'Şehirlerdeki kimliksiz yapılaşma bizi rahatsız ediyor'
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Uluslararası Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Konferansı'na katıldı.
Özhaseki, Ankara Üniversitesi tarafından Wyndham Ankara Otel'de düzenlenen Uluslararası Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Konferansı'ndaki konuşmasına, Ankara Üniversitesinde Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümü açılmasından dolayı teşekkür ederek başladı.
Gayrimenkul bölümünün, şehirlerin gelişmesine damga vuracak en önemli bölüm olduğunu belirten Özhaseki, özellikle belediye başkanlarının bu konuda eğitimli olması gerektiğini ifade etti.
Şehirlerde belediye başkanlarının, siyasi partilerin, "seçimi kazandıranın kim olacağı"na göre seçildiğini anlatan Özhaseki, kendisinin de bu şekilde seçildiğini ve göreve geldiğinde şehirciliği bilmediğini söyledi.
Şehircilik konusunda en büyük sorunların planlamanın geç yapılması, sağlıksız ve kimliksiz yapılaşma olduğuna dikkati çeken Özhaseki, bu sorunların çözümü noktasında bakanlık bünyesinde çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Sağlıksız yapılaşmalara karşı dönüşümün ve kimlikleşmenin gerekliliğine vurgu yapan Özhaseki, "Ülke olarak deprem kuşağındayız. Son yüz yıl içerisinde bu ülkede 6 ve üzerinde 56 tane deprem var. 83 bin insanımızı kaybetmişiz. Maddi hasarımız 100 milyar dolar civarında. Bir taraftan şehircilikte sıkıntılarımız var, bir taraftan da deprem ülkesiyiz ve hazırlıklı olmalıyız." diye konuştu.
İnsanların refahı arttıkça konut değiştirmek istediğine işaret eden Bakan Özhaseki, "Önümüzdeki yıllara damga vuracak en önemli sektörlerin başında inşaat, gayrimenkul ve bununla ilgili yatırımlar var. Gayrimenkul ve inşaat sektörü bir ülkenin dinamosu olarak kendi kendine harekete geçecek bir iç dinamik olarak önümüzde duruyor. Bizim ülkemiz için bu bir gerçektir." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de satılan konutlara ilişkin bilgi veren Özhaseki, "2011'de 997 bin konut el değiştirmiş, 2015'e geldiğimizde bir milyon 289 bin. Yılda bir milyon 300 bin konut el değiştiriyor. Ya yeniden yapılıyor, ya insanlar alıyor, satıyor ya da daha büyüğüne çıkarak bunu yeniliyor. O zaman inşaat sektörüyle ilgili hepimizin ciddi ciddi düşünmesi ve adım atması gerekiyor." dedi.
Bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin geçen yıl Şehircilik Şurası'nı topladıklarını hatırlatan Özhaseki, şura sonuçlarıyla ilgili yasa hazırlıkları ve yönetmeliklere ilişkin düzenlemeleri hayata geçireceklerini ifade etti.
"İmar denetimiyle ilgili yasayı değiştiriyoruz"
Özhaseki, imara ilişkin çalışmaların bu yıl Meclis takvimi içerisinde çıkarılmasını düşündüklerini aktararak, şöyle konuştu:
"İmar denetimleriyle ilgili biraz daha sıkı tutmamız gerektiğini anladık. İmar denetimiyle ilgili yasayı değiştiriyoruz. Eskiden nasıl oluyordu, insanlar kendi konutlarını değiştirecekleri zaman bir müteahhitle anlaşmaya çalışırlar ve yasa diyor ki o müteahhitin yaptığı binayı denetleyecek bir denetim firması lazım. Fakat ev sahibi, genellikle müteahhite 'sen yapı denetim masrafını ver. Benden para isteme' diyor. Müteahhit gidiyor, yapı denetim firmasıyla anlaşıyor. Kendini denetleyecek adamı pazarlıkla belirliyor. Şimdi kim kimi parayla tutup da kendisini denetlemesini hakkıyla bekleyebilir ki, böyle bir şey olabilir mi? Ahbap - çavuş ilişkisi başlıyor. Biz ne kadar denetlersek denetleyelim, müthiş bir yanlışlık da burada var. Binanın kalitesini kontrol etme noktasında hele ki deprem ülkesi olduğumuz bir yerde bu zaafımızın da giderilmesi lazım. Bunların hepsinin ortadan kalkacağı yasaları hazırladık."
