Kentsel dönüşüm her zaman gelişim anlamına gelmez!
Şeref Oğuz Sabah Gazetesi'ndeki yazısında kentsel dönüşümün yaşandığını ancak dönüşümün gelişimle her zaman doğru orantılı olmadığını dile getiriyor
Şehirlerimiz Kentsel Dönüşüm sayesinde şantiye gibi. Eski, depreme dayanıksız binalar gidiyor, yenileri kuruluyor. Buna ilave olarak 2B arazileri üzerine yapılan binalar, tapulanıp yenileniyor. Bu dinamizm, kent odaklı dönüşümün tarifidir. Gereklidir, ekonomiye canlılık, kentlere kalite kazandıracaktır.
Fakat her dönüşüm "gelişim" demek değildir. Gelişim, dönüşümü kapsar fakat dönüşüm, tek başına gelişimi barındırmayabilir. Gelişim, yıkıp yapmaktan fazlasını, bilinç yükselmesi ve kalite artışını temsil eder. Bu açıdan kentlerin "dönüşüm" fırsatını "gelişim şansına" dönüştürmemiz şarttır. Bunun da yolu 2B ya da kentsel dönüşüm adına yıkılacakların yerine kurulacak binaların tasarımından, bunları kentin yarınıyla buluşturmaktan geçer.
Büyük kentlerde, tarihi doku dışındakilerin bugünkü konumuna gelmesi, zaten bundan önce 2 kez yıkılması sonucuydu. Şu anda 3'üncü nesil evlerde yaşıyoruz denebilir. Birincisi, köyden kente gelip bir mevzi tutmaya dairdi. Barınak, sığınak, ne derseniz deyin, toprak üstü şehre karşı kazılmış varoluş siperleriydi.
İkinci nesil evlerimiz, betonu asla sıvayla tanışmamış, çatısı her an yükselecekmiş gibi filizli, az mekâna daha fazla insan yerleştirme odaklıydı. Hal böyle olunca, zenginleşmeyle beraber gelen arabalara yer açamadık. Otopark için sokakları tercih ettik.
Üçüncü nesil evler (ki şimdi onlarda oturuyoruz ve kentsel dönüşümle çoğu yıkılacak) imar ve iskânı için kirlenmenin yoğun olduğu kayıp yıllar, 90'larda inşa edildi. O dönemde inşaat iznini alt katlar otopark diye aldık fakat buralara fazladan daire yaptık. O neslin tercihi bu olunca, sokaklarımız elden gitti.
Şimdi kentsel dönüşüm ve 2B sayesinde yıkacağımız evlerin, yeniden inşası söz konusu. Bu bir fırsattır ve kentin bugününe değil, yarınına uygun tasarlanmaları gerekir. Zira bugünkü kent, zaten sorunlu imar geçmişinin eseridir. Kentin yarınına uygun, çevreci, enerjisini üreten, dönüşen ihtiyaçları karşılayacak türde evler tasarlamalıyız. Kentsel dönüşümün bir mühendislik değil, aynı zamanda mimari ve sosyal projeler olduğunu hatırlatalım. Dönüşüm gerek şarttır ve mühendisliktir ancak gelişim yeter şarttır ve topyekûn kent mimarisini düşleyebilmektir.
Şeref Oğuz / Sabah
Yorum Yaz