"Türkiye, İFM ile global düzeyde bir merkeze dönüşebilir"
EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, İstanbul Finans Merkezi Projesi’nin küresel bir merkez haline gelmesi için bir fırsat olduğunu söyledi.
İstanbul Finans Merkezi Projesi’nin İstanbul’un bölgesel ve küresel bir merkez haline gelmesi için bir fırsat olduğunu açıklayan EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Altyapı inşaatı tamamlanan projenin, bir miktar gecikmeli de olsa, üst yapı inşaat işlerine devam edilmekte ve 2022 sonuna doğru bitirilmesi hedeflenmektedir. Uluslararası bir finans merkezi olabilmek için gereken düzenlemelerin hızla yapılması elzemdir” dedi.
EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, İstanbul Finans Merkezi Projesi’nin İstanbul’un bölgesel ve küresel bir merkez haline gelmesi için bir fırsat olduğunu, ancak sadece bina yaparak bir Finans Merkezi oluşturulamayacağının altını çizerek, İstanbul Finans Merkezi Projesi’yle ilgili önemli bilgiler verdi:
İstanbul Finans Merkezi Projesi özelinde, başarı için diğer ülke örneklerinin incelenmesi başarılı olan ve olmayan konuların çıkartılması ve uluslararası bir finans merkezi olabilmek için gereken düzenlemelerin hızla yapılması elzemdir. Bugün dünyanın önemli uluslararası finans merkezleri bu unvanı alabilmek için vergi düzenlemeleri yapmış, vatandaşlık uygulamalarına ve özel hukuk düzenlemelerine varan birçok konuda tedbir ve teşvik paketlerini bu merkezlerde uygulamaya koyarak başarı elde etmiştir. Buna örnek olarak, 1997 yılından itibaren Hong Kong’ta da alındığı görülmektedir. Hong Kong, yabancı sermayenin ülkeye gelmesini sağlamak amacıyla; yabancı yatırımcıları ilgilendiren vergilerde indirim yapılması, yabancılar için sermaye ve döviz kontrolünün kaldırılması, Hong Kong’da ofis açma kolaylığının getirilmesi, döviz mevduatındaki vergi kesintisinin kaldırılması gibi birçok ekonomik ve bürokratik tedbiri uygulamaya koymuştur. Benzer uygulamaları ise 2004 yılında kurulan Dubai Finans Merkezi’nin (DIFC) ‘de yapılmış ve başarıya ulaşılmıştır. Dünyanın en önemli finans merkezlerinden Londra’nın da Asya Pasifik Piyasaları, Orta Doğu, Avrupa ve Kuzey Amerika Piyasaları ile çalışma zaman dilimi sıkıntısı olmasına rağmen global piyasalara yönelik geniş ürün yelpazesi geliştirilmesi ve hizmet sektörünün çeşitlendirilmesi gibi yine bir dizi tedbirler aldığı ve bu tedbirler sayesinde birçok banka, aracı kurum ve sigorta şirketinin burada faaliyet gösterdiği bilinmektedir.
Bu merkez kısa süre içerisinde bulunduğu konuma gelmesi için aşağıdaki düzenlemeleri hayata geçirmiştir.
• Bu merkezlerde faaliyet gösteren şirketlerin kurumlar vergisinde net teşviklerin verilmesi,
• Bu merkezlerde çalışacak nitelikli iş gücünün, örneğin expatların gelmesini teşvik edecek tedbirlerin alınması, çalışan tüm personellerin de sigorta ve vergilerden istisna olması,
• Bu merkezlerin içinde yer aldığı kompleksin serbest bölge ilan edilmesi,
• Bu merkezlerde döviz işlemleri ve sermaye hareketlerinde tam serbestlik sağlanması, para transferlerinde (kara para aklama vb. kapsamında alınması gereken önlemler hariç) kolaylıklar sağlanması ve kısıtlamaların kaldırılması,
• İslami bankacılık başta olmak üzere, yatırımcı ilgisini çekecek, sermaye piyasalarına derinlik kazandıracak yeni sermaye piyasası araçlarının geliştirilmesi ve teşvik edilmesi,
• Bu merkezlerde faaliyet gösteren kuruluşların yabancı çalışanları ve aileleri için oturum ve çalışma izinleri için bürokratik işlemlerde büyük kolaylıklar sağlanması,
• Bu merkezlere özgü yasal alt yapı oluşturulması (örneğin tahkime gitmek ve hukuki işlerde süreli uygulamalarla kısa sürede problemlerin çözülmesi için Tahkim ve İhtisas Mahkemelerinin kurulması gibi),
• Ayrıca belirlenen tedbir ve teşvik paketlerinin net, yabancı yatırımcının anlayabileceği açıklıkta olması ve istisnalarla karıştırılmadan uygulaması gereklidir,
• Bahsi geçen tedbirlerin alınması ve önceden açıklanmasının, kamu altyapı yatırımları bölgede yer almalarını hızlandıracağı öngörülebilir.
Özellikle İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması ekonomik açıdan Avrupa’da dengeleri değiştirmiştir. Pandeminin de etkisi ile ortaya çıkan durumların ve fırsatların değerlendirilmesi önemlidir. Her ne kadar çalışılan yer önemli görülmese bile bu yerlerin sağlayacağı avantajı global düzeyde kullanabilme fırsatı karşımızdadır.
İstanbul’un sahip olduğu stratejik ve coğrafi önem ve uçuş destinasyon ağının genişliği ve THY gibi güçlü global markalarımızın varlığı bu merkez için avantajlardandır. Türkiye’nin son dönemde kaybettiği enerjiyi global düzeyde kazanabilmesi için bu küresel duraklama dönemini hazırlıkla değerlendirebiliriz.
Yorum Yaz