maritbet girişmaritbet
STFA 75’inci yaşını kutladı! Yeni yılda 1.5 milyar dolarlık iş hacmi hedefliyor!

STFA 75’inci yaşını kutladı! Yeni yılda 1.5 milyar dolarlık iş hacmi hedefliyor!

Türkiye’nin önde gelen müteahhitlerinden olan STFA, 75. yılını kutluyor. Gerek mühendislik gerek inşaat alanında sayısız ilke imza atmış olan STFA, 75. yılını inşaat ve enerji alanında yeni projeler, bir sergi ve bir kitapla taçlandırıyor

Türkiye'nin önde gelen müteahhitlerinden olan STFA, 75. yılını kutluyor. Gerek mühendislik gerek inşaat alanında sayısız ilke imza atmış olan STFA, 75. yılını inşaat ve enerji alanında yeni projeler, bir sergi ve bir kitapla taçlandırıyor.

STFA Kasım ve Aralık ayları içerisinde, dört önemli ihale sonucunda birinci sırada yer aldı. Kuveyt Servis Limanları Projesi, Fas Safi Limanı Projesi, Umman Musannah Balıkçı Barınağı Projesi ve Umman 18 November Kavşaklar Projesi ihalelerinde birinci sırada yer alan STFA, bu dört ihale ve Katar Petrol Liman Projesi ihalesi için 2013 yılı başında sözleşme imzalanmasını bekliyor.

1938 yılında iki yüksek mühendis arkadaş, Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya tarafından kurulan ve geçen 75 yıl içerisinde Türk müteahhitlik sektöründe sayısız “ilk”e imza atmış olan STFA'nın kurum arşivinde yer alan fotoğraf, çizim, plan, dia pozitif ve 8mm. filmler, 19 Aralık - 20 Ocak tarihleri arasında İstanbul Modern'de gerçekleştirilecek “KM. 441 – İlkler” sergisinde kamuoyuna sunuluyor.

STFA, 75. yılı vesilesiyle bir kitaba da imza atıyor. Geçmişten Geleceğe STFA “İLK” kitabı, okuyucusunu STFA'nın 75 yıllık tarihinde keyifli bir yolculuğa çıkarırken,  iki yüksek mühendis arkadaşın “hayat ortaklığı” vizyonlarının nasıl bir ulusun bayındırlık alanındaki değişimine vesile olduğunun örneklerini veriyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin önde gelen müteahhitlerinden olan, Türk mühendisinin bilgi ve becerisini yurt dışına taşıyan ilk Türk Müteahhidi olarak sektöre öncülük eden STFA, 75. yılını kutlamaya hazırlanıyor. STFA, 75. yıllık tecrübelerinin, gelecek nesillere aktarılmasında önemli rol oynayacak“KM. 441 – İlkler”sergisi ve Geçmişten Geleceğe STFA “İLK” kitabının tanıtımının gerçekleştiği bu günlerde inşaat ve enerji alanlarındaki yeni projelerle geleceğe sağlam adımlarla ilerliyor.

“75 yıla özel sergi!”

STFA, 75. kuruluş yılı vesilesi ile Türkiye müteahhitlik sektörü için önemli bir kaynak niteliğindeki arşivlerini gün yüzüne çıkarıyor ve İstanbul Modern'de gerçekleştirilecek KM. 441 – İlkler sergisiyle, Türkiye'nin 1930'lu yıllara uzanan mühendislik tarihine ışık tutuyor.

19 Aralık - 20 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilecek “KM. 441 – İlkler” Sergisi, adını STFA'nın kurucuları olan iki yüksek mühendis arkadaş, Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya ortaklığının ilk projelerinden bir betonarme köprünün kod adı olan KM. 441'den alıyor. STFA İnşaat Grubu'nun 75 yıllık arşivinden derlenen sergi, Türkiye'nin inşaat, mimari ve mühendislik alanındaki ilklerine odaklanıyor.

