İnşaat ve mistisizm Zuhal Alım’da buluşuyor
ALM İnşaat Satış ve Pazarlama Koordinatörü Zuhal Alım ile 'İnşaatta Topuk Tıkırtıları'nı konuştuk.
Bir inşaat firması düşününki, hem İstanbul'un hemen yanıbaşında doğayla iç içe çiftlik evleri kurgulasın, hem de Bağdat Caddesi gibi lokasyonda yıllardan bu yana butik projeler geliştirip elit bir kesimle buluşturabilme becerisi göstersin… Mütevazi ama özenli bir iş anlayışı ile hareket eden ALM İnşaat tam da bu söylediklerimizi karşılıyor. Firma, Karamürsel'de hemen teslim 45 villadan oluşan Naturalm Çiftlik Evleri ile bir yandan yemyeşil bir hayat vaat ederken diğer yandan da İstanbul'un merkezinde projeler geliştiriyor.
“İnşaatta Topuk Tıkırtıları” serimizin bu halkasında gerçekten inci gibi bir insanla tanışma bahtiyarlığına eriştik. ALM İnşaat'ın Yönetim Kurulu BaşkanıEnver Selçuk Alım Bey'in eşi, Satış Pazarlama Koordinatörü ve aynı zamanda şirketin her şeyi Zuhal Alım ile bir araya geldik. Bir hanımefendinin işini başarı ile yerine getiren komplike bir “insan” olabileceğini şahsında gördük.
Mistisizmi aşmış…
“Binalar ne kadar uzuyorsa insanlar o kadar birbirinden uzaklaşıyor” diyecek kadar mistik ve “İnsanlar içlerine sinen evi alsınlar” hayatı duyumsamış bir insan Zuhal Alım. Son derece seçkin, rafine ama bir o kadarda mütevazi bir kişilik olan Zühal Hanım, ayırdığı zaman diliminde inşaattan ev hanımlığına, proje tasarımından satışın inceliklerine kadar bir çok konuda bizleri aydınlattı.
Marmara Üniversitesi Elektronik Mühendisliği'nden mezun olduktan sonra lojistik firmasında satış ve pazarlamadan sorumlu olarak işe başlayan Alım, evlenip çocuk sahibi olunca tam zamanlı mesainin zorluğu karşısında aile şirketi olan ALM İnşaat'ın projesi Naturalm Çiftlik Evleri'nin satış ve pazarlamasından sorumlu oldu. Zamanla muhasebe, kurumsal iletişim derken şirketin her şeyi konumuna yükselen Alım, şimdi kendi işine enerjisini sarf ediyor. “Türkiye'de kimse okuduğu işi yapmıyor. Üniversite okusanız ve dil bilseniz bile işinizde ilerlemeniz pek mümkün olmuyor. İnsan nerede iyi para kazanırsa o tarafa yöneliyor. Burası bizim şirketimiz, ailemizin işi. İyi kazanınca işi sahipleniyor ve başarılı oluyorsunuz. Bende sahipleniyor ve başarısı için çalışıyorum. Zaten satış ve pazarlamadan iş tecrübem var” diyerek inşaat dünyasına yeni bir topuk tıkırtısının nasıl katıldığını özetliyor.
Hanımlar inşaatta mutlaka olmalı…
“Hanımlar mutlaka sektörde olmalı” diyen Alım, “Önceleri her şey el yordamı ile yapılıyor ve evler ihtiyaçları karşılıyordu. Rezidansların yapımı ve kurumsallığın öne çıkması hanımların sektörde rol almasına yol açtı. Zamanla sektördeki oranları ve yerleri yükselecektir. Ayrıca markalaşmanın rüzgarı da olumlu etki yaptı. Yakın zamanda inşaat sektöründe hanımlar cidden söz sahibi olacak ve düşüncelerini daha geniş aktarabilecekler” dedi.
İş dolayısıyla büyük, kurumsal ve lokomotif firmalarla tanışmanın hayata bakış açısını şekillendirdiğini ve bunun kendine iyi bir katkı sağladığının altını çizen Alım, “O tür insanların beklentileri, yaşama şekilleri, hoşlandıkları ve dikkat ettikleri noktaları zamanla öğreniyorsunuz. Ben zaten daha önceki iş tecrübelerimde de hiçbir şeyi ticari görmedim ve halende görmüyorum. Burada mistik bir anlayışa sahibim. Karşıma çıkan her kişide ve olayda öğrenmem gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Akşama kadar insanlardan bir şeyler öğreniyor ve enerji alışverişi yapıyorum. Allah hiç kimseyi durup durduk yerde bir araya getirmiyor. Buna inandığım için karşımdakileri iyi dinliyorum. Daha iyi dinleme, anlayabilme imkanını da yanında getiriyor. Müşteri ile bir yerde empati kuruluyor” diyor.
