Turizm
03.11.2012 09:11
Okuma Süresi: 12:41 dakika

Nasıl sakin şehir olunur, nereye başvurmalı? Az turistle nasıl bol kazanç sağlanır?

Tercihler kitle turizminden doğa ve kültür temelli turlara hızla kayıyor. Bu durum Türkiye’de sayıları sekize ulaşan ve sırada bekleyen onlarca “sakin şehrin” önüne yeni fırsatlar çıkarıyor...

“TANRIM beni yavaşlat, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir / Bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı/ Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat / Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı artırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim...”

Kimbilir belki de günümüzde karşımıza “sakin şehir” diye çıkan kavramın ateşini Wilferd Arlan Peterson'un yıllar önce ettiği bu dua fitillemiştir... Kaynaklara göreyse kavram, İtalyanca citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşuyor. Her ne kadar bazıları bu kavramı Türkçe'ye “yavaş şehir” olarak çevirse de, “sakin şehir” kavramı daha çok tercih edilmiş durumda...

Türkiye'yi söz konusu kavramla tanıştıran Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Yavaş kelimesi Türkçe'de farklı anlamlar yaratıyor. Yanlış algıya yol açıyor. Yavaş miskinlik ve tembelliği de çağrıştırıyor. Bu nedenle ‘sakin şehir' demeyi uygun görüyoruz.”

İTALYA'DA DOĞDU

Dünya bu kavramla ilk kez 1986'da Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı çıkıp İtalya'nın Barolo şehrinde oluşturulan “Yavaş Yiyecek Birliği” ile tanıştı. Birlik, 1989'da Paris'te uluslararası boyuta taşındı. Yavaş yiyecek kavramından esinlenen Yavaş Şehir Hareketi'nin temeli de 1999'da İtalya'nın Chianti bölgesindeki Greve şehrinde, yaklaşık 30 şehrin katılımıyla atıldı. Günümüzde dünyaya yayılan Sakin Şehirler Birliği'ne 25 ülkeden 161 şehir üye olmuş durumda. Sakin şehir oldukları için de cittaslow'un logosu olan salyangozu kullanmaya hak kazandıklarını belirtelim...

Uzmanlar bu hareketin, insanları tek tipleştiren küreselleşmeye karşı bir tepki olarak geliştiğine inanıyor. Hatta sakin şehrin tek tipleşmeye karşı atılan somut bir adım olduğu söyleniyor. Bazı uzmanlar, sakin şehrin son zamanlarda sıkça duyduğumuz kentsel dönüşümün bizzat kendisi olduğunu da söylüyor. Türkiye'nin ilk sakin şehri “Seferihisar” örneğine bakıldığında, küçük olmanın bazen artıları da olabileceği görülüyor. Artık insanlar daha sessiz, daha temiz, daha sakin ve yavaş bir hayat arıyor.

Bu eğilimler turizmde “yavaş güzeldir” diye özetlenebilecek bir anlayışın hakim olmasına yol açıyor. Artık insanlar bir yerden bir yere koşuşturarak değil, aheste gezip gittikleri yerin keyfini çıkaracakları turları tercih ediyor. Çevreye duyarlılık motorsuz araçlarla seyahati, bazen de manzaralı trenlerle gezmeyi gündeme getiriyor. Sakin şehirlerin sunduğu imkanların da gelişen bu taleplerin hepsine yanıt verecek düzeyde olduğu ve insanların özlemiyle buluştuğu kaydediliyor.

Tunç Soyer, sakin şehrin bir moda değil, yerel bir kalkınma modeli olduğunu söylüyor. Soyer, bu yerel kalkınma modelinin tüm Türkiye'ye yayılabileceğine dikkat çektikten sonra, “Çünkü Türkiye'de bu modelle buluşmaya hazır onlarca şehir var. Bu girişim hayatın gerçek ritmini yakalayan bir harekettir” diyor.

YEREL EKONOMİYE KATKISI VAR

Sakin şehir hareketinin kurucuları, bu harekete katılan şehirlerin sosyal ve ekonomik kalkınmasına daha fazla katkıda bulunabilmek adına bir bilim komitesi kurdu. Bu komiteye dünyanın en iyi üniversitelerinden profesörler alınıp işin felsefesi derinleştirildi. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde çok fazla talep geleceği öngörülerek daha seçici olunması hedefleniyor. Sakin şehir seçilerek salyangoz logosunu kullanmaya hak kazananlar da düzenli olarak denetimden geçiyor.