Feyzi Akkaya'nın yaşamı boyunca elinden düşürmediği fotoğraf makinesiyle çektiği fotoğraflar Türkiye'nin mühendislik faaliyetlerinde geçirdiği değişime işaret ediyor. “KM. 441 – İlkler” sergisi, STFA'nın geniş arşivinden seçilen çok sayıdaki fotoğraf, çizim, plan, dia pozitif ve 8mm. filmle Türkiye'nin bayındırlık alanındaki geçmişinin yüzölçümünü çıkartıyor.

“Bir ‘Hayat Ortaklığı' Hikayesi: Geçmişten Geleceğe STFA ‘İLK'”

STFA'nın kurucuları, iki üniversite arkadaşı Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya, 1938 yılında yollarının yeniden kesişmesiyle, modern Türkiye'nin bayındırlık alanındaki gelişimine önemli katkıları olan pek çok “İLK”i hayata geçirdi.

Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın hem inşaat alanında kullandıkları farklı teknikler, yöntemler ve araçları hem de çağdaş yönetim anlayışlarıyla bugüne göre bile ileri sayılabilecek uygulamaları, günümüz dünyası için önemli bilgiler içeriyor. Bunların kurum arşivinde saklı kalmayıp, kamuoyuyla paylaşılmasının bir görev olduğuna inanan STFA, sayısız doküman ve onlarca kişiyle yapılan yüz yüze görüşmeler sonucunda Geçmişten Geleceğe STFA “İLK”kitabını hazırladı. STFA'nın 75 yıllık “İLK”leri,  titiz bir çalışma sonucunda Geçmişten Geleceğe STFA “İLK” kitabında bir araya geldi.

Geçmişten Geleceğe STFA “İLK” kitabı, sadece 75. yıllık bir kurum tarihi kitabı değil, aynı zamanda bir ülkenin geleceğini şekillendirme vizyonuyla yola çıkan iki arkadaşın başarılarının ardındaki “hayat ortaklığı”nın hikayesi. Kitap, okuyucusunu bir hayat hikayesinin içinde keyifli bir yolculuğa çıkarırken, gerçekten yaşam tecrübelerini tüm açıklığıyla paylaşıyor.

Tarih Vakfı tarafından hazırlanan, Tunç Tayanç tarafından kaleme alınan kitabı Yeşim Demir tasarladı. Geçmişten Geleceğe STFA “İLK” kitabı, tüm seçkin kitabevlerinde satışa sunuluyor.

STFA İnşaat Grubu'nun 2013 Yılı İş Hacmi Hedefi:1.5 Milyar $

STFA İnşaat Grubu halen Izmit Körfez Geçişi,  Umman Bid Bid Sur yol inşaatı ve Taqah limanı, Suudi Arabistan'da Dareen limanı projelerini yürütüyor. Kuzey Irak'ta “Erbil Su Temin Sistemi ve Duhok Dağıtım Şebekesi, Paket 1” projesinde STFA-Fernas-Kalyon Ortak Girişimi 163milyon dolarlık teklifi ile 1. sırada yer alarak, Ekim ayı içerisinde sözleşmeyi imzaladı. Projede mobilizasyon çalışmaları devam ediyor.

STFA İnşaat Grubu Fas'ta Safi Limanı Projesi, Kuveyt'te Servis Limanları Projesi,Umman'da18 November Kavşaklar Projesi ve Umman'da Musannah Balıkçı Barınağı ihalelerinde birinci sırada yer aldı. Safi Limanı projesinin sözleşmesinde imza aşamasına gelindi, işveren onayı bekleniyor. Diğer üç proje ve Katar'da Petrol Limanı projesinde sözleşme imzası için davet bekleniyor.

STFA İnşaat Grubu yakın zamanda yurtiçinde ve yurt dışında bir çok projeyi tamamladı. Manifa Su Üstü Geçitleri Projesi, Umman Duqm Limanı, Katar Petrol Liman Projeleri'nin yanı sıra 2045 yılına kadar İstanbul'un içme suyunu karşılayacak olan Melen Projesi'nde İstanbul Boğazı'nın altından geçen tünel STFA tarafından inşa edildi.

“Enerjide Yeni Alanlar”

Türkiye'nin 2. büyük özel doğal gaz dağıtım şirketi olan Energaz şirketi ile, Türkiye'de 10 ilde doğalgaz dağıtımı gerçekleştiren STFA600.000'denfazla aboneye hizmet veriyor. 2012 yılında STFA Energaz'ın %50 hissesini alarak tümünün sahibi oldu.