İnşaat keyifli, yaşamın kurgusunda var
İnşaatın keyifli bir sektör olduğunu hatırlatan ve bunu da yine insanın kutsallığına bağlayan Alım, “Açıkçası sektör keyifli. Ne de olsa işte, evde sabahtan akşama kadar hayatımızı devam ettirdiğimiz binaları inşa ediyor. Eviniz en değerli yeriniz oluyor. Ayrıca biz ALM İnşaat olarak butik işler yaptığımız için hep terzi gibi kişiye özgü çalışmalar yapıyoruz. Satın alanlara her konuda seçenekler sunuyoruz. Naturalm Çiftlik'te duvarların gömme dolapların yerlerini milimetresine kadar hesaplıyor ve duvarını kaydırıyoruz. Yaşam alanlarını organize ediyor ve fonksiyonelleştiriyoruz. Erkekler biraz daha üzerlerindeki bu yükü atınca kadınlar fikir geliştiriyor. Hazırladığımız taslakları mimarımızla birlikte şekillendiriyor ve projelendiriyoruz. Güzel olunca imalat süreci başlıyor” diye konuşuyor.
Kadınların sektör için önemine vurgu yapan Alım, biraz daha ince düşündükleri için erkeklere göre farklı rolleri üstelendiklerine inanıyor. Aslında bu durumun hayatın her aşamasında böyle olduğunu söyleyen Alım, “Kadınlar annedir, eştir, iş kadınıdır. Yani görev ve sorumluluğu fazladır. Sektörümüz erkek egemendir ama satın almada kadınların istediği olur. Çünkü evin kullanımına kadınlar karar verir. Bu açıdan konuya hakimlerdir. Bize alıma gelen erkekler işin ucuzuna yönelseler bile hanımlar hayatlarını kuracaklarını yapacakları ve fonksiyonel evleri tercih ederler. Ondan geri adım atmazlar ve sonunda hanımların istediği evler alınır” şeklinde konuşuyor.
Bir hanım aklı, fikri, ruhu ve bakış açısı ile…
Hanımların inşaatın projelendirme aşamasında mutlaka olmalarını tavsiye eden Alım, yapım aşamasını erkeklerin kol gücüne bıraktıktan sonra sondaki satış, pazarlama ve satış sonrası destek hizmetlerde yeniden devreye girmeleri gerektiğini belirtiyor. Yapım aşamasının güç kuvvet gerektirdiğini söyleyen Alım, “Orada erkek gücüne ihtiyaç var. Kadınlar olarak bizler daha naifiz. Ama sorumluluk ve analiz yeteneğimiz çok iyi. Dolayısıyla inşaatın her türlü çizilen noktasında, tasarımında, yaşanabilirliğinde ve mutlaka satış aşamasında kadınlar olmalı. Kullanım alanına dönük yerlerde kadınlar daha yaşamsal düşünüyor ve odanın ihtiyaçlarını görüyor. Kolonun yerini oraya yerleştirilecek masaya ya da koltuğa göre tasarlıyor. Bu yapılmazsa eğitimi olmayan bir müteahhitten fark kalmıyor ve binanız fonksiyonelliğini yitirerek geleceğe taşınmıyor. Yaptığımız evleri sanki kendimiz yaşayacağız gibi düşlüyoruz. Biz firma olarak müşteriye özel imalat yapıyor ve her istediğinin onayını alıyoruz. Dolayısıyla sorun çıkması çok azalıyor. Teknik şartname, malzemeler ve diğer fonksiyonlar müşteri tarafından seçiliyor ve onaylanıyor. Terzi gibi seçenekler sunularak imalata geçiliyor. Sipariş usulü konut yapılıyor. Teknik hatalar olabiliyor ama herkesin içine sineceği türden iş yapmaya gayret ediyoruz. Mesela borunun ses yalıtımlı olmasına kadar Enver Bey dikkat eder. Sesin geçmesine ve yaşam konforunu etkilemesine izin vermez. İnce eleriz. Hoşumuza giden konuları standart imalata dökeriz. Kendimiz deneyimleyerek malzeme ve kullanım alanı seçeriz. Hiçbir şeyi yapmak için yapmayız. Orası için en iyisi ne ise ona karar veririz. Hanımların tasarım aşamasında işin içinde rol almaları, satış sonraki verilen desteği azaltıyor, sorunları çıkmadan önlüyor” diyor.