Türkiye'de bu logoyu şimdilik Akyaka, Gökçeada, Perşembe, Seferihisar, Vize, Taraklı, Yalvaç, Yenipazar'ın bulunduğu sekiz ilçe kullanıyor. Aralarında, Halfeti (Urfa), Savur (Mardin), Aydınlar/Tillo (Siirt), Yeniboğaziçi (Kıbrıs), Cide (Kastamonu), Seyitgazi (Eskişehir), Adalar (İstanbul), Gümüşlük (Bodrum), Kaş (Antalya) ve Yeşilüzümlü ile Turunç'un (Muğla) bulunduğu 60'ı aşkın ilçe de sakin şehir olmak için gün sayıyor.

ŞEHİRLERDEN BUNALANLARIN SIĞINAĞI

Dünya ve Türkiye'deki sakin şehirler incelendiğinde birçoğunun, şehirlerin yorucu temposundan kaçmak isteyenlerin sığınabileceği bir liman özelliğine sahip olduğu söylenebilir. Bu şehirler ağırlıklı olarak doğa temelli, sürdürülebilir turizme yönelip yerel halkla bütünleşmeyi içeren ürünler sunuyor. Bu da sakin şehir olan kentlerin yerel ekonomilere ciddi katkı sağladığı anlamına geliyor.

Dünyada doğa temelli sürdürülebilir turizmin çatı örgütü olarak kabul edilen Uluslararası Ekoturizm Birliği'nin (TIES) yaptığı araştırmaya göre, turizmin bu türü yılda ortalama yüzde 25 büyüyüp yıllık 473 milyar dolarlık bir iş hacmi yaratacak.

Uzmanlar, sakin şehir olmanın kısa vadede bir kentin tanınırlık ve bilinirliğini artırdığını söylüyor. Orta ve uzun vadedeyse sürecin başarılı yönetilmesi halinde turizm gelirini artırıyor. Ancak bir şehrin cittaslow olmasının yolu, sanayi veya hızlı gelişimi benimsemekten geçmiyor. Tam tersi, kültürü, yemeği, esnafı, tarihi gibi şehrin kendisini diğerlerinden ayıran özelliklerine sahip çıkmasında yatıyor. Kent yerel yönetiminin sürdürülebilir bir yerel kalkınma modeli benimseyip sonraki çalışmaları bu çerçevede yürütmesi sonucunda, bu girişimlerin yerel ekonomiye olumlu yansıyıp herkesin refah payını artırdığı kaydediliyor.

AZ TURİST, BOL KAZANÇ!

Bu konuda araştırmalar yapan avukat ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi İlker Ünsever, sakin şehir olan bir merkezin daha çok turist beklentisine girmesinin yanlış olacağını söylüyor. Sakin şehir felsefesinin, zengin olmak değil, mutlu olmak konusunda adım atmayı gerektirdiğine işaret eden Ünsever, “Bu felsefeyi benimseyen kentlerin bu ‘marka' nedeniyle daha çok turist, daha çok para beklentisi içine girmeleri kabul edilebilir. Ancak, bu beklentinin sakin şehir markasını yok edecek gelişmeleri de beraberinde getireceğini göz ardı etmemek gerek. Bu nedenle kitlesel hareketlere neden olan turizm modelinden uzak dursunlar” diyor.

Gerçekten de Avustralya'nın örneği Ünsever'in uyarılarını haklı çıkarıyor. Ülke yılda ortalama 5,5 milyon turist ağırlayıp 23 milyar doları aşan gelir sağlıyor. Buna karşın Antalya, Avustralya'nın iki katı turist çekmesine rağmen turizmde sadece 8 milyar dolar kazanıyor.

Sakin şehir özelliğini koruyup geliştirecek bir örgütlenme modeline ihtiyaç olduğunu vurgulayan Ünsever sözlerini şöyle noktalıyor: “ Model, yerel yönetimin içinde bulunacağı her türlü ‘raydan çıkarıcı' baskı ve odak kaymalarına karşı oluşturulup hayata geçirilmeli. Hatta sakin şehir örgütlenmesindeki İtalya merkezli yapının pratik konulardaki kurallarına takılmadan gerekirse kendi sakin şehir markasını üretip kullanmaya da hazır olsunlar.”

SAKİN ŞEHİR NE DEĞİLDİR?

