Bozburun'da, bir odanın gecelik fiyatı 700 Euro'dan başlıyor!
Uyduruk plastik sandalyelerde, hijyen olduğu tartışılan bir ortamdaki yemekler bile o kadar pahalı ki insanın aklı havsalası almıyor...
Koskoca bir yazı sevgi ve güzel anılarla uğurlarken bu yaza dair bir kaç notu ve izlenimimi sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak Türkiye'de yeme içme sektörü çok pahalı. Özellikle orta ve orta üst sınıfa hizmet veren lokantalardan otellere kadar turizm sektörünün neredeyse tamamı yerli turiste karsı fiyat politikalarında çok gaddar. Uyduruk plastik sandalyelerde, hijyen olduğu tartışılan bir ortamdaki yemekler bile o kadar pahalı ki insanın aklı havsalası almıyor. İşletmecilerin tek bir bahanesi var: "Abi 3 aylık sezonda tüm parayı kazanmaya çabalıyoruz." Yani adamlar müşteriyi kazıkladıklarını gizleme gereği bile duymuyorlar. Bir süre önce Rahmi Koç da benzer bir duruma dikkat çekmiş ve Türkiye'de restoranlarda yeme içmenin pahalılığından yakınmıştı. İnanın bunu anlamak için Türkiye'nin en zengin adamı olmanıza gerek yok.
"Peki pahalı da ne oluyor?" diyenler çıkabilir. İşin tuhaf yanı hiçbir şey olmaması. Nerede ise hiç kimse fiyatlardan şikâyetçi değil. Size şöyle söyleyeyim: Geçen gün Bodrum'da özel bir kulüpte Ajda Pekkan konserine giriş 500 TL'ydi ve o gece için en az bin bilet satılmıştı. Konsere gidenlerden sonradan duyuyorum 15.000-20.000 TL hesap ödenen masalar olmuş. Yahu böylesine harcanan paralar nereden kazanılıyor inanın merak etmekten kendimi alamıyorum.
Hal böyleyken Yunan adalarındaki normal fiyatlar artık Türklere ucuz gelmeye başladı. Nasıl gelmesin mesela Simi Adası'nın en pahalı ve en ünlü restoranı sayılan Mano's Türk müşterilerini kazıklaması bir efsaneye dönüşmesine rağmen her gece full çekiyordu. Restoranın sahibi Mano'nun Yunan adalarında olmayıp artık Zorba filminde kalan tabak kırma ritüelini akşamları hayata geçirip, kırılan tabakları hesaba eklemesine rağmen fiyatlar hâlâ ucuz geliyor. Zira Simi Adası'nın yarım saat uzağındaki Bozburun'da, bir odanın gecelik 700 Eurodan satılmasında sakınca olmayan butik oteller mevcut. Üstelik fiks mönü ayağına bir yemeğe içki hariç 200 TL fiyat biçerken hiç de utanmışa benzemiyorlar.
Bodrum çehre değiştiriyor Elbette olumsuz örneklerin yanı sıra olumlu örnekleri de yazmamız gerekiyor. Bu yıl Bodrum'un yıldızı Yalıkavak Marina oldu. Ancak asıl yıldızını gelecek yıl parlatacağa benziyor. Zira Masimov'un Emre Arolat gibi iyi mimarlarla çalışarak yaptığı yatırım Yalıkavak'ı bambaşka bir noktaya taşıdı. Geçen yıla kadar yapılamayan yolu, Karayolları tarafından iyi kötü tamamlandı. Üstelik şu aralar Şehircilik Bakanlığı'nın Yalıkavak'a yönelik yeni atılımları olduğu haberlerini alıyorum. Düzgün bir planlama ile gelecek yıl Bodrum'un çehresi çok değişebilir. Yalıkavak demişken yılların Xuma Beach'ini unutmamalı.
Dünyayı dolaştığımız için çok rahat söyleyebilirim ki Türkiye'nin en iyi aile plajlarından olan Xuma bu yıl da kusursuzdu. Gizli yıldızlar ise her zamanki gibi Gümüşlükteki Limon ve Mimoza... Özellikle Limon'un mezelerinin orijinal olduğuna kefil olabilirim.
Turizmin gelecek planları yok Bodrum'da Gani Müjde ve ailesiyle karşılaştığımızda ayaküstü bu konuları konuştuk. Gani, bu yıl 3 ayrı restorandan uçan fiyatlardan dolayı kavgayla kalktığını anlattı.
İlginç bir de gözlemi var. Bu yıl Gökova'da teknelerde arı sokmaları müthiş artmış. Öyle ki mavi yolculuk tekneleri artık koylara yanaşamaz duruma gelmiş.
Sadece arı soksa iyi bir de bunun ölüme kadar uzanan alerjisi var.
Gani bir gün Gökova'da tekneden çıkıp bu arıların neden çoğaldığını karada araştırmaya kalkmış.
Ne görse beğenirsiniz? Gökova köylüleri bu yıl arıcılığa yatırım yapmaya karar vermişler. Peki sizce denizcilik turizminin efsaneye dönüşen bu beldesinde analık iznini kim verir, kim teşvik eder kim yasaklar? Bunun cevabı yok. Benzer bir durum otellerde de var. Bildiğiniz gibi bu gazetenin manşetine de yansıyan ve Türkiye'de büyük yankı uyandıran GüvercinlikAdası'ndaki 7 katlı otel inşaatı hakkında yazdık çizdik, bakanıyla valisi ile yatırımasıyla konuştuk durduk.
Yaz bitip evlerimize dönerken ne değişti dersiniz? HİÇBİR ŞEY.
İnşaat aynı hızla devam ediyor.
Vali halinden memnun, bakan deseniz konu gündemden düştüğü için rahatlamışa benziyor. Otel gelecek yıla kalmadan açılır.
Balık restoranlarının büyük sırrı Eğer, arada bir Ege sahillerine gitmek yerine benim gibi çoluğu çocuğu toplayıp yazı Ege sahillerinde geçirmeye kalkarsanız, neredeyse bütün restoranların aynılaştığını görüyorsunuz.
Aynı mezeler, aynı balıklar ve üç aşağı beş yukarı aynı 'kazık' fiyatlar. Mesela kabak çiçeği dolması yemekten yakında alerji olabilirsiniz. Veya lakerdanın tadının hiç değişmediğini dehşetle fark edebilirsiniz. Bunu fark etmenfc için benim gibi ünlü bir market zincirine girdiğinizde gurme bir lokantacının market reyonundan hazır lakerda paketlerini market sepetine atarken görmenize de gerek yok üstelik! Daha sonra kısa bir araştırmadan sonra anladım ki büyük market zincirleri seri meze üretimine geçmişler. Ünlü restoranların çoğu da küçücük mutfaklarında yapmalarının imkânı ihtimali olmayan mezeleri toptan bu market zincirlerinden alıyorlar. Üzerine bir zeytinyağı yanına bir iki limon dilimi gelsin hesaplar!
Radikal/Cüneyt Özdemir
Yorum Yaz