Alevi dergahlarının malları geri verilecek mi?
Mahmut Övür bugünkü yazısında geçmişteki hataların bedeli toplumun her kesiminin ağır bir şekilde ödediğini ve halen ödemekte olduğunu belirtiyor
Türkiye demokratikleştikçe geçmişin hataları da bir bir ortaya çıkıyor.
O hataların bedelini, siyaseten dindarlardan Kürtlere, Alevilerden azınlıklara Türkiye toplumunun her kesimi ağır biçimde ödedi, halen de ödüyor.
Tabii sadece siyaseten yasaklar konarak özgürlükler kısıtlanmadı aynı zamanda ekonomik tedbirlerle de bazı kesimler mağdur edildi.
Ağır vergiler, vakıf mallarına el konulması bunların başında geliyordu.
Bu konuda nihayet geçen yıl önemli bir adım atıldı, Ermeni ve Rum vakıflarının el konulan mallarının iadesi sağlandı.
Bu tarihi bir adımdı. Ancak ortada garip bir durum daha var; Aynı mağduriyeti Aleviler de yaşıyor.
Aleviliğin temel öğreti ve eğitim kurumları olan dergâh ve vakıfları, cumhuriyetin ilk yıllarında 677 sayılı devrim yasasıyla kapatıldı ve malları kamuya ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bedelsiz devredildi.
O günden sonra bu konu üzerinde durulmadığı gibi hiç tartışılmadı da.
Bir süre önce, Alevi Dernekleri Federasyonu, Şahkulu Sultan Vakfı, Karacaahmet Sultan Derneği gibi 29 Alevi örgütü bir araya gelerek ortak bir bildiri yayınladı. Dedikleri kısaca şu: "Bizim mallarımız da iade edilsin." Şahkulu Sultan Vakfı Başkanı Avukat Mehmet Tural şöyle diyor:
"Devrim yasasıyla, Alevi inancının serçeşmesi olarak bilinen başta Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı olmak üzere onlarca dergâhın malları ellerinden alınarak yok pahasına devlete ve özel kişilere peşkeş çekilmiştir. Bu yanlış ve hukuk dışı uygulamalar Alevileri son derece rencide etmekte ve sabırlarının sınırını zorlamaktadır. Biz bugün 700 yıllık binamızda kiracı durumundayız.
Bu ayıp daha ne kadar sürecek?"
İlginçtir cumhuriyet projesine en büyük desteği veren Aleviler, bugün bizzat cumhuriyetin el koyması nedeniyle kendi binalarında kiracı durumunda.
Alevilerin bu gerçekle yüzleşmesi son yıllardaki sivilleşme ve demokratikleşmeyle mümkün oldu. Şimdi uğradıkları haksızlığın giderilmesi için hukuk mücadelesi yürütüyorlar.
Aleviler unutuldu mu?
Bu konunun, Ermeni ve Rum vakıflarıyla ilgili geçen yıl 27 Ağustos'ta çıkartılan kanun hükmünde kararnamede yer almaması da şaşırtıcıydı. Bir sorun aşılmıştı ama öteki unutulmuştu. Tural bu duruma şaşırdıklarını belirterek şöyle diyor:
"Biz 72 milleti aynı gözle gören bir inancın mensupları olarak Ermeni ve Rum Vakıf mallarının iadesine çok sevindik. Ama bu kararname içinde Alevi dergâhlarına ait malların iadesine ilişkin bir düzenleme olmamasına da üzüldük. Unutuldu mu yoksa bilerek mi konulmadı bilmiyoruz. Şimdi bütün yasal yolları deneyerek hakkımızı istiyoruz. Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse derhal yasal düzenleme yapılmalı ve dergâh malları iade edilmeli."
"Tekke ve zaviyelerin kapatılması Aleviliğe vurulan en büyük darbedir" diyen Tural, bu darbenin yarattığı sonucu da şöyle anlatıyor: "Aleviliğin gelişip devam ettirildiği tek yer bu dergâhlardı. Hukuken Sünni tekkeleri de kapatıldı ama onlar farklı biçimlerde hayatlarını sürdürdü. Ama Alevi dergâhları fiilen hizmete devam edemedi.
Bugün dede yetiştirmede ciddi sıkıntı yaşanıyorsa nedeni bu..."
Mahmut Övür / Sabah
Yorum Yaz