Sakin şehir tartışmaları yapılırken zaman zaman yanlış anlamalara yol açan görüşlerin dillendirildiğini gören yetkililer, halka bunun felsefesini doğru anlatmak için “Cittaslow ne değildir” başlıklı yazılar hazırlıyor. Cittaslow Türkiye Koordinatörü Bülent Köstem, bunları dört başlık altında özetliyor:

Geriye gitmek veya eskide yaşamak değildir. Şehrin değerlerine, esnafı ve halkına sahip çıkması ve bunu gelecek nesillerle paylaşmasıdır. Arabaya binmeyi yasaklamak değildir. Ancak, araçların girmediği, şehir sakinleri ve şehri ziyaret edenlerin rahat nefes almak için dinlenebileceği alanlar yaratmaktır. Hava ve gürültü kirliliğini azaltmak için bisiklet ve fayton kullanımını özendirmek, kullanılması için gerekli altyapıyı sağlamaktır. Teknolojiye karşı çıkmak değildir, tersine belediye hizmetlerinin internet ortamına taşınması ve kent halkının bu hizmetlerden yararlanabilmesi için eğitilmesidir. Hızlı tüketim (fast food) restoranlarını yasaklamak değildir. Ancak daha sağlıklı olan yerel besinlerin ve organik ürünlerle yapılan yemeklerin özendirilmesidir. Okullarda tat ve beslenme üzerine eğitim programlarının düzenlenmesidir.

Sakin şehirlerin belediye başkanları anlatıyor...

AKYAKA BELEDİYESİ

Sakin şehir olmak için Şubat 2011'de başvurduklarını belirten Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalça, birliğe Haziran 2011'de kabul edildiklerini söylüyor. Üyeliklerinin kabul edilmesinin ardından tanıtımlara ağırlık vermediklerini vurgulayan Çalca şunları anlatıyor: “İtalya Turin'de gerçekleşecek ve tamamen yerel ürünlerin tanıtılacağı ‘Slow Food - Salone del Gusto and Terra Madre 2012' fuarına katılacağız. Fuarda balımız ve bal ile susamın pişirilmesiyle yapılan Çitirmek ürünümüzü tanıtacağız. Nüfusu yaklaşık 2 bin 800 olan merkezimizde 10 otel, 60 apart otel ve pansiyonların toplam yatak kapasitesi bin 685. Ziyaretçi sayımız 2011 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 60 bin kişiye ulaştı. Sakin şehir olmanızın markalaşma bazında olumlu etkileri oldu. Akyaka'nın yaşantısı zaten sakin şehir standartlarındaydı. Şimdi bu resmiyete dökülerek yerel kültürün gelecek kuşaklara aktarılması için fırsat oluşturdu.”

GÖKÇEADA BELEDİYESİ

Sakin şehir başvurularını Şubat 2011'de sunup “cittaslow” unvanını 2011 yılının Haziran ayında gerçekleştirilen Cittaslow International Genel Kurulu'nda aldı. Gökçeada Belediye Başkanı Yücel Atalay ilçesi hakkında şu bilgileri veriyor: “İlçemizin toplam kış nüfusu 8 bin 200 kişi. Ada içinde toplam yatak kapasitesi 4 bin 800 civarında. İlçemizin anakarayla ulaşımını sağlayan GESTAŞ'a göre 2007'de Gökçeada'ya gelen turist sayısı 17 bin kişi civarındayken günümüzde 380 bine ulaştı. Gökçeada'nın marka olarak ortaya çıkmasıyla gelen turist sayısı hızla artıyor. İtalya'daki Terra Madre 2012 fuarında adamıza özgü Efibadem kurabiyesini tanıtacağız. Gökçeada'nın temel ekonomisi turizm sektörüne dayanıyor. İlçeye gelen turist sayısındaki artış temel olarak ekonomik kalkınmanın temelini oluşturuyor. Gökçeada'nın cittaslow markasıyla çekiciliğini artırması sonrasında adanın ekonomik olarak kalkınması, buna bağlı olarak sosyal refahın artırılması hedefleniyor.”

