Eyfel Kulesi'ne 545 milyar dolar değer biçildi!

En pahalı eser, Paris'in sembolü Eiffel Kulesi oldu. Kule, 545 milyar dolar değerinde çıktı. En yakın rakibi, 114 milyar dolar değerindeki Colosse um'a büyük fark attı. Barselona ve Milano'daki katedraller üçüncü ve dördüncü sıralan paylaştı. 

 

Bin yıllık Londra Kulesi 89 milyar dolar değerinde gösterilirken, 210 yıllık Beyaz Saray'a 101 milyar dolar değer verilmesi şaşırtıcıydı. John Adams'dan bu yana ABD başkanlarının resmi ikametgahı olan Beyaz Saray. Avrupa dışında değerlendirmeye alınan tek yapıydı.

 

Tarihi eserleri, İtalya'nın Monza ve Brianza Ticaret Odası değerlendirdi. Bunun için tarihi eserin görüntüsü, isim değeri, estetik kalite, ziyaretçi sayısı, yıllık gelir gibi unsurlar dikkate alındı. 

 

Şimdi bu yapıları tanıyalım. 

 

 

Paris'in 320 metre yüksekliğindeki sembolü. 1889 Dünya Ticaret Fuarı için inşa edilmişti. Daha sonra sökülecekti. Parislilerin çirkin bulmasına rağmen sökülmedi. 

 

Gustave Eiffel tarafından yapılan kule, Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman askerlerinin telsiz konuşmalarını bozmakta işe yaradığından "sökülsün" diyenlerin sesi bir daha çıkmadı. Geçen yıl 7.1 milyon ziyaretçi çekti. Yapımında 18 binden fazla çelik parça, 2.5 milyon perçin kullanıldı. İnşaat güvenliği o kadar yüksekti ki sadece bir işçi öldü. 1930'a kadar dünyanın en yüksek yapısı olarak kaldı. Yedi yılda bir, 60 ton boya ile boyanır. Sıcak havalarda 15 cm uzar. Rüzgarda tepesi 12 cm kadar esner. Sadece biletler için yılda iki ton kağıt harcanır. Açık havalarda 67 km'lik görüş mesafesi olur. Gündüz çekilen fotoğrafları bedava, gece çekilenlerin basımı ise paralıdır. 

 

 

Sagrada Familia (112 milyar dolar) Roma'nın sembolü. MS 6980 yıllarında İmparator Vespasian tarafından inşa ettirildi. Yapımında taş, tuğla ve beton kullanıldı. 

Romalılar, ilk kez bu kadar büyük bir binada beton kullanmıştı. 

 

Yapının ağırlığını hafifletmek ve temele dağıtabilmek amacıyla çok sayıda kemerden yararlanıldı. 523 yılına kadar Romalıların eğlence alanı olarak kaldı. 

 

Gladyatör dövüşlerinin yanı sıra, arenası su ile doldurularak deniz savaş oyunları da oynandı. Son yıllarına doğru sadece vahşi hayvanlarla dövüş yapılmasına izin verildi. Oval biçimli yapının boyu 198 metre, eni 155 metredir. Duvarlarının kalınlığı 4.6 metredir. 50 bin seyirci kapasitelidir. İkisi imparatora ayrılmış 80 giriş çıkışı bulunur. Alt geçitleri, asansörleri ve su basma kanalları ile günümüz mimarlarını şaşırtan özelliklere sahiptir. Arenaya giriş ücretsizdir. 

 

 

Barselona'ya gelen İngiliz romancı George Orvvell, Sagrada Familia'yı "dünyanın en çirkin yapısı" olarak nitelendirmişti. Kilise, gotik, barok ve art-nouveau gibi çeşitli üslupların izlerini taşır. 

 

Barselona'nın "bitmemiş" sembolü. 1852-1926 yılları arasında yaşayan, 74 yaşında bir tramvay çarpması sonucu hayatını kaybeden mimar Antonio Gaudi tarafından yapılmış, deniz kabuğu kuleli kilise. 

 

1878 yılında Barselona Mimarlık Okulu'ndan mezun olduğunda öğretmeninin, "Bir dahi ya da bir çılgınla karşı karşıyayız" dediği Gaudi'nin kilisesinin yapımına 1882 yılında başlandı ancak yarım kaldı. İnşaat sürüyor. İnşaatın bitmesi halinde turistik özelliği de biteceğinden hala inşaat iskeleleri ve vinçler görmek mümkün. Mimarın amacı, tekdüzelikten uzaklaşmaktı. 