Yenilebilir enerji alanında da çalışmalar yürüten STFA, hem rüzgar hem de güneş enerjisi alanında Türkiye'ye yeni projeler sunmak üzere hazırlanıyor.Hyundai Solar ile anlaşma imzalayan STFA, PV panel için anahtar teslim güneş santrali hizmetleri sunuyor. Dünyanın önde gelen rüzgar enerji şirketi RES ile ortak rüzgar santrali için de anlaşma imzalayan STFA 2013 yılında 120 mw bir yatırımı başlatmayı hedefliyor.

“Vakıflar Yeniden Canlanıyor”

STFA'nın değerli kurucuları Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın, kendilerinden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla kurdukları İnanç Türkeş Vakfı ve Bilimsel Yayınlar Çeviri Vakfı, şirketin 75. kuruluş yılı vesilesiyle yeniden aktif faaliyete alınıyor.

Türkiye'nin ilk üstün yetenekli öğrencilerini yetiştiren Özel İnanç Lisesi'ni 1993 yılında kuran ve 2001 yılında TEV'ına devreden İnanç Türkeş Vakfı, Tevitöl'e desteklerini arttırarak devam ettirecek.

Bilimsel Yayınlar Çeviri Vakfı yakın zamanda, dünyada eğitim alanında bir çığır açan Khan Academy'nin Türkiye temsilciliğini aldı. Internet üzerinden, eğitimin ulaşılabilir ve anlaşılabilir olmasından yola çıkarak, geleceğin eğitim şekli olarak konumlanan Khan Academy'de matematikten fiziğe, tarihten felsefeye yer alan binlerce eğitim filmi Bilimsel Yayınlar Çeviri Vakfı'nın katkıları ve gönüllü tercümanların katılımıyla Türkçeleştiriliyor ve tüm Türkçe konuşulan ülkelerin faydasına sunuluyor.

STFA'nın toplantısında sergilenen fotoğraflar ise şirketin bugünlere gelişini anlatıyor. İş o fotoğraflarla ilgili açıklamalar;

 

km. 441 1938

Yüksek mühendisler Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın uzun soluklu ortaklığı, Sezai Türkeş'in 1937 yılında, kısa adı Saferha olan Sadık Diri-Ferruh Atav-Halit İnşaat Kolektif Şirketi'ne şantiye şefi olarak katılmasıyla başlar. Ortakların birlikte çalıştıkları ilk proje, Cumhuriyet sonrası yapılan Sivas-Erzurum hattı üzerinde bulunan ve Türk demiryolu tarihinde bir milat olarak nitelendirilen, km. 441 kod adlı betonarme bir köprüdür.

Aynı hat üzerinde, km. 441'in yanı sıra km. 374, km. 389 ve sonradan eklenen km. 386 adlı üç betonarme köprü daha yapılmıştır. Ancak ‘mühendisler için bir mektep' olarak tanımlandığından, km. 441'in yeri öbürlerinden ayrıdır. Köprünün inşası sırasında 45 metrelik kemer altındaki çelik iskelenin çaprazlama elemanları yerlerine bağlanmadığından, betonlanan kemerde bir çarpılma meydana gelmiş ve iskelet büyük bir S çizmiştir. İş makinelerinin bulunmadığı, inşaatın kazma, kürek ve balyoz ile ilerlediği ve malzemelerin eşek üstünde taşındığı bu dönemde kemerin hizaya alınması neredeyse bir ay sürer. Feyzi Akkaya, bu sorunu çözmek için yaratıcı bir yöntem geliştirir: Düzeltilmeye çalışılan çelik iskeletin bağlantılarının gerginliğini ölçmek için demir kafes iskeleye keman telleri bağlar, bunları ‘la' sesine göre akord edip, titreşimi ölçer, çarpılmayı kontrol altına alır. Çünkü çelik iskelet her çarpılmada esner ve akordu bozar. Feyzi Akkaya'nın bu pratik çözümü, iki mühendisin öncülük edeceği pratik buluşların, çözümlerin ve Türkiye'nin inşaat sektöründeki işleyişini değiştirecek icatların habercisidir.

