OSB'ler 50 yılda kendini geliştiremedi!
Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Osman Arolat, aradan geçen 50 yıl gibi bir zamana karşılık OSB'leri bir türkü ekonomide önemli bir yere gelemedine değindi
Bu hafta Ankara Sohbetinin konuğu OSBDER Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncer. Son dönemde sık sık kendisiyle OSB sorunlarında sohbet ediyoruz. O nedenle ben de 1962 yılında ilk OSB'miz Bursa OSB'sinden günümüze gelişmeleri düşündüm. Ve değerlendirmemde başlıkta yer alan sonuca vardım: 50 yaşında "Reşit olmamış" kurumlar: OSB'ler…
Organize Sanayi Bölgesi kavramı ilk olarak 19. Yüzyılda Amerika'da ortaya çıkmış. Amaç "Kapsamlı ve plana uygun bir alan geliştirilmesi ve altyapısının hazırlanmasının ardından sanayiye sunulmasıymış."Bu nedenle Amerika'da OSB alanlarına Sanayi Parkı demişler. İkinci Dünya savaşından sonra bu model dünyada yaygınlaşıyor.
Bizdeki ilk Organize Sanayi Bölgesi girişimi 50 yıl önce 1962'de Dünya Bankası'nın da katkısıyla Bursa'da hayata geçiyor. Ama daha ilk kazma yanlış bir alana vurulduğu , o güne kadar "Yeşil Bursa" diye anılan kentin yeşil alanları sanayiye devredildiği için kentin adındaki "Yeşil" önemli ölçüde zedeleniyor.
O günden bu yana 50 yıl geçmesine ve ülkemizde 263 OSB kurulmasına karşın, OSB'lerin çoğu esas itibariyle "Kapsamlı bir plana uygun, altyapısı hazır sanayi parkları" olma özelliğine sahip olamıyorlar.
Oysa bu 50 yıllık dönemde yurdun 81 ilinden Artvin hariç 80'inde ve birçok ilçede siyasetçilerin de bastırmalarıyla kurulan OSB'lerin sayıları 263'e ulaşmış durumda. Bu OSB'lerin 144'ü yüzde 55'i faaliyette deniliyor ama esas itibariye yüzde 30'u 80 kadarı tam faal çalışır vaziyette, çoğu parselinde fabrikalar kurulup üretime başlamış durumda. Geri kalan 183'ünün yüzde 70'inin ise bir anlamda "Adı var kendisi yok". Ya arsa tahsisi yapılmış yatırımcı bekleniyor, ya arsa tahsisi bekleniyor, ya kamulaştırma aşamasında, ya plan projesi yapılıyor, ya da altyapı çalışmaları tamamlanmaya çalışılıyor.
İşte bu nedenle başlıktaki tanımlama ile OSB'leri 50 yaşına gelmiş reşit olmamış kurumlar olarak tanımladım…
OSB'ler içersinde tek tek reşit olanlar rüştünü ispat edenler de var. Bunlar ya kentlerine ya sektörlerine önemli katkıda bulunuyorlar.
Ayrıca yeni dönemde kuruluş aşamasında olan bazı OSB'ler daha başlangıçta daha doğru yapılanmaları, sektörel ağırlıkla sinerji yaratan modeller oluşturmayı sağlıyorlar. Türkiye'de kurulu OSB'lerin yüzde 9'u 24 tanesi ihtisas OSB'si olarak kurulduğu için, daha yüksek katma değerli üretim yapıyorlar.
Bütün bu gelişmelerle gelinen nokta OSB konusunu yeniden ve doğru bir modele oturtmak için yeniden düşünüp, belki bir bölümünü kapatıp, bir bölümünü dönüştürüp ilk OSB'lerin kuruluş tanımına uygun olarak "Kapsamlı ve plana uygun alanlardaki sanayi parklarını" yaratmaya çalışmalıyız.
Bu aslında yeni OSB'lerde, yer seçiminden başlayıp, içindeki fabrikaların birbirlerine sinerji yaratacak şekilde yerleştirilmesine, sağlıklı lojistik için demiryolu ve liman bağlantısının bulunmasına, değişkenlik göstermeyen sağlıklı enerji ile beslenmesine kadar birçok konunun gözetilmesini gerektirmektedir. Dönüşüm yapılacak OSB'lerde de benzeri girişimler göz önüne alınmalıdır.
Ancak bu sağlanabilirse OSB'ler sektörel işbirliklerinin ve sinerjinin yaratıldığı, birlikte olmanın avantaj getirdiği, bir artı birin ikiden büyük olduğu üretim alanları "Sanayi parkları" özelliğine ulaşır.
Bunun sağlanmasında mevcut OSB yöneticilerinden ve özellikle Ankara Sohbetinin konuğu Organize Sanayi Bölgeleri Derneği OSBDER başkanı Hüseyin Kutsi Tuncer gibi sanayicilerin hem bilgi hem emek katkısı alınabilmelidir.
OSMAN AROLAT / Dünya
Yorum Yaz