Kürşat Tuncel: İnşaat sektörü bir ülkenin ana üretim kalemi olamaz!
Satış Küpü A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kürşat Tuncel, hükümetin inşaat sektöründen desteğini çekmesinin nedenini açıkladı
Yıl sonunda 2013 beklentilerine ilişkin yaptığım analizde iç talebin düşmekte olduğundan bahisle 2013′ün inşaat ve gayrimenkul sektörü için çok zor bir yıl olacağını öngörmüştüm. Açıklanan büyüme verilerine bakıldığında 2011′de %11,5 büyüyen inşaat sektörünün 2012′de neredeyse hiç büyümediğini, gayrimenkul sektöründeki büyümenin de %6,6 gibi sınırlı bir seviyede görüyoruz. Genel büyüme rakamı ise %2,2 da kaldı ve kişi başına milli gelir bir yıl içerisinde yalnızca 38 dolar artabildi. Aslında 2012 yılı boyunca hükümetin büyümeyi frenlemeye yönelik tedbirlerini herkes izledi. Peki ama ne oldu da yıllarca inşaat sektörünü büyümenin motoru sayan hükümet, KDV, gelir vergisi gibi düzenlemelerle ve konut kredi faizlerinin daha da düşmesini engelleyerek iç talebin canlanmasını engelledi?
Bu sorunun cevabını da daha önceki yazılarımızda vermiştik. İnşaat sektörü zannedildiği gibi onlarca sektörün üretimini kullandığı için büyümeyi desteklemiyor. İmalat sanayinin milli gelir oluşumundaki payı %25 civarındayken, inşaatın milli gelir oluşumundaki payı yalnızca %5. Dolayısıyla aslında inşaatta büyüme sağlanamamasının etkisi toplam büyüme üzerinde son derece sınırlı kalıyor. Gerçek anlamda büyüyebilmek için katma değeri yüksek ürünler üretmemiz gerekirken, sermayesiz kolay para kazanma yolu olarak görülen inşaat sektörüne yönelen sanayicilerimiz büyümenin düşük olmasına yol açıyorlar. Zira inşaat sektörü bir anlamda yatırıma ve üretime gidecek kaynakları çekerek büyümeyi sınırlamaktadır. İnşaat sektörü 2012 yılında toplam yatırım harcamalarının %40′ını oluşturmasına rağmen yalnızca %5,7′lik bir milli gelir katkısı yaratabildi. Hep söylemeye çalıştığımız şey artık herkes tarafından görülebiliyor olmalı; inşaat harcamalarının arttırılmasıyla ekonomide büyüme sağlamak mümkün olamıyor. Yatırımlardan giderek daha fazla pay alan inşaat sektörü imalat sanayi yatırımlarını azalttığı için büyümeye zarar veriyor. Bu eğilimin bir kötü etkisi de üretim ekonomisinden inşaat yoluyla rant ekonomisine kayılmış olması ile gelir dağılımının daha da bozulmasıdır. Böylece zenginler daha da zenginleşmekte ama konut sektöründe gerçek ihtiyaç sahipleri bir türlü konut alma gücüne ulaşamamaktadır.
Hükümet büyümeyi oluşturan ana unsurun inşaat sektörü olmadığını fark ettiği için bu sektördeki büyümeyi sınırlandırmaya yönelik tedbirleri, kaydiliği arttıracak önlemleri almakta rahat davranmaktadır. Son günlerde markalı konut üreticilerinin yaptığı lobinin duvara çarpmasının en büyük nedeni de budur. İnşaat sektörünün bu yıl düşük büyüme ve kısıtlı iç talep ortamına hazır olması gerekmektedir. Bu gerçekler aynı zamanda yıllardır “İnşaat sektörü büyümenin lokomotifidir, desteklenmelidir” inanışının da pek doğru olmadığını açıkça göstermektedir. Hep söylediğimiz gibi inşaat sektörü bir ülkenin ana üretim kalemi olamaz (hala bunun aksini iddia eden anlı şanlı patronlar var), üretim mutlaka katma değerli ürünlere kaymalıdır, yatırım harcamalarında inşaatın payı düşürülmelidir. İç talebin artması milli gelirin yükselmesiyle mümkün olabilir. İnşaatçılar asıl konut talebinin ancak üretime dayalı milli gelir büyümesi sonucunda kendilerine yansıyabileceğini anlamalıdırlar. Yoksa bugün olduğu gibi herkes Araplara konut satalım da günü kurtaralım demeye devam edecektir.
Kürşat Tuncel
SATIŞ KÜPÜ A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
Yorum Yaz