Bakan Özhaseki, Cityscape Global’de konuştu!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Dubai'de gerçekleştirilen Cityscape Global 2017'de basınla bir araya geldi.
11-13 Eylül 2017 tarihlerinde Dubai'de düzenlenen ve dün kapılarını açan Cityscape Global, 2. gününde de yoğun bir şekilde devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, fuarın ikinci gününde Cityscape Global'e katılım gösterdi. Fuarda Türk ve yabancı firmaların standlarını ziyaret eden Özhaseki, projeler hakkında bilgiler aldı.
Bakan Özhaseki, düzenlenen basın toplantısında "Çok hızlı inşaatlar yapılır, ama iyi günler geldiğinde de onu çok karlı bir şekilde satarlar. O yüzden gayrimenkul sektörü bu işten etkileniyor gibi gözükse de dışarıda inşaatlar devam eder. Ben burada bugün ülkemizi temsil eden, gururumuz olan arkadaşlara bir merhaba demek ve moral vermek amacıyla geldim. Projeleri takip ettim, arkadaşlarla sohbet ettim. İnşaat sektörü için referans olan kurum biziz. Haliyle inşaat sektörünün canlanması açısından elimizden gelen gayreti de gösteriyoruz. Çünkü Türkiye'de ekonomik açıdan, gayri safi yurt içi hasılatın yüzde 7'sini inşaat sektörü oluşturuyor. Özellikle yapılan iş neticesinde 350-400 sektör de buradan etkileniyor. Direkt olarak inşaat sektörüne hizmet eden kurum durumundalar. Sektördeki payı yüzde 7'lik gibi gözükse de istihdam payı yüzde 6.9 gibi resmi rakamlara dökülse de, konut sahipliği, yapı malzemeleri , bu işin ticaret ve lojistik kısmını dahil ettiğimizde yüzde 20'yi etkileyen bir sektörle karşı karşıyayız. Tarımdan sonra en çok istihdam sağlayan sektör, inşaat sektörüdür. Ayrıca şunu iftiharla söylüyoruz; yurt dışında iş yapan onlarca firmamız var. Değişik dergilerde yapılan çalışmalarda ilk 250 firma arasında 40 ila 50 firmanın Türk firması olduğunu görüyoruz. Şu ana kadar yapılan yurt dışı işlerde 350 milyar dolara yaklaşan taahhüt işimiz var. Aslında 1972 yılında ilk Libya'da iş almışız. 109 milyon dolarlık bir iş. 2002'lere kadar geldiğimizde karşımıza 40-45 milyar dolarlık bir iş hacmi çıkıyor. Ama 2002'den sonraki gelişmelerde müthiş bir hızla günümüzde 330 milyar doları aşan bir taahhüt işi yapıyoruz. Firmalarımız yurt dışında gittikleri her yerde güvenilen ve iyi iş yapan firmalar olarak bilindiği için tercih ediliyor. Bu da bizim için gurur vesilesi oluyor. Taşınmaz ediniminde eskiden karşılıklılık esası vardı. Bu kaldırıldıktan sonra şuan Türkiye, 183 ülkeye gayrimenkul satan bir ülke durumuna geldi. Tapu kadastrosu olarak yurt dışında ilk şubesini açan ilk ülke de biziz. Berlin'de açtık. Bunun devamı da gelecek inşallah. Mütekabiliyet sonrasında yabancı uyruklu olarak Türkiye'den gayrimenkul alan kişi sayısı 160 bin civarında. Bunlar 77 bin 750 taşınmazı satın aldılar. Bir çok ülke gayrimenkul satabilmek için adeta çırpınıyor. Bu ekonomiye can veren bir olay. Bütün ülkeler bunun için yarışıyorlar. 160 bin kişi içerisinde Körfez ülkeleri uyruklu gelen vatandaş sayısı da 32 bin 300. 16 bin civarı taşınmaz elde etmişler. İkinci sırada Irak var. Kuveyt, Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri şeklinde sıralanıyor. Nelerden taşınmaz elde etmişler diye sorarsanız, birinci sırada İstanbul, ikinci sırada Yalova, üçüncü sırada Bursa var. Antalya, Sakarya ve Trabzon da bu şehirleri takip ediyor. Daha çok yeşillik ve suyun olduğu bölgeler ilgi görüyor. Sakarya'da da Sapanca Gölü ve çevresi Körfez ülkesi vatandaşlarının hoşuna gidiyor. Sokağa çıktığında yabancılık hissetmiyor. Lokantaya gittiğinde helal ürün yiyebiliyor. Ezan sesi duyduğunda camiye gidebiliyor. O yüzden artık Türkiye'ye doğru bir ilgi var." dedi.
