Ali Ağaoğlu göç edip geldiği şehirde inşaatın patronu oldu!

İnşaat sektöründeki başarılarının yarımda, lüks arabaları, helikopteri ve özel yaşamıyla da çok konuşulan Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkam Ali Ağaoğlu, şantiyelerde geçen çocukluğunu, babasından ayrılmasının ardından yaşadığı zorlu günleri ve hırsla sarıldığı iş yaşamında başarıyı nasıl yakaladığım anlattı. Doğası hırçın, arazisi kıt olan Karadeniz'de insanların geçimini sağlamak için büyükşehirlere göç etmeye başladığım söyleyen Ali Ağaoğlu, babası Mithat Ağaoğlu'nun da 1946 yılında istanbul'a geldiğini ve iş hayatına atılarak başarıyı yakaladığım kaydetti. Babasının hem inşaat işi yaptığım hem de inşaat malzemesi tedarikçisi olduğunu aktaran Ağaoğlu, "Çocukluğum şantiyelerde geçti. Yani ben bu işin mutfağından geldim" dedi. Karadeniz'in zorlu doğa yapısının, denizinin, insanında mücadeleci genlerin oluşmasındaki ana nedeni oluşturduğunu söyleyen Ağaoğlu, istanbul'da doğmasına rağmen kendisinin de mücadeleci, inatçı bir yapısı olduğunu ve iş hayatında da mücadeleci yapışım yansıttığım belirtti. 1954 doğumlu Ağaoğlu, "Trabzonlu değil, Ofluyum. Biz direk Allah'a bağlıyız" ifadesini kullandı. 

 

 

İş yaşamındaki en büyük avantajının babasının onu ilkokul yıllarından beri işin içinde tutması olduğunu aktaran Ali Ağaoğlu, eğitimin çok önemli olduğunu ancak babasından ticareti, eğitim ve ticari ahlakını öğrendiğini ve içinde piştiğini ifade etti. Lise sonda 1975 yılında babasının rahatsızlık geçirmesi üzerine işin başına geçtiğini dile getiren Ağaoğlu, şöyle devam etti: "iki sene işi ben idare ettim. Aldığımı üçe dörde katladım. Çok ataktım, risk alıyordum. Babam ise daha tutucuydu. Kuşak çatışması nedeniyle 1977 yılında ayrıldım. Tek başıma kendi şirketimi kurdum. Babamdan aldığım işleri tamamen ona devrettim. Hatta kullandığım son model arabaların anahtarlarını ve cüzdanımdaki bütün parayı bırakarak ayrıldım. Yani sırtımdaki ceketle babamın evini terk etmiş oldum, işi bildiğimi zannediyordum. Iş yapmak için mücadele ediyordum ama babam iş yapmamam için hep mücadele etti. Tekrar döneyim diye uğraştı ama bende tam tersi etld yaptı. Daha çok mücadele ettim. Sıfırdan kendi işimi kurdum, ilk dönemlerde cebimde simit parası yoktu. Kraldım, birden yokluğa düştüm. Arkadaşlarımı ziyaretlerimi öğle saatlerine denk getirirdim ki yemek yiyeyim. Hırsla işime odaklandım. 

 

Bu kararımın üstüne yürümek hayatımın dönüm noktasıydı. Iş yapabilme yeteneğime ve çevreme güveniyordum Ama o çevrem neticede babamın iş çevresiydi. Bunu hesaba katmamıştım, istanbul'a göçün aşın olduğu bir dönemdi. Büyük arazi alıp parselleyip satıyorduk. Bu işi yaparım diye düşünmüştüm. Bir arazi buluyorum. Ya o çevreden ya da bankadan para lazım. Banka müdürü arkadaşlarım vermiyor. Babam benden önce gidip müdahale ediyormuş. Beni sevmediğinden değil, aksine tekrar aile işinin başına dönmemi istediği için yapıyordu. Buna kendi başıma ayaklarımın üzerinde durmayı başardım." 19801i Özal döneminde, toplu konut inşaatlarının patladığı yıllarda kendisinin binlerce dairelik siteler yaptığım anlatan Ali Ağaoğlu, o zamanlarda sektörün ortalamasının daha çok üzerinde siteler yaptıklarım söyledi. 1988 yılında da turizm işine girdiklerim paylaşan Ağaoğlu, turizmin getirdiği vizyonu sitelere kattıklarım ifade etti. Türkiye'de içinde sosyal, sportif ve kültürel olanakların bulunduğu siteleri ilk kez kendilerinin yaptığını aktaran Ağaoğlu, "My konsepti projesiyle beş yıldızlı otelde aranan tüm yaşam standartlarını orta gelirli insanların erişebileceği hale getirdik. Uludağ'da turizmde kullandığımız My Reasort'u biz getirdik sektörde bir ilki ve öncülüğü başlattık. Ondan sonra ön plana çıktık. Bu tür projelerde en büyük engel arazi bulmaktır. Bugün 20 sene önce aldığım arsalara proje geliştiriyoruz. Şehrin nasıl gelişeceğini iyi tahmin ettim. O bölgelere arazi yatırımları yaptım, istanbul'da başarılarımın temelinde de böyle iyi bir öngörüde bulunmam yatıyor. Bugün hâlâ 25 sene sonra yapacağım yerlerde arazi alıyorum" şeklinde konuştu.

