Türkiye’de binalar depreme hazır mı? 17 Ağustos’tan bu yana…
Binalar deprem anında kaçılacak değil sığınılacak yerler olmalı…
Deprem gerçeğini bundan 15 yıl önce Marmara Depremi ile bir kez daha hatırlamış olan Türkiye'de mevcut binalara bakıldığında durum pek de iç açıcı değil. Yüzölçümünün yüzde 92'si deprem kuşağında bulunan ülkemizdeki 20 milyon konutun yüzde 45'i sağlıksız… Yani hem depreme karşı güvensiz hem de enerjiyi israf eden, sosyal donatıları olmayan, sağlıklı ve konforlu yaşam imkanı sunamayan niteliksiz yapılar… İşte bu noktada, kentsel dönüşüm sürecinin doğru yönetilmesi ve kamuoyunun bilinçlenmesi çok önemli.
Yakın geçmişimizdeki en şiddetli deprem olan 17 Ağustos 1999 depreminin 15'inci yıl dönümünde açıklamalarda bulunan Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, “Aynı acıları tekrar yaşamamak için binalar, deprem anında kaçılacak değil, içine güvenle sığınılacak yerler olmalı. Tüketiciler konut seçerken elbette estetik değerlere önem vermeli ancak öncelikleri statik değerler olmalı.” diye konuştu.
Önlem ve eğitim şart!
Yakın zamana kadar ülkemizde mühendislik ve mimarlık hizmetlerine gereken önemin verilmediğini vurgulayan Cafer Kara, depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolunun depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı eğitmek olduğunu vurguladı.
Yapı denetimi sağlıklı işlemeli…
“Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatıdır.” diyen Kara, yapı denetiminin sağlıklı işlemesinin önemine de dikkat çekti.
Kentsel dönüşüm; kapsamlı, planlı, sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olmalı
Kentsel dönüşümün deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye'de çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Kara, “Ancak kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı. Yerinde imar artışıyla yapılmaya çalışılan kentsel dönüşüm başarısız olur. Kentleri uzun vadede geri dönüşü mümkün olmayan hatalara sürüklememek için kentsel dönüşüm; yolu, altyapısı, yeşil alanı ile daha kapsamlı, planlı ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olarak ele alınmalı. Ayrıca devlet ve yerel yönetimler daha etkili ve yönlendirici rol oynamalı.” diye konuştu.
Bakış açısının odağına maliyet değil kalite yerleşmeli
İnşaat projelerinde üretimin yanı sıra kullanım ve dönüşüm süreçlerinin de göz önüne alınmaya başlandığını ifade eden Kara, sürdürülebilirlik, inovasyon ve Ar-Ge, kentsel dönüşüm üçgeninde ilerlenirse sektörde kalite standartlarının yükseleceğini söyledi. Kara, bakış açısının odağına maliyetten öte kaliteyi ve sürdürülebilirliği yerleştiren bir yaklaşımla kentsel dönüşümün başarılı olabileceğini belirtti.
Yorum Yaz