Libya yeni yatırımlarla Ortadoğu’nun yeni Dubai’si olacak!
Libya’nın güvenlik sorununu aşması ve iç siyasî çekişmeleri sona erdirmesi durumunda, tıpkı Dubai gibi ticaret ve turizm merkezine dönüşmesi bekleniyor
Libya'nın güvenlik sorununu aşması ve iç siyasî çekişmeleri sona erdirmesi durumunda, tıpkı Dubai gibi ticaret ve turizm merkezine dönüşmesi bekleniyor.
Zengin yer altı kaynakları, el değmemiş sahilleri, dünyanın en büyük ticari pazarlarına yakınlığı ve Avrupa-Afrika arasındaki köprü konumuyla Libya, geleceğin Dubai'si olmak için gün sayıyor. Ekim 2011'de Muammer Kaddafi rejimine son veren Libya halkı, bir yıldan fazla bir süredir modern bir devletin gereklerini yerine getirmek için büyük bir çaba gösteriyor. Temmuz ayında yapılan parlamento seçimleri ile demokrasi yolunda önemli bir adım atan Libya, ülkenin geleceği için büyük bir risk oluşturan güvenlik sorunlarını aşmak için çözüm üretmeye çalışıyor. Tüm dünyada ihale almak ve büyük işler kotarmanın çok zor olduğu bir dönemde Libya büyük şirketlerin rüyalarını süslüyor. Özellikle Batılı büyük şirketlerin zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını paylaşmak, büyük ihaleleri almak için sıraya girdiği ülkede Türk şirketleri de başta inşaat olmak üzere mobilya, tekstil, kimyevi maddeler, demir çelik, gıda gibi daha mütevazı alanlarda söz sahibi olmaya çalışıyor.
Petrol üretimini, iç istikrarsızlığa rağmen iç savaş öncesi rakamlara yaklaştıran Libya'nın bu yıl hem petrolden elde ettiği yaklaşık 60 milyar dolarlık gelir ve hem de Kaddafi'nin dondurulan paralarının Merkez Bankası'na aktarılmasıyla büyük bir bütçe fazlası vermesi bekleniyor. IMF'ye göre güvenlik sorununun aşılması ve iç siyasi çekişmelerin sona ermesi durumunda Libya, gelecek yıl da yüzde 17'lik bir büyüme oranını rahatlıkla yakalayabilecek. Daha sonraki yıllarda da bu oranın yüzde 7'nin altına düşmeyeceği tahmin ediliyor. Siyasi istikrarı tam olarak sağlayamayan Libya, kaynaklarını olabildiğince sınırlı kullanarak yolsuzluklara prim vermemeye çalışıyor. Ancak silahlı grupları silahsızlandırmak ve iç istikrarı sağlamak için kesenin ağzını açan hükümet, bu grupları emniyet, ordu ve değişik memuriyetlerde istihdam ediyor, mevcut çalışanların maaşlarını artırıyor, temel gıda maddelerini de sübvanse ediyor. Bu durum ise merkezi hükümet üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor.
TÜRK İŞADAMLARI LİBYA'YI ÜS HALİNE GETİRDİ
Muammer Kaddafi'nin ‘İslam sosyalizmi' adı altında bayraklaştırdığı sisteminden dolayı ülkede herhangi bir sanayi tesisinin olmaması, tarımsal üretimin yapılmaması, ticaretin sınırlı kalması ise Libya'yı dışarıya bağlı bir pazar durumuna getirmiş. Libya buğdaydan ete, taze meyve ve sebzeden marketlerin rafında yer alan hemen her türlü ürüne dışarı bağımlı bir ülke durumunda. Bu da başta Türkiye olmak üzere pek çok ülkenin iştahını kabartıyor. Türk şirketlerinin özellikle tarım ve sulama konularına odaklanması durumunda ülkenin el değmemiş tarımsal kaynaklarını kısa sürede değerlendirerek bu alanda söz sahibi olabileceği belirtiliyor. Her ne kadar ülkenin yer altı kaynakları petrol ve doğalgaz büyük Batılı petrol şirketleri arasında sert bir rekabetin yaşanmasına sebebiyet verse de özellikle turizm alanında da en az bu sektörler kadar bir potansiyel bulunduğu ifade ediliyor.