Çatalağzı -Karabükve Ankara -SarıyarBarajı- AdapazarıArası 154 kV EnerjiNakilHattı 1953-1957

İkinci Dünya Savaşı, Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın birkaç çalkantılı yıl geçirmesine neden olur. İki mühendisin de ikinci kez askerlik görevini yerine getirmesi gerekir. Ayrı geçen bu yıllarda  çeşitli etüt, aplikasyon1 ve şehir haritaları gibi topografik çalışmalar yaparlar.

Savaş sonrasında kısa süre içinde köprü, demiryolu hattı, sondaj çalışması ve iskele gibi farklı projelerin sayısı artar. 1953 baharında Türkiye'nin ilk 154 kilovoltluk enerji nakil projesi başlar. Çatalağzı-Karabük ve Ankara-Sarıyar Barajı-Adapazarı arasında gerçekleştirilen proje, İstanbul'a verilen elektriğin artırılmasının yanında ulusal enerji sistemine (enterkonnekte sistem) de zemin hazırlar. Projede, Adapazarı-Ümraniye arasında ‘sıcak hat' olarak nitelendirilen tehlikeli bir  kısım yer almaktadır: Sağ taraftaki hatlar enerji yüklüyken, sol taraf hatlarının çekilmesi gerekir. İnşaat sahasına getirilen pilon2 malzemelerinin nakliyesinde, sevk listelerinin düzenlenmesinde, gelenlerin istiflenmesinde ve dolayısıyla da montajında çeşitli problemler ve gecikmeler yaşanır. Pilon malzemelerinin inşaat sahasındaki dağınık düzeni birtakım parçaların çalınmasına sebep olur. Bu aksaklıklar karşısında Feyzi Akkaya, daha sonra kaleme alacağı ‘Şantiye El Kitabı'nda şantiye işletim sistemleri, proje bazlı ekip yetiştirme ve inşaat alanlarındaki düzen konusundaki önemli konuları tek tek not eder, çizimlerle anlatır. Böylece Türkiye'nin müteahhitlik tarihi için önemli bir teknik bilgi ve yöntem havuzu yaratmış olur. Bu proje, yüzölçümü gittikçe genişleyen faaliyetlerin icrasındaki teknik işleyişin yerleşmesinde önemli bir rol üstlenir.

1 Aplikasyon: Etüt haritasına kımızıyla çizili nihai güzergâhı, şartnamesine göre araziye kazıklama ve profilini çıkarma işi.

2 Pilon: Havai hat kablolarını taşıyan ve demir profillerden imal edilmiş olan kafes direk.

EreğliDemirÇelikFabrikasıLimanı 1961

BartınLimanıveDenizaltıSığınakları 1960

Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın Türkiye'nin kalkınma tarihindeki öncü rolleri karada, yer altında, su altında ve deniz üstünde farklı projelerle çeşitlenir. İkili, Fransız patentli 15 tonluk tetrapodları3 Türkiye'de ilk defa iki limanın inşaatında kullanır. Liman inşaatlarında mendireklere yerleştirilen ağır beton bloklar yerine kullanılan tetrapodlar, deniz işleri mühendisliğinde yeni bir aşama olur.

Bartın Limanı'nın inşası için Türkiye'deki ilk tetrapod üretimi gerçekleşir. Her biri dört bacaktan oluşan, üç metre boyunda ve 15 ton ağırlığındaki tetrapodların dökümü için saçtan kalıplar yapılır. Kalıbın bir bacağı yukarıda kalacak şekilde, ağzındaki 50 cm. çapındaki açıklıktan beton dökülür. Bu havada kalan bacağa ‘baca' adı verilir. Türkeş ve Akkaya böylece Türkiye'deki mühendislik tarihine tetrapod üretimini de eklemiş olur.

