Hakan Günderen: 2013'te konut yapımında yüzde 10 artış bekliyoruz!

2012 yılında toplam 700 bin civarında konut ruhsatı alındığını söyleyen Günderen, "Bu, 700 bin konutun imar edileceği ve konut arzının geçen yıldan yüzde 25 daha büyük olacağı anlamına geliyor. 2013'te, bu yıla göre yüzde 10'un üzerinde adetsel olarak bir büyüme gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz" diyor. 

 

Temeli 1950 yılında Ankara'da Ekrem Elginkan Mühendislik Bürosu ile atılan Elginkan Topluluğu, kalorifer tesisatı, şehir içme suyu isale hattı ve şehir şebekesi, baraj, demiryolu, karayolu ve inşaat taahhüt işleri ile başladığı faaliyetlerini zamanla farklı ürün segmentlerine de yaymıştır. Ahmet Elginkan ve oğulları Ekrem, Cahit Elginkan tarafından 'Ekrem, Cahit ve Ahmet Elginkan Kollektif Ortaklığı1 ile kurulan ve 1957 yılında baba ve oğulların isimlerinin baş harflerinden oluşan 'E.C.A. Presdöküm Sanayii Limited Şirketi' adı ile sanayiye yönelen topluluk, sıhhi tesisat armatürleri üretimine başlamıştır. Topluluk, kurulduğu günden bu yana faaliyet konularına; valf ve armatürler, seramik sağlık gereçleri, merkezi ve bireysel ısıtma ve soğutma cihazları, gazlı ve elektrikli su ısıtıcıları, beyaz ve kahverengi eşya, pik döküm ürünleri, kalıplar, gıda, inşaat, endüstriyel hammadde üretimi ve pazarlamasını da ekleyerek bugünkü ürün çeşitliliğine ulaşmıştır. 

Bugün, çeşitli sektörlerde 3 bin çalışanı ve 19 şirketi ile faaliyet gösteren Elginkan Topluluğu E.C.A., SEREL, Arsel, Emas, Odöksan, Elba, Ar, Yak ve Spil Serel markaları ile tüketiciye kaliteli ürün sunmaya devam ediyor. E.C.A. ve SEREL markalarıyla faaliyet gösteren Elmor A.Ş Şirket Müdürü Hakan Günderen ile faaliyetlerinden yatırımlarına, sektöre ilişkin öngörülerinden hedefledikleri pazarlara kadar pek çok konudan söz ettik. 

 

 

Yaklaşık 10 yıldan hu yana Türkiye'de inşaat sektöründe yaşanan önemli gelişmelere paralel olarak sektör, 2005'ten bu yana yükselişe geçmiştir. Bu taraftan baktığımızda ise 2010- 2011 yılları sektör açısından çok iyi geçti. 2012'nin de beklentileri yılbaşında çok olumluydu. Özellikle cari açık nedeniyle ekonominin biraz soğutulması gündemdeydi. Tabi ki bunun da lokomotif sektörlerden biri olan inşaat sektörünü etkileyeceği kaçınılmazdı. Buna paralel olarak çeşitli büyüme öngörüleri ortaya kondu. 2012 yılına girerken inşaat sektörünün yüzde 5-6 civarında bir büyüme yakalanacağı, Türkiye ekonomisinde de yüzde 3 civarında bir büyüme gerçekleşeceği varsayımından yola çıkıldı. 

 

Geçtiğimiz 10 ay itibariyle, adet bazında ve sabit fiyatlı olarak baktığımızda yüzde 5'lik büyümeler yakalandı, ilk altı ayda bu büyüme yüzde 10'un üzerindeydi fakat üçüncü çeyrekte biraz düşüş yaşandı. Şu anda 10 aylık ortalama yüzde 5 civarında büyüme söz konusu olmakla birlikte beklentileri karşılayan bir yıl oldu diyebiliriz. 

 

 

Biz kendi alanımızda konut yapı istatistiklerini değerlendirerek yol haritamızı belirliyoruz. 

