Konut projeleri enerjiden tasarrufu sağlamalı!
İnşa edilen konut projeleri, mimari açından dikkat çekmektense, sürdürülebilir yaşam alanları oluşturmalı ve enerji tasarrufu sağlamalı
Fark oluşturmaktan ve inovatif projelerden, mimari atraksiyonları değil, insanlığın yararına sunulan çözüm ve yenilikleri kastediyorum.
Yani, sürdürülebilir bir çevre ile yaşam alanları yaratmak, insanların mutlu ve güvenli bir ortamda hayatlarını idame ettirmelerini sağlamak.
Böyle bakıldığında sözünü ettiğim yeniliklerden birkaçını başlıklarla şöyle sıralayabiliriz;
a) Konutlarda enerji verimliliği: Son yıllarda hemen hepsi olmasa da bazı konut üreticilerinin bu konuda hassasiyet gösterdiğini biliyoruz. Enerji Verimliliği Kanunu ile buna bağlı olarak Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği de artık bu konuda konut üreticileri için uyulması gereken yasal düzenlemeler.
Özellikle yeni teknolojiler ile güneş, rüzgâr doğal enerji kaynaklarının kullanıldığı konutların önümüzdeki dönemde tüketiciler tarafından öncelikli olarak tercih edileceğini kestirmek güç değil. Enerji verimliliği deyince hemen kış şartlarından korunmayı anlıyoruz. Örneğin evlerimizi soğuktan koruyabildiğimiz kadar sıcaktan koruyabiliyor muyuz? Elektrik kesintilerinin yaz aylarında kışa göre daha da artması sıcaktan koruyamadığımız binaları klimalarla ısıyı dengelemeye çalışmamızdan kaynaklanmıyor mu? Dolayısıyla artık konutların soğuk kadar sıcağa karşı da korunaklı olması gerektiği üzerine yenilikçi projeler beklemek hakkımız.
b) Engellilere özen gösteren projeler: Çevremize baktığımızda sanıyoruz ki hiç engelli yok. Oysa çok yanılıyoruz.
Milyonlarca engelli var ve onlar evlerinden kent koşulları sağlanmadığı için ve zor durumda kalmaktan sıkıldıkları için sokaklara çıkmamayı tercih ediyorlar.
Hemen soralım, yeni üretilen konutlarda ya da sitelerde, engellilerin gündelik yaşamlarını rahatlıkla ve kimseye muhtaç olmadan sürdürebilmeleri için gereken yenilikçi projeler hayata geçirilebiliyor mu?
c) Gürültüsüz bir yaşam ve sakin bir çevre: Gürültü, konutlarda bireyleri ve aileleri en fazla rahatsız eden, hatta birbirlerine düşüren nedenlerden biri, malûm. İzolasyonla ilgili teknolojik buluşlar hayli yaygın ancak yeni üretilen konutlar da dâhil, gürültü ve ses geçirgenliği sorununa tatmin edici bir çözüm bulunabilmiş değil.
Sitelerin çoğu caddelerden gelen gürültüyü izole edecek ağaçtan başka çözümleri de olmalı örneğin. Şehirler çok gürültülü zaten, buna bir de bina içi ses geçirgenliği eklendiğinde ne özel hayat kalıyor ne de rahat.
d) Ekolojik fayda: Çevreye en az zarar veren binaların yapılması tabiattaki sürdürülebilirliğe en azından olumlu katkıda bulunacaktır. İlk aklıma gelen, binalardaki atık suların arıtılarak yeniden yeşil alanların sulanmasında ya da başka işlerde kullanılabilmesi. Bunun ciddi bir su tasarrufu sağlayacağını söylemeye bile gerek yok sanırım. Bunu yapan site çok az; bir ya da iki tane.
e) Ulaşım sorunu: Özellikle metropollerde hayatımızın kâbusu. İş, ev, okul, çarşı, hastane gibi beşeri ihtiyaçlarımızı karşılayacağımız yerlere en kolay şekilde ulaşabilmek çok önemli. Trafikte geçirilen zamanın artık giderek bir ömür törpüsü haline geldiği düşünülürse, kentlerin dış çeperinde yer alan korunaklı sitelerde yaşayanların toplu ulaşıma yönlendirilmesi konusunda projeler geliştirilmesi de bir başka çözüm. Örneğin Mashattan, site içinden metroya sürekli olarak minibüsler kaldırıyor. Böylece siteden özel araçlarıyla çıkanların sayısında önemli bir azalma yaşanıyor. Bu uygulamayı diğer siteler de hayata geçirebilirler. Üstelik, İstanbul artık toplu ulaşımda eskisine göre daha avantajlı.
İnsanlığın yararına sunulacak projeler ve sürdürülebilir bir çevre için sadece birkaç başlık; çok ama çok geniş, alt başlıklarıyla birlikte doğurgan bir konu. Doğal kaynakların hor kullanılması sonucunda uzun zamandan beri hemen her gün yeni sorunlarla baş etmek zorunda kalıyoruz.
Hayatta kalmak için yeni çözümlerin üretilmesi elzem.
Nüsa Uğur/Sabah
Yorum Yaz