 

 

Karadeniz insanının hoşgörülü, hırçın, banşık insanlar olduğunu ve kendisinin de bu özelliklerin tümünü taşıdığım ifade eden Ali Ağaoğlu, yönetim kadrosunun baskın karakterlerden oluştuğunu ancak genelde kendisinin ön plana çıktığım söylüyor. Türkiye'deki en başardı kadronun bünyelerinde toplandığına dikkat çeken Ağaoğlu, takım çalışmasına önem verdiğini ve ekipte, dürüstlük, çalışkanlık, riyakata dikkat ettiğini vurguladı. Ağaoğlu'nun marka olmasının, olduğu gibi görünmesinden ve halkın içinde yer almasından kaynaklandığım aktaran Ağaoğlu, şantiyede işçileriyle birlikte yemek yediğini, bu yüzden halkın idolü haline geldiğini dile getirdi. Hayatında aldığı rol modelin babası olduğunu söyleyen Ağaoğlu, "Onun çalışmasını iş ahlakım ömekalmışımdır. Rahmetli Sakıp Sabancıyı da örnek alırdım. Ama birinci rol modelim babamdı" şeklinde konuştu. Araba merakının lisedeyken başladığım ve ilk arabasının Mercedes olduğunu anlatan Ağaoğlu, arabalarını kendisinin kullandığım, hatta şoförün arka koltukta oturduğunu söyledi. Malının kıymetli olmadığım, isteyen herkesin kullanabileceğini söyleyen Ağaoğlu "Traktörle girilmeyecek yerlere ben arabayla girerim. Kendimi bildim bileli hep güzel arabalar kullanmışımdır. Bir de ben arabamı sakınmam, yolda bir çukur görsem bile üstünden geçerim. Şantiyelerime de arabayla giderim" dedi. 

 

 

Of'ta fakülte binası için yakın zamanda faaliyete geçeceklerini söyleyen Ali Ağaoğlu, bunun dışında ticari boyutuna bakmadan sadece istihdam yaratmaya odaklı projelerin gündemlerinde olduğunu kaydetti. Türkiye'nin en profesyonel kadrosuna sahip olmasına rağmen halen sabah saat 8'de işin başına geldiğine dikkat çeken Ağaoğlu, hafta sonlarında bile sevgilisiyle birlikte şantiyeleri gezdiğini ifade etti. Ekibiyle birlikte yaptıkları, siteleri gezdiklerini belirten Ağaoğlu, sektördeki en önemli özelliklerinin yaptıkları malın her zaman arkasında durmaları olduğunu vurguladı, istanbul'a gelip başarıyı yakalamış insanların arasında olmaktan gurur duyduğunu anlatan Ağaoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: "istanbul'a aşık olmayan var mı? Karadenizliyim ama ciddi bir istanbul aşığıyım. Napolyon, 'Dünya tek devlet olsaydı bunun baş şehri istanbul olurdu' demiş, istanbul'u bebeğim gibi büyütmeye çalışıyorum." 

 

 

Karadeniz'in zorlu doğa yapısının, denizinin, insanında mücadeleci genlerin oluşmasındaki ana nedeni oluşturduğunu söyleyen Ali Ağaoğlu, İstanbul'da doğmasına rağmen kendisinin de mücadeleci, inatçı bir yapısı olduğunu ve iş hayatında da mucadeleci yapısını yansittığını belitti. 1954 doğumlu Ağaoğlu, "Trabzonlu değil, Ofluyum. Biz direk Allah'a bağlıyız" İfadesini kullandı.