Serdar İnan: Havvada İstanbul'a altın çağını yaşatacak!
Çılgın projeleriyle tanınan Serdar İnan, Havvada Projesi'nin, altın çağda İstanbul'u başkent yapacağını söyledi
Kanal İstanbul projesinin bir parçası olan Havvada Projesi'ni konulmak üzere İnanlar İnşaat'ın sahibi Serdar İnan'la buluştuk. Kendi elektriğini üretecek, tamamen teknolojiyle donatılmış birada yapmaya hazırlanan İnan, çok daha çılgın projelerini ve mimariye bakışını bizimle paylaştı Türkiye'de inşaat sektöründe başarılı işlere imza atan İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan, çılgın proje Kanal İstanbul'un içerisinde ama ondan daha çılgın bir projeye imza atmaya hazırlanıyor. Kanal İstanbul'un Karadeniz kıyısında üç kilometre çapında olacak Havvada adını verdiği adada 300 bin kişi yaşayacak. Son teknolojinin kullanılacağı Havvada'da altı tepe bulunuyor.
Aslında bina olan bu tepelerde yaşayan insanlar kendi elektriklerini ürettikleri gibi kendi sebze-meyvelerini de yetiştirebilecek. 21. asrın duygu ve mimarisiyle projeyi şekillendirdiğini anlatan Serdar İnan, bu projeyi yaparken Mimar Sinan'dan da etkilenmiş. Serdar Bey'le yaptığımız röportajda Havvada'dan daha da çılgın projelerinden, hayatı nasıl algıladığından ve mimari beğenilerinden bahsettik.
Kanal İstanbul projesine nasıl dahil oldunuz?
İstanbul dünya başkenti olacak. 19. yüzyılın başkenti Londra, 20. yüzyılın New York, 21. yüzyılın başkenti İstanbul. Neden İstanbul?
1989 yılında başlayıp 2012 yılında biten bir iletişim çağının içerisindeyiz. İletişim çağıyla birlikte uzaklar yakın oldu. Benim dört kızım var, kızlarıma bir laf söylediğim zaman gidip internete bakıyorlar ve "Babacım kafadan atma" diyorlar. Eskiden böyle bir şey yoktu, atıp tutulurdu.
Yine eskiden "öleceğiz, ahirette ellerimiz ayaklarımız konuşacak, yaptığımız hataların cezasını göreceğiz" denirdi. Şimdi sabah röportaj yapılıyor akşam web'de çıkıyor. Artık ayağını denk alacaksın. Işıklar yandı,
karanlık köşe ve gizlenecek bir şey de kalmadı. Tüm gerçekler ortada.
Bu neyi getirecek? Radikalizm yok olacak, renk ayrımları, dil ayrımları gibi ne varsa ortadan kalkacak ve tüm dünya kavuşacak. İran'da devrim oldu, Rusya'da komünizm yıkıldı. Arap Baharı derken bugün kapitalizmde yine krallar ortadan kalkıyor. İleride bunu tarih yazacak; Doğu Batı'yla, Batı Doğuyla kavuşuyor. Altın çağ başlıyor.
Peki Altın Çağ'ın başkenti neden İstanbul?
Doğudan baktığın zaman İstanbul Batı'ya ait, Batı'dan baktığın zaman da Doğuya aittir. İstanbul, bir köprüdür; iki kıtanın ortasındaki kent olduğu için Altın Çağ'da popülaritesi artacak. Havvada'nm da temeli bu işte; Altın Çağ'ı yaşama mekanı olacak.
İsmi neden Havvada?
Hazreti Havva, dünyaya indiği zaman dünya yemyeşildi; ırk, dil, din farkı yoktu. Maya Takvimi'ne göre dünya dönüşünü tamamladı, 2012 kıyametin koptuğu tarih. Eski çağın kıyameti kopacak ve yepyeni bir çağ başlayacak. Bugüne kadar ne kadar çağ varsa hepsi bir blok çağ şeklinde, şimdi ise gerçekten yeni bir döneme giriliyor. İletişim çağında diyelim hamilesiniz, tüm bilgiler artık sistemde. Sizin nereye gittiğiniz, nerede alışveriş yaptığınız gibi bilgilere artık ulaşılabiliyor. Dünyada artık hiçbir şey gizli değil. Yeni çağda da yeni bir mimari ve yeni bir medeniyet oluşmak zorunda.
Havvada nerede olacak ve nasıl bir yaşam olacak?
Terkos Gölü'nün yanındaki havalimanına indin. İstersen pasaportu gösterip Türkiye'ye inersin, istersen göstermeyip Havvada'ya inersin.
Hiçbir millete, ırka, dine ait olmayan, tamamen teknolojiden oluşan ama temelinde doğa olan bir yerleşim birimi. 3 kilometre çapı var, 300 bin nüfusu var.
