Turizmde Japon modeli uygulanmalı
Türkiye’nin turizm gelirinde düşüş yaşamasından sonra, Yaşar Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. İge Pırnar açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından açıklanan “Turizm Geliri” araştırması sonucuna göre; turizm geliri 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 29,7 azalarak 22 milyar 107 milyon 440 bin dolar oldu.
Yapılan bu araştırmanın sonucunda ise Yaşar Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. İge Pırnar, kriz dönemlerinde turizm sektörüne katkı verebilecek uygulamaların; iç turizme yoğunlaşma, Japonya'daki gibi bölgesel turizm modeli, stratejik ortaklıklar ve alternatif turizm olduğunu belirtti.
Pırnar; “Japonya modeli, belirli tarihlerde ve tatillerde yığılma ve talep yoğunluğu yaşanan durumlarda talebi daha uzun bir döneme yaymaya yardımcı olacaktır. Ülkemizde, örneğin, okullar tatildeyken belli bölgelerde hem doluluk hem de fiyat tavan noktaya ulaşıyor. Ancak bu dönemden sonra fiyatlar ve doluluk oranları çok düşüyor. Japon modeli gelirlerin ve karlılığın uzun süreye yayılarak artmasını sağlıyor. Bu modelde, Japonya'da tatiller bölgelere göre farklı tarihlerde yapılmakta, böylece turizm sektörüne olan talep belirli zamanlara kıyasla çok daha uzun süre canlı tutuluyor. Japon turizm modelinde öğrencilerin 15 günlük yarıyıl tatilinin başlangıcı farklı bölgelere göre değişiyor ve toplamda 2 aya yayılıyor. Bu bağlamda Japon öğrencilerin tatil süresinde ülkelerinin farklı bir bölgesinde konaklamaları, tatil yapmaları ve gezmeleri hem kültürel birikimlerini artırıyor, hem ülkelerini tanımaya yardımcı oluyor, hem de turizm sezonunun uzatılmasını sağlıyor” dedi.
Türkiye'nin 2017 sezonunda da turizm talebinde ve gelirlerinde eski istatistikleri yakalamada zorlanacağını ifade eden Pırnar, sözlerine şöyle devam etti:
Eski yanlışlardan dönülmesi, yurt içi pazara yurt dışına göre farklı fiyat uygulanmaması, erken rezervasyonu özendirme, promosyon ve benzeri çabalarla yurt içi pazarın öneminin anlaşılması doluluk oranlarına katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda 2016'da 8 milyon kişiyi bulan yurt dışı çıkışların bir kısmını yurt içine çevirmekte de yardımcı olacaktır. Hatta Alaçatı ve Çeşme'de, uzun yıllardır hedeflenen iç turizm sayesinde doluluk oranlarının genel anlamda ortalamada seyretmesi ve bazı otellerin doluluk oranlarının krizde daha az etkilenmesi belki de bu konuya en iyi örnek. Aslında yıllardır tartıştığımız, müze girişinde ya da bir restoranda yerli turiste farklı yabancı turiste farklı fiyat uygulamasının açık açık yapılması ne kadar yanlışsa ve etik değilse, bir konaklama tesisinde de yabancı turiste ucuz yerli turiste daha pahalı fiyat uygulaması da bir o kadar yanlış. Bu yanlışlardan dönmek bile sektöre hareket getirecektir.
Yorum Yaz