Yüksel İnşaat, Orta Afrika ve Güney Asya ülkelerine odaklanacak!

Türkiye'yi 30 yıldır küresel pazarda temsil eden şirket, ENR'nin 'Dünyanın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhitlik Firması listesinde de geçtiğimiz yıl 120'nci sırada yer aldı. Yüksel Holding Genel Koordinatörü Tuna Aksel, "Yurtiçinde gerçekleştirdiğimiz önemli projelerin yanı sıra yurt dışına açıldığımız 1983 yılından itibaren pek çok uluslararası projeye imza attık. Kazakistan. Afganistan, Suudi Arabistan, Özbekistan, Ukrayna, Katar, Ürdün, Libya ve Irak gibi dünyanın farklı bölgelerinde, önemli altyapı ve inşaat projeleri gerçekleştirdik" dedi. Kandil Barajı ve Hes Tesisleri (Kahramanmaraş), Silvan Barajı (Diyarbakır), KoraShaqlawa- Qandeel Karayolu (Irak), Bagram Askeri Birlik Yerleşkesi 4. Aşama (Afganistan), Al Khobar Enerji Santrali ve Deniz Suyu Arıtma Tesisi Beton Onarım İşleri (Suudi Arabistan) ve daha pek çok devam eden projesi olan Yüksel İnşaat'ın yürütmekte olduğu projelerin toplam taahhüt tutarı ise yaklaşık 4 milyar dolar değerinde. 

 

Yüksel İnşaat'ın 2012 yılı başında işletmeye aldığı 74 MW gücündeki Köprübaşı HES'den sonra çok yakında 20 MW gücünde Çobanlı HES projesi işletmeye alacaklarını dile getiren Aksel, "Bu iki projemizle karbon kredisi satacak duruma gelerek doğaya olan katkımızı artırmayı hedefliyoruz. Aynca EnerjiSA için gerçekleştirdiğimiz Sarıgüzel ve Kandil barajları 2013 yılında devreye girecek projelerimiz" dedi. Aksel orta ve uzun vadedeki hedeflerini ise şöyle anlattı: "Ortağı olduğumuz Otoyol AŞ. tarafından inşa edilen Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Türkiye'nin yap-işlet-devret modeliyle bir seferde yapılan en büyük projesi. Orta vadede yurt içinde inşaat sektörüne ilişkin faaliyetlerimizde yap-işlet-devret modeline (BOT) ve kamu özel sektör işbirliklerine (PPP) yoğunlaşacağız. Dış pazarlarda ise faaliyet gösterdiğimiz ülkelere Orta Afrika ve Güney Asya ülkelerini de katmak istiyoruz. Orta Afrika ülkeleri özellikle ilgi alanımızda. Pakistan ve Hindistan ile ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.

 

İnşaat sektörünün geleceğinin ekonomik istikrara ve büyüme performansına bağlı olacağını belirten Tuna Aksel, sektörün geleceğine ilişkin öngörülerini şöyle paylaştı: "Güven ve istikrar ortamı, hem tüketicinin konut satın alma eğilimini, hem de özel sektörün yatırım yapma eğilimini etkileyecek bir numaralı faktör olmaya devam edecek. Bir diğer önemli faktör ise kamu yatırımları. Yatırıma ayrılacak kamu kaynağı sınırlı olduğuna ve başta istihdam olmak üzere ihtiyaçlar daha fazla ertelenemeyeceğine göre Türkiye için alternatif finansman modellerini geliştirmek ve uygulamak kaçınılmaz. PPP bu modellerin en önemlisi. Özel sektörün kamu yararına çalışmasını sağlamak ve özel sektörü bir çözüm ortağı olarak görmekle, her iki tarafın da tatmin olacağı bir kazan-kazan ilişkisi ile mümkün olacaktır. PPP modellemesi de bunun en etkin örneklerindendir. PPP oluşumu, müteahhit firmalarımızı finansman kaynaklarına ulaşabilen yeni bir konuma; yatırımcı müteahhit konumuna getirecektir. Türkiye'de PPP modelinin etkin bir şekilde uygulamaya konulmasıyla kısa ve orta vadede özel sektör birikimlerin yatırıma dönüşmesi, yabancı sermaye girişinin hızlanması, kamunun yükünün hafiflemesi, Türkiye'nin yatırım yapabilen bir ülke haline gelmesi, yarım kalmış yatırım stokunun neden olduğu ekonomik kayıpların önlenmesi; işsizliğe ve yoksulluğa çare üreten ekonomik büyümeye geçilmesi, vatandaşlarımıza ihtiyaç duydukları alt ve üst yapı hizmetlerinin sunulabilmesi gibi sektör açısından çok önemli faydalar sağlanacaktır.