Bartın Limanı ticari bir limanla NATO'ya ait olan askeri bir limandan oluşmaktadır. Açılır kapanır bir köprü olan Bartın Deresi Köprüsü'yle başlayan liman, ambarlarla ve askeri kısımlar için tasarlanan denizaltı tünelleriyle devam eder. Mendirekler grubu ise her liman inşasında olduğu gibi burada da üniteleri koruma altına almak üzere tasarlanır. Bu projeyle Türkiye'nin ilk denizaltı sığınakları da inşa edilir.

Ereğli Limanı projesi, Bartın Limanı'yla aynı anda ilerler. Buranın inşası da Bartın Limanı gibi tetrapod kullanımını esas alan, doklar, rıhtımlar ve mendirek projeleri gibi çok üniteli bir iştir. Bu, Karadeniz kıyısındaki Ereğli'nin genişleme ve gelişme sürecindeki kilometre taşlarından birini oluşturan, demir çelik fabrikası gibi ağır sanayiinin getireceği değişimlere kapı aralayan bir proje olur.

Söz konusu iki liman projesi de Türkiye'deki ilk tetrapod kullanımıyla tarihe geçmiştir.

Birçok ilde artan nüfusun yarattığı değişim, şehirleşme ve bayındırlık alanındaki modernleşme, Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın da bu tarihten sonra imza atacakları projelerin habercisi olur. Ülke genelindeki sosyal, kültürel, ekonomik, ergonomik, mühendislik, ziraat ve bayındırlık altyapılarında kısa sürede kazanılan kuvvetli ivmeler, iki mühendisin proje repertuvarının genişlemesinde önemli bir rol oynar.

3 Tetrapod: Betondan imal edilen, dalga enerjisini sönümlemek ve limanlara zarar vermesini engellemek amacıyla mendireklerde kullanılan bir tür kıyı ve liman mühendisliği yapı elemanıdır. Çelikten imal edilen yıldız şeklindeki özel kalıbının içerisine beton dökülerek üretilir.

Kadıncık II Hidroelektrik Santralı 1970

Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın inşaat faaliyetlerinde kullandıkları yeni metotlar, makineler ve çalışma biçimleri Kadıncık II projesiyle çeşitlenir. Çukurova'da yer alan hidroelektrik santralı projesi bir beton baraj santralından ve projeyi Türkiye'nin ilkleri arasına sokan 6 kilometrelik bir su tünelinden oluşur. Kayalık zemin içinde bulunan tünelin delinmesinde sıradan dinamitler yerine dünyada o zamana dek yalnızca birkaç kez kullanılmış yeni bir tünel makinesi olan ‘köstebek' (TDM) kullanılır.

Dört metre çapına kadar tünel açma olanağı sağlayan Köstebek, onu ilk kes Avustralya'daki Tazmanya Adası'nda gören Sezai Türkeş'in çabaları sayesinde Amerika Birleşik Devletleri'ndeki üreticisi tarafından, tasarımında projeye özel değişiklik de yapılarak Türkiye'ye ithal edilen ilk tünel makinesi olur. Köstebek'le beraber çözülmesi gereken başka teknik problemler gelir.

İlk defa kullanılan bu makine, çözümü iki mühendisin teknik ustalığına meydan okuyan sorunlar yaratır: Toz miktarının ve sıcaklığın bilinmemesi, makinenin besleme akımı ve havalandırma tertibatı bunlardan bazılarıdır. Kadıncık II projesiyle hem tünel açmadaki alternatif yöntemler denenir hem de Köstebek adlı makinenin kullanımında ustalık ve kontrol kazanılır. Bu deneyimler inşaat sektörünün metot repertuvarında yeni bir başlık açar.

Özellikle patlayıcı ile açılan tünellerde olası göçükler, su basmaları ve sarsıntı nedeniyle oluşan kaymalardan endişe duyulur. Ama kayaları sarsıntısız kemiren Köstebek, tünel inşaatlarında kullanılan yöntemi baştan aşağı değiştirir.

Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın Türkiye'nin bayındırlık altyapısının gelişimi için inşa ettikleri tesisler çoğalırken, gelecekte Türkiye sınırlarını aşıp uluslararası platforma taşınacak yeni bir mühendislik kültürü yapılanır.

