Selahattin Beyazıt’ın icralık yalısında son durum!
Galatasaray Kulübü eski başkanı, vergi rekortmeni Selahattin Beyazıt’ın yalısının icradan satışa çıkması küçük bir haber olarak kamuoyuna yansıdı
Galatasaray Kulübü eski başkanı, vergi rekortmeni Selahattin Beyazıt'ın yalısının icradan satışa çıkması küçük bir haber olarak kamuoyuna yansıdı.
Halbuki bu yalı, günümüze de uzanan diplomasi tarihinin özetini barındırıyor
Galatasaray Kulübü eski başkanı, vergi rekortmeni, armatör, işadamı, Bilderberg yönetim kurulu üyesi. Bu saydıklarımızın hepsi Selahattin Beyazıt ismiyle anıldığında kimsenin yadırgamayacağı sıfatlar.
Türkiye'nin sayılı zenginlerinden Selahattin Beyazıt bütün bu özelliklerinin yanı sıra pek ortalarda gözükmemesiyle de meşhur. Bu da haliyle Beyazıt'a müthiş bir gizem katıyor.
İşte bu önemli işadamı geçen hafta içinde gazete haberlerine konu oldu. Çıkan haberlere göre Beyazıt, Toyiki oyuncak mağazaları zincirinin sahibiydi.
Bu şirket iflas edince Beyazıt'ta zora girmişti. Toyiki için bankalardan kredi kullanmak zorunda kalmış, krediyi ödeyemeyince de ünlü işadamının yalısına icra gelmişti. Yalı çok yakında icradan satışa çıkacaktı.
Gazeteler Selahattin Beyazıt'ın satışa çıkartılan yalısının Boğaziçi'nin mutena semti Kandilli'de olduğunun ayrıca altını çiziyorlardı. Selahattin Beyazıt Yalısı lebideryaydı, saymakla bitmeyecek kadar çok özelliği vardı. Yazılan haberlere göre bina eskiden Çürüksulu Yalısı diye anılıyordu.
BEYAZIT'I VAR EDEN ADAM
Bu noktaya bir mim koyup yazıya öyle devam etmekte fayda var. Selahattin Beyazıt'ın yalısı gerçekten satışa çıkartılıyordu.
Gazetelerin bu konuda yazdıkları doğruydu. Ama gazetecilerin yanıldıkları bir konu vardı; yalının ismi.
Çürüksulu ya da Belkıs Hanım yalısı Kandilli'de değil, Salacak'taydı. Bu yalı da satışa çıkartılan diğer yalı gibi Selahattin Beyazıt'ın üzerine kayıtlıydı. Son sahibi Muharrem Nuri Birgi, yalıyı ölümünden hemen önce Beyazıt'a bırakmıştı.
Beyazıt'ın “gizemiî biraz da bu yalıda ve Muharrem Nuri Birgi isminde gizliydi. Birgi ile Selahattin Beyazıt sadece yalıda değil, diplomasi hariç hemen her alanda halef-selef olmuşlardı. Birgi adeta sihirli değneğiyle dokunarak Selahattin Beyazıt ismini var etmişti. Peki Muharrem Nuri Birgi kimdi?
Muharrem Nuri Birgi, 1907 yılında İstanbul'da doğmuş, 1986'da ise yine aynı şehirde hayatını kaybetmişti.
Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra İsviçre'de Cenevre Üniversitesi'nde Hukuk Fakültesi'nde eğitim görmüş, Fransa'da Paris Siyasal Bilimler Okulu'nu bitirmişti.
Dışişleri Bakanlığı'nda çalışmaya başladıktan sonra çeşitli yurtdışı görevlerde bulunmuştu. 1946'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılan Türkiye Delegasyonu'nda görev almıştı. 1954'te ise Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri yani müsteşarı olmuştu.
O yıllarda Ankara'da görev yapan diplomatlar Birgi'yi geleceği parlak bir isim olarak hatırlıyorlardı. Gerçekten de tahmin ettikleri gibi oldu. Birgi Ankara'dan Londra'ya tayin edildi ve 1957-1960 arası Londra Büyükelçiliği yaptı. 1960-1972 yılları arasında ise NATO nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisiydi.
Birgi'yi Türkiye Diplomasi Tarihi'nde unutulmaz kılan iyi eğitimi, keskin zekası, hazır cevap ve nüktedan oluşu ile akıllara durgunluk verecek kadar zengin çevresiydi. Ama bunların hepsinden daha önemlisi Muharrem Nuri Birgi'nin Bilderberg İcra Komitesi içinde yer almasıydı.
Birgi, 1972'de emekli olup Türkiye'ye döndüğünde 1968 yılında alıp ünlü mimar Turgut Cansever'e restore ettirttiği Çürüksulu Yalısı'nda yaşamaya başladı. Yalının eski sahibi Çürüksulu ailesinden, güzelliği dillere destan Belkıs Hanım'dı. Bu hanım aynı zamanda Muharrem Nuri Birgi'nin yakın arkadaşıydı.
ŞATAFATLI GÜNLER SONA ERDİ
İlk evliliğini Cumhuriyet'in ilk yıllarında Ethem Menemencioğlu ile yapmıştı. Ardından Mısırlı Ratip Bey ile evlenmişti. Belkıs Hanım bu yıllarda yalıda şaşaalı bir hayat sürüyordu. Ancak kader Belkıs Hanım için iniş ve çıkışlar hazırlamıştı. Ratip Bey iflas etmiş, görkemli günler geride kalmıştı. Belkıs Hanım daha mütevazi bir hayata yelken açmış, yalıdaki şatafatlı günler sona ermişti.
Çürüksulu Yalısı bir müddet Alman Büyükelçiliği olarak kullanıldı. Ardından yine Almanların misafirhanesine dönüştü. Almanlar gittiğinde de yalı mevsimlik olarak Ankaralı bürokratlara kiralanıyordu. Belkıs Hanım yıllar sonra yalıda yaşamaya karar vermiş ve tekrar ata ocağına dönmüştü.
Ancak artık bu büyük evi idame ettirecek gücü kalmamıştı. O yüzden yalıyı elden çıkarmaya karar verdi ve arkadaşı Muharrem Nuri Birgi'ye sattı. Birgi bu yalı ve bu yalının restorasyonu için İstanbul'da birbirinden değerli üç mülkünü elden çıkarmıştı.
MENDERES'İ BİLDERBERG'E GÖTÜRDÜ
Çürüksulu Yalısı artık Muharrem Nuri Birgi Yalısı diye anılıyordu ve belki de inşa edildiği yıldan beri ilk defa bu kadar rafine zevke sahip bir kişiyi ağırlıyordu. Yalının geniş bahçesi birbirinden değerli ağaçlarla, süs havuzuyla ve bitkilerle şenlendirilmişti.
Yalının içi ise en nadide antikalarla döşenmişti. Bu yıllarda Muharrem Nuri Birgi'nin geleni gideni eksik olmamıştı. Yalıyı ziyaret eden ünlüler arasında NATO Genel Sekreteri Joseph Lunz, keman üstadı Yehudi Menuhin, Churchill ve Rotschild ailelerinin üyeleri de vardı.
Birgi ve yalısı ile ilgili yayınlanmamış bir kitap hazırlayan İzzettin Çalışlar'ın anlatımına göre Muharrem Nuri Birgi asla sıradan bir bürokrat değildi.
Atlantik'in her iki yakasındaki en zengin ve en etkili kişileri bir araya getiren “Bilderbergî topluluğuna kabul edilmekle kalmadı, üç kişilik idare heyetinde de yer aldı.
Hem Türk Atlantik Derneği'nin hem de dünyadaki Atlantik derneklerinin başkanlığını yaptı. Londra Büyükelçisi olduğu dönemde Başbakan Adnan Menderes'i İstanbul-Yeşilköy'de yapılan Bilderberg toplantısına götürmüştü.
Birgi'nin Bilderberg'deki görevi emekli oluncaya kadar sürmüştü. Birgi bu görevi o tarihlerde yakın arkadaşı, dostu ve sırdaşı olan Selahattin Beyazıt'a devretti. Beyazıt Birgi'den almış olduğu idare heyeti üyeliğini 20 yıl boyunca devam ettirdi.
Daha sonra kendi yerine Koç Grubu'ndan Suna Kıraç'ı önerdi. Ancak Kıraç'ın kronik rahatsızlığı ortaya çıkınca bu görev yine aynı gruptan bir başka isme geçti. Şimdi yetmişli yılların başına kadar Birgi'nin Bilderberg idare heyetindeki postunda halen o isim oturuyor.
Birgi uzun yıllar resim yapmış, suluboya tabloları ile şöhret kazanmıştı. İyi derecede keman çalan, onu tanıyan müzisyenlerin “müzikologî olarak gördüğü Birgi tahta ve taş üzerine de boyamalar yapıyordu.
Cevval bir zekâsı, büyük çalışma gücü, inanılmaz süratli yazı yazabilme yeteneği, dillere destan nüktedanlığı, zaman zaman avangard bile olabilen şıklığı, sevmediklerine karşı tahammülsüzlüğü, alaycılığı ve espri anlayışı Birgi'ye emsalleri arasında her zaman birkaç adım öne çıkartıyordu.
1957 ile 1960 arasında Londra'da büyükelçilik yaparken de çok başarılı oldu. Londra Sefareti en parlak devrini onunla yaşadı. Londra'da görev yaptığı yıllarda Kraliçe Elizabeth'i güldürmeyi başaran tek diplomat olarak tanındı.
Birgi zor dönemlerde diplomatlık yaptı. Onun Londra Büyükelçiliği döneminde Kıbrıs Sorunu alevlenmişti. Konuyla ilgili Londra ve Zürih anlaşmaları imzalanmıştı. Bu anlaşmaların mimarları arasında Birgi de vardı. Yine 1960'lı yıllarda Yunanistan ile Türkiye'yi çatışma noktasına getiren Kıbrıs Krizleri'nin savaşsız çözümünde Birgi'nin büyük emeği bulunuyordu.
İşte Muharrem Nuri Birgi bu hızlı ve yorucu yaşamın ardından Üsküdar'da kendisine huzurlu bir dünya kurmuştu. Yalısında kendisini ziyarete geldiklerinde ‘Herhalde İstanbul'un en güzel manzarası bu' diyen dostlarına; ‘Hayır, dünyanın en güzel manzarası' cevabını veriyordu.
Eğer Birgi adını ilk defa bu yazı ile öğrendiyseniz, şehir hatları vapuruyla Üsküdar'a giderken başınızı yukarı kaldırın. Salacak İskelesi'nin 200 metre ilerisinde ve Harem tarafında bulunan kartal bakışlı, aşı boyalı ahşap bir ev sizi selamlayacaktır.
İLK SAHİBİ PRENSESTİ
Muharrem Birgi Yalısı adını alan Çürüksulu Yalısı'nın tarihi 1790 yılına uzanıyor. Bu tarihlerde Salacak yoğun yerleşimin olduğu bir yer değildi. Boğaziçi'nin güzellikleri Türkler tarafından yeni yeni keşfediliyordu. Yabancıların ilgisi de zaman içinde artacaktı.
Yoğunlaşan bu ilgi sayesinde şimdi Birgi Yalısı'nın bulunduğu yere ve çevresine dört yalı yapıldı. Bu yalılar Prenses Marthe Bibesco ve Kontes de Noailles'ın üzerine kayıtlıydı. Ancak bir müddet sonra iki yıla Tırnakçızade namıyla anılan bir tüccara satıldı.
1890'da ise yalı bir kez daha el değiştirdi ve Gürcü Çürüksulu Mehmet Paşa tarafından alındı. Yalı o tarihlerde esaslı bir tamirden geçti. Yalının Birgi'den önceki sahibi ise Çürüksulu ailesinden Belkıs Hanım'dı.
Belkıs Hanım yalıyı 1968 yılnda Muharrem Nuri Birgi'ye sattı. Yalı Turgut Cansever tarafından restore edildi. 1978'de Üsküdar-Harem sahil yolu yapılınca, lebiderya olmaktan çıktı, köşke dönüştü.
Birgi, ölümünden kısa bir süre önce içindeki bütün koleksiyonu ile birlikte yalıyı Selahattin Beyazıt'a bıraktı.
Tuncay Opçin/Bugün
- Etiketler:
- selahattin beyazıt
Yorum Yaz