PERŞEMBE BELEDİYESİ

Cittaslow çalışmalarına 2010'da başlayıp 59 kıstası tamamladıktan sonra bu yıl dosyalarını sunduklarını belirten Perşembe Belediye Başkanı Selami Çarkçı bundan sonraki aşamayı şöyle özetliyor: “Şu anda İtalya'dan belgemizi almak için haber bekliyoruz. İlçemizin köylerle birlikte toplam nüfusu 37 bin. İlçemizde iki adet otel ve turizm meslek lisesi uygulama oteli bulunuyor. Bunların toplam yatak kapasitesi 150. Ayrıca Devlet Su İşleri'nin 60 yatak kapasiteli misafirhanesi, beş adet çadır kamp ve iki adet ev pansiyonculuğu da mevcut. Yılda yaklaşık 50 bin yerli turist ağırlıyoruz. Bu sayıyı 100 bin yerli, 60 bin yabancı ziyaretçiye çıkarmayı hedefliyoruz. Organik tarım ürünleri ve el sanatları satışlarımız için yer açtık. Halkımız buralarda satış yaparak ekonomisine katkı sağlıyor. Cittaslow kentine yaraşır çalışmalarımız devam ediyor. Beş yıllık çalışma programı hazırladık. Tüm çalışmalarımızın yansımalarını gelecek yıllarda daha iyi anlayacağız.”

SEFERİHİSAR BELEDİYESİ

Türkiye'de sakin şehir unvanını ilk alan ilçe olduklarını hatırlatan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, başvuruyu 2009 yılının Haziran ayında yapıp cittaslow sertifikasını 29 Kasım 2009'da aldıklarını söylüyor. Seferihisar'ın kış nüfusunun 30 bin civarında olduğunu belirten Soyer şöyle konuşuyor: “Ancak bu nüfus yazın 100 binin üzerine çıkıyor. Eskiden turizm açısından ön planda değildik. Pazar günleri sadece Sığacık'a ortalama 3 bin araç giriş yapıyor. Seferihisar'ın cittaslow yolculuğunu anlatan ‘Cittaslow Seferihisar' kitapçığı, bisiklet ve yürüyüş yolları hakkında Seferihisar'ın yavaş yolları ile yerel yemelerini anlatan kitapçıklarımız var. İnternet sitemizden ve sosyal medya hesaplarımızdan güncel olarak tanıtım yapıyoruz. Terra Madre fuarında tarhana çorbası, mandalina reçeli ve pul biberimizi tanıtacağız. Sakin şehir felsefesine uygun olarak üretici pazarları açtık. Sadece Seferihisar'da üretilen ürünlerin satılma şartının olduğu bu pazarlar sayesinde Seferihisarlılar tekrar ekip üretmeye başladı. Kadınlarımız ürünlerini internetten pazarlamaya başladı. Siparişler doğrultusunda kadınlarımız bahçelerindeki otları, hazırladıkları salçaları satıyor. Seferihisarlıların yüzde 80'ni geçimlerini mandalinadan sağlıyor. Mandalina üretici birliği kurduk. Mandalina işleme tesisi satın aldık ve birliğe devrettik. Böylece mandalina, reçel ve marmelat olarak da yurtiçine ve yurtdışına satılabilecek duruma geldi.”

TARAKLI BELEDİYESİ

Cittaslow Birliği'ne Şubat 2011'de başvurduklarını belirten Taraklı Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman beldesiyle ilgili şu bilgileri veriyor: “2 bin 997 nüfuslu ilçemizdeki konaklama tesisinin 50 yataklık kapasitesi bulunuyor. Reklamlarda ‘Mümkünlü Köyü' olarak bilinen Taraklı Köyü, Sapanca Gölü'ne yakınlığıyla tatilde uğrak yerlerden biri oldu. Geçen yıl köyümüzü 60 bine yakın kişi ziyaret etti. Köyümüzün sahip olduğu termal tesislerin etkisiyle bu sayıyı beş yıl sonra 250 bine çıkarmayı hedefliyoruz. Sakin şehirlerde üretilen yerel ürünlerin tanıtılacağı Terra Madre fuarında yerel tatlımız köpük helvasını ve yerel dokumamızı tanıtacağız. Sakin şehir olmamızla birlikte yerel üretim ve kadın girişimcilerin sayısı arttı. 100'ü aşkın tescil edilmiş ev ve konağımız var. Tarihi eserlerde yapılan onarım çalışmaları ve tanıtım çabaları Taraklı'yı kültür turizminin gözdesi haline getirdi. Kültür turizminin ölü kabul edildiği yaz aylarında bile Taraklı büyük ilgi görüyor.”

