Ayşe Hasol ‘Türkiye’de yeşil bina anlayışı artacak’
HAS Mimarlık’ın Kurucu üyelerinden Ayşe Hasol emlaktasondakika.com’un Haber Koordinatörü Hüseyin Belibağlı’ya aktif ve pasif binaları açıkladı
HAS Mimarlık'ın Kurucu üyelerinden Ayşe Hasol ÇEDBİK tarafından 3'üncüsü düzenlenen Uluslararası Yeşil Binalar Zirvesi'nde yeşil binaların Türk binaları ve şirketler için önemine değindi. Türk inşaat sektörünün de takip ettiği ve son zamanlarda öne çıkan yeşil binalar trendi hakkında açıklamalar yapan Hasol, ÇEDBİK'in düzenlediği yeşil binalar etkinliğindeki hareketli ortamı 10 yıl öncesinden hayal etmenin mümkün olmadığını bu nedenle Türkiye'de çok ciddi bir gelişme yaşandığını aktardı. Hasol yeşil binalar için önemli iki kavramı şöyle açıkladı: “Pasif binalar çevrenin zararlı etkenlerine kendini kapatabilen, enerjiyi tasarruflu harcayan, çok kalın duvarları olan, izolasyonu olan, günışığını mümkün olduğunca içeriye alıp yapay aydınlatmaya ihtiyaç duymayan, suyu mümkün olduğunca az kullanan, doğaya uygun yönlenerek şekillenmiş, tasarlanmış binalar… Bu anlamda pasif binalar güneşin kızgın ışığından, rüzgarın soğuğundan, yağmurdan, kardan mümkün olduğu kadar kendini korumaya alıyor. Burada önemli olan enerjiyi minimuma indirmek, zararlı dış etkenleri uzak tutmak, tasarruf sağlamak… Türkiye bu konuda özellikle özel sektörde yatırımlarında oldukça yol aldı. Özellikle özel sektör uluslararası sertifikalar ortaya çıktıktan sonra pasif önlemlerde ilerlemiş gibi görünüyor. Bu anlamda Türkiye çok kötü durumda değil. Devletin de yeşil binalara desteğiyle bu sektöre olan ilgi artacak .”
Yeşil bina sertifikası ile özel sektör 2 konuda avantaj sağlıyor
Ayşe Hasol'a göre özel sektör son zamanlarda öne çıkardığı ve özellikle dikkat ettiği bu kavramı 2 amaç için kullanıyor. Sektör için yeşil binaların 1'inci avantajı pazarlama, 2'nci avantajı sosyal sorumluluk ve enerji tasarrufu açısından oluyor. Pazarlama açısından ele alındığında yeşil bina sattırıyor ve daha kolay kiralanabiliyor. Yani iyi bir pazarlama unsuru olarak getiri sağlıyor. 2'ncisi ise satılmayacak yani işletilecek olan binalarda işletme maliyetinde çok ciddi avantajlar sağlıyor. Yeşil bina kullanımı ile enerji giderleri azalarak işletme maliyetlerinde önemli bir şekilde azalma yaşanıyor. Ayşe Hasol, yeşil bina sertifikalarına yapılan başvuruların da iyi niyet gösterisi olduğunu ve bunun da yeşil binalara olan ilgiyi kanıtladığını belirtiyor. Hasol, özel sektörün yeşil bina özelliğini öne çıkarınca o reklamlarda yeşil bina anlayışının da yarar gördüğünü vurguluyor. “Bunlar halka, kamuoyuna ulaşıyor ve tabana da yayılmaya başlıyor. Tabana yayılma konusunda bazı sıkıntılar olsa da zamanla netlik kazanacağını düşünüyorum. Bir ileriki aşamada nereye gideceğini ve sonuçlarını çok iyi bilemiyoruz. Bugünkü zirvede aktif binaları ele alacağım. Aktif bina pasif binaya göre kendi enerjisini üretebilen bina olarak tanımlanabilir. Belki de akıllı binaların bir sonraki versiyonu olarak düşünebiliriz. Yani aktif bina dışarıdan herhangi bir enerji kaynağına ihtiyaç duymadan kendi enerjisini üretebilecek binalar... Bu binaların akıbeti şuanda bilinmiyor. Gelişmiş ülkeler bu alanda yatırıma başladı. Almanya, Amerika, Avustralya enerji bağımlılığından kurtulmak için yeşil bina konusuna dikkat ederek ön planda tutuyor. Çünkü böylece bu sistemi diğer ülkelere satma potansiyeli doğuyor. Şuanda aktif binaların sayısı ülkemizde henüz çok az. Tasarımla entegre olabilmiş bitmiş sadece 2 örnek var. Fakat şuanda veriler aktif binalar için çok yeni... Bu nedenle Türkiye'de binaların çevre dostu özelliğinin, sürdürülebilirliğinin, aktif ve pasif bina konusunun daha iyi yerlere ulaşacağını ve tabana da ulaşacağını öngörüyorum.” diyerek açıklamalarını bitirdi.
Haberin videosu için tıklayın
Hüseyin Belibağlı-Emine Pile/Emlaktasondakika.com
Yorum Yaz