Küçükçekmece Belediyesi yeşil binasıyla yeni bir akım başlattı!
Büyük miktarlarda dışa bağımlı olduğumuz fosil yakıtlar, Türkiye’yi hem küresel iklim değişikliği hem de cari açık kıskacına almış durumda. Gidişat pek iyi değil
Büyük miktarlarda dışa bağımlı olduğumuz fosil yakıtlar, Türkiye'yi hem küresel iklim değişikliği hem de cari açık kıskacına almış durumda. Gidişat pek iyi değil!
Geçen hafta bir kutup gözlem istasyonundan dünya için çok kötü bir haber geldi: Havadaki karbondioksitin (CO2) miktarı sembolik seviyesi olan 400 ppm'in üzerine çıkmış. Böylece güvenli CO2 seviyesi olan 350 ppm önemli ölçüde aşılmış oldu. Başka bir hesaba göre son 800 bin yılın en yüksek CO2 seviyesine de el birliğiyle ulaştık! Sonuçta dünyanın hava sıcaklığındaki artışı yani küresel ısınmayı 2 santigrat derecede tutma hayali suya düşmek üzere.
SERA GAZI ARTIŞIYLA ENERJİ BAĞLANTISI
Türkiye'nin sera gazı emisyonları (SGE) 1990'dan beri yüzde 100'ün üzerinde rekor bir hızla artıyor. Sadece toplam SGE'de değil; kişi başına düşen SGE'de de dünya ortalamasının üzerindeyiz. Yani artık ülke olarak SGE konusunda masum değiliz! Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin bir açıklamasında, Türkiye ile AB arasındaki katılım müzakerelerinin en zorlu geçen konularından olan “Çevre” başlığında çok sınırlı ilerleme kaydedildiği ifade ediliyor. Yani ülke olarak bir şeyler yapmalıyız.
Türkiye'de sektörlere göre toplam sera gazı emisyonlarının dağılımına baktığımızda yaklaşık yüzde 80'nine enerji sektörünün neden olduğunu görürüz. Türkiye enerjide yaklaşık yüzde 75 oranında dışa bağımlı. Türkiye'nin ekonomide yaşadığı cari açığının yaklaşık yüzde 80'ni yurtdışından aldığı fosil yakıtlarından kaynaklanıyor. Özetle dünyanın her yerinde aşırı borçlanma gibi yöntemlerle gerçekçi olmayan ekonomik büyüme hedefleri ekonomik krizlerin ve iklim değişikliğinin başlıca nedeni olarak görülmekte.
BİNALARA DİKKAT
İklim değişikliği ve onun sosyo-ekonomik etkilerini dikkate almadan sürdürülebilir kalkınma gerçekleştiremeyiz. Genç nüfusu, tamamlaması gereken sanayileşmesi dikkate alındığında enerji, sanayi, tarım, atık gibi sektörlerden Türkiye'nin SGE tasarrufu yapması zor. Bunun için Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği'nin açıkladığı gibi binalarımıza ve yerleşimlerimize de dikkat etmeliyiz. Çünkü onlar CO2 salınımının yüzde 40'ından sorumlu!..
Bu nedenle Küçükçekmece Belediyesi'nin Türkiye'nin doğa sertifikalı ilk yeşil kamu binasını tasarlayıp yapması çok önemli. Bu yeşil kamu binasının en önemli özelliği enerji tüketimini minimuma indirmesi. Doğal aydınlatma, doğal havalandırma ve minimum karbondioksit miktarının sağlanabileceği bir yapıda tasarlanan yeni bina tamamlandığında bu özelliğiyle Türkiye'deki ilk doğa dostu kamu binası olacak.
YÜZDE 50 TASARRUF
Amerika'da yapılan bir çalışma, “yeşil” veya “çevreci” olarak tabir edilen binalarla enerji tüketiminde yüzde 24-50, CO2 salınımında yüzde 33-39, su tüketiminde yüzde 40 ve atıklarda yüzde 70'e varan düşüş sağlanacağını ortaya koymakta. Bu gerçeği de dikkate alarak kamunun bundan sonra sertifikalı yeşil bina yapması gerektiğini görebilirsiniz. Bunun için Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay'ın vizyoner projesi umarım tüm Türkiye'ye örnek olur.
Özellikle Ankara'da Eskişehir Yolu üzerinde mantar gibi biten bakanlık, genel müdürlük gibi kamu inşaatları da keşke “yeşil bina” olacak kadar “akıllı binalar” olsaydı. Özetle doğal kaynaklarımızın korunmasına, bu suretle ülkemizde çevre kirliliğinin ve ekonomik krizlerin önlenmesine pozitif katkıda bulunmak için “bina ezberimizi”de bozmalıyız.
Mikdat Kadıoğlu/Hürriyet
Yorum Yaz