Torun Center asansör faciasına ilişkin 6 kişi daha yargılanıyor
Şişli'deki Torun Center inşaatında çalışna 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansörün kazasında TOKİ'nin eski çalışanı 6 kişinin yargılanması başladı.
Şişli'de inşa edilen Torun Center'ın şantiyesinde 6 Eylül 2014'te 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasına ilişkin 25 sanığın yargılandığı dava haricinde TOKİ'nin eski çalışanları olan 6 sanığın yargılanmasına başlandı. 6 sanık hakkında "görevi ihmal" suçundan ikişer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava görüldü.
İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya, 5 tutuksuz sanık katıldı. Eski İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Aliseydi Karaoğlu'nun gelmediği duruşmada kazada ölen işçilerin ailesi olan müştekileri ise avukatları temsil etti.
Duruşmada, müştekiler Mustafa Genç, Dilan Genç, Songül Doğan ile Hüseyin Biçer'in avukatları Yıldız İmrek aracılığıyla davaya müdahillik talebinde bulundukları tutanağa geçirildi.
Müdahillik talebine karşı beyanı sorulan sanık avukatlarından Serdar Mahmut, iddianamenin "görevi kötüye kullanma" suçundan düzenlendiğini ve müştekilerin suçtan doğrudan zarar görmediklerini öne sürerek, taleplerin reddine karar verilmesini istedi.
Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, müştekilerin suçtan zarar gördüklerini kaydederek müdahilliklerine karar verdi.
"İş güvenliğiyle ilgili herhangi bir yükümlülüğümüz yok"
Savunması alınan sanıklardan eski TOKİ 7 No'lu Uygulama Şube Müdürü Ömer Canikoğlu, tapunun geç devredilmesi sebebiyle kamu zararı oluştuğu için "görevi kötüye kullanmak"la suçlandığını hatırlatarak, "7 No'lu Uygulama Şube Müdürü olarak Mayıs 2013'te görevlendirildim. Bu kapsamda 7 ildeki toplu konut şantiyelerinin kontrolü ve gerekli denetimlerinin yapılması görevimiz vardı. Bana bağlı personelin bu doğrultuda sevk ve idaresi, koordinasyonundan sorumluydum." dedi.
Tapu devriyle ilgili hususun görev başlama tarihinden daha önceki bir husus olduğunu ve bu konuda bilgi sahibi olmadığını anlatan Canikoğlu, şu savunmayı yaptı:
"Görevimiz proje uygunluğuna ilişkindir. İş güvenliğiyle ilgili herhangi bir yükümlülüğümüz bulunmamaktadır. Bu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin görev alanına girmektedir. Onlar da gerekli denetimi yapmaktadır. Birimin tapu devirleriyle ilgili herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır. 24 saat çalışma izni çıkartılması da tarafımızca sağlanmış bir şey değildir. Valilik kararı ile yapılmaktadır. İnşaat belli bir seviyeye gedikten sonra devir işlemi yapıldı ve daha sonra inşaat kaldığı yerden devem etti. Akabinde bu yere yapı denetimi atandı. Birlikte işler devam etti yapı denetimle. Daha sonra tamamlandığını ve iskan ruhsatlarının alındığını öğrendik. Yapı denetim firmasının uygunluk tutanakları da vardır. Bu görevimizi icra ederken herhangi bir kusurumuz olmamıştır. Zaten inşaatın kalitesi bakamından herhangi bir eksik olmadığı da açıktır. İskan ruhsatı alındığı için inşaatın teknik şartnamelere uygun olarak yapıldığı da kanıtlanmıştır."
Canikoğlu, müdahil avukatının, "Tapu devrinde yetkili kimdir?" sorusuna "Tapu devrinde yetkili birim Emlak Daire Başkanlığıdır. Daire başkanının ismi de sanıklardan Aliseydi Karaoğlu'dur." karşılığını verdi.
"Haksız şekilde elde edilmiş menfaat yoktur"
Sanıklardan eski TOKİ 4 No'lu Uygulama Daire Başkanı Niyazi Özdemir, söz konusu inşaat sözleşmesinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili idarelerinin sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir sorumluluklarının olmadığını öne sürerek, "Bu inşaat, idarenin yükleniciye herhangi bir bedel ödeyerek yaptırdığı bir imalat değildir. Aksine hasılat paylaşımı ile yaptırılan bir imalattır. Haksız bir şekilde elde edilmiş bir menfaat yoktur. Dolayısıyla ödemeye esas herhangi bir görevi kötüye kullanma söz konusu olamaz." diye konuştu.
Kontrolörlük görevi yapan makine mühendisi sanıklardan Mehmet Rıfat Çağal, görev tanımları gereği kazayla ilgili sorumluluklarının bulunmadığını belirtirken, eski TOKİ 8 No'lu Uygulama Şube Müdürü Temel Emrah Bıyıklıoğlu asansörün iş makinesi niteliğinde olduğunu ve kazasıyla ilgili herhangi bir sorumluluğunun olmadığını öne sürdü.
Savunması sorulan mimar Zühal Dalkılıç da görev tanımına uygun şekilde gerekli denetimlerde bulunduğunu söyleyerek, iş güvenliği uzmanı olmadığı için kazada bir sorumluluğunun olmadığını savundu.
Sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu kaydetti.
"Usulsüzlüklerle ilgili işlem yapılmaması sorumluluk doğurdu"
Duruşmada söz alan müdahillerin avukatı Yıldız İmrek, TOKİ'den denetim raporları ve defter kayıtlarının bulunup bulunmadığı, inşatta görevli kontrolörlerin kim olduğu hususlarının sorulması, duruşmaya gelmeyen sanık Aliseydi Karaoğlu'nun yüz yüzelik ilkesi gereği huzurda dinlenilmesine yönelik karar verilmesini talep etti.
Müdahil avukatlarından Songül Beydilli, "TOKİ bir kamu kurumudur. Kamu kurumundaki tüm iletişimlerde yazılılık esastır. Anlaşılan o ki kayda geçmeyen ve usulsüzlüklerle ilgili işlem yapılmaması nedeniyle bir sorumluluk söz konusudur. Bunun da tüm inşaatlarla ilgili olduğu sonucu ortaya çıkmıştır." dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme, kaza günü baz alınarak inşaattaki denetim raporlarının, defter kayıtlarının ve sahada kontrolör olarak görevlendirilen kişilerin isim listelerinin mahkemeye bildirilmesi için TOKİ'ye yazı yazılmasına hükmetti.
Ankara'da oturan sanıklardan Aliseydi Karaoğlu'nun talimatla ifadesinin alınması için Ankara asliye ceza mahkemesine yazı yazılmasını ve taraf avukatlarına beyanlarını hazırlamak için süre verilmesini de karara bağlayan mahkeme, duruşmayı 22 Haziran'a erteledi.
Diğer davada 25 sanık yargılanıyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, eski İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Aliseydi Karaoğlu'nun da arasında bulunduğu eski 6 TOKİ görevlisinin, "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan ikişer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Şişli'de 6 Eylül 2014'te 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasına ilişkin 25 sanık, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor. Mahkemenin 14 Şubat tarihli duruşmasında mütalaasını açıklayan savcılık, bilirkişi raporuna göre kusurlu sayılan 9 sanığın, "bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçundan üçer yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapisle cezalandırılmasını, kusursuz sayılan 16 sanığın ise beraatine karar verilmesini talep etti.
Yorum Yaz