VİZE BELEDİYESİ

Sakin şehir olmak için Haziran 2009'da başvuruda bulundu. Haziran 2012'den itibaren de bu unvana sahip. Vize Belediye Başkanı Selçuk Yılmaz konuyla ilgili şunları söylüyor: “İlçemizin nüfusu toplam nüfusu 28 bin 611. İki turistik otelin toplam yatak kapasitesi 102'yi buluyor. Yılda ortalama 2 bin 500'ü yerli, bin 500'ü yabancı olmak üzere 4 bin ziyaretçi ağırlıyoruz. Önümüzdeki beş yılda yaşanabilir bir kent yaratarak ilçemizi turizm odaklı bir yer haline getirmeyi hedefliyoruz. Birinci amacımız, Karadeniz'e kıyısı olan ve Istranca Ormanları'na yakın bir coğrafi konumda yer alan Vize'yi turizm destinasyonu haline getirmek. Bu çalışmalarla yılda 10 bin kişinin ziyaret ettiği bir ilçe haline gelmek istiyoruz. Sakin şehir olduktan sonra bunun ne demek olduğu bilinsin diye halkımıza ‘Cittaslow nedir, ne değildir? adlı broşürler dağıttık. Şehir sakinlerinin ve ziyaretçilerin rahat nefes alabileceği alanlar yarattık. Hava ve gürültü kirliliğini önleyebilmek adına bisiklet kullanımını teşvik edecek altyapı çalışmalarını hızlandırdık. İtalya'daki fuara ilçemizin sembolü olan ıhlamur ve ıhlamur çiçeği balını götürüp tanıtacağız. Sakin şehir olmamız halkımızın ekonomik kalkınması ile sosyal yaşamına olumlu yansıyor. Trakya'da turizm bölgesi olan Vize, sakin şehir unvanıyla yerel kalkınmada farklı bir model oluşturdu. Oluşturduğumuz kooperatif sayesinde yöresel el sanatları ve yöresel yiyecekleri öne çıkarıyoruz. Böylelikle ilçede yaşayanlar el sanatlarını daha çok önemseyip sahipleniyor.”

YALVAÇ BELEDİYESİ

Eylül 2010'da hazırlanan kıstasları sağlayan dosya ve resmi yazıyla birliğe başvurup, Haziran 2012'de üyeliğe kabul edildi. Yalvaç Belediye Başkanı Tekin Bayram konuyla ilgili şunları söylüyor: “Sertifikamızı almak için İtalya'dan haber bekliyoruz. Nüfusumuz 20 bin 300. Kentte turizme hizmet verebilecek özellikte üç otel var. Bunların toplam yatak kapasitesi 180'ni buluyor. Ayrıca ilçemizde Yalvaç Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Uygulama Oteli de hizmet veriyor. Yalvaç'ı 15 bin 389'u yerli, 13 bin 535'i yabancı olmak üzere toplam 28 bin 924 kişi ziyaret etti. Bu sayıyı kademeli olarak artırmayı planlıyoruz. Bunu yaparken eski kültürümüzü koruyup sakin şehir özelliğinden uzaklaşmamaya dikkat edeceğiz. Bunun için sayıyı önce 40 bin, ardından 50 bine çıkararak düzenli bir artış sağlamayı hedefliyoruz. Üyelik süreci boyunca öncelikle kentimizde düzenlenen festival ve şenlik gibi organizasyonlarda sakin şehir felsefesini içeren, bunları halka benimsetmeyi amaçlayan çeşitli programlar ekledik. Terra Madre'de yerel ürünlerimizi sergilemeyeceğiz, sadece gözlemci olarak katılacağız. Sakin şehir olmanın önümüzdeki yıllarda yerel halkın ekonomisine mutlaka olumlu etkisi olacak.”