Hanımlar bir adım daha ilerde olmalı
İnşaat sektöründe kadınların rollerini artırmaları gerektiğine inanan Alım, “Sektörde yönetim kurulu başkanları ve şantiye elemanları haricinde hanımların varlığı kendini her yerde hissettiriyor. Tüm varlığını ortaya koyarak işe asılıyor. Özellikle satış noktasında karşısındaki hanım ile empati yapabiliyor. Kaygılarını ve isteklerini hissedebiliyor. Onun ihtiyacını hissediyor ve ona daha iyi gelecek daireleri önerebiliyor. İkisi de aynı dili konuşup ortak noktada buluşuyorlar. İstanbul'da yaşam alanları çok küçüldü. Eskisi gibi büyük evler nerede? Her şeyi tasarlamak durumundasınız. Kayıp alanların oluşmaması için müthiş bir özveri gerekiyor. Bu noktada satışın başarısı, sattığınız ürünün iyiliğinden, fiyatından, kalitesinden ve ona güveninizden geçiyor. Karşınızdaki bunu hissediyor. Fabrikasyon satışlarda ister istemez bir takım değerler kayboluyor ama bizimki gibi butik satışlarda insanı ilişkiler ve güven daha çok ön plana çıkıyor” diye konuşuyor.
Sevgi, her işin başı…
Bu kadar işe nasıl yetiştiğini sorduğumuzda Alım her işin başının sevgi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize. Alım sözlerini şöyle sürdürüyor, “Severek yapınca yük olmuyor omuzlarda. Evde belli bir saatten sonra anne oluyorsunuz zaten. Bizim tatilimiz yoktur. Hafta sonları çiftliğe gidiyor ve komşularımızla projeyi konuşurken bile bir çeşit çalışıyoruz. Fikirler üretiyoruz” diyor.
Hayat dar kalıplara sığmaz
Hayatın dengesinde bu kadar işle iç içe olan Alım'ın mistik inançları bir kere daha devreye giriyor. Alım, “Bir takım kişisel gelişim kalıpları vardır ‘evinize işinizi taşımayın' diye. Ben bunlara hiçbir zaman inanamadım ve onaylamadım. Bir çocuk bile okul hayatını eve taşıyor. Hayatın bu kadar dar kalıplara sığmayacak kadar büyük olduğuna inanıyorum. Hayat böyle yaşanmıyor ve hiç birimizde böyle düşünmüyoruz. Zaten psikoloji eğitimi almadık ve teknik olarak bunu yapmamız mümkün değil. Önemli olan zamanın kaliteli geçirilmesidir. Eşimin moralinin durumunu, mutluluğunu ve nedenlerini bildiğim için yaklaşımım ona göre olur. Böylece aramızdaki sinerji katlanır. Aslında hayat bundan ibarettir. Biz insanız, duygularımız var. Dışarıdaki etkenlerin tamamını kontrol edemiyoruz ama paylaşım anının tadını tam anlamıyla çıkarmak çok önemli” diyor.
Çiftlik ve şehirde konut satmanın arasında ne fark var?
Naturalm Çiftlik ile İstanbul'un merkezinde yapılan konutların birbirine zıt konseptler olduğunu ve söylediğimizde Alım bunların farklı yaşam kurguları olduğunu söyleyerek, “Aslında fark çok. Birinde tamamen hobi satıyorsunuz. Bunun avantaj ve dezavantajları var. Daha relaks, keyifli, insanın olmak istediği bir yer. Mutluluk hesapları yapılıyor. Herkes pozitif. O fikirle sizin ürününüz birbirine uyum sağlıyor. Hobi alanlarının alıcısı fazla olmuyor ama almak isteyen sizi buluyor. Siz de bazı şeyleri karşıdakine verebiliyorsanız satış gerçekleşmiş oluyor. Dolayısıyla oradaki insanların enerjileri daha yüksek. Hayaller, gelecek planları ve umutlar var. Güzel planlamalar var. Pozitif duygular var. Bağdat Caddesi'ndeki projelerde ise yaşam alanı satıyorsunuz, rekabet çok ve stresli bir yaşam var. Yatırım önemi taşıyor. Dakikalık ve milimetrik hesaplar yapılıyor. Daire fiyatı duyulunca çok pahalı sattığımız zannediliyor. İnsanlar birikimlerini ucu ucuna getirmeye ve kredi kullanarak ev sahibi olmaya çalışıyorlar. Bundan dolayı gergin oluyorlar. Pazarlığı en dibe kadar çekiyorlar. Birde şöyle bir durum var. Çiftlik'ten alım yapanlar İstanbul'dan. Memnun kalanlar bizim İstanbul'daki işlerimizden konut almak istiyorlar ve bölge önerisi yapıyorlar. Yeni projelerden haberdar olmak istiyorlar. Aslında her şey insan ilişkilerine dayalı” diye konuşuyor.
