Türkiye'nin kredi notunun artması endüstriyel yapı sektörüne umut oldu!
Sanayi yatırımlarını takip eden sektör, Türkiye'nin kredi notunun artmasıyla olumlu bir havaya girdi. Kredi notu artışının, sektörün pazar payı ve çeşitlendirme çalışmalarında da artış sağlaması bekleniyor
Endüstriyel yapı sektörünü etkileyen en büyük faktör sanayi yatırımları. Bu anlamda sanayideki gelişmeleri yakından takip eden sektör, 2010 ve 2011'in ilk yansında sanayideki yatırımlarla canlanma gösterirken, Avrupa ve Amerika'daki ekonomik belirsiz süreç yüzünden son 1.5 yılda tekrar durağan bir döneme girdi. Türkiye'nin önemli bir dış pazarı olan Ortadoğu'daki karışıklığın bitmemiş olması da bu yatırımların artmasını etkiliyor. Fakat Türkiye'nin kredi notunun artmasının elbette yatırımcı ve son kullanıcı için olumlu bir hava yarattığı söylenebilir. Sektör, sanayi yatırımcılarının da yüzünü güldürebilecek bu not artırımından umutlu ve pazar payını büyütmek ve çeşitlendirmek konusunda önümüzdeki dönem çalışmalarını daha da yoğunlaştırarak sürdüreceğe benziyor! Hızın önemli olduğu okul, yurt, askeri yapılar gibi " yapılan ile alışveriş merkezleri, stadyumlar gibi yapı türlerinde de kullanımın artması konusunda 2013 yılında daha somut sonuçlar alınmasına çalışılacaktır.
Endüstriyel yapının tercihi prefabrikasyon
Sektörün üretimi ağır ve hacimli elemanlardan oluştuğundan sektörde uluslararası faaliyetler ihracattan çok, bilgi ve deneyim transferi ile yerinde üretim modeli çerçevesinde yürütülüyor. Sektörün birlikte iş yaptığı ülkeler daha çok Türk cumhuriyetleri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu. 2011 yılında Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da çıkan karışıklıklardan dolayı bu bölgelerdeki çalışmalarını durduran birçok firma, 2012'de ofislerini açarak faaliyetlerini sürdürdü. Türkiye'de yapılarda çok kullanılmayan prefabrikasyon teknolojisinin endüstriyel yapılarda kullanım oranı ise yüzde 85. Prefabrikasyonun sanayi yapılarında başlıca tercih edilme sebepleri; büyük açıklıkların geçilmesine olanak tanıması, beton kalitesinin kontrollü ve dayanıklılığın yüksek olması, yerli girdi kullanıldığından diğer malzemelere oranla daha ucuz olması, inşaatın yapım hızı dolayısıyla işletmenin çabuk devreye girebilmesi. 2011 verilerine göre prefabrik yapı üretimine bölgesel dağılım açısından bakıldığında yüzde 35'lik oranla Marmara Bölgesi en büyük payı alıyor. Onu sırasıyla yüzde 24 ile İç Anadolu ve yüzde 22 ile Ege ve Batı Akdeniz izliyor. Doğu Akdeniz yüzde 10'luk bir pay alırken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri yüzde 6, Karadeniz Bölgesi ise bu dağılımdan yüzde 3'lük bir pay alıyor.
Türkiye Prefabrik Birliği'nden alınan bilgiler göre sektörde çeşidi büyüklükte 101 firma faaliyette bulunuyor. Birliğe üye olan kuruluşlarda 2011 yılında topla!n^4 bin 211 kişinin çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, sektörde toplam 9 bin kişinin istihdam edildiği tahmin ediliyor. Prefabrik sektör üretiminin yarısını yapı elemanı üretimi oluştururken altyapı işleri ile çevre düzeni elamanları üretimi de diğer yarıyı eşit paylaşıyorlar.
Prefabrikasyonun inşaat sektöründeki pazar payı düşük
Prefabrikasyonun endüstriyel yapılardaki yüksek kullanım oranına rağmen inşaat sektöründeki pazar payı yüzde 7-8 arasında. Bunun en büyük sebebi ise, prefabrikasyon yapımında avantaj olan 'hız'ın, yapı bittiğinde ödenmesi gereken binanın bedeli açısından dezavantaja dönüşmesi. Bu bedeli gereken hızda ancak sanayiciler sağlayabildiği için prefabrikasyon daha çok endüstriyel yapılarda kullanılıyor. Bu sektörün Gayri Safi Milli Hasıla'dan aldığı pay yaklaşık 0.5. Prefabrikasyon üretimine en büyük talep özel sektörden gelirken kamu sektörünün pazar payı yüzde 25 dolaylarında. Kamunun prefabrik teknolojilere yeterince ilgi göstermemesinden yakınan sektör aktörleri, bürokrasideki engellerin prefabrikasyonun hızını yavaşlatmasından da şikâyetçi.
Sektör, pazar payını büyütmek ve çeşitlendirmek konusunda önümüzdeki dönem prefabrikasyon çalışmalarının daha da yoğunlaştırarak sürdüreceğe benziyor. Hızın önemli olduğu okul, yurt, askeri yapılar gibi kamu yapıları ile alışveriş merkezleri, stadyumlar gibi yapı türlerinde de prefabrikasyon kullanımının artması konusunda 2013 yılında daha somut adımlar atılmaya çalışılacak. Türk Yapısal Çelik Derneği'nden alınan bilgilere yapılarda göre endüstriyel yapılarda yapısal çeliğin yapısal çelik kullanım oranı ise yüzde 30. Yapısal çeliğin kullanım oranı Türkiye'deki inşaatlarda kullanım oranının yüzde 6, konutlarda kullanım oranının yüzde 1 olduğu düşünüldüğünde, endüstriyel yapılardaki kullanım oranı pek de düşük değil. Yine de Türkiye'nin deprem gerçeğine dikkat çeken sektör temsilcileri, özellikle konutlar başta olmak üzere yapılardaki çelik kullanım oranlarının artması gerektiğine dikkat çekiyor.
Depreme dayanıklılık artıyor
Teknoloji açısından yurtdışındaki uygulamalarla arasında büyük fark olmayan sektör, kendini geliştirmeye devam diyor. Depreme dayanıklı yeni bağlantı teknikleri geliştirmek amacıyla Avrupa Birliği tarafından fonlanan ve Türkiye'den Türkiye Prefabrik Birliği ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile yedi ülkeden birlik ve çeşidi araştırma kuruluşlarının katıldığı, 2009 yılında başlayan uluslararası araştırma projesi 2012 Mart ayında sona erdi. Proje çerçevesinde kapılmakta olan deneylerde bağlantı noktalarının deprem davranışı ve deprem dayanımı konusunda önemli bilgiler elde edildi.
Teknolojik olarak gelişmekte olan sektörün en büyük sorunları arasında yetersiz denetim ve kalite talebinin olmamasından doğan haksız rekabet ve bunun yanı sıra merdivenaltı üretimlerin kalite standardını düşürmesi sayılabilir. Ayrıca eğitimli işgücü eksikliği de sektörde sıkıntılara yol açarken, firmaların kırılgan finansman yapıları, Ar-Ge çalışmaları önünde engel oluşturabiliyor.
Dünya
Yorum Yaz