Bulgaristan Osmanlı Eserleri’ni harap ediyor!
Bulgaristan kendi sınırları içerisinde kalan Osmanlı Eseleri'ni harap ediyor
SOFYA ULU CAMİİ ŞİMDİ MÜZE
Fatih Sultan Mehmet devrinde yaptırılan Ulu Cami de el konulan ecdad yadigârları arasında... Bina şu anda Arkeoloji Müzesi olarak kullanılıyor.
ZORLUK ÇIKARILIYOR
Komünist rejimin el koyduğu vakıf mülklerinin Müslümanlara iadesi konusunda da hiçbir ilerleme sağlanamazken Ortodoks, Musevi ve Ermeni cemaatleri, mülklerini rahatlıkla geri aldılar.
DESTEK BEKLİYORLAR
Müslümanların, diğer azınlıkların aksine hukuk mücadelesiyle baş edecek güçleri yok. Vakıf mallarının iadesi için son tarih Aralık. Bulgaristanlı Müslümanlar Türkiye'den destek bekliyor
Arşivlere bakarsanız Bulgaristan'da Osmanlı'dan kalma 3339 “vakıf eseri” görülüyor. Bunların büyük kısmı dini binalar. Tam 2557 cami, mescit, tekke, türbe amacı dışında kullanılıyor...
Yine Bulgaristan'da 419 eğitim müessesesi (mektep, medrese), 221 ictimai tesis (imaret, mezarlık, sebil, yetimhane) ve 136 ticari bina (dükkan, imalathane) müftülüğün hakkı ama ne yazık verilmiyor.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluş yıllarında sırf üzerlerinde İslam harfleri var diye arşivleri çöpe atıyor, kardeşlerimiz vakıf malları hakkında bilgi belge bulmakta zorlanıyor. Bulgar devleti de bu zafiyetimizi sonuna kadar kullanıyor. Soydaşlar ellerinden giden gayrimenkuller yüzünden muhtaç duruma düşerken, yağmacılar zengin oluyor. Ecdat yadigarları üzerinde gazinolara, lokantalar peydahlanıyor.
HUKUK MÜCADELESİ
Bulgar hükümeti seçilmiş meşru müftünün yerine Nedim Gencev adlı eski bir polis şefini oturtmaya çalışıyor. Zira onun “biz mal filan talep etmiyoruz, haklarımızdan vazgeçtik” demesi hâlinde iş bitiyor.
Nedim Gencev; Bulgar Gizli Servisi'nde çalışmış bir yarbay, Jivkov'un Başmüftüsü olarak tanınıyor. Gencev ve adamları yer yer müftülük makamlarını işgal etseler de kesinlikle sevilmiyor, istenmiyor. Bu gece baskınları lüzumsuz gerilimlere sebep oluyor.
Bu gün ortadan kaldırılan cami arsalarının üzerinde değeri milyon dolarlarla ifade edilen alışveriş merkezleri yükseliyor. Fatih devri yadigarı Ulu Cami, Sofya Arkeoloji Müzesi olmuş. Tarihî Türk konağı ise resim galerisi yapılmış, Kanunî Sultan Süleyman'ın Mimar Sinan'a inşa ettirdiği Kara Camii ise kilise olarak kullanılıyor.
Ne yazık ki soydaşlarımızın hukuk mücadelesi başlatacak maddi güçleri yok. Çünkü dava açmak için gereken masraflar boylarını aşıyor. Her ne kadar açılan davaların çoğu aleyhte neticelense de ısrarda yarar var. Bu sayede konuyu AB mahkemelerine taşıma hakkı elde ediliyor. Eğer Bulgaristan bir AB devleti ise AB kriterlerine uymak zorunda. Avrupalılar ise açıkça vakıf eserlerinin ilgili cemaatin uhdesinde olmasını istiyor.
Elbette bu arada yok olanlar da var. Misal Sofya'da 82'si cami 170 vakıf eserinin bulunduğunu biliyoruz ama bu gün sadece 1456 yapımı Seyfullah Efendi Camii ibadete açık. Diğerlerinin izi bile bulunmuyor.
DERT TEK DEĞİL Kİ
İslam Şûra Başkanı Vedat Ahmet, Osmanlı'nın emaneti olan Bulgaristan Müslümanlarının ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunu belirterek “Son günlerde Müslümanlara karşı yapılan ırkçı saldırılarda görülmemiş bir artış var. 110 cami hedef alındı, saldırıların daha da artmasından endişe ediyoruz” diyor.
Bulgaristan'da Müslüman oranı en az yüzde 20 ve bu 1.5 milyon nüfusa tekabül ediyor. Ancak hükümet sadece 1 milyon Müslüman olduğunu iddia ediyor. Maliyeciler icra memurları düzmece evraklarla müftülüğe musallat oluyor.
Nitekim Başmüftü Mustafa Aliş Haci, Yüksek İslam Şurası Başkanı Basri Pehlivan ve 16 bölge müftüsünün imzalayıp yayınladığı bildiri Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Parlamento Başkanı'na gönderildi. Zikrolunan bildiride “Müslüman cemaati, geleceği göremeyen, boş konuşan politikacıların hedefi haline geldi. Bulgaristan Müslümanları psikolojik baskı altında tutulmaktadır. Devlet güvenliğinden sorumlu kurumlar bile, belli siyasi çevreler tarafından yürütülen yalan ve karalama kampanyasının destekçisi durumuna gelmektedirler. Camilere yapılan ırkçı saldırılara rağmen tek bir suçlunun dahi yakalanmaması düşündürücüdür” denildi. Başmüftü vekili Vedat Ahmet ise “İslam Kültür-Eğitim Merkezi projesi için yaptığımız başvuruya yıllardır, cevap gelmedi.
