Bakanlar Kurulu yargı kararlarını değiştirebilir!
Son Torba Kanun'a eklenen bir madde ile, özelleştirmeye ilişkin yargı kararlarının, "geriye ve ileriye dönük olarak" kaldırılması konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildi
12 Haziran 2012 Salı günü Resmi Gazete'de bir Bakanlar Kurulu kararı yayınlandı. Karar şöyle idi:
"Özelleştirme uygulamaları sonucunda nihai devir sözleşmesi imzalanarak devir ve teslim işlemleri tamamlanmış olan bazı özelleştirme işlemleri hakkında verilen yargı kararlarının uygulanmasına yönelik olarak tesis edilecek iş ve işlemlere ilişkin ekli kararın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığı'nın (Özelleştirme İdaresi Başkanlığı) 21/5/2012 tarihli ve 3526 sayılı yazısı üzerine, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un ek 5'inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 11/6/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır."
Kararın ekinde ise şunlar yazıyordu:
"MADDE 1 - (1) Özelleştirme uygulamaları sonucunda nihai devir sözleşmesi imzalanarak devir ve teslim işlemleri tamamlanmış olan özelleştirme işlemleri hakkında verilen yargı kararlarının uygulanmasında ortaya çıkan fiili imkansızlık nedeniyle;
a) Eti Alüminyum AŞ'nin %100 oranındaki hissesinin satış yöntemiyle özelleştirilmesi,
b) Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ'ye ait Kuşadası Limanı'nın işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi,
c) Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ'ye ait Çeşme Limanı'nın işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi,
ç) SEKA-Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları AŞ'ye ait Balıkesir İşletmesi'nin varlık satışı yöntemiyle özelleştirilmesi,
d) Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ'nin %14,76 oranındaki hissesinin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Toptan Satışlar Pazarı'nda satılması,
işlemlerini iptal eden yargı kararlarıyla ilgili olarak geriye ve ileriye yönelik herhangi bir işlem tesis edilmemesi ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca bu yönde yapılmış olan iş ve işlemlerin devam ettirilerek sonuçlandırılması kararlaştırılmıştır.
MADDE 2- Bu karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu karar hükümlerini Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın bağlı olduğu bakan yürütür."
Bu Bakanlar Kurulu kararının arkasında, son torba yasa ile Bakanlar Kurulu'na verilen bir yetki var.
Son Torba Kanun'a eklenen bir madde ile, özelleştirmeye ilişkin yargı kararlarının, "geriye ve ileriye dönük olarak" kaldırılması konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildi.
Açık anlatımıyla özelleştirme konusunda kim olur ise olsun, hangi mahkeme olur ise olsun, mahkemeden alınacak karar Bakanlar Kurulu tarafından yok sayılabilecek.
Bu çok önemli bir uygulamanın başlangıcıdır. Evet. Bazı mahkeme kararları özelleştirme işlemlerinde gecikmeye, belirsizliğe ve iptallere yol açarak hükümeti zor duruma düşürmüştür. Ama bu yeni uygulama ile, bundan sonra mahkemeler-hukuk işlemez hale gelmektedir.
Kuvvetler ayrılığı diye bir ilke vardır. Yasama, yürütme ve yargı güçleri bağımsızdır. Birbirini denetler.
Bu yeni uygulama ile yürütme gücü, yargıyı bertaraf etmekte, yok saymaktadır.
Bakanlar Kurulu kararı, değişik mahkeme kararları nedeniyle bugüne kadar devri yapılamamış bazı satışlardaki gecikmelere son verecektir. Bilindiği gibi, 2005 yılında Cengiz İnşaat'a satılan Seydişehir Alüminyum için Danıştay 2007'de satış kararının iptali yönünde karar aldı. Özelleştirme Yüksek Kurulu'na (ÖYK) iadesi istenen Seydişehir Alüminyum için 5 yıl boyunca herhangi bir işlem yapılmadı.
1990 yılında özelleştirme kapsamına alınan Tüpraş için de ilk ihale 2004'te yapıldı. İhalenin ardından Petrol-İş'in İdare Mahkemesi'ne açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı alındı. ÖİB'nin 2005'teki ikinci denemesi de Petrol-İş'in açtığı davayla durdu. Daha sonra Koç-Shell ortaklığına satılan Tüpraş için Danıştay'ın aldığı yürütmeyi durdurma kararı için fiilen imkansızlık içerdiği öne sürülmüştü.
Albayraklar'a 2003'te devredilen SEKA için satılmasında kamu yararı ve özelleştirmenin amacına uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı, ardından da iptal verildi. Beş karara rağmen Balıkesir SEKA Albayraklar'dan alınamadı.
Bakanlar Kurulu kararı ile bu konulardaki belirsizliklere son verilmektedir. Ancak bu uygulama çok kritik bir gelişmeye yol açmış olmaktadır. Bundan sonra hükümetler (bu hükümet veya başka hükümetler) hukuki durumu, kanunundaki sınırlamaları dikkate almadan istedikleri kamu varlığını istediklerine satma imkanına, gücüne, yetkisine sahip olmuşlardır.
Tevfik Güngör/Dünya
Yorum Yaz