 

Ancak İspanya İç Savaşı sırasında Barselona'ya gelen İngiliz romancı George Orwell, Sagrada Familia'yı "Dünya'nın en çirkin yapısı" olarak nitelendirmişti. Kilise, gotik, barok ve art-nouveau gibi çeşitli üslupların izlerini taşır.

 

 

Milano'nun en gösterişli katedrali. 157 metre uzunluğunda, 92 metre genişliğinde ve 45 metre yüksekliğinde olan katedral, dünyanın en büyük 4'üncü kilisesi. Yapımına 1386'da başlandı, 1965'te bitirildi. Yapımı neredeyse 600 yılda tamamlanan tek kilise aynı zamanda. İtalyanlar esprili bir şekilde "fabrika" benzetmesi yaparlar. Katedral, o kadar karmaşıktır ki, aslında bazı bölümleri bitmemiş, "bitmiş" kabul edilmiştir. 

 

Yapıyı 40 sütun taşır. Turistler, ücretsiz olarak çatısına çıkabilir ve oymaları yakından inceleyebilir. 225 borulu orgu, İtalya'nın en büyük enstrümanıdır. 1934'te bir şarkıya, 1960'ta da ünlü film yönetmeni Visconti'nin filmlerine konu olan Duomo'da İtalya'nın eski başbakanlarından Berlusconi'nin de anısı vardır. 2009'da saldırıya uğrayan Berlusconi'ye alçıdan mini Duomo maketi atılmıştı.  

 

 

Thames Nehri'nin kuzey yakasında, Londra'nın doğu ucunda bir grup taş yapı. Saray, kale ve hapishane olarak hizmet verdi. Yapımına 1000 yılında, I. VVilliam zamanında başlandı. O kadar sağlam yapıldı ki bir orduyu tek başına durdurabiliyordu. Bu nedenle hiç kimse kaleye saldırmaya cesaret edemiyordu. Krallar, kendilerine rakip gördükleri kardeşlerini bile buraya hapsetmekte tereddüt etmediler. Ağır kapıların ardında, gün ışığı bile görmeden, nemli ortamda kalan tutukluların fazla yaşama şansı bulunmuyordu. Yapı, 1500'lerde müzeye dönüşmeye başladı. Önce zırhlı giysiler sergilendi. Daha sonra kraliyet hazinesinin nadide parçaları burada saklandı. Muhafızları, bugün hala geleneksel giysileriyle nöbet tutar. Eskiden et yeme ayrıcalıkları olan muhafızlar bugün halk arasında "Beefeater" (et yiyici) olarak tanınır. 

 

 

Madrid'de bulunan İspanyol ulusal sanat müzesi. 12'nci yüzyıldan 19'uncu yüzyıla kadar Avrupa'nın en güzel sanat eserlerinin görülebildiği ender müzelerden biri. 

 

Müzede ortalama 7 bin 600 tablo, bin heykel, 8 bin 200 çizim sergileniyor. Depolarında ise sergilenmek üzere bekleyen ve ustalar tarafından restorasyonu yapılan yüzlerce eser daha var. Müzenin inşaatına 1785 yılında başlandı. Başta İtalya'dan olmak üzere Avrupa'nın değişik ülkelerine mensup sanatçıların eserlerini toplamaya başladı. İspanya İç Savaşı (1936-1939) sırasında, Milletler Cemiyeti'nin (eski Birleşmiş Miletler) tavsiyesi üzerine eserlerini Madrid dışındaki kentlere dağıttı. Böylece eserleri büyük ölçüde korumak mümkün oldu. 2007'de sergi alanı 16 bin metrekareye genişletildi. 

Ziyaretçi sayısı da yılda 2.5 milyona çıktı. 

 

 

İngiltere'nin güneyinde, dünyaca tanınmış tarih öncesi anıt. Daire biçiminde dizilmiş ve düzgün kesilmiş büyük taş bloklardan oluşur. İnşaatına MÖ 2400 yılında başlandığı tespit edilmiştir. 1986'da UNESCO Dünya Mirası kapsamında korumaya alınan anıtın neden yapıldığı uzun süre tartışma konusu oldu. Anıt zaman zaman, yıldızların incelendiği bir gözlemevi ve güneşin hareketlerinin gösterildiği bir çeşit takvim gibi algılansa da son yapılan araştırmalar, buranın bir cenaze defin yeri olduğunu ortaya çıkardı. Kazılardan çıkarılan kemikler ve insan kalıntıları, önemli kişilerin, dini törenlerin ardından burada toprağa verildiğini gösterdi. Stonehenge, eski dilde "desteklenmiş taşlar" anlamına gelmektedir. 

 

Taşların kilometrelerce uzaktan ve üstelik bir akarsu aşılarak nasıl getirildiği sorusu hala cevapsızdır.