CAMİYE İZİN VERİLMEDİ
Bu proje çok bizim için önemli çünkü İslam Konferansı Teşkilatı'ndan (İKT) akademik akreditasyon almamız için bir an önce açmamız gerekli. Sofya'da yaşayan 30 bine yakın Müslüman için sadece bir cami var ve bizim bu Eğitim Merkezi içerisinde planladığımız küçük tatbikat camiisi bile mesele oldu. Burgaz'da da 10.000 Müslüman var, orada yapılması planlanan camiye de izin verilmedi. Vakıf mallarını geri almak için Bulgar Hükümetinin tanıdığı dava açma süresi Aralık 2012'de bitiyor. Bir zamanlar kendi aralarında encümenler uydurmuş ve vakıf mallarını düşük bedellerle yandaşlarına satmışlar. Bu konuda bölge Müftülerimiz ve arkadaşlarımız sıkı bir şekilde çalışıyorlar” dedi.
Osmanlı vakıf mülklerinin iadesi mevzuu Bulgaristan'ın AB'ye girmesi ile gündeme geldi. Ancak Komünist rejimin el koyduğu mülkler hususunda da hiçbir ilerleme sağlanamadı. Halbuki Ortodoks, Musevi ve Ermeni cemaatleri, mülklerini çoktan geri aldılar, onlara hiçbir zorluk gösterilmedi..
TARİH, RANTA KURBAN EDİLİYOR...
Bulgaristan'da ortadan kaldırılan ecdat yadigârlarının arsalarında alışveriş merkezleri yükselirken, ayakta kalmayı başaranlar ise gazino, lokantaya çevrilmiş...
Soydaşlarımız için neler yapılmalı?
Öncelikle her türlü bilgi ve belgeye ihtiyaç var. Bulgar makamları arşivleri açmıyor, evrak vermiyorlar. Sonra Bulgar hukukunu ve Bulgarcayı iyi bilen avukatlar ilaç gibi lazım.
Her dava için bedelinin yüzde 2'si peşin ve dava kazanılırsa yüzde 2'si de sonra ödemek üzere harç isteniyor. Baş Müftülüğümüzün buna yetecek gücü yok. Eğer Türkiye ve Islam Kalkınma Bankası destek olursa önemli bir sıkıntı aşılmış olacak.
Yetkililer ülkenin laik yapısına vurgu yaparak, dini konularda taraf olamayacaklarını açıklasalar da Müslümanların hür iradeleriyle Başmüftü ve Şura Başkanı seçmelerine müdahale ediyorlar. AİHM bunu 2000 ve 2005 tarihli kararlarıyla İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı bulmuştu. Komiseri Thomas Hammarberg, Bulgaristan ziyaretinin ardından hazırladığı raporda; “Bulgar toplumunda giderek artan hoşgörüsüzlük ve İslam karşıtlığı eğiliminden duyulan endişeye” vurgu yapılmış “Dini grupların kayıt işlemlerine yönelik basitleştirilmiş yasal düzenlemeler yapılmasını, yerel makamlara ve kolluk güçlerine dini özgürlüklere gereksiz müdahalede bulunulmaması yönünde gerekli talimatlar verilmesini” öngörmüştü. Ancak Bulgar Hükümeti bu tip kararları dikkate bile almıyor.
Bulgaristan'dan tuhaf cevap!
Bulgaristan hükümeti 1930 yılında, Türk hükümetine bir mektup yazıyor ve Müslüman azınlığa iade edilecek Osmanlı eserlerinin listesini istiyor. Türk hükümeti “orada Osmanlı'nın nesi var ki” gibi tuhaf bir üslup takınınca Sofya'nın işine geliyor. Bu garip cevabın ardından cesaretleniyorlar, Türk İslam eserlerine karşı insafsız bir kıyım başlıyor.
CUMHURBAŞKANI GÜL, BAŞMÜFTÜLERİ DİNLEMİŞTİ
Geçen yıl Bulgaristan'ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Aliş Hacı, Başmüftü Yardımcısı Şaban Ali ve İslam Şûra Başkanı Vedat Ahmet ile görüştü.
HER KÖŞEDE BİR OSMANLI ESERİ
Tırnova'da Osmanlı döneminde yaptırılan birçok tarihî binaya komünist rejim döneminde el konulmuştu. Osmanlı'ya ait vakıf eserleri halen Bulgarlar tarafından kullanılıyor.
Filipe'de Osmanlı döneminde yaptırılan hamam da el konulan eserler arasında yer alıyor ve bugün ticarethane olarak kullanılıyor.
78 ESER İÇİN GİTTİLER 500 ESER ÇIKTI
Bulgaristan'a bir envanter çalışması için giden Doç. Dr. Mehmet Z. İbrahimgil ve ekibi Sofya, Filibe ve Şumnu'da 78 eseri tespit etmeyi düşünüyorlardı ancak kayıtları bizde de bulunmayan 500'ü aşkın eserle karşılaştılar ve çok şaşırdılar.
VARLIK İÇİNDE YOKLUK
1.5 milyon Müslüman Bulgaristan'da, adeta varlık içinde yokluk çekiyor. Çok sayıda camiye ihtiyacı olan soydaşlarımız mevcut camileri kullanamıyorlar.
SIK SIK SALDIRIYA UĞRUYOR
Sanat tarihçileri açısından büyük değeri olan 1744 yapımı Şerif Halil Paşa Camii, sık sık saldırıya uğruyor ve duvarlarına ağıza alınmayacak küfürler yazılıyor.
Türkiye Gazetesi
Yorum Yaz