TrablusLimanı, Libya 1972

1972 yılında Libya'da üstlendikleri proje sayesinde Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya yurtdışında iş alan ilk Türk müteahhitleri olurlar. Projenin ilginç yönlerinden biri de makine icatları ve yenilikçi bir vizyonla yeni yöntemlerin geliştirilmiş olmasıdır. Proje, bayındırlık ve inşaat faaliyetlerinin Türkiye dışındaki işleyişi, gümrükleme yöntemleri ve farklı kanun yapıları içinde faaliyet gösterme konusunda model olması açısından da önem taşır.

Trablus Limanı, mendirekler, keson rıhtımlar, binalar, fener ve su kuleleri ile ulaşım yolları gibi birçok üniteden meydana gelir. Proje için ‘keson' adı verilen, her biri dört katlı bir apartman boyutunda ve bin ton ağırlığında olan ünitelerden toplam 160 adet üretilir. Ancak mevcut teçhizat, bu kesonların inşaat sahası içerisindeki hareketini sağlamakta yetersizdir.

Feyzi Akkaya, bu sorunu çözmek için 1200 tonluk ilk vinçleri tasarlar. Bu vinçler, projenin yapı taşlarını oluşturan keson rıhtımların yapılmasında hayati önem taşır. Keson rıhtımların üretim yöntemi de o günün problemlerinin çözümü niteliğini taşımaktadır: Kesonlar şantiye sahasında, karada imal edilir. Daha sonra 1200 tonluk portal vinçlerle iskele başına taşınır, oradan da suya indirilerek yüzdürülür.

Su altındaki yerlerine ortaları boş, bir kabuk gibi oturtulan kesonlar kumla doldurularak üstündeki yapılara sağlam bir zemin hazırlar. Bu kadar geniş bir alana yayılan bir projeye eşlik edecek şantiyeyi kurmak ve yönetmek de önemli bir iştir. Kullanılan ağır malzemenin nakliyatı ise pratik çözümler gerektiren ayrı bir sorundur. İnşaat sırasında deniz ekipmanlarının çekilerek yer değiştirmesi için Zargana adlı, 135 beygir gücünde bir motorbot tasarlanır. Zaman içinde genişleyen projenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarım açısından değiştirilir.

Melen Projesi 2006

İstanbul'da kentleşme ve artan nüfusu besleyen projeler 80'li ve 90'lı yıllarda devam eder. Türkiye'nin altyapısı için tesis oluşturma faaliyetleri 2000'li yıllara kadar uzanır. Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın ölümünden sonra gerçekleşen bu projelerle STFA Grubu başarılarını devam ettirir. Uluslararası büyük ihalelerin ardından, yerel yatırımlara ve kente dönüş, STFA için mühendislikteki ilklerin devamını getirir. 2006-2011 yılları arasında süren Melen Projesi, İstanbul'da yaklaşık 3 milyon ek nüfusun içme suyu ihtiyacına uzun vadeli bir çözüm üretir. Proje, Karadeniz'e dökülen Büyük Melen Çayı suyunun Anadolu yakasından Avrupa yakasına deniz seviyesinin yaklaşık 135 metre altında iletilmesinden oluşur.

Ancak Melen Projesi, Boğaziçi'nin geçildiği tek proje değildir. 1985 yılında inşası başlayan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün ardından, 1997 yılında gerçekleşen 735 kilovolt / 380 kilovoltluk enerji nakil hattı projesi de bu kategorinin bir örneğidir. Mühendislik ve bayındırlık tarihinin modern yöntemler ve yapılarla şekillenmeye başladığı dönemde inşa edilen yer altı, su altı, kara ve deniz üstü projeleri, kıtalararası bayındırlık faaliyetlerinde de esas olur.

