Seramik sektörü kapasitesini artırmak için kolları sıvadı!
Dünya seramik ticaretinden aldığı payı artırmaya odaklanan sektör, bu yıl itibarıyla kapasite kullanım oranını da yükseltmek istiyor
Dünya seramik ticaretinden aldığı payı artırmaya odaklanan sektör, bu yıl itibarıyla kapasite kullanım oranını da yükseltmek istiyor. Sektörün 2011 yılında yüzde 60'lık kapasiteyle çalıştığına dikkat çeken uzmanlar, inşaat sektörünün büyüme eğilimine girmesi ve konut yapımının artmasının etkisiyle bu oranı yüzde 70 seviyesine çıkarma hedefine odaklanmış durumda
İnşaat malzemeleri alanının en önemli kolları arasında gösterilen seramik sektörü, bu yıl itibarıyla pazarda önemli oranda büyüme bekliyor. Türkiye seramik sektörü, 2010 yılında krizin etkilerinden sıyrılarak, büyüme beklentisine giren inşaat sektörü, artan konut talebi ve ihraç pazarlarında yaşanan olumlu gelişmelerin etkisiyle bu yıl dahil olmak üzere üç yıl boyunca satışların artacağı fikrinde birleşiyor. Sektörde durgunluk dönemlerinin ardından satışların artış kaydettiği sezonların bulunduğunu bildiren uzmanlar, bu yıl itibarıyla sözü edilen sezonun başladığını aktarıyor.
Türkiye seramik sektörünün kullandığı teknoloji, Ar-Ge yapma kabiliyeti, tasarım ve inovasyon noktasında gösterdiği başarıyla ihraç pazarlarında da kendini kabul ettirdiğine dikkat çeken uzmanlar, hedef pazarlar arasında gösterilen AB ülkelerinde de Türk seramiğine duyulan ilginin artmasının satışları artıracağı değerlendirmesini yapıyor.
Türkiye Seramik Federasyonunu'ndan edinilen bilgilere göre, sektör 2011 yılı itibarıyla 3 milyar dolarlık üretim değeriyle karo üretiminde dünya genelinde dokuzuncu, ihracatta ise dördüncü sırada bulunuyor. Sektör 2011 yılında 413 milyon metrekarelik seramik karo üretim kapasitesine sahip olmasına rağmen 260 milyon metrekare seramik karo imal etti. Bu rakam bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 10 artış kaydetti. İç piyasa satışları 165 milyon metrekare olarak bir önceki yıldan yüzde 11 oranında daha fazla gerçekleşirken, ihracat geçen yıla göre bir miktar azalma kaydetti. 2011 yılı itibarıyla sektör üretiminin yüzde 33.6'sı ihracata kanalize edildi. Bu oran 2010 yılında yüzde 34.3 olmuştu. 2011 yılı üretim rakamlarıyla sektör 413 milyon metrekarelik kapasitenin yüzde 63'lük kısmını kullandı.
İhracatın değer bazında 2011 yılında yaklaşık 900 milyon doları bulduğunu ve bu yıl rakamın yüzde 10-15 aralığında artacağını öngören uzmanlara göre, yeni pazarlar bu hedefi destekleyecek nitelikte. Sektör şu anda en çok ihracatı İsrail, İngiltere, Almanya, Irak, Gürcistan, Kanada, Fransa ve Romanya'ya yapıyor. Yine Türkiye inşaat sektörünün bu yıl içinde yaklaşık olarak yüzde 10 büyüme hedefi belirlemesi ve artan konut yapımı ile sektör, kapasite kullanım oranını yüzde 70'lere çıkartmak istiyor.
Şile kili tedirgin ediyor
Sektörün inovasyon, tasarım, özgünlük ve kullandığı teknoloji gibi alanlarda gösterdiği başarıyla başta AB ülkeleri olmak üzere ihraç pazarlarında öne çıkmasına rağmen, hammadde kaynaklarına ulaşmada son dönemde sıkıntı yaşadığına dikkat çeken firma sahipleri, bu konuda İstanbul İl Mahalli Çevre Kurulu tarafından alınmış olan kararın önemine vurgu yapıyor.
Karara göre 2013 yılından sonrası için Şile kil havzasında maden ocağının çalıştırılmasına izin verilmediğini aktaran firma sahipleri, buradan alınan kilin tüm sektör için önem taşıdığını vurguluyor. Bu yöreden kil alınamadığı takdirde Ukrayna'dan birkaç kat pahalıya mal edilen kilin kullanılmasının söz konusu olduğuna işaret eden sektör aktörleri, bu yüzden ihracatta rekabet edebilmelerinin güçleşeceği değerlendirmesini yapıyor. Alınan kararı eleştiren federasyon temsilcileri ise iskâna açılan bu alandaki havzada yapılan tüm üretimlerin çevreyle ilgili yasa ve mevzuatlar dahilinde gerçekleştiğine dikkat çekiyor.
Sektör için Söğüt bölgesinden de kil temin edilebildiğini ancak seramik hamurunda reçete olarak yüzde 65 oranında Şile kili kullanılma mecburiyetinin bulunduğunu anlatan firma sahipleri de maden ocaklarının bulunduğu bölgelerin iskâna açılmasını stratejik bir hata olarak görüyor. Dış ticaret fazlası veren sektörlerinin net ihracatçı olduğunun bilinmesine rağmen sektör aktörlerine danışılmadan böyle bir kararın alınmasını doğru bulmayan firma sahipleri, ocağı başka bir yere taşımanın mümkün olmadığını ifade ediyor. Nakliye ve enerji girdileri sıkıntı yaratıyor Seramik sektörünün temel sorunlarını enerji, altyapı ve lojistik olarak sıralayan firma sahipleri, net ihracatçı olan sektörlerinin sıkıntılarının bir an önce çözülmesini bekliyor.
Seramik sektörünün sorunlarını sıralayan işletmelere göre, geçmiş yıllarda olduğu gibi sektörün gelişimini etkileyen birinci unsur enerji girdisi. Son iki yılda doğalgaz ve elektriğe yüklü miktarlarda zam yapıldığını savunan sektör temsilcileri, elektriğin üçte bir, doğalgazın ise olması gereken fiyattan yüzde 40 oranında fazla olduğunu vurguluyor. Aynı zamanda yükte ağır olan malların nakliyesinde oluşan gecikmeler yüzünden pazar kaybı yaşadıklarını anlatan sektör temsilcileri, taşımacılık giderlerinin yüksek olmasını eleştiriyor. Nakliyede ulaşım ağının karayolu ağırlıklı olması ve demiryolunun kullanılamayışı nedeniyle seramik ürünlerin kamyonlarla taşınmasının zorunlu olduğu belirtilerek, bugün yılda 10 milyon ton seramik malzemenin karayolu ile taşındığı vurgulanıyor. Bu noktada karayolu taşımacılığında motorinden alınan yüksek ÖTV sebebiyle de taşıma maliyetlerinin arttığını ifade eden firma sahipleri, bu durumun çözülmesi için ihraç mallarının karayolu ile taşınmasında destek bekliyor. Firma sahipleri, fabrikalardan limanlara taşınan malın karayolu ile nakliyesinde, ihraç ürünün hammadde ve bitmiş ürün olarak karayolunda kat ettiği mesafe göz önüne alınarak, motorin desteği primi ödenmesinin sektöre fayda sağlayacağı fikrinde birleşiyor. Bunun yanı sıra bazı firmaların yurtdışında fiyat kırma politikası izleyerek, sektöre zarar verdiğini savunan firma temsilcileri, kalitesiyle öne çıkan seramik ürünlerinde istenilen katma değeri almak için fiyat kırmaktan vazgeçilmesi gerektiğine işaret ediyor. Aynı zamanda tasarım noktasında dönemsel sıkıntıların yaşandığı ifadesini kullanan sektör temsilcileri, bu alanda çalışmak isteyen ve akademik eğitim alan öğrencilerin öğrenim hayatının son yılında fabrikada eğitiminin sürdürmesinin yararlı olacağının altını çiziyor.
Dünya
Yorum Yaz