YENİPAZAR BELEDİYESİ

Belediye başkanı olmadan önce İtalya'da sakin şehir konusunda incelemelerde bulunduğunu anlatan Yenipazar Belediye Başkanı M. Yüsran Erden şu bilgileri veriyor: “Başkan olduktan sonra bir yerel kalkınma modeli olarak ilçemize uyduğunu ve başta çiftçilerimiz olmak üzere halkımızın gelirini artırmada bir çıkış yolu olduğunu düşündüğüm için bu harekete katılmak istedim. Etnografya müzemiz ve bölgemize özgü pidelerimiz hafta sonları ilgi görüyor. Turizme dayalı bu model içinde kültür varlıklarımızı, yerel tatları ve zanaatları koruyan, sağlıklı ve doğal üretimi, tüketimi teşvik eden bu hareketi merak ettim. Bu işin önderliğini yapan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer'le görüşüp dosyamızı Şubat 2011'de teslim ettik. 6 bin 500 nüfuslu bir ilçeyiz. Sayıları bin 600'e ulaşan yüksek okul öğrencisiyle bir bilim kasabası olmaya aday bir şehiriz. Bu yüzden pansiyon örgütlenmesi yaygın ve aralarında günübirlik misafirler için hizmet sunan konaklama yerlerimiz mevcut. 50 bin civarındaki günübirlik ziyaretçi sayısının 100 binlere doğru gittiğini görüyoruz. Yerel ürünleri üretici pazarında ve sanal ortamda tüketicilere sunuyoruz. Özellikle kadınlarımızın ürettiği el sanatları, gıda olarak başta organik üretilen zeytin ve incir, kırmızı toz biber, tarhana, erişte çok rağbet görüyor. Tohum şenliği yapıyoruz. 65 bin metrekare alanda, göl kıyısında bir doğa parkını yılsonuna kadar bitiriyoruz. Kent müzesi ve arşivi imalatına da başladık. Makas değiştiren ilçemiz için yeni bir yol haritası belirledik.”

Sakin şehir olmak için nereye başvurmalı?

Sakin şehir yani “cittaslow” 1999'da kurulan uluslararası bir belediyeler birliği. Birliğe üye olmak için nüfusun 50 binin altında olması ve birliğin belirlediği 59 kıstas hakkında projeler gerçekleştirmeniz gerekiyor. Söz konusu kıstaslar, çevre, altyapı, yerel üretime destek gibi başlıklar altında toplanıyor. Yerel yönetim olarak, bu kıstaslar çerçevesinde sürdürülebilir, doğaya saygılı, kendi değerlerine sahip çıkan bir anlayışı benimsediğinizi kanıtlamanız gerekiyor. Kriterler doğrultusunda çalışma ve projeler geliştirmeniz de şart. Sahip olduğunuz değerler ve gerçekleştirdiğiniz projelerle bir başvuru dosyası hazırlıyorsunuz ve bu dosya üzerinden değerlendiriliyorsunuz.

Seferihisar'ın “sakin şehir” olmasıyla Türkiye'de başlayan bu ağda halen sekiz kent yer alıyor. Cittaslow Türkiye ağını oluşturan şehirlerin belediye başkanlarından bir koordinasyon kurulu ve ağın faaliyetlerini yürüten bir sekretarya mevcut. Cittaslow olmak isteyen şehirlerin ilk aşamada Cittaslow Türkiye ağına başvurması lazım. Bunun için Cittaslow Türkiye Koordinatörü Bülent Köstem'e [email protected] adresinden başvurabilirsiniz. Dosyanız incelendikten sonra İtalya'daki Cittasow Birliği'ne yollanıyor. İtalya'nın da onaylaması halinde salyangoz logonuzu alıp “sakin şehir” oluyorsunuz.

Günde en az 90 dolar harcıyorlar

Sakin şehir turisti kimdir? Uzmanlara göre bu kişilerin özellikleri şöyle: Deneyimli seyyahtır, eğitimi yüksektir, yüksek gelir grubuna sahiptir, orta yaş ve üstü grubuna aittir, kanaat önderidir, tatil konusunda eşten-dosttan bilgi alır, keşfetmeyi seven kişidir. Yine bu kesim sürdürülebilir turizmi tercih eder. Uluslararası Ekoturizm Birliği (TIES) uzmanlarının yaptığı hesaplamaya göre, deniz-kum-güneş turizmi için paket turdaki harcamaların yüzde 80'i uçak, otel ve uluslararası şirketlere giderken sürdürülebilir turizmdeki harcamaların yüzde 85'i yerel ekonomilere kalıyor. Deniz-kum-güneş turuna çıkanlar günde en fazla 67 dolar harcarken sakin şehirlerin sunduğu kültür ağırlıklı turlara katılanlar günde en az 90 dolar harcıyor.

Turist gönderecek tur operatörlerini not edin!

ABD: Country Walkers

E-posta: [email protected]

Web: www.countrywalkers.com

Avustralya: Intrepid Travel

E-posta: [email protected]

Web: www.intrepidtravel.com

Afrika: ecoAfrica Travel

E-posta: [email protected]

Web: www.ecoafrica.com

Çin: WildChina

E-posta: [email protected]