"İnşaat sektöründe çok iyiyiz"
Bu yasaların ileriye doğru etkilerinin görülmeye başlanacağına dikkati çeken Özhaseki, örnek olarak "Şehir 2023" adı altında uydu kentler yapacaklarını, bunun için de birkaç şehrin talip olduğunu anlattı. "Düşündüğümüz ideal kent neyse uygulamaya çalışacağız." diyen Özhaseki, burada kooperatiflere de teşvikler olacağını dile getirdi.
Mehmet Özhaseki, gayrimenkul sektörünün gelişimiyle ülke içerisindeki 250 sektörü etkilediğini ve istihdamında yüzde 7'sini oluşturduğuna işaret ederek, önümüzdeki yıl dönüşüm çalışmalarıyla istihdamda yüzde 10 paya ulaşılacağını düşündüklerini aktardı.
Ülke içerisinde ve ülke dışındaki inşaat firmalarının başarılı olduğunu vurgulayan Özhaseki, "İnşaat sektöründe çok iyiyiz. Yayınlanan dergilerden takip ediyoruz. İlk 250 en büyük dev kuruluş arasında 40-50 arasında Türk firması var. Bu müthiş bir başarı. Dünya ikincisiyiz bu konuda. 1980'li yılların sonunda Libya'da aldığımız bir işle başlamışız ama bugün geldiğimiz noktada dünya ikincisiyiz ve gittikçe de büyüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Müthiş bir güven adasıyız"
Türkiye'nin güvenli bir ülke olup olmadığına ilişkin de görüşlerini dile getiren Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, "Zor bir coğrafyadayız, bunu biliyoruz. Bulunduğumuz coğrafyanın etrafı ateş çemberi. Avrupa'daki dostların, hiç kimsenin etrafında böyle bir tehlike yok ama yıllardır bu belalarla uğraştığımız halde müthiş bir güven adasıyız. Hayatımızı devam ettiriyoruz. Büyümeye devam ediyoruz. İstikrarımız da yerinde." diye konuştu.
Bakan Özhaseki, Türkiye'nin krizlere de çok dayanıklı olduğunu aktararak, "Bizim yaşadığımız son 2-3 yıl içindeki krizleri, sıkıntıları, belaları rastgele Avrupa'da herhangi bir ülke yaşasaydı ne olurdu? Herkes elini vicdanına koysun düşünsün. PKK gibi 40 yıldır eli silahlı cani bir örgütle uğraşsalardı ne olurdu? Dışarıdan, dost bildiğimiz ülkelerden destek alan üstelik." ifadelerini kullandı.
Özhaseki, daha sonra FETÖ'nün ortaya çıktığını ve 15 Temmuz'da yaşananları hatırlattı.
Suriye'de yaşananlara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özhaseki, burasıyla geçmişte tarihi bağları olmayan ülkelerin bile Suriye'de "DEAŞ'la mücadele için bulunduğunu" söylediklerini belirtti. Özhaseki, sözlerini şöyle sürdürdü:
"DEAŞ kim peki? Emin olun proje, uydurulmuş bir örgüt. DEAŞ'la mücadelenin en önemli ayağını Türkiye oluşturuyor. Resmen savaşıyoruz ve yok ediyoruz. Şimdi bir taraftan PKK ile savaşacaksınız, bir taraftan DEAŞ'la, bir taraftan FETÖ ile savaşacaksınız. Bu arada da ülkenizde de kalkınmayı sağlayacaksınız, içeriye bu kötülükleri bulaştırmayacaksınız. Kolay işler değil. Krizlere karşı adeta aşılı hale geldik."
