bunun bir şekilde haber bağlamında da sosyal duyarlılık içinde yaklaşmalıyız. Çok üzüldüğüm bir olayı burada zikretmek isterim. Ben çok acılı olduğum, aynen bunun gibi acı hissettiğim bir psikolojide emekçilerimizin babalarını, annelerini, aile büyüklerini aradım. Hepsi çok gerçekten güzel tepkiler verdiler, güzel şeyler söylediler. Bir baba da teşekkür ettikten sonra bu meseleyi birlikte takip edelim diye konuştuk. Birlikte ama.
Akşam internet sayfalarında 'Acılı babanın Başbakan'a tepkisi' diye, beni mahkemeye vereceğini söylemiş, acılı baba. Hükümetin sorumlu olduğunu söylemiş, vesaire. Hemen yalanladık, 'Böyle bir diyalog geçmedi' diye. Ben, o acılı babaya da teşekkür ediyorum, isimleri zikretmek istemiyorum. Dürüst bir insan, o da açıklama yaptı, 'Aramızda böyle bir diyalog geçmedi' diye. Şimdi, böyle bir diyalog yokken bunu varmış gibi vermenin kime ne faydası var? Vefat eden kardeşimize mi faydası var, ailesine mi faydası var, topluma mı faydası var? Hadi bu olmayan diyalog üzerinden insanlar provokasyona gelip sokağa dökülseler, orada da bir kayıp yaşasak bunun kime faydası var? Eleştirelim, gerektiğinde bu eleştirilerde sınır da tanımayalım ama toplumsal duyarlılığa dikkat edelim derken bu toplumsal duyarlılığı temel etik ilkelerine de hepimizin dikkat etmesi lazım."
Konuyla ilgili soruşturma talimatı verdiklerini, sonucun alınacağını ifade eden Davutoğlu, "O ana kadar sabretmek lazım" dedi.
''Günlerdir istişare ediyorum''
Davutoğlu, İş Güvenliği Eylem Planı'nda, üzerinde çalışacakları başlıklardan dördüncüsünün "yasal alan" olduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazen en önemli alan, yasal zannediliyor ama çıkıyor yasal. Çıkardık yasayı. Ondan sonra kaç iş kazası yaşadık? Onun için günlerdir istişare ediyorum, o yasanın uygulanması ile birlikte bu iş kazalarını durduracak net tutum almamız gerekir. Uygulamadaki aksaklıkları görmek gerekir."
Başbakanlık Teftiş Kuruluna "2012 Haziran'da çıkan yasayı esas alın, o günden bu güne olan iş kazalarını da göz önünde bulundurarak bu yasanın eksik bir tarafı varsa bunları tespit edin. Uygulamada eksiklikler varsa onları da tespit edin. Yeni bir yasal düzenleme gerekirse bunları da ortaya koyun" diye talimat verdiğini aktaran Davutoğlu, şunları söyledi:
"Burada mesela yasal anlamda benim gördüğüm boşluk alanlarından biri ki bugün masa etrafında çok zikredildi, taşeronluk müessesesinin artık sorumluluk, yetki ve diğer alanlar itibarıyla tanımlanması lazım. Bunları, burada ana işveren ile taşeronlar arasındaki ilişkiler ve diğerleri, eğer yeniden düzenlenmesi gerekiyorsa bununla ilgili de gerektiğinde düzenleme yaparız. Yine barınma yerleri ve diğer konularda da bazı yasal tedbirler alınması gerekirse bunu da alacağız. Uluslararası sözleşmeler ile ilgili çok sık gündeme geliyor ve sanki Türkiye, uluslararası sözleşmelerde çok geriymiş gibi. Halbuki 2012 yasası ciddi bir şekilde okunursa ILO'nun birçok şartının orada yerine getirildiği aşikar. Ülkemizin geldiği yeri küçümsemeyelim, bu bizim ülkemiz. Eleştirirken sanki evrensel standartların çok dışındaymışız gibi bir tavır içine girmek doğru değil. 176 ve 177. maddelerle ilgili de zaten bu kazadan bağımsız olarak Meclis'e sevk hazırlığı vardı. O da yarın sevk edilecek. ILO Sözleşmesi'nin bütün unsurları da uygulanacak. Dünyada herhangi bir yerde, demokratik bir ülkede işçi ve iş güvenliği için ne yapılması gerekiyorsa bunlar yapılacak. Kamu İhale Kurumunun ihale yönetimi işleri için de iş güvenliği yine işveren camiası açısından önemli olduğunu bilerek söylüyorum, iş güvenliği maliyetleri de maliyet içinde sayılacak ama o maliyete sayıldıktan sonra bir daha hiçbir işverenden standartlar konusunda ihmal de istemiyoruz, görmek de istemiyoruz. Dolayısıyla kamuoyumuzun bu konuda ne kadar hassas olduğunun farkındayız. Başlarken daha ilk güvenoyu aldığımız gece yaşanan bu olay, aslında bir anlamda da uyarıcı bir etki yaptı hepimiz için ve bunun anatomisini tabiri caizse çıkartmaya çıkarmaya çalışıyoruz. Bu daha ilk aşaması."
İlk eylem planında "süreç yönetimi", "insan faktörü ve eğitim", "toplumsal duyarlılık bilinçlenme ve kültür" ve "yasal düzenleme" başlıklarının yer alacağını anlatan Davutoğlu, "Bütün çalışmaları paydaşlarla, Bakanlar Kurulunda ilgili arkadaşlarla görüşüp, bunu nihai somut adımlara dönüştüreceğiz. İnşallah 1 ayı geçmemek üzere çok daha geniş bir katılımla bunu işveren ve işçi sendikalarımızla birlikte kamuoyu ile paylaşacağız" bilgisini verdi.
Toplantıya katılan herkese teşekkür eden Davutoğlu, "Bir daha Allah, bize böyle bir acı yaşatmasın ve hep beraber, ortak bir meseleyi sahiplenme bilinci ile gerekli her türlü tedbiri alma bilincini de muhafaza edelim" dedi.
AA
Yorum Yaz