Binaları nasıl yapacaksınız?
Katman halinde yukarı çıkan teraslardan oluşuyor aslında, bina olan tepelerden bahsediyoruz. Amerika'da çizdirdim bu projeyi, ekologlar, okyanus bilimcileri, deprem bilimcileri gibi danışmanlarımız oldu.
Kanal İstanbul Projesi'ni nasıl buluyorsunuz peki?
Kanal İstanbul Projesi, İstanbul'un dünya başkenti olma projesinin parçalarından biri. Bu projeyle birlikte gelir, elektrik, enerji ve prestij sağlıyorsun. Montrö Anlaşması'nı yerle bir ederek Türkiye'ye bağımsızlık sağlıyorsun. Boğaz'ı bir turizm merkezi haline getiriyorsun. Tek başına olarak düşünürsen yeterli değil, başka projelerle detaylandırmak gerekiyor. Kanal İstanbul'un faydası yepyeni bir kent ve yepyeni bir havalimanı yapılacak kuzeye.
İstanbul'un nüfusu belki artacak ama eski İstanbul daha yaşanılası bir yer olacak. Dünyaya da nam salacak yepyeni bir kent oluşturacaksın.
Havvada'da yaşam alanlarının ne gibi özellikleri olacak?
Niye piramitler bu kadar dayanıyor? Bir binayı yıksan piramit şeklini alır dolayısıyla biz de bu tepeleri piramit mantığında hazırladık. Kanal İstanbul'dan çıkan toprakla Havvada'nın altındaki adayı oluşturuyorsun, 440 milyon metreküp toprak gerekiyor. Kanal İstanbul'dan çıkacak toprak miktarı 1 milyar metreküp. Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi Marmara'ya ve Karadeniz'e iki ada yapılacak. Havvada, Karadeniz'de bildiğiniz üzere. Benim Marmara'ya yapılacak bir ada projem daha var.
Aslına bakarsanız 21 projem var.
Neden 21 bu arada?
21. yüzyıl olduğu için.
Rakamlarla da aranız iyi galiba?
Rakamlar, ilahi bir ilimdir.
Mesela pinkod vardır, Douglas Forbes diye bir adamın bulduğu şey.
Onunla tanışmaya da gittim.
Pinkodunuz ne söyledi size karakteriniz hakkında?
"Senin annen kız bekliyormuş, oğlun olunca üzülmüş" dedi, doğru.
"Sen rüzgarda duramazsın, zor bir doğumun olmuş" dedi, ben altı kilo doğmuşum ve 36 saat sürmüş. "Sen dört çeker arabaya binersin" dedi, hatta arabamın modelini markasını bildi. "Tsunamide sörf yaparsın" dedi, ki ben riski çok severim.
"Ekolojiye önem vermen lazım" dedi, "İnşaatçı mısın?" diye sordu. Son olarak da "Ekolojik binalar yapman lazım" dedi.
Havvada gerçekleştiğinde orada yaşayanların Nişantaşı'nda oturanlardan ne gibi farklılıkları olacak?
Depremden korkmayacaklar, egzoz gazı yok, deniz manzaralı, tamamen yeşil. Ulaşımda elektrik sayesinde ama zaten yürüyerek her yere ulaşabilecekler. Tamamen teknolojik, güvenliğin yüksek derece kullanıldığı bir yer olacak. Geleceğe ait filmlerde mesela Star Wars'da imparatorlar vardır. Bu tip filmlerde hiç demokrasi göremeyiz, aslında insanın bilinçaltında yakma, yıkma güdüsü vardır. Havvada'da alt-üst yok, Nişantaşı'ndan en önemli farkı bu. Her tepenin içinde bir alt özelliği var; birinde sağlık varsa diğerinde eğitim var. Cami, kiliselerde altılı kubbeler vardır, eskiden beri bu form kullanılıyor.
Altı da enteresan bir rakam aslında...
Tabii şeytanın rakamı, ben altıyı sevmem. Benim rakamlarım 7 ve 21.
Havvada'da altı tepe var, çukurla birlikte sayım yedi oluyor ve kurtarıyorum. Leonardo da Vinci'nin altı kollu bedeni vardır; bir tarafı eğitim bir tarafı üretkenlik, felsefe, sağlık, fizik diye gider. Orta bölümü de 'digestion' yani sindirimdir.
Sizin orta bölümünüz yani çukurda ne olacak?
Her türlü dinlerin, mezhebin temsil olduğu ana mabet olacak.
Camisi, kilisesi, havrası da olacak.
Dinlerin kavuştuğu ana merkezde 'digest' edeceğiz insanları.
Tepelerin üzeri açık mı olacak?