Bunlara baktığımız zaman şöyle bir durum söz konusu: 2012'nin ilk altı ayında geçen yılın altı ayına göre konut yapım ruhsat alımlarında yüzde 26 oranında artış var. 2011 yılının ilk yarısında 276 bin konutluk yapı ruhsatı alınırken 2012 yılının ilk yarısında bu rakam 349 bindir. 2012 yılında toplam 700 bin civarında bir ruhsat alınmış olacaktır. Bu 700 bin konutun imar edileceği ve konut arzının geçen yıldan yüzde 25 daha büyük olacağı anlamına gelir. Öyle tahmin ediyorum ki önümüzdeki yıl, bu vıla göre yüzde 10'un üzerinde adetsel olarak bir büyüme gerçekleşecek. 

 

 

Bugünkü rakamları değerlendirdiğimizde, 2012 yılının ilk altı aylık döneminde alınan ruhsat sayısı, 1998'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu rakamların önümüzdeki 10 yılda üçe dörde katlanacağını öngörüyoruz. Türkiye'de yaklaşık 12 milyon konut önümüzdeki 10 yıl içinde inşa edilip tamamlanmak durumundadır. Asıl önemlisi ondan sonraki yıllarla ilgili de çok ciddi bir yenileme pazarının olacağını düşünüyoruz. Bu 10 yıldaki konut niteliğinin değişmesi, yani niteliksiz konutların nitelikli duruma gelmesi, arkasından bu konutların değiştirme pazarını da getirecek. Tüm bunları düşünerek önümüzdeki en ez 20 yıl ülkemizde inşaat sektörünün ve bizim alanımızın çok hareketli olacağını düşünüyoruz. 

 

 

Buna bağlı olarak yeni projeksiyonlar önümüzdeki yılın belli bir bölümünü etkiler fakat ondan sonraki yılları daha net etkileyecektir diye düşünüyorum. Kentsel dönüşüm Ankara ile başladı. Burada önemli kentsel dönüşüm başarıları elde edildi, İstanbul'da deprem riski nedeniyle bir zorunluluk var. Ama Türkiye topraklarının yüzde 95'inde deprem riski var. 

Dolayısıyla zaten kentsel dönüşüm bir zorunluluktur. Bu açıdan kentsel dönüşümün İstanbul ve Ankara'dan başlayıp taşraya yayılacağını öngörüyoruz, İzmir'de de büyük bir kentsel dönüşüm potansiyeli var. 

 

 

Türkiye'deki 17 milyon hanenin çok büyük bölümü niteliksiz konuttur. Bunların nitelikli konutla değişmesi ve bunun da bir doğal afet riski nedeniyle erken yapılması zorunluluğu var. Bu beklentilerle oluşturulmuş olan birtakım projeler ve bunun kanuni altyapısı var. Fakat uygulama ile ilgili prosedürler ve uygulama şekilleri net değil. Bunlar zaman içinde aşıldığı zaman Türkiye'de çok ciddi bir imar hamlesi başlayacak. Bugünden baktığımızda üreticiler olarak bu alanın ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünler geliştirme zorunluluğumuz var. 

 

 

Bu dönemde orta ve orta alt segmente yönelik ürünlerimize ağırlık vereceğiz. Lüks değil, maksimum fonksiyonel ama kabul edilebilir nitelikte bir estetik görüntü ve gerçekten uygun fiyatlı ürünler olacak ve hepsinin su ve enerji tasarruflu olması da söz konusu. 

 

 

Elginkan Topluluğunun bünyesinde 19 şirket var. Bu şirketlerin 12 tanesi üretici şirketler. Bunların bazılarının birkaç tane fabrikası var. Örneğin teknik vanalarda yaklaşık yıllık 25 milyon adetlik kapasitemiz var. Su armatürlerinde 5 milyon adet kapasitemiz var. Sağlık seramik gereçlerinde ise 1 milyon 200 bin adetlik kapasitemiz var. Bu kapasiteler kendi alanlarında aslında armatür ve teknik vanalar alanında en büyük kapasiteler olup. sağlık seramik alanında rakiplerimizde bizden daha büyük kapasiteler var. Biz şu anda üç alanda da maksimum kapasitelerde çalışıyoruz. Kapasitemizi bu üç alanda da yüzde 25 oranında artırmayla ilgili yatırımlara başladık. 2012, 2013 ve hatta 2014'un başına kadar sürecek olan yaklaşık 70 milyon dolarlık bir yatırım olacak. Manisa'daki fabrikalarımıza ek yatırımlar gerçekleştireceğiz. Ayrıca Gebze'de 25 bin metrekarelik bir fabrika binası yapıyoruz. Bazı üretim alanlarımızı oraya taşıyacağız. Bu da yatırımlarımıza dahil olacak. 

