Süleyman Çetinsaya: Sosyal alan önemli ama maliyete dikkat!

Gerçekleştirdiği konut projelerinde geniş sosyal alanlar yaratarak dikkat çeken Avrupa Konutları, bu alanların oturanlara maliyeti konusunda oldukça hassas davranan şirketlerden... Avrupa Konutları Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, bu alanları sürdürülebilir nitelikte oluşturarak ev sahiplerine yıllarca keyif sunmayı amaçladıklarını söylüyor. Çetinsaya'ya göre konut alıcıları da sürdürülebilir sosyal alanlara giderek daha fazla önem veriyor. Ancak bu alanları kullanmanın maliyetinin de yüksek olmaması gerekiyor. Çetinsaya, düşük aidat konusunun kendileri için çok önemli olduğunun da altını çiziyor. Avrupa Konutları Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya'yla şirketlerinin sürdürülebilirlik stratejisini ve bu alandaki hedeflerini konuştuk: 

 

Avrupa Konutları markalı konut projelerimizin tamamı için oluşturduğumuz bir konsept var. Bu konseptimizi ilk projemiz olan Avrupa Konutları Atakent 1'den bu yana uyguluyoruz. Projelerimizin tamamında geniş sosyal yaşam ve peyzaj alanları oluştururken, bu alanları sürdürülebilir özeliklere sahip şekilde sunuyoruz. Avrupa Konutları Atakent 1 projemizde yaşam başlayalı yaklaşık 7 yıl oldu. Ancak tüm sosyal yaşam alanları ilk günkü kalitede ve konforda. İnşa edildiği dönemde yaygın olmayan teknolojik donatılar da sürekli proje içine uyarlanıyor. Bunlardan biri de ortak mahallerde kullanılan yönlendirme tabelaları ve ışıklandırmaların güneş enerjili panellerle çalışabilir hale getirilmesi. 

 

Bir yaşam alanının sürdürülebilir nitelikte olması için öncelikle kendi içinde bir döngüye sahip olması gerekiyor. Bunun yanı sıra bu alanları yaşatacak insanlara ekstra bir yük oluşturulmamalı. En düşük maliyetlerle yürütülebilecek bir organizasyonun da oluşturulması önem taşıyor. 

 

Avrupa Konutları markalı konut projelerimizin peyzajı, güvenliği, teknik servisi, sosyal yaşam ve spor alanlarının tamamı minimum aidatlarla yürütülür. Arsa alanının yüzde 80'lerin üzerindeki kısmını sosyal yaşam alanlarına ayırdığımız projelerimizde çok daha yüksek olacak maliyetleri en aza indirgedik. Bu alanların ve hizmetlerin maliyetlerini düşürmek adına, sitenin ortak mahalleri arasında yer alan ticari ünitelerin gelirleri kullanılıyor. Ticari alanlardan elde edilen gelir, sitenin tüm hizmetlerinin maliyetini karşılamakta kullanılıyor. Böylece site sakinlerinin aidatları, metrekareye ortalama 1,5 TL olarak yansıyor. Ayrıca site yönetimini belirli bir süre kâr amacı gütmeden biz üstleniyor, sonrasında da site sakinlerine teslim ediyoruz. Bu şekilde site yönetimi sadece site giderlerini karşılamak için hizmet veriyor. 

 

Günümüzde konut alıcısı bir evden öte bir yaşam alanı satın almak istiyor. Bizler de projelerimizde sosyal yaşam alanlarına ve peyzaja geniş yer ayırıyoruz. Oluşturulan yaşam alanlarında farklılık sunanlar öne çıkıyor. Ancak tüketicinin çok iyi bildiği bir nokta var ki o da site içi giderlerinin çok yüksek maliyetlere ulaşabildiği ve hatta kira bedeli gibi aidatlar ödemek zorunda kalabilecekleridir. Avrupa Konutları markalı projelerimizin düşük aidatlarla birçok ayrıcalık sunması bizi öne çıkaran en büyük etkenlerden. Satış ofislerimizi ziyaret eden tüketicilerin ilk soruları arasında mutlaka aidat oranları olur. Bizim uyguladığımız sistemi ve aidat oranlarını öğrendiklerinde, benzer projelere kıyasla çok daha rahat bir yaşam sunduğumuzu fark ediyorlar. Şu an projelerimizde yaşayanlar ve satış ofislerimizi ziyaret edenlerden bu noktada çok iyi geri dönüşler alıyoruz. 

 

İnsan yaşamının olduğu tüm alanlarda sürdürülebilirlik kavramının önemi büyüktür. Söz konusu insanların evleri ve yaşam alanları olduğunda da bu konu daha da anlam kazanıyor. Gayrimenkul sektörünün aktörleri olarak bize düşen en büyük görev inşa ettiğimiz yaşam alanlarında yıllarca ilk günkü kaliteyi ve konforu sürdürülebilir nitelikte sunmak. Her bir bireyin yaşam alanım minimum harcamalarla hayatta tutmasını sağlamak ve bu alanların da kendi içinde döngüsünü oluşturmak sektörümüzün öncelikli amaçları arasında yer almalı. Sonuç olarak inşa ettiğimiz konutlarda geniş sosyal alanlar oluşturuyoruz. Bu alanların ev sahiplerine yıllarca yük olmasını değil, sürdürülebilir nitelikte oluşturarak yıllarca keyif sunmasını sağlamalıyız. 

 

Ülkemiz sürdürülebilirlik konusunda maalesef gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmış durumda. Sürdürülebilirlik kavramı, son dönemde çeşitli sektörlerden şirketlerin çalışmalarıyla her ne kadar öne çıksa da bireyler nezdinde önemli bir algıya ulaşamadı. Türkiye'de kurumsallaşmış firmaların bu konuya ilgisi gün geçtikçe artıyor. Bununla birlikte halkın da bilgilendirilmesi ve firmalara karşı sürdürülebilirlik konusunda talebin oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.