En çok iş kazası madencilik ve inşaat sektöründe yaşanıyor!
Uzmanlar, ölümle sonuçlanan iş kazalarının en fazla inşaat sektöründe yaşandığını söylüyor.
Güncel verilere göre Türkiye'de iş kazalarının en çok görüldüğü alanlar arasında madencilik ve taş ocaklığı, kanalizasyon ve atık yönetimi faaliyetleri, imalat, inşaat, konaklama ve yiyecek hizmetleri bulunuyor. Ölümle sonuçlanan iş kazalarının ise en fazla inşaat sektöründe yaşandığını vurgulayan uzmanlar, iş güvenliği kültürünün yerleşmemiş olmasının ülke açısından önemli bir sorun olduğunun altını çiziyor. İş güvenliğini önemsemeyen yönetimin olduğu iş yerlerinde çalışanların ve iş güvenliği bilinci olmayan çalışanların risk altında olduğuna dikkat çeken uzmanlar, İSG kültürünün yaygınlaştırılması alanında iletişim araçlarının daha aktif kullanılması, sinema, tiyatro, diziler gibi medya organlarında İSG kültürünün yer almasına yönelik çalışmalar yapılmasının önemine vurgu yapıyor.
Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı ve Öğretim Görevlisi Gamze Kağan, Türkiye'de sık yaşanan iş kazaları ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu ve tavsiyelerini paylaştı.
En çok ölümlü kaza inşaat sektöründe yaşanıyor
Araştırmalara göre Türkiye'de ölümle sonuçlanan iş kazalarının en fazla inşaat sektöründe görüldüğünü belirten Öğretim Görevlisi Gamze Kağan sözlerine şöyle devam etti:
“İnşaat sektöründe yaşanan iş kazaları en çok çalışanın düşmesi, elektrik çarpması, malzeme düşmesi, yapı makinası kaynaklı meydana geliyor. Ölümlü iş kazalarının en çok inşaat sektöründe görülmesinin temel nedenleri ise ülkemizin ihtiyacı olan altyapı ve üstyapı uygulamalarının yoğun bir şekilde çözülmeye çalışılması, inşaat işlerinin yatırımların hemen hemen hepsinde görülmesi, inşaat sektörünün iş güvenliğinde çok tehlikeli alanda olması, iş sağlığı ve güveliği kültürünün ülkemizde yeni gelişmeye başlamasıdır.”
Maden ve taş ocakları da risk altında!
Kağan, SGK güncel verilerine göre ülkemizde iş kazalarının en çok görüldüğü sektörleri şöyle sıraladı: “Madencilik ve taş ocakçılığı, kanalizasyon ve atık yönetimi faaliyetleri, imalat, inşaat, konaklama ve yiyecek hizmetleri faaliyetleri iş kazalarının en çok yaşandığı sektörlerdir. Ayrıca madencilik ve taş ocakçılığı, inşaat, ulaştırma ve depolama, tarım, ormancılık ve balıkçılık, elektrik – gaz - buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörleri ölümlü iş kazalarının en çok görüldüğü sektörlerdir.”