İskenderun'da Şantiye Hayatı

1955 yılında İskenderun Liman Tesisleri projesi başlamadan hemen önce, üstlenilen işlerin hacmine paralel olarak eldeki teçhizat ve makine de çoğaltılır. Bu dönemde alınan ilk ekskavatörlerden biri bu projelerin ilerlemesine zemin hazırlarken, beklenmedik krizleri de beraberinde getirir. İskenderun Liman Tesisleri'nin yapımında ilk defa kullanılacak olan yeni teçhizat kış aylarında Bandırma'dan İskenderun'a sevk edilir. Fiorentini adlı ekskavatör, yol üzerinde demir bir köprüden geçerken bir yapım hatası nedeniyle ikiye ayrılır. Köprü üzerinde ekskavatör bir yana, tren ve lokomotif ise diğer yana devrilir. Bu maliyetli ve endişe verici aksaklığın ardından, malzemeler her şeye rağmen zamanında taşınır ve gereken şantiye kurulur.

Bu olay, Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya'nın müteahhitlik kariyerinde duydukları ne ilk ne de son beklenmedik haber olur. Km. 441'in yapımında da beklenmedik bir sorunla sarsılan ve yaratıcı bir çözümle meseleyi çözen iki mühendis, yine de köprüyü zamanında teslim eder. Bu durum, o tarihten sonra olası sorunlar karşısında kullanacakları yaratıcı ve ekonomik çözümlerin de habercisidir.

İskenderun'daki bir başka proje olan NATO Sarıseki Petrol Terminali inşaatında da elde olmayan nedenlerle zorlu bir süreç yaşanır. Kışın üç gün boyunca dinmek bilmeyen şiddetli bir fırtınaya maruz kalan makine ve ekipman denize karışır. Ancak, iki ay kadar kısa bir sürede, dalgıç ekiplerinin su altı taramalarının da yardımıyla, tüm ekipman denizden toplanır ve tekrar kullanılacak hale getirilir.

Her iki mühendisin şantiye hayatında oluşturdukları düzen, tüm bu problemlerin çözülmesinde önemli bir anahtardır. Feyzi Akkaya'nın bir çizimini yaptığı ‘hayali şantiye', görünüşte gerçeğe ne kadar uzak dursa da imkanların yönetimi ve dönüştürülmesiyle ulaşılabilecek ideal bir çalışma alanıdır. Bu hayali şantiyede proje bazlı atölyeler, beton laboratuvarı, şantiye ofisi, sosyal binalar, spor tesisleri ve taş ocakları gibi farklı üniteler vardır. Bu şablonların ve notların amacı ise yaşanan aksaklıklardan edinilen deneyimleri kullanarak mühendislik tarihine hatasız çalışabilecek, uzun ömürlü reçeteler vermektir.

Yorum Yaz

Benzer Haberler

STFA İnşaat'ın tanıtım filmini izlemek için tıklayın!
  • 18.12.2012 15:37

STFA İnşaat'ın tanıtım filmini izlemek için tıklayın!

75. yaşını kutlayan STFA İnşaat'ın tanıtım filmi emlaktasondakika.com farkıyla y ...

Mustafa Karakuş sektörü değerlendiriyor!
  • 08.06.2012 18:56

Mustafa Karakuş sektörü değerlendiriyor!

STFA İnşaat Genel Müdürü Mustafa Karakuş, inşaat sektörü hakkındaki düşüncelerin ...

Uğur Koyunoğlu STFA İnşaat Grubu’nun Başkanlığı’na getirildi
  • 12.07.2017 14:49

Uğur Koyunoğlu STFA İnşaat Grubu’nun Başkanlığı’na getirildi

STFA İnşaat Grubu Başkanlığı’na atanan Uğur Koyunoğlu, 12 Temmuz 2017 tarihi iti ...

STFA Holding Enerya'ya 600 milyon lira yatırdı
  • 22.01.2014 13:14

STFA Holding Enerya'ya 600 milyon lira yatırdı

STFA, doğal gaz dağıtım şirketleri ve enerji yatırımlarını Enerya markası adı al ...

STFA İnşaat Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencilerine baret hediye etti!
  • 03.10.2013 11:39

STFA İnşaat Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencilerine baret hediye etti!

STFA İnşaat Grubu, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne bu s ...

B&T'nin hedefi; Türkiye merkezli uluslararası mobilya markası olmak!
  • 17.03.2013 09:09

B&T'nin hedefi; Türkiye merkezli uluslararası mobilya markası olmak!

Proje bazlı otel, hastane, AVM ve kurumsal çalışma alanları için mobilyalar üret ...