 

 

Sektördeki beklentilere paralel olarak geçirdik. Bu yıl şu ana kadar ki adetsel büyümelerimiz çeşitli alanlarda yüzde 4 ila 5 arasında değişiyor. 

 

 

Bizim 2023 yılına kadar yaptığımız planlarımız var. Bunun ilk beş yıllık bölümünde ilk iki yılda kapasite artışları, diğer üç yılında da üretim, üretimde otomasyonun artması ve buna bağlı verimliliği arttırmaya yönelik yatırımlar gündemimizde. Çünkü artık çağımız öyle bir çağ ki daha fazla adedi, daha düşük maliyetlerle, daha kısa sürede üretmek ve en hızlı şekilde pazara sevk etmek ve bu durumu sürdürülebilir hale getirmek, rekabette en önemli unsur. 

 

 

Euro bölgesinde ciddi sıkıntılar var. Bundan 15-20 yıl önce herkesin örnek olarak göstermiş olduğu, refah seviyesi yüksek ve özenilerek bakılan ülkeler bugün büyük ekonomik sıkıntı içine girdiler. Bu sıkıntılar devam edecek. Bu durum bize Avrupa pazarlarından çok, dünyada gelişmekte olan pazarları iyi anlayıp o pazarlara uygun çözümler üretmek zorunluluğu getiriyor. 2012 yılı bu dönüşümün strateji arayışları ile geçti diyebiliriz. 

 

 

Şu anda 60'tan fazla ülkeye ihracatımız var. Hala ağırlıklı pazarlarımız AB ülkeleridir. Ama bizim de satışlarımızın yüzde 65'i AB pazarındayken, bu oran yüzde 50'lere kadar indi. Üretimimizin yüzde 25'ini ihraç ediyoruz. 

 

 

Toplulukta 3 bin kişi çalışıyor. Daha çok otomasyon yatırımları olacak ama yine de yüzde 10 civarında çalışan sayımızda önümüzdeki yıl artış planlıyoruz. 

 

 

Bu yılki ciromuzun 1 milyar TL olmasını öngörüyoruz. 2013 yılında ise 1.2 milyar TL ciro elde etmeyi hedefliyoruz. 

 

 

Su armatürleri yüzde 40, teknik armatürlerde yani su ve gaz vanalarında yüzde 40, sağlık seramik gereçlerinde ise yüzdel5'lik bir pazar payımız var. 

 

Gelecek on yıllarla ilgili pazar üzerindeki algıların değişeceğini düşünen Elmor A.Ş Şirket Müdürü Hakan Günderen, şu değerlendirmede bulunuyor: "Artık Avrupa gün geçtikçe küçülen bir pazar haline gelecek, Büyüyebilmesi için de Avrupa pazarlarında tekrar genç nüfusun artması gerekir ve bu da 50 yıllık bir süreci gerektirir. Avrupa 1960'lı yıllardan beri, almış olduğu göçlerle büyüdü. Bugün pasta küçüldüğü için gelecekte bu durum gözükmüyor. Dolayısıyla nüfus yoğunluğunun arttığı ve genç nüfusa sahip ülkelerin pazar özellikleri ve algıları hızla değişecek, Bu talep nereden gelir diye baktığımızda yüzümüzü biraz Asya'ya çevirmek gerekiyor. Bizim önümüzdeki on yılda bu pazarlara yoğunlaşmamız ve ardından Kuzey Afrika ve Afrika pazarlarına yönelmemiz gerekiyor. Türkiye'nin Avrupa'ya ihracatında önemli düşüşler var. Son üç - beş yıl içerisinde yüzde 48'lerden yüzde 38'lere kadar geriledi. Ben bu rakamın önümüzdeki beş yıl içinde yüzde 20 - 25'lere kadar düşeceğini düşünüyorum."