Önce insanız, sonra kadın yada erkek
Satış anında bazen kadın ve erkek farklılığının aradan kalktığına inanan Alım, “Bunu ayırmaya gerek yok. Gerçekten aynı düşünmek ve doğru insan olmak çok önemli. Karşınızdaki insanın yerine kendinizi koymanız gerek. Bey veya bayan fark etmiyor. Bu sağlandığı takdirde ilişki düzeyli bir şekilde devam ediyor. Arada güven oluşuyor. Satışta da durum böyle. İnsanların kaporası karşılığında sözüne güvenerek evlerini satmıyorsunuz. Yani güvende karşılıklı olmalı… Bir insan kendini seviyor ve güveniyorsa karşısındakini de seviyor ve güveniyor. Bu her yerde böyle” diyor.
Hanımlar satın almada nelere dikkat etsinler?
Hanımların satın alma anında nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda tüyolar veren Alım, tekniğin önemine vurgu yapıyor. Alım, “Görsellik önemli ama teknik soruların sorulması gerekli. Biz söz verdiğimizin bir kademe üstünü yapıyoruz. Markadan öte sağlamlık, güvenlik önemli olmalı. İşimize saygılı olmalıyız. O saygınlıkla ve disiplinle yetiştirilmemiz lazım. Ayrıca iç görsellik, birlikte yaşanılacak komşular, toplumsal kesim, yaşama şekilleri birbirine denk komşuların varlığı ve kim olduğu da önemli. Yani belli bir markayı tercih eden müşterilerin profilleri önemli” diyor.
Gidişattan kaygılı…
İnşaat sektörünün gidişatına kaygılı yaklaşan Alım, “İnşaat lokomotif sektör, her türlü yatırım buradan ilerliyor. İnanılmaz imalat var ama bu denli hızlı büyümesi bana sağlıklı gelmiyor. Biraz kontrollü olmalı. Hormonlu büyüyor. Herkes her şeyi yapıyor ve fiyatların kontrolü kalmıyor. Şehir dışına projeler çok yapılıyor. Kentsel dönüşümle birlikte şehrin merkezinde her şey elinizin altında ve çevrenize yakınsınız. Şehrin dışına yatırım yapan firmalar kimlere satacaklarını iyi belirlemeli, iyi planlama yapmalı. Bunların kontrollü ve birbirine paralel ilerlemesi gerekiyor” şeklinde konuşuyor.
Her şey küçülüyor ve azalıyor
Konut sektöründe kullanım alışkanlıklarının nereye gittiğini sorduğumuz Alım, “Deprem öncesi ve sonrası diye net bir ayrım var. Artı her anlamda küçülüyoruz. Metrekarelerin küçülmesi iyi bir şey değil. Dar bir alanda ve düşüncede ne kadar mutlu olabilirsiniz ki? İzin verilen imarın daha insani olması gerekiyor. Bazı şeylerin değişmesi gerekecek. Çünkü yer yok yada büyük daireler şehir kenarlarına yapılsa bile gidip gelecek zaman olmuyor. Her şey kısıtlanıyor. Zaman, imkan, metrekare… Her şeyi hızlı tüketiyoruz” diyerek günümüzün modern sorunlarına parmak basmadan edemiyor.
Nasıl bir şehir?
İnşaat dünyasında topuk tıkırtıları ile gidişata yön veren bir hanım yönetici olarak nasıl bir şehir hayal ettiğini sorduğumuz Alım, tercihini niye yeşil alanlardan yana kullandığını belirterek “Ben Amerikanvari evleri tercih ediyorum. Az katlı ve insani evler yapmak isterim. Bu hayalimi Karamürsel'de gerçekleştirdik zaten. Rezidansta oturuyorum ama komşularımı tanımıyorum. Hayatı başkaları tanımlıyor ve tasarlıyor. Hayatımız o kadar kontrollü ki… Bence eski yaşam şeklinde mahalle yaşamı ve insanilik vardı. Bunları kaybediyoruz” şeklinde konuşuyor.
Son söz…
Bizim aracığımızla emlakseverlere bir mesajı olup olmadığını sorduğumuz alım, “Bir şeyleri yapmak için yapmayalım. Belli bir para ve karşılığında en iyi evi almak isteniyor. Beni niye dinlesinler? Kişisel olarak yapaylıktan yana değilim. Olayı hissetmek hoşuma gidiyor. İnsanlar içlerine en sinen evi alsınlar ve ALM inşaatı tercih etsinler. Reklama inanarak değil, işinin ehli firmalardan alım yapsınlar. Güven ve kadro unsurlarına dikkat etsinler” diyor.
Yorum Yaz