Akdeniz'in en uzun sahillerinden birine sahip olan Libya'da turistik amaçlı otel ve tatil beldesi hemen hemen hiç yok. Ayrıca Roma, Yunan ve Osmanlı döneminden kalma kalıntılar ve tarihi eserler, bazı yerel kabilelerin bozulmamış yaşam tarzları, uçsuz bucaksız çöller de kısa sürede turistlerin ilgisini çekecek nitelikte. 2009 yılında Libya'nın Türkiye'ye vizeleri kaldırmasıyla bu ülkeye giriş çıkışta büyük bir rahatlık yaşayan Türk işadamlarının asıl odaklandığı alan ise inşaat sektörü. Libya kaynaklarına göre ihtiyaç olan 900 bin yeni konut inşa edilmesi gerekiyor. Ancak Kaddafi döneminde yapılan anlaşmalarla başlanan inşaatların kaderi bu tür ihalelerin gidişatını da etkileyecek.
Geçici yönetim tarafından oluşturulan ve Kaddafi dönemindeki ihalelere fesat karıştırılıp karıştırılmadığını araştıran Konut ve Altyapı Komisyonu, aralarında Türk şirketlerine ait devam eden projelerin de bulunduğu 45 milyar dolar değerindeki projeleri araştırıyor. Temiz olan projelerin devam etmesi, değerinin üzerinde yapılan projelerin ise iptal edilmesi bekleniyor. Libya'nın tıpkı Dubai gibi gümrüksüz ticaretin merkezi olma planlarının da Türk şirketleri için önemli kapılar açması bekleniyor.
YENİ İNŞA İÇİN 400 MİLYAR DOLAR HARCANACAK
Libya'da geçiş sürecinin tamamlanmasından sonra ülkenin bir şantiyeye dönüşmesine kesin gözüyle bakılıyor. Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra oluşturulan Geçici Yönetim'in ilk başbakanı Mahmut Cibril'e göre sadece iç savaş sırasında yakılıp yıkılan binalar, fabrikalar, alt ve üst yapının yeniden imarı için en az 400 milyar dolar gerekiyor. Bu rakamlar yeni uydu kentler, oteller, alışveriş merkezleri, okullar, hastaneler, metrolar, turizm merkezleri, petro-kimya tesisleri gibi çalışmalara harcanması gereken yüz milyarlarca doları kapsamıyor. Ülkedeki mevcut 18 havaalanının elden geçirilmesi gerekiyor. Türk Hava Yolları'nın Trablus ve Bingazi'ye sefer düzenlemesine rağmen, Batılı büyük havayolu şirketleri hâlâ Libya'ya uçmaya cesaret edemiyor. Ülkede en büyük yatırımlardan birinin ise demiryoluna yapılması bekleniyor. 2008 yılında Kaddafi rejimi tarafından 2.170 km olarak planlanan demiryolu hattının bir kısmı Rus ve Çinli şirketlere ihale edilmişti. Ancak devrim ile birlikte Rusların 3 milyar, Çinlilerin de 4,2 milyar dolarlık ihaleleri askıya alındı. Dünyanın en tehlikeli yollarından birine sahip Libya'da 84 bin kilometre uzunluğundaki yolun büyük bir kısmı bakımsızlık ve altyapı yetersizliğinden dolayı ölüm saçıyor. Libya hâlâ trafik kazaları bakımından dünyanın en ön sıralarında yer alıyor.
Elektrik ve yeniden dönüştürülebilir enerji santralleri ise yatırım yapılacak alanların başında geliyor. Muazzam doğalgaz kaynakları ve güneş enerjisine rağmen Libya komşusu Mısır'dan elektrik ithal etmek zorunda kalıyor. Aynı şekilde Libya, haberleşme ve internet bağlantısının en kötü olduğu ülkeler arasında. Ülkede devlet kontrolündeki iki telekomünikasyon şirketi Libyana ve El Madar'ın özelleştirme sürecinin başlaması ile birlikte elden çıkarılacak kurumların başında geldiği belirtiliyor. Kaddafi'nin Afrika'nın lideri olduğunu göstermek için gösterdiği yoğun gayretlerinin sonucu olarak yaptığı faaliyetlerden biri olarak kurduğu havayolu şirketi Afrikiyye'nin yanı sıra devlet havayolu şirketi Libya Havayolları'nın da özelleştirilmesi gündemde. Her iki havayolu şirketinin de Avrupa'nın pek çok ülkesine uçması yasak.
TOKİ Haber
Yorum Yaz