Özhaseki, bir sene sonra bu belaların konuşulmayacağını, mücadelenin sonuna gelindiğini aktararak, Türkiye'de hukuki olarak da herkesin hakkını mahkemede arayabildiğini, ülkenin tüm yaşananlara ve 3,5 milyon Suriyeliyi misafir etmesine rağmen ekonomisini düzenli bir şekilde devam ettirdiğini söyledi.
Avrupalıların Suriyelilerin kendilerine gelmesinden korktuklarının altını çizen Özhaseki, bu ülkelere şöyle seslendi:
"10, 20, 100, 500 kişiyi alma konusunda tartışan ülkeler, Türkiye'nin halini de anlayın lütfen. İçinde bulunduğu ortamı, coğrafyayı bir görün. Burada Türkiye olmasaydı eğer 3,5 milyon yerine 5-7 milyon insan Avrupa'ya doğru aksaydı ne yapacaktınız, onu bir görün. Lütfen ara ara da Türkiye konusunda karar verirken ve konuşurken terör örgütlerinin yanında olmak ve onları şımartmak yerine Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletinin yanında olun. Bu bizim için önemli. Bu kötülüklerin altından biz berabere kalkacağız."
PKK'nın bir terör örgütü olduğunu kaydeden Özhaseki, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun ismini değiştirerek, kocaman bir ülke, Amerika nasıl arka çıkabilir. PKK deme de 'ABC' de, 'VYZ' de. Ne fark ediyor, böyle olunca? Aklımızla mı alay ediyorsunuz. Sonra da dönüp diyeceksiniz ki biz buraya insanlık, demokrasi getireceğiz. Güzel de gittiğiniz nereye, getirdiniz şimdiye kadar bu demokrasiyi, hangi ülkede insan haklarını geliştirdiniz. Bela çıktı, kan çıktı, bölünme, kavga çıktı. Bütün bunları da sorgulayacağız. Bunları sorgulayan bir ülkeyi de kimse kınamasın. Yutkunup, yutkunup oturamayız. Ve yahutta 'ABD büyüğümüz, yapıyor haklıdır' diyerek, boynumuzu bükemeyiz. İnsanlık bu değil. Herkesin bildiği doğruyu söylemesi lazım. Teröre karşı da herkesin aynı cephede olması lazım."
"Hiç kaygı duymuyorum"
Özhaseki, Batılı ülkelerin Türkiye'ye güvenle gelmelerini isteyerek, kendi çocuklarının güvenle geç saatlerde dahi yürüyüş yapabildiğini ifade etti. Özhaseki, "Ben kendim kaygı duymuyorum ki üstelik bakan olduğum halde. Güneydoğu'da birçok işler yapıp, her gün de PKK'dan tehditler alan birisi olarak söylüyorum. Hiç kaygı duymuyorum. Emin olun kaygı duyacak da bir şey yok. Biz terörü böyle yeneriz, bir olarak yeneriz. Bir yerde terör varsa hepimiz karşı olmalıyız. O ülkenin legal güçlerinin yanında olmalıyız ki terörü yok edelim." değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de bölümün önemini dile getirerek, kent politikalarının hukuka ve o kentin yerel özellikleri ile lokal karakterine de uygun olması gerektiğini vurguladı.
Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Harun Tanrıvermiş de Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümüne ilişkin bilgi vererek, gayrimenkul sektöründe şu anda bir kriz bulgusuna rastlanmadığını kaydetti.
Konuşmaların ardından Bakan Özhaseki, katılımcılara plaket takdimi ederek hatıra fotoğrafı çektirdi.
Programa, Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Borsa İstanbul A.Ş. Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Himmet Karadağ da katıldı.
Konferans, 10 oturum halinde 3 gün sürecek.
Yorum Yaz