Vatandaşlık başvuruları arttı
Vatandaşlığa başvuru da bir artış olduğunu vurgulayan Bakan Özhaseki, İçişleri Bakanlığı'nın müracaatları tek tek incelediğini söyledi. Özhaseki, "Haliyle vatandaşlığa alınacak insanlarda belli bir kıstaslar aranıyor. Ara ara 1000 kişilik isim listeleri halinde Bakanlar Kurulu'na geliyor. Bir sene dolmadığı için vatandaşlığa başvuran kişi sayısını vermek doğru olmaz." dedi.
Köfrez ülkeleri arasında yaşanan soruna da değinen Bakan, "Biz Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerde ve münasebetlerde taraf değiliz. Biz arabulucu konumundayız. Barışın burada hakim kılmasını arzu ediyoruz. Kardeş ülkelerde arasındaki sıkıntıları gidermek amacıyla arada hakemlik yapmaya devam ediyoruz. Ticaret hacmimizde 2013-2015 yılları arasında biraz düşüş göstermekle birlikte 2016'da ciddi bir artış var. Mesela 2015 yılında 6.7 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz vardı. 2016'da bu rakam 9.1 milyar dolar oldu. 2017 yılının ilk 6 ayında 8.7 milyar dolar. Adeta rekor kırıyor. Tabi Birleşik Arap Emirlikleri'nde taahhüt işi üstlenen müteahhitlik firmaları çok etkili. Onların şu anda üstlenmiş oldukları taahhüt işi 9.7 milyar dolar. Bunun önümüzdeki günlerde hızlı bir şekilde devam edeceğinizi düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
“Olası bir depreme hazırlık yasası” geliyor
Özhaseki, bakanlığın depremle ilgili başlattığı yeni çalışmayla ilgili bilgi verdi. Bakan Özhaseki, "Önümüzdeki yıldan itibaren bakanlığımızın yapmış olduğu bir projeyle inşallah çok daha büyük işler açılacak. Birçok firma bir araya gelerek, önlerine koyduğumuz perspektifle kurumsallaşacaklar. Bunların faydasını birkaç sene sonra göreceğimiz. Türkiye, bir deprem ülkesi. Topraklarımızın yüzde 66'si birinci ve ikinci derece deprem bölgesi. Nüfusumuzun yüzde 71'i deprem bölgelerinde yaşıyor. Bizi de en çok korkutan, yakında olması beklenen İstanbul Depremi. Bundan dolayı da büyük bir hazırlık yaptık. Bu hazırlığımızı da Bakanlar Kurulu'nda sunduk. Daha sonra Başbakanımıza, Cumhurbaşkanımıza sunduk ve kabul gördü. Önümüzdeki günlerde meclise inip, yasalaşacak. Bana göre Kanun Hükmünde Kararname ile çıkarılması çok doğru olur. Çünkü bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Riskli bina sayısı 600 bin civarında. İstanbul'da olacak bir depremin Türkiye'ye ne kadar büyük zarar vereceği gayet ortada. Kentsel dönüşüm adı her yer yanlış kullanıldığı için, yeni çalışmamıza o adı koymak istemiyoruz. Adına “olası bir depreme hazırlık yasası” diyelim. İstanbul'da hazırladığımız rezerv alanlar içerisinde alan bazlı dönüşüm yapmayı düşünüyoruz. Aslında bina bazlı değişimler olabilir. Yani bir yapı eğer riskliyse, müracaat edip, bizden teşvikleri alıp orayı yaptırabilir. Ama bizim tercihimiz bu değil. Alan bazlı dönüşüm yapmak istiyoruz. Alan bazlı dönüşümde sosyal donatı alanlarını yeniden hesaplıyoruz. Yeşil alanlar, otoparklar, hastaneler, yollar baştan sonra tekrar düzenleniyor. Bunu belediyelerle birlikte yürüteceğiz. Karşılaşılacak sorunlar arasında; finans sorunu, rezerv alan, mevzuattaki eksiklikler yer alıyor. Mevzuatta bu dönüşümü yaparken karşımıza çıkabilecek her türlü sıkıntıya karşı çözümler hazırladık. Rezerv alanlarıyla ilgili İstanbul ve Anadolu için hazırlık yaptık. Finans noktasında da ciddi bir bütçe oluşturuyoruz. Bu bütçe ilk yıl itibariyle 20 milyar TL civarında olacak. Bunun yarısını bakanlık ve İller Bankası olarak kendimiz karşılayacağız. Kalan yarısını Dünya Bankası'ndan 20 yıllık, neredeyse yüzde 1-2 faizlerle alacağımız kredilerden karşılayacağız. Belediyelere biz burada inşaat süresince yapılan konutların inşaatlarını karşılayacak şekilde faizsiz kredi vereceğiz. İnşaatlar bittikten sonra 3 yıl içinde para geri ödenecek. İstanbul için özel bir teşkilatlanma yapıyoruz. İstanbul'da hali hazırda kamu binalarını yenileyen bir kurum var. İSMEP'i bünyemize alıyoruz. İSMEP üzerinde tüm İstanbul'un dönüşümünü sağlayacağız. Bizim bu kredimiz sadece belediyelere değil, binasını yenileyecek vatandaşa da verilecek. Müteahhitle anlaşıp geldiğinde aynı krediyi onlar için de vereceğiz. Bina yapımı süresinde parayı vereceğiz. Sonra vadeye yayarak parayı kendilerinden geri isteyeceğiz. Vatandaş evinden çıktığı tarihten itibaren kira yardımında bulunacağız. O binalar belediye harç, pul vs. vermeyecekler. Böyle bir seferberlikle 10-15 sene içerisinde İstanbul'un riskli alanını yenilemiş olacağız. Senede 500 bin konutu yenileyerek, ekonomik canlılık getireceğiz. 500 bin konutun yapılması demek inşaat sektörüne bağlı 250 sektörü canlandıracak. Çoğu semtimiz bir metrekarelik yeşile muhtaç. Otopark yeri yok. Böyle alanlardaki sağlıksız binaları yıkıp, sosyal donatı alanları olan, altyapısı mükemmel yapılmış binalar yapılacak. Ayrıca yapabildiğimiz kadar yeşil ve akıllı kentler özelliklerini buraya taşımayı planlıyoruz. Öncelikli olarak Avrupa Yakası'ndaki riskli ilçelerden başlanacak. Avrupa Yakası'nda bulduğumuz rezerv alan 25 milyon metrekareyi geçti." dedi.
Bakan Özhaseki'nin yeni yasayla ilgili açıklamaları şöyle devam etti: "2012 yılında kentsel dönüşüm yasası çıktı. O da depreme hazırlık amacı taşıyor aslında. Aradan 5 yıl geçti. Dönüştürebildiğimiz Türkiye çapındaki sayı 1 milyon civarında. Bize yetmiyor bu rakamlar. Biz tam bunun 3 misli iş yapmak istiyoruz. Hele ki İstanbul'da kat kat fazla bir hızla işe girmek istiyoruz. Nerede sıkıntı çıkmış diye bakarsak, bu işin bir ayağı vatandaş, bir ayağı belediyeler diğer ayağı da bakanlığın hazırladığı mevzuat . Vatandaş tarafında şöyle bir sıkıntı çıktı; bir ada içerisinde bir özel sektör grubu 100 kişiden 95'iyle anlaşmış. Diğer 5 kişi hakkından çok daha fazlasını isteyebiliyor. 10-15 metrekarelik yer için mağaza veya ev isteyen insanlara rastlıyoruz. Sonrada yürütmeyi durdurma kararları aldırılıyor. Bu işin temizlenmesi aylar alıyor. Hatta bu hukuki süreçte vatandaşa kira yardımında bulunan müteahhitlik firmalarının battığını da biliyoruz. Buna sebebiyet vermememiz lazım. Müteahhitler bazında bakıldığında ise; vatandaşa bin bir vaatlerde bulunuyorlar. Sonra aynı alan içerisinde iddia ile rakamları yükselterek işleri içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Bunların önünü kesecek yasa hazırlıyoruz. Bizde bakanlık olarak bundan sonra kredi verme noktasında, rezerv alanı temin etme noktasında, tıkanmış projelere çözüm ortağı olarak girme noktasında kendimizi hazırladık. Geçtiğimiz yıllardaki eksikleri iyi tespit ettik. Kendimize ders çıkararak hazırlık yaptık."
“Türkiye'deki 15 milyon yapının yarısı riskli”
1999'a kadar yapılan binaları elden geçirdiğimiz halde risk taşıyor. 1999 yönetmeliğinden sonra deprem göz önünde bulundurulduğu için son 15-20 yılda yapılan binalar daha sağlıklı ve sağlam gözüküyor. Bir binanın yüksek katlı olması riskli olduğu anlamına gelmiyor. Özellikle 2000'lerden sonra yapılan binaları sağlıklı görebiliriz. Öncesine ait 15 milyon civarında bağımsız birimimizin yarısı riskli gözüküyor. Benim hedefimde bu 7,5 milyon riskli bağımsız birim var. İstanbul'da ilk etapta 600 bin riskli yapı gözüküyor.
Tapuda yeni dönem başlıyor
Bakan Mehmet Özhaseki, yakında Başbakan Binali Yıldırım'ın tapuyla ilgili flaş bir açıklama yapacağını duyurdu. "Tapuda artık insanların kapıda yığılmaları önleniyor. Günlerce müracaatlar, dosya hazırlama, dosyaların emlakçılar vasıtasıyla verilmesi, çirkin ilişkileri engelleyecek bir gelişme oldu. Sayın Başbakanımız bunu yakında açıklayacak." dedi.
Son olarak imar yönetmeliğine de değinen Bakan Özhaseki; "İmar yönetmeliklerinin her şehre has olması doğru bir uygulamaydı. Emsal dışı kullanılan alanlarla ilgili verdiğimiz karar da çok doğruydu. Çünkü bunlar çok istismar edilen konular. Ama sektör temsilcilerinin bazı itirazlarını da haklı gördük. Kendi içimizde bir değerlendirme yaptık. 13 Eylül'de bakanlık ile sektör temsilcileri bir araya geliyor. İtiraz ettikleri noktaları değerlendireceğiz. Doğru olanı alıp, yeniden işleyip yeniden 1 Ekim'de yürürlüğe girecek. Bizim en çok dikkat ettiğimiz nokta, İstanbul'un imar yönetmeliğiyle Siirt'in ayrı olsun. Mersin ile Kars'ın ayrı olsun. Biz değişmez kurallar yazdık. Kendi belediyelerine de değişebilecek kuralları ilettik. İkincisi, emsal dışı kullanılan alanları çok kötü kullanıyorlardı. Kış bahçesi ve mescitleri ortak kullanım alanları içerisinde gösteren müteahhitler var. Bu çirkinlikleri önlemek için sektör temsilcilerinin bir kısmıyla bir araya gelerek, imar dışı alan olarak ne kadar size yeter diye sorduk. Birçoğu yüzde 25 dedi. Biz yüzde 30 yaptık o oranı. Yani giriş holü, asansör kovası, yangın merdivenlerinin olduğu boşluklar imardan sayılmasın istiyoruz. Bundan tavizimiz yok." şeklinde konuşarak basın toplantısını sonlandırdı.
Yorum Yaz