Güvensiz davranışlar ve durumlar iş kazalarına yol açıyor
Kağan, iş kazalarının risklerini anlamak için öncelikle iş kazasına sebebiyet veren nedenleri anlamak gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“İş kazalarının oluşmasına neden olan etkenlerin tümü güvensiz davranışlar ve güvensiz durumlar olmak üzere temel iki etkene indirgenebilir. Çalışma ortamındaki sıcaklık, nem, hava akımları, yetersiz aydınlatma, gürültü, kirli hava gibi olumsuz fiziksel ve kimyasal etmenler çalışan insanda; yorgunluğa, ilginin dağılmasına, hareketlerin ağırlaşmasına, duyu organlarının yetersiz kalmasına neden oluyor ve bunun sunucunda da güvensiz davranışlar ortaya çıkıyor. Güvensiz koşullar ise üretimde kullanılan teknolojinin ve üretim araçlarının niteliğinden iş düzensizliğine, bakım ve kontrollerin noksanlığından denetim ve yönetim hatalarına, depolama ve istifleme yanlışlıklarından sağlıksız çevre koşullarına kadar birçok etkenden dolayı ortaya çıkıyor. Örneğin zayıf aydınlatma, bozuk zemin, zemindeki yağ ve petrol atıkları, ölçüm ve kontrolleri yapılmamış elektrik tesisatı gibi güvensiz koşullar düşme, patlama, elektrik çarpması gibi iş kazası risklere yol açıyor. Dalgınlık ve dikkatsizlik, makina koruyucularını çıkarmak veya uygun olmayacak şekilde kullanılması, tehlikeli hızla çalışmak gibi güvensiz davranışlar da düşme, yaralanma gibi çeşitli riskler meydana getiriyor.”
İş güvenliği kültürüne sahip değiliz…
Türkiye'nin iş kazalarının önlenmesi ve en aza indirgenmesi için 2012 yılında “6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” nu çıkararak çok önemli bir adım attığını belirten Öğretim Görevlisi Gamze Kağan, “Bu kanun ile birlikte iş sağlığı ve güvenliği açısından koruyucu ve önleyici bir yaklaşım benimsendi. Ancak bu büyük adımın üzerinden yaklaşım dokuz yıl geçmiş olması ve halen iş kazaları oranlarının yüksek olması iş kazalarıyla mücadele de henüz iyi bir kazanım elde edemediğimizi gösteriyor. İş güvenliği sorununa sadece teknik ve yasal bir sorun olarak bakılmaması gerekiyor. Ülkemiz açısından bu durumda en önemli sorunlardan bir tanesinin iş güvenliği kültürünün yerleşmemiş olduğunu söyleyebiliriz. İş güvenliği kültürünün geliştirilmesi için de uzun vadeli bir eylem planı oluşturulması gerekiyor. Bu kapsamda iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili kurum ve kuruluşların sosyal diyalog temelli ortak çalışmalar yürütmesi fayda sağlayacaktır.” diye konuştu.
Şirketler uzun dönemli stratejiler uygulamalı
İşyeri düzeyinde güvenlik kültürü oluşturulmasında kilit rolü oynayan işverenlerin ve yöneticilerin İSG uygulamaları konusunda uzun dönemli bir işletme stratejisi uygulamaları gerektiğini belirten Gamze Kağan, “Bu amaçla özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler başta olmak üzere işverenlere yönelik eğitim ve bilgilendirme programları yapılmalı. Bu programlar işverenin yasal sorumlulukları, İSG'nin verimliliğe ve iş kalitesine katkısı ve İSG yönetim sistemi yaklaşımı konularını içermelidir. Özellikle ölümcül iş kazalarının gerçekleştiği sektörlerde iş güvenliği performansının arttırılması ve iş kazalarının ve olumsuz sonuçlarının azaltılması; iş sağlığı ve güvenliği alanında daha etkin önlemlerin alınmasını, çalışanların iş güvenliği kurallarına uymalarının sağlanmasını, ilgili alanda yapılan yatırımların artırılmasını ve çalışmaların daha kontrollü bir şekilde yürütülmesini sağlar.” dedi.
İletişim araçları daha aktif kullanılmalı
İnternet ve medya alanında yaşanan hızlı gelişmeler ile iletişim araçları rollerinin toplumsal yaşamımızda ve çalışma hayatımızda önemli ölçüde arttığını belirten Kağan, “Bu nedenle İSG kültürünün yaygınlaştırılması alanında iletişim araçlarının daha aktif kullanılması ve İSG kavramının sinema, tiyatro, diziler gibi medya organlarında yer almasına yönelik çalışmalar yapılması faydalı olacaktır.” dedi.
Yorum Yaz