Üstünde cam var tepelerin, en üstte ev olmadığından kimsenin üstünü camla kapatmamış da olacağız. Tepelerin içerisinde de çarşıdan mağazalara her şeyi bulabileceğiniz yerler olacak. Havvada'daki evler kendi elektriğini kendi üretecek, kendi arıtmasını da yapacak. Hatta gıdasını bile üreten geleceğin kenti olacak. Geleceğin şehirlerine baktığınız zaman da kendi kendine şehirler görürsünüz. Daha bizimkilerin jetonu düşmedi ama toprak çok kıymetli. Burası daha çok suyu kullanacak. Evlerin içinde çöp değişme tesisleri de olacak. Dışarıya çok fazla bağımlı olmayan bir yaşam alanı planladık.
İnşaatın başlaması için tarih öngörebiliyor musunuz?
Bugün izin versen yarın başlayabilirim... Asıl benim bir de tren projem var. Dünyada bir ilk, eşi benzeri yok; duraklarda durmayan tren. Devamlı dönen bir ana tren var, duraklardaki vagonlar ana trene ekleniyor. İstanbul, coğrafi konumundan dolayı, Londra veya Paris gibi dairesel plana kavuşamıyor. Lineer olup, uzayıp duruyorsun. 100 kilometrelik şehir mi olur?
Bugün Moskova'da en uzak mesafe 20 kilometre, İstanbul'da git babam git... Bu şekilde masraf, trafik artıyor, şehir yoğunlaşıyor. Benim projemde en uzak mesafe Bandırma, 400 kilometre hızla giden trenle bir saat içinde dönebilirsin. Dolayısıyla duraklarda durulmaması gerekiyor, duraklarnı gelip trene binmesi şart.
Gerçekten çok enteresan bir fikir. Nereden geldi aklınıza?
Geldiler...
Böylesine büyük bir projenin maliyeti ne kadar peki?
7 milyar dolar. Yüksek maliyeti olmasına rağmen bölgeye 70 milyar dolar artı değer getiriyor. Böylece Marmara'nın etrafi İstanbul'un bir semti oluyor.
Deniz otobüsü, feribotu da çöpe atmış mı olacaksınız bu projeyle?
Onlar ayn. Söylediğim gibi benim 21 tane projem var, sıra onlara da gelecek.
Her isteyen Havvada'da yaşayabilecek mi?
Tabii ki yaşayabilecek. Metrekaresi 5 bin dolar gibi rakamla satılırsa yatırını maliyeti olan 30 milyar doları çıkartıyor zaten.
Bu projeyle Mimar Sinan'ı da anmak istediğinizi okumuştum, doğru mu?
Benim ismimi 'Mimar S.İnan' olarak yazarsan hayatın garip bir tesadüfü Mimar Sinan gibi oluyor. Bakın çok enteresan bir tesadüf daha var.
NASA'nm suyun altındaki şekilleri gösteren bir programı var. Mimar Sinan Beldesi var Küçükçekmece tarafında, tam o beldenin ön tarafında denizin içinde Mimar Sinan'ın kafasının şekli var. Dünyanın en güzel mimarlık eserleri benim için iki tanedir: Biri Selimiye Cami diğeri de Taj Mahal'dir.
Dünyada sizin gibi çılgın fikirleri olan mimarlar var mı bildiğiniz?
Gaudi.
21 tane projeniz var, kızlarınızın bu projelerinizi devralmasını ister misiniz?
Ben kızlarımın sahibi olarak görmüyorum kendimi. Bazı ruhlar, kendini yetiştirmek üzere dünyaya gelir, bazı ruhlar da katalizördür. Stalin imtihanlı bir ruh değildi; 50 milyon adamı öldürüp gitmesi gibi bir şey var mı? Bazı ruhlar kendini yetiştirmek üzere geliyor. Kızlar benim soru kağıtlarım. Niye benim dört tane kızım var? Alem Serdar İnan'a ne diyor? "Yumuşak ol oğlum" diyor.
Dört tane oğlum olsa daha kaba saba bir adam olurdum. Benim dört tane kızım var; birisi toprak yani stabil; bir tanesi su, her şeyin şeklini alıyor; bir tanesi ateş, tuttun mu yanarsın; biri de hava, havai bir kız. İnsanlar kendi çocuklarını, kendilerinin zannediyor. Bizim tüm yaptığımız işler, Mimar Sinan Vakfı için. Çocuklarımıza da baba evinde ne gördüyse onu sağlayacak kadar para bırakıyoruz. Sistemini doğru kurarsan, suyun içinde akarsın. Ben kenara bakıcam dersen taşlara çarpıp ölürsün. Tüyü bırakırsan suyun içine, ne kadar hızla akarsa aksın, tüye bir şey olmaz. Bunun da sebebi tüyün kendinden vazgeçmiş olması. Şeffaflaşmış...
En çılgın projeniz nedir peki?
En çılgın projem kendimim
Deran Özer/Sabah
Şamdan Plus
Yorum Yaz