Gayrimenkul patronların hayalleri!
İnşaat sektörünün patronları, bugün milyonlarca insanın youğn ilgi gösterdiği projelerin hikayelerini anlattı
Her biri, ufacık kum taneciklerinden kendi hayallerini inşa ettiler. Hayal ettiler, gerçekleştirdiler ve birçok insanı da bu hayallerine ortak ettiler. Ama düşledikleri bunlarla da sınırlı değil. İşte çılgın patronların çılgın hayalleri…
Türkiye'nin dört bir yanında özellikle de İstanbul'da ardı ardına hayal gibi evler yapılmaya başlandı. Hayal gibi diyorum ama inşaat yatırımcılarının hayalleri bu gördüklerinizle sınırlı değil. Her birinin büyük büyük hayal projeleri var. Kimisi uçan ev yapmak istiyor, kimisi tüm medeniyetleri kucaklayan bir havaalanı, kimisi ise de anıt eser olabilecek bir cami…Bunların hangisi gerçek olur bilinmez, bekleyip göreceğiz. Ama unutmamak gerekir ki “hayal etmek gerçekleştirmenin ilk adımıdır.”
İnanlar Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan
“Bu nesil HavvAda'yı inşa ettiği zaman, işte o gün gerçekten İstanbul'un fethi olacak”
Sizlere 21. asrın yaşama felsefesinin tohumu HavvAda'yı tanıtacağım. İstanbul her zaman söylendiği gibi dünyanın en güzel kenti, gönlümün başkenti. İstanbul'umuzun yanı başında ondan güzellik alacak, ona değer katacak bir noktada, HavvaAda. Yıllık kapasitesi 140 milyon olacak. Terkos gölünün yanı başında inşa edilecek yeni İstanbul havaalanına inecek günlük 380 bin yolcu, kimliğe ihtiyaç duymadan, o ilk insanın adım attığı şekli ile HavvAda'mıza gelebilecek. Bu adada ırkçılık adına, ayrımcılık adına en ufak bir unsura rastlanılmayacak. Adanın kapısı herkese açık olacak. 300 bin yaşayanı olacak bu şehrin, sevgi selleri akacak sokaklarından. Bu şehir ki yeniçağın tohumu olacak. İstanbul'a 3 kilometre uzaklıkta, Karadeniz'in bir yerinde İstanbul'un o eski Bizans'taki, Roma'da ki ya da Osmanlı'daki gibi tüm ulusların, tüm kültürlerin aynı potaya aktığı aynı ummanın bir parçası olmasından gayri, egonun benliğin var olmadığı bir şehir olacak. 8000 yıllık tarihi geçmişinin gizemleri ve varlıklarıyla geleceğin tekniğini bu adada somutlaştıracak, şehirler güzeli şehrimiz. Bu hayal adasını var etse var etse, İstanbul'un o taş kaldırımlarında yürümüş, eskiyle yeninin harmanını görmüş, Fatih'in, Konstantin'in yücelttiği bir şehrin evlatları var edebilir ancak denecek. İşte o zaman İstanbul hak ettiği o üst manaya, şehirlerin başı makamına çıkabilecek. İşte o zaman Resulullah efendimizin dediği gibi bu şehrin fethi önem kazanacak. Geçmişte belki o nesil o yüksek surları aşmıştı ancak, şimdi yerine gelen bu nesil gönüllerin birbirlerine karşı koyduğu görünmez surları da aşmasını bilecek. HavvAda'yı inşa ettiği zaman bu nesil, işte o gün gerçekten İstanbul'un fethi olacak.
Dap Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz
“Elimde olsa motor takar, evi havada tutarım”
Çok uçuk şeyler düşünüyorum ama teknoloji buna müsaade etmiyor. Mesela binayı havada tutacak bir motor geliştirilse, havada duran bir bina yapmak isterdim. Uçaklar, içindeki tüm yolcularla nasıl havalanıyorsa, havada duran bir bina neden olmasın? Biz belki göremeyiz ama 50 yıl, 100 yıl sonra belki bunlar da hayata geçirilecek; keşke ben yapabilsem. Bir ara tekerlek şeklinde bir bina yapmak istedim ama Türkiye'nin mevzuatı buna uymadı. Hedeflerimi daima büyük tuttum. Benim için ya hep ya da hiçti, yani bir şey ya iyi olmalıydı ya da hiç olmamalıydı. Her zaman orijinal tasarımları olan, gelecek nesillere kalacak ve değerini uzun yıllar boyunca koruyacak binalar inşa etmek istedim. Ürettiğimiz projeler önce benim zihnimde şekillendi, sonra da işinin ehli mimarlar tarafından çizilerek hayata geçirildi. Adeta minik kum tanelerinden sanat eserleri üretiyoruz. Hedefimiz, dürüst, ilkeli, yenilikçi yaklaşımımızdan taviz vermeden dünyaya entegre olmak, yurtdışında önünden geçerken durup seyrettiğimiz binaların benzerlerini ülkemizde hayata geçirmektir. Bu ilkemizden vazgeçmeden şehrin siluetine değer katan konutlar inşa etmeye devam edeceğiz.
Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt
“20 bin konutluk dev kent”
Mesleğimle ilgili olarak 2 büyük hayalim var. İkisini de İstanbul'da yapmak isterim. Biri, çok büyük bir kent yapmak. 20 bin konutluk. Ama, hepsi tek katlı 150 metrekarelik ve 600 metrekare bahçesi olan evlerden oluşacak. Çünkü ben de toprağı ve toprakla uğraşmayı seviyorum. O nedenle bizden ev alanların doğayla iç içe bir yaşam kurmasını hayal ediyorum. İkinci hayalim de Levent, Etilergibi merkezlerde çok katlı bir rezidansprojesi yapmak. Ama çok nitelikli... Sahibi kendi rezidansında saunaya da fitness salonuna da sahip olacak. Her şey o kadar teknolojiyle donanmış olacak ki, giysi dolabının arka bölümünden rahatsız edilmeden kuru temizleme hizmeti alabilecek. Buzdolabında bulunan ve biten yiyecek, içecekleri algılayan bir sistem olacak. Ve o istemeden, yine dairesine girilmeden arka yüzünden buzdolabına aktarılabilecek. Umarım bu 2 hayalimi de en kısa zamanda gerçekleştiririm.
Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas
“Anıt eser olabilecek bir cami yapmak istiyorum. Çünkü yüzyıllar boyunca kendini sürdürebilecek bir eser”
8 bin yıllık tarihiyle 3 imparatorluğa başkent olan İstanbul, hayallerimi gerçekleştirmek istediğim tek şehirdir. Bu özelliği ile dünyada bir benzeri bulunmayan İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski hanların çarpık ve estetikten yoksun binaların arasında kaybolmasına seyirci kalmamamız gerektiğini düşünüyorum. 20 yıllık meslek yaşamım boyunca ata yadigarı kültür mirasımız olan tarihi yarımadanın çocuklarımıza layıkıyla teslim edilmesi en büyük hayalim oldu. Sihirli bir değnek olsa da 100-200 dönüm alanın işgal ve mülkiyet sorunları çözülüp, üzerlerindeki çarpıklıklar yıkılıp, o dönemin otelleri olan hanlar ortaya çıkarılabilse. Hanların bir kısmını turistik otellere çevirip, bir kısmını da yarı açık çarşı yapmayı çok isterdim. Bir başka hayalim de anıt eser olabilecek bir cami yapmak. Nasıl yapacağıma henüz karar vermedim ama Osmanlı ve Selçuklu'dan izler taşıyacak. Bu anlamda ciddi araştırmalar yapıyorum. Neden cami olduğuna gelince çünkü, cami yüzyıllar boyunca kendini sürdürebilecek bir eser.
Teknik Yapı Holding Başkanı Nazmi Durbakayım
“Hayalim, geçmişe de bağlı kalarak İstanbul'a yakışmayan çarpık kentleşmeyi düzeltmek ve bunu da “İstanbul'un dönüşümü” şeklinde adlandırmak”
Bu dönüşümü; İstanbul'un tarihsel ve kentsel dokusunu koruyarak, hatta bozulan bölgeleri onararak yapmak isterim. Fakat İstanbul'un dönüşümünü gerçekleştirmeden önce İstanbul'a yakıştırılmak istenen tanımların net ve doğru olarak belirlenmesi gerekir. Herkes çıkarına göre İstanbul'u; sanayi şehri, kültür şehri, finans şehri vs olarak niteliyor. İstanbul'un adının tam olarak konması gerekir. Hayalimde İstanbul'un sanayi şehri şeklinde bir tanımlaması yok. Sanayi, Anadolu'ya Trakya'ya taşınacak şekilde ‘mutlaka' İstanbul dışına çıkarılmalı. Sanayi çıktıktan sonra İstanbul kültür başkenti olabilir ve kentleşmenin bu şekilde devam etmesi gerekir. Kimine göre 15, kimine göre 20 milyon kişinin yaşadığı İstanbul nüfusunu sabitlemek ve Ortaköy ve Bostancı vadisi gibi bölgelerden gelen hava akımlarının önünü açarak nefes alınabilir bir yerleşim alanı oluşturmak isterdim. Nitekim Osmanlı dönemindeki yerleşim birimleri, yüksek tepelere asılan ciğerlerden en geç bozulanların olduğu yerlerde kurulurdu. Ancak günümüze gelene kadar bu 7 tepeli şehrin tüm tepeleri ve vadileri yerleşim birimi olmuş durumda. Plansız şehirleşmeden dolayı İstanbul'un nefes alacak bütün hava ve su akımlarının olduğu yerlere konutlar yapıldı. Bir takım hesapsız yüksek binalardan dolayı hava akımları kesildi, bu da şehrin ısısını değiştirdi. Şehirdeki rüzgarlar yok oldu. Bu gelişim şehrin yaşanabilirliliğini azalttı
Şengül Kırmızıtaş